Logo

3. Hukuk Dairesi2023/1770 E. 2024/3053 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Murisin vefatı üzerine, inançlı işleme dayalı olarak bir aracın mülkiyetinin davacıya ait olduğunun tespiti istemidir.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının inançlı işlem ilişkisini yazılı delil veya delil başlangıcı ile ispatlayamaması, mirasçılardan bazılarının davayı kabul etmesinin elbirliği mülkiyetinde sonuca etkili olmaması ve aracın mülkiyetinin devrinin resmi şekil şartına bağlı olması gözetilerek, ilk derece mahkemesinin davanın reddine ilişkin kararının gerekçesi düzeltilerek onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/510 E., 2021/571 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : Amasya 3. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2018/421 E., 2020/219 K.

Taraflar arasındaki inançlı işleme dayalı araç mülkiyetinin tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı; muris ...'nın vefatı üzerine aracın davalılar üzerine intikal edilmesinden sonra davalılardan ...'nın araç üzerinde hak sahibi iddiasında bulunarak Amasya Sulh Hukuk Mahkemesine 2018/1121 E. ile ortaklığın giderilmesi davası açması sonucunda bu davayı açmak zorunda kaldığını, söz konusu aracın engelli aracı olduğunu, murisin son dört yılın yatağa bağımlı olarak babası ...'nın yanında geçirdiğini, bakımı, tedavisi ve tüm giderlerinin kendisi tarafından yapıldığını, davalı babası ...'nın vasi olarak mahkeme izniyle bu aracı aldığını, kendisinin davalı ...'nın oğlu olduğunu, araç satış bedelinin kendisi tarafından ödendiğini, aracın alımı esnasında muris ...'nın yatağa bağımlı yaşaması nedeniyle bu aracın alınmasında gelir sağlayıp kendisine destek verebilecek maddiyata sahip olmadığını, davalı ...'nın dışında diğer davalılardan hiçbirinin araçta hak sahipliği iddiasında bulunmadığı gibi kendisinin iddialarını destekleyen şahitlikler yapacaklarını, herhangi bir yazılı belge ya da yazılı delil başlangıcı niteliğinde kabul edilebilecek yazılı bir belgesinin olmadığını belirterek, 05 AG ... plakalı aracın kendisine ait olduğunun tespitini istemiştir.

II. CEVAP

1. Davalı ... vekili; müvekkilinin murisi ...'nın %90'ın üzerinde özürlü olduğuna dair sağlık kurulu raporu aldığını, bu rapor doğrultusunda da özürlüler için yasayla getirilen vergi muafiyetlerinden istifade ettiğini, mülkiyet iddia edilen aracın müvekkilinin murisi ... tarafından satın alındığını, ödemeleri de muris torunu olan davacıya elden vererek aracı satın aldığı yere ödettiğini, davacının araç için yaptığı ödemeleri kendi banka hesaplarından yapmasının mülkiyet iddiasını kanıtlamayacağını, aksi durumda da ödemenin neden davacı tarafından yapıldığını bilmenin mümkün olmadığını, davacının iddialarını kabul etmediğini belirterek, davanın reddini istemiştir.

2. Davalı ...; duruşmada verdiği beyanda, davayı kabul ettiğini belirtmiştir.

3. Davalı ...; duruşmada verdiği beyanda, abisi ...'nın babalarına bakarken onu sık sık hastaneye götürüp getirmesi gerektiğinden bu arabayı davacı yeğeni ...'nın aldığını, diğer kardeşlerinin hiçbir katkısının olmadığını, davayı kabul ettiğini belirtmiştir.

4. Davalı ...; duruşmada verdiği beyanda, davacı yeğeni ...'nın bu arabanın taksitlerini kendisi ödeyerek aldığını, açılan davayı kabul ettiğini belitmiştir.

5. Davalı ...; duruşmada verdiği beyanda, kendisinin rahmetli babası ölmeden önce beş yıl vasiliğini yaptığını, davacı ...'nın kendisinin oğlu olduğunu, kendisi dahil hiçbir kardeşinin bu arabanın alınmasında katkıları olmadığını, bu sebeple davayı kabul ettiğini belirtmiştir.

6. Davalı ...; duruşmada verdiği beyanda, kardeşlerinin bu arabanın alınmasında hiçbir katkısının olmadığını, babasının kardeşi ...'in yanında kalırken ...'in oğlu ... öğretmen olduğundan kendi maaşı ile taksitlerini ödeyerek arabayı satın aldığını, bu sebeple davayı kabul ettiğini belirtmiştir.

7. Davalı ...; duruşmada verdiği beyanda, kardeşlerinin beyanlarına katıldığını, bu sebeple davayı kabul ettiğini belirtmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; Amasya Sulh Hukuk Mahkemesinin 20.02.2018 tarihli ve 2018/229 E., 2018/233 K. sayılı veraset ilamında; miras bırakan ...'nın 20.11.2017 tarihinde vefatı ile miras meselesinin 7 pay kabul edilerek tüm davalılar adlarına 1'er pay düştüğünün anlaşıldığı, yerleşik Yargıtay kararlarında da belirtildiği üzere, dava konusu edilen aracın menkul eşya niteliğinde olması ve menkul mallar yönünden muhdesat aidiyeti davası açma imkanı bulunmadığından davanın reddine karar verilmesi gerektiği, ayrıca davacının muris dedesinin engelli olması nedeniyle vergisiz olarak alınan aracın bedelinin kendisi tarafından verildiğini ve aracın adına tescilini talep etmesinin de, devletin engelliler için tanımış olduğu hakkı kötüye kullanarak kanunun arkasından dolanmak suretiyle haksız kazanç sonucunu doğuracağı, tüm bunların dışında söz konusu davanın açılabileceği düşünülse dahi Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin ilamında belirtildiği üzere davacı asilin dosya arasına yazılı belge ya da yazılı delil başlangıcı niteliğinde bir belge sunamadığı, tanık beyanlarının tek başına dava konusunu ispata yeter mahiyette olmadığı, bir kısım davalıların davayı kabul beyanının da davanın tespit mahiyetinde olması nedeniyle hükme bir etki doğurmayacağı, tüm dosya içeriği birlikte incelendiğinde; Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin içtihatları, menkul mallar yönünden muhdesat aidiyeti davası açma imkanı bulunmaması, böyle bir imkanın bulunduğu düşünülse dahi davacının iddiasını ispatlayamamış oluşu, dava konusu istemin hakkın kötüye kullanılması mahiyetinde oluşu, bir kısım davalıların davayı kabul beyanının tespit mahiyetinde olan davanın sonucunu etkilemeyeceği kanaatine varılarak davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı; davalı ... haricinde diğer davalıların aracın mülkiyetinin tarafına ait olduğu ve davayı kabul ettiklerine yönelik beyanları karşısında davanın tamamen reddedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, muris ...'nın aracın alındığı tarihte %95 engelli olduğunu, herhangi bir birikiminin de olmadığını, tarafınca araç için kredi çekildiğini ve ödeme yapıldığını, araç alımı sırasında %95 engeli olan birisinden yazılı bir beyanın alınamayacağını, emsal gösterilen Yargıtay kararının somut olayla uyuşmadığını, davaya konu aracın gerekli işlemler yapıldıktan sonra Sulh Hukuk Mahkemesince verilen vasi kararı sonucu alındığını, davaya konu aracın alımı sırasında kendine ait aracı satıp üzerine kredi çekip bu işlemleri gerçekleştirdiğini, tarafınca çekilen krediler ve ödeme dekontlarının dava dilekçesi ekinde mevcut olduğunu ifade ederek, kararı istinaf etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davalı mirasçılar arasında Türk Medeni Kanunu'nun 702 nci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca iştirak (elbirliği halinde mülkiyet) bulunduğundan, ortaklığın tasfiyesini isteme hakkı dışındaki tüm işlemlerde ortakların (iştirakçilerin) oybirliği ile karar almaları ve birlikte hareket etmeleri zorunluluğu nedeniyle mirasçılardan bir kısmının davayı kabul etmelerinin de sonuca etkili bulunmaması ile davacı tarafça yemin delilinin açıkça istinaf edilmemiş olması ile gerekçe içeriğine göre, İlk Derece Mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, bu nedenle inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı; istinaf sebeplerini tekrarlayarak, kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, inançlı işlem hukuksal nedenine dayalı araç mülkiyetinin tespiti istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun "İspat yükü

" başlıklı 6 ncı maddesi.

2. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun "İspat yükü" başlıklı 190 ıncı maddesinin birinci fıkrası

3. Aynı Kanun'un 202 nci maddesi

4. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 20 nci maddesinin (d) bendi.

3.Değerlendirme

1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına göre, davacının temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. İspat yükü, Kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.

3. İnançlı işlemler, inananın teminat oluşturmak veya yönetilmek üzere mal varlığı kapsamındaki bir şey veya hakkını, inanılana devretmesi ve inanılanın da inanç anlaşmasındaki koşullara uygun olarak inanç konusu şeyi kullanmasını, amaç gerçekleştiğinde ise belirlenen şekilde inanana iade etmesini içeren işlemlerdir.

İnanç sözleşmesi, 05.02.1947 tarihli ve 20/6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca ancak, yazılı delille kanıtlanabilir. Bu yazılı delil, tarafların getirecekleri ve onların imzalarını taşıyan bir belge olmalıdır.

Açıklanan nitelikte bir yazılı delil bulunmasa da, yanlar arasındaki uyuşmazlığın tümünü kanıtlamaya yeterli sayılmamakla beraber bunun vukuuna delalet edecek karşı tarafın elinden çıkmış (inanılan tarafından el ile yazılmış fakat imzalanmamış olan bir senet veya mektup, daktilo veya bilgisayarla yazılmış olmakla birlikte inanılanın parafını taşıyan belge, usulüne uygun onanmamış parmak izli veya mühürlü senetler gibi) delil başlangıcı niteliğinde bir belge varsa 6100 sayılı HMK'nın 202 nci maddesi uyarınca inanç sözleşmesi tanık dahil her türlü delille ispat edilebilir. (Hukuk Genel Kurulu, 04.07.2010, 2010/14-394 E, 2010/395 K.)

Yazılı delil veya delil başlangıcı yoksa inanç sözleşmesinin ikrar (HMK'nın 188 inci maddesi) yemin (HMK'nın 225 vd maddeleri) gibi kesin delillerle de ispat edilmesi olanaklıdır. Davacının yemin deliline dayanması halinde mahkemenin davacıya bu hakkını hatırlatması gerekir.

4. Araç mülkiyetinin devri 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 20 nci maddesinin (d) bendine göre resmi şekil şartına bağlanmıştır. Araç mülkiyetinin devrini gerçekleştiren her türlü sözleşmenin (bağış, trampa, satış) resmi şekilde yapılması geçerlilik şeklidir.

5. Hal böyle olunca, İlk Derece Mahkemesince davacının iddiasının inançlı işleme dayalı olduğu, bu iddianın 05.02.1947 tarihli ve 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca yazılı belge ya da yazılı delil başlangıcı niteliğinde bir belge ile kanıtlanması gerektiği, banka dekontları, makbuzların tek başına ispata yeterli olmadığı, taraflar arasındaki inançlı işlem sözleşmesine ilişkin yazılı delil niteliğinde dosya kapsamında herhangi bir bilgi ya da belgenin bulunmadığı, ortakların oybirliği ile karar almaları ve birlikte hareket etmeleri zorunlu olduğundan mirasçılardan bir kısmının davayı kabul etmelerinin de sonuca etkili bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, dava konusu edilen aracın menkul eşya niteliğinde olduğu, menkul mallar yönünden muhdesat aidiyeti davası açma imkanı bulunmadığı, böyle bir imkanın bulunduğu düşünülse dahi davacının iddiasını ispatlayamadığı, dava konusu istemin hakkın kötüye kullanılması mahiyetinde olduğu gerekçesiyle; davanın reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.

Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 370 inci maddesinin dördüncü fıkrası hükmü uyarınca, temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılması ve İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinin düzeltilerek onanması gerekir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davacının tüm temyiz itirazlarının REDDİNE,

2. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

3. Temyiz olunan İlk Derece Mahkeme kararının gerekçesinin DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,

14.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.