Logo

3. Hukuk Dairesi2023/1773 E. 2023/3565 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: İnanç sözleşmesine dayalı olarak davacı tarafından davalı şirket adına tescil ettirilen araçların mülkiyetinin tespiti davası.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı şirket yetkilisinin emniyet ifadesinde araçların gerçekte davacıya ait olduğunu beyan etmesinin mahkeme dışı ikrar niteliğinde olduğu ve davacı tanıklarının da bu yöndeki iddiaları desteklediği gözetilerek yerel mahkemenin davayı kabulüne ilişkin kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki araç mülkiyetinin tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davalı vekili ve feri müdahil vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; müvekkiline ait............(çekici) plakalı iki adet ... marka tırın olduğu, söz konusu araçların tarafların anlaşması sonucu resmiyette trafik tescilde davalı ...'nın şirketi olan ... Uluslararası .... İnş. ... Yön. Eğit. Dan. ve Gay. Hiz. San. ve Tic. Ltd. Şti. adına gözüktüğünü, araçların satıcı tarafa olan borçların bitimine kadar uluslararası nakliye işinde çalışabilmesi şirket üzerinde gösterilmesi gerektiğini ancak taraflar arasında araçların mülkiyeti konusunda uyuşmazlık doğduğunu, davalı şirket temsilcisi ... ile sözlü olarak anlaşarak fiiliyatta ortak olduklarını, bu durumun resmiyet kazanmadığını belirtilerek dava konusu araçların müvekkili lehine mülkiyetlerinin tespitini ve trafik tescilde kayıtlarının değiştirilmesini istemiştir.

II. CEVAP

1. Davalı vekili; davacının müvekkili şirkette eleman olarak çalışan biri olduğunu, araçların aidiyetinin tespiti davasının koşullarının bulunmadığı, maddi vakaların tespitinin davaya konu olamayacağı, eda davası açılabilecek hallerde tespit davası açılamayacağını, muhasebeci hakkında dolandırıcılık suçundan dolayı suç duyurusunda bulunduklarını, yine davacı hakkında ... C. Başsavcılığında nitelikli dolandırıcılıktan dolayı suç duyurusunda bulunduklarını belirterek davanın reddini, haksız ve kötü niyetli dava açıldığından %40 kötü niyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir.

2. Davalı yanında feri müdahil olarak davaya katılmasına karar verilen ... Pazarlama İht. İhr. A.Ş. vekili; davalı şirketin sahibi Cemile ... tarafından müvekkili şirkete toplam 24.290 Euro tutarında 7 adet senet verildiğini, senetlerin hamili olan müvekkili tarafından vadesi gelen senetler bankaya ibraz edildiğinde senetlerin karşılıksız olduğunun görüldüğünü, taraflar arasında 03.06.2011 tarihli kullanılmış ünite protokolünün imzalandığını, buna göre borcun tamamının muaccel hale geldiğini, dava dışı Cemile ...'ın aynı tarihli rehin sözleşmesinde yer alan 4 aracı kaçırmaya çalıştığını, borç ödenmediği için ihtiyati haciz kararı aldırıldığını ve icra takibi başlatıldığını, işbu araçlar için yakalama ve fiili haciz işleminin uygulandığını, borç ödenmediğinden taraflarınca haciz işleminin uygulandığını belirterek Mahkemece verilen ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasını istemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dava konusu tırların ödemeleri yönünden bilirkişiler tarafından ön rapor verildiği, 12.06.2014 tarihli raporda; muhasip bilirkişinin ticari defter, kayıt ve belgeler üzerinde yapmış olduğu incelemelerde, dava konusu olan 4 adet araç için davacı tarafından ödemeler yapıldığı ve bu ödemelere ilişkin senetlerin önemli bir kısmının davacının uhdesinde olduğunun anlaşıldığı, karine olarak senedin, borçlusunda bulunmasının senet bedelinin ödendiğinin ispatı olduğu, somut olayda, ilk olarak sıralı senetlerin ... firması hamil gösterilmek suretiyle tanzim edildiği, akabinde borçların bir kısmı ödendikten sonra kalan 83.308 Euro üzerinden araçların ... tarafından geri alındığı, akabinde de ...'a satıldığı ve sıralı senetlerin ... borçlu gösterilmek suretiyle düzenlendiği, gerek ... ve gerekse ... döneminde yapılan senetlerin önemli bir kısmının davacı uhdesinde bulunması, yine bu senetlere ilişkin banka havalelerinin davacı tarafından yapılmasının senet bedellerinin davacı tarafından ödendiği iddiasını desteklediği, aksi durumda, bu senetlerin şirket uhdesinde bulunması, ödemelerin de şirket tarafından ve şirkete ait banka hesaplarından yapılması gerektiği, somut olayda böyle bir durum söz konusu olmadığı gibi, ... tarafından zamanında ödenmeyen sıralı senetlerin tahsili için yapılan icra takiplerine de ... firması tarafından ödeme yapılmadığının görüldüğü, bununla birlikte davacı tarafından delil olarak sunulan tanık beyanlarının incelendiği, bu beyanlar dikkate alındığında, söz konusu araçların davacı ...'e ait olduğu ve davalı ile girişilen ortaklaşa işte kullanıldığı, tırların bedellerinin şirket namı altında davacı tarafından ödendiği iddiasını desteklediği, ancak yargılama sürecinde tırların satış bedeli yönünden ödemeler aksadığından dava konusu bir adet dorse hariç diğer dorse ve tırların icra yoluyla satıldığı, feri müdahil ... Grup'un yapmış olduğu icra takiplerinde, sıralı senetlerden zamanında ödenmeyenleri icra takibine konu ettiği ve yapılan bu icra takipleri kesinleşmesine müteakip iki adet tır ve bir adet dorsenin icra yoluyla satılmış olmasının mülkiyetin satın alan üçüncü kişiye geçmesi sonucunu doğurduğunu, bu noktada artık üçüncü kişide olan bu araçların mülkiyetinin davacıya iadesinin söz konusu olamayacağı, şu halde, mülkiyetin dönemsel olarak kimde olduğunun tespit edilmesi ve fiiliyatta da bu araçların üçüncü kişiye satılması nedeniyle araçların mülkiyeti ve zilyetliği davacıya verilemeyeceğinden, konunun tazminat açısından ele alınmasını gerektireceği ancak huzurdaki davanın tazminat talebini içermediği, keza, davanın mahiyet olarak farklı olan tazminat davası yönünden ıslah edilmesinin imkan dahilinde olmadığı, davalı şirket temsilcisi ...'nın 08.12.2011 günlü emniyet ifadesinde, "Resmiyette bana ait olan ancak gerçekte ...'e ait olan şirketimde kullanılan iki adet tırı vardır. Yunus'dan alacağına karşılık bu tırları elinde tut, borç bitince tırlar bana verilsin ya çalışmaya devam ederiz ya da ortak edersin." dediği yönünde beyanının bulunduğu ve resmi merciler önünde vermiş olduğu ifadesini imzaladığı, söz konusu ifadenin kendisini bağlayacağı, bilirkişi raporları, icra takipleri, tanık anlatımları, isticvap beyanları, emniyet ifadeleri gözetildiğinde, davacının davaya konu araçlar yönünden ... firması ile hukuki ilişki içinde olduğu, daha sonra ... firması ile ... arasında kullanılmış ikinci el protokolün imzalandığı, ikinci el protokolüne göre iki adet ... TREYLER bedelinin 137.000 Euro olduğu, feri müdahil ... şirketinin tırları şirket üzerine devretme şartı ile ... firmasına kayden devir edilen tırların ödemelerin davacı tarafça protokol doğrultusunda ...'ya ödendiği ve senetlerin davacının elinde olduğu, inanç sözleşmesinin yazılı olmasının geçerlilik koşulu olduğu, taraflar arasında ...'nın söz konusu araçların şirket üzerinde olması koşulu ile davalı şirket üzerine yapıldığı iddiasının yazılı bir belge ile ispat edilemediği ancak davalı şirket temsilcisi ...'nın ... İlçe Emniyet Müdürlüğünde 08.12.2011 günü ifadesinde açıkça resmiyette kendisine ancak gerçekte ...'e ait olduğu hususunu kabul ettiği, bu ifadenin davalıyı bağlayacağı ve inanç sözleşmesinin yazılı yapılmamış olmasının dava sonucuna etkili olmayacağı, kaldı ki söz konusu tırların davalı şirkete mülkiyeti muhafaza kaydı ile satışı gerçekleşmeden önce dava dışı ... firmasına bedelinin kısmen ödenmiş olduğu, kısmen ödeme aşamasında davalı şirketin katkısı olmamasına göre mülkiyetin tümü ile davalı şirkete ait olamayacağı, yine ödemelerin de büyük ölçüde davacı tarafından yerine getirildiği buna ilişkin senet asıllarının davacı yedinde bulunduğu anlaşılmakla davanın kabulünün gerektiği ancak davacı tarafın tescil talebi yönünden idareyi bağlayıcı nitelikte karar verilemeyeceği, taraflar arasında tırların işletilmesi yönünden ayrı bir hukuki ilişki varsa bu hususun ayrı bağımsız bir davanın konusu olabileceği gerekçesiyle davanın kabulüne, .... plakalı araçların satılmış olduğu nedeniyle dava tarihi itibariyle mülkiyetlerinin davacıya ait olduğunun tespitine, ... plakalı aracın mülkiyetinin davacıya ait olduğunun tespitine, idareyi bağlayıcı nitelikte tescil kararı verilemeyeceğinden bu yöndeki istemin reddine, davacının dava konusu araçlar tedbirli olarak satılmış olduğundan dava açmada bağımsızlığına karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

Mahkemenin ilam başlığında belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı vekili ve davalı yanında feri müdahil olarak davaya katılan ...A.Ş. vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davalı vekili; motorlu taşıtlar vergisinin ... adına kesildiğini, araçların ruhsatlarının müvekkili şirkete ait olduğunu, dosyaya sunulan ve incelenen şirket kayıtlarında görüleceği üzere ödemelerin müvekkili şirket kasasından ve hesabından ödendiğinin sabit olduğunu, dava dışı ...'ın davacı ve dava dışı ...'ün emirleri ile ...'a ait ofisten laptop, yazıcı, santral kaçırdığının soruşturma ile meydana çıktığını, şirketteki çek ve senetleri çalarak usulsuz tahsil ettikleri hususunun belli olduğunu ve bu hususun Mahkemece getirtilip incelenen ... 3.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/57 E. sayılı dosyasından da açıkça anlaşıldığı, davacı eğer ödeme yapmışsa nereden alıp ödeme yaptığının belli olmadığını, davanın konusu olmayan hususların gerekçe de kullanıldığını, şirket muhasebesinde davacının sigortalı olarak çalıştığını, muhasebeden 21.10.2011- 09.12.2011 tarihleri arasında davacının sorumlu olduğunu, kendi el yazıları ile verdikleri belge ile de bunun ispatlandığını, çalışan olarak sorumlu olduğu görev nedeniyle şirkette yürüttüğü belge ve senetlerin davacının elinde olmasının doğal olduğunu, asıl bakılması gerekenin ödemeyi yapanın ... olarak görülmesi olduğunu, dava dilekçesinde tırların sahipliğini gösteren resmi belge olmadığı gibi alacaklı olduğunu gösteren belgenin de olmadığını, müvekkili şirketin davacıya karşı borç doğuracak bir hukuki işleminin, senedin mevcut olmadığını, ... şirketinin davaya katılmasına dair verilen ara kararın hukuka aykırı olduğunu, ... tarafından satılan araçlar üzerinden davacının bir hakkı olsaydı ona karşı icra takibi yapılması gerektiğini, tanık dinlenmesine muvafakat etmediklerini, müvekkili şirketin temsilcisi ...'ın emniyette alınan ifadesinin maksada uygun gelen bir satırının değiştirilerek hükümde kullanıldığını, ifadenin bütünüyle değerlendirilmesine girilmediğini belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

2. Feri müdahil vekili; Mahkeme tarafından 25.01.2012 tarihinde araçlar üzerine konulan tedbir şerhinin 08.04.2013 tarihinde yine Mahkeme tarafından kaldırıldığını, dava konusu araçların tedbirin kalkmasından sonra 19.04.2014 ve 16.05.2014 tarihlerinde satıldığını, bu sebeple Mahkeme tarafından verilen dava konusu araçlar tedbirli olarak satılmış olduğundan dava açmada bağımsızlığına yönelik haksız ve hukuka aykırı kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava; inanç sözleşmesine dayalı araç mülkiyetinin tespiti ve tescili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 187 nci maddesi.

2. Aynı Kanun'un 190 ıncı maddesi.

3. HMK'nın 188 inci maddesi.

4. Dairemizin 03.03.2022 tarihli ve 2022/362 E., 2022/1802 K. sayılı kararı.

3. Değerlendirme

1. ... C. Başsavcılığının 26.01.2012 tarihli ve 2011/29350 Soruşturma, 2012/1260 Karar Nolu Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Kararında; müşteki ...'nın şikayeti doğrultusunda şüpheliler arasında bulunan ... hakkında güveni kötüye kullanma, kilitlenmek suretiyle muhafaza altına alınan eşya hakkında hırsızlık ve tehdit suçlarında dolayı yapılan soruşturma sonucunda, şüpheli Özgür ile müşteki arasında her iki tarafın da kabul ettiği ortaklık çerçevesinde ... yapmaya yönelik olarak edinilmiş mallar olduğu ve bu malların mülkiyetlerinin aidiyeti konusunda anlaşmazlık bulunduğu, bu anlaşmazlığın gayri resmi ortaklık sırasında edinilmiş ya da ortaklığa kabul için ortaya koyulmuş araç ve malzemeler olarak kabul edilen malzemelerin paylaşımı olduğu, bu hususun da hukuk mahkemelerinde açılacak bir dava ile tespit edilebilecek mülkiyet tespiti ile sonlandırılabileceği, bu haliyle şüpheliler açısından güveni kötüye kullanma suçunun unsurları itibariyle oluşmadığı, müştekinin soruşturma sürerken vekili aracılığıyla verdiği dilekçeyle çekici ve dorselerin ofiste bulunan anahtarlarının çalınmak suretiyle götürüldüğü iddiasıyla ilgili olarak şüphelilerin üstlerine atılı suçu işlemediklerinin anlaşıldığı gerekçesiyle müştekinin iddiaları ile ilgili olarak açıklanan gerekçeler doğrultusunda şüpheliler hakkında kamu adına kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği görülmüştür.

2. HMK'nın 188 inci maddesinde; taraflardan birinin ikrarının geçerli olduğu ve o taraf aleyhine delil teşkil edeceği belirtilmiş, ancak ikrarın tanımı yapılmamıştır. Öğretideki tanımlamalara göre ise, ikrar (dar anlamda ikrar), görülmekte olan bir davada, taraflardan birinin, diğer tarafça ileri sürülen ve kendisi aleyhine hukuki sonuç doğurabilecek nitelik taşıyan maddi vakıanın doğruluğunu kabul etmesidir. Yargıtay uygulamasında da, ikrara bu anlam yüklenmektedir. İkrardan söz edilebilmesi için, bir tarafın bir vakıa ileri sürmüş olması, diğer tarafın da bu vakıanın doğru olduğunu bildirmesi gerekir. İkrarın konusu, ancak karşı tarafın ileri sürdüğü vakıalar olabilir. Bir tarafın, kendisinin ileri sürdüğü bir vakıanın doğruluğunu bildirmesi ikrar niteliği taşımayacağı gibi, karşı tarafın ileri sürdüğü hukuki sebepler de ikrara konu olamazlar. Öğretide ve uygulamada ikrar, yapıldığı yere, kapsamına ve içeriğine göre türlere ayrılmaktadır. Yapıldığı yere göre mahkeme dışı veya mahkeme içi ikrardan söz edilir. Mahkeme dışı ikrar takdiri, mahkeme içi ikrar ise kesin delil niteliğindedir. Mahkeme dışı ikrarda davacı iddiasını tanık dahil her türlü delille ispatlayabilir.

3. Temyizen incelenen kararda, dosya kapsamından, davalı şirketin ortağı ve yetkilisi ...'nın ... İlçe Emniyet Müdürlüğü ... Büro Amirliğinde 08.12.2011 tarihinde verdiği ifadesinde; "Resmiyette bana ait olan ancak gerçekte ...'e ait olan şirketimde kullanılan iki adete tırı vardır." şeklinde verdiği beyanı mahkeme dışı ikrar niteliğinde olup davalıyı bağlayacağı, davacının bu beyanlara delil olarak dayandığını Mahkemeye bildirdiği, dinlenen davacı tanıklarının da davacının bu yöne ilişkin iddialarını doğruladığı gözetildiğinde, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekili ile feri müdahil vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın onanması gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

İlk Derece Mahkemesi kararında hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik olmamasına göre yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,

6100 sayılı Kanun'a eklenen Geçici 3 üncü maddesi atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi uyarınca dosyanın gönderildiği mahkemece kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

06.12.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.