Logo

3. Hukuk Dairesi2023/1808 E. 2023/3868 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalıya verilen orman kullanım iznine konu sahada izinsiz açma yapılması nedeniyle idare zararının tazmini, arazi izin bedeli ve ek devlet hakkı bedeli istemlerine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davalının izinsiz açma yapması nedeniyle oluşan idare zararının tazmini isteminde, yerel mahkemenin ilk kararında hüküm altına alınan tazminat tutarının davalı yararına usulü kazanılmış hak oluşturduğu ve mahkemenin bozma sonrası bu kazanılmış hakkı ihlal ederek daha yüksek bir tazminat miktarına hükmetmesinin doğru olmadığı gözetilerek karar bozulmuş, arazi izin bedeli ve ek devlet hakkı bedeli isteminde ise KDV talebi hakkında karar verilmemesi ve maden ruhsatının iptalinden sonraki döneme ilişkin bedellerin istenmesi usul ve yasaya aykırı bulunarak karar bozulmuş, ek devlet hakkı bedeli istemine ilişkin ise davacının KDV talebinde bulunmaması nedeniyle yerel mahkeme kararının onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında birleştirilerek görülen tazminat ve alacak davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak asıl ve birleşen davaların kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1. Davacı vekili asıl davada; ... Orman İşletme Şefliği sınırları dahilinde bulunan 460, 461 nolu bölmelerdeki toplam 10.509,60 m² lik ormanlık alanda faaliyet göstermek üzere 6831 sayılı Kanun'un 16 ncı maddesinin hükmüne istinaden 22.11.2005 - 01.11.2012 tarihleri arasında geçerli olmak üzere davalı adına izin verildiğini, davalıdan izin ile ilgili taahhüt senedi alındığını, 10.509,60 m² lik sahanın tesis yapımı için kullanılmak üzere davalıya teslim edildiğini, davalının izin sahası dışında faaliyet gösterdiği ve açma yaptığının tespit edilmesi üzerine hakkında 25.03.2010 tarihli suç zaptı tanzim edildiğini, izin sahası dışında faaliyet göstererek devlet ormanında açma yapması nedeniyle 6831 sayılı Orman Kanunu'nun (6831 sayılı Kanun) 114 üncü maddesi gereğince hesaplanan 18.471,19 TL idare zararının meydana geldiğini ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, 18.471,19 TL idare zararının olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilini talep etmiş, 08.05.2019 tarihli ıslah dilekçesi ile 34.031,00 TL'nin suç tarihi olan 25.03.2010 tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.

2. Davacı vekili bozmadan sonra birleşen 2017/489 E. sayılı davada; orman idaresi tarafından 01.11.2012 -01.11.2017 tarihleri arasında kalsit madeni işletmeciliği amacıyla kullanılmak üzere davalıya izin verilen toplam 120.760,11 m²'lik ormanlık sahada 6831 sayılı Kanun'un 16 ncı maddesi hükmü uyarınca; 17.795,50 m² için 21.01.2012-01.11.2012 tarihleri arasına ait 14.959,97 TL kısmı arazi bedeli ile 6183 sayılı Kanun'un 51 inci maddesinde belirtilen gecikme zammı oranı üzerinden hesaplanacak işlemiş faiz ve KDV, 2014 yılına ait 22.727,70 TL arazi izin bedeli ile 01.11.2013 tarihinden itibaren 6183 sayılı Kanun'un 51 inci maddesinde belirtilen gecikme zammı oranı üzerinden hesaplanacak işlemiş faiz ve KDV, 2015 yılına ait 25.025,47 TL arazi izin bedeli ile 01.11.2013 tarihinden itibaren 6183 sayılı Kanun'un 51 inci maddesinde belirtilen gecikme zammı oranı üzerinden hesaplanacak işlemiş faiz ve KDV, 24.859,54 m² için 2012 yılına ait 26.873,59 TL arazi izin bedeli ile 21.01.2012 tarihinden itibaren 6183 sayılı Kanun'un 51 inci maddesinde belirtilen gecikme zammı oranı üzerinden hesaplanacak işlemiş faiz ve KDV, 17.729,67 m² için 01.11.2012-01.11.2013 tarihleri arasına ait 1.224,48 TL kısmı arazi bedeli ile 01.11.2012 tarihinden itibaren 6183 sayılı Kanun'un 51 inci maddesinde belirtilen gecikme zammı oranı üzerinden hesaplanacak işlemiş faiz ve KDV, 2014 yılına ait 1.923,41 TL arazi izin bedeli ile 01.11.2013 tarihinden itibaren 6183 sayılı Kanun'un 51 inci maddesinde belirtilen gecikme zammı oranı üzerinden hesaplanacak işlemiş faiz ve KDV, 2015 yılına ait 2.117,87 TL arazi izin bedeli ile 01.11.2014 tarihinden itibaren 6183 sayılı Kanun'un 51 inci maddesinde belirtilen gecikme zammı oranı üzerinden hesaplanacak işlemiş faiz ve KDV, 71.384,40 m² için 2012 yılına ait arazi izin bedelinden eksik kalan 15.138,54 TL ile, 21.01.2012 tarihinden itibaren 6183 sayılı Kanun'un 51 inci maddesinde belirtilen gecikme zammı oranı üzerinden hesaplanacak işlemiş faiz ve KDV, 101.243,94 m² için 2013 yılına ait 51.756,38 TL arazi izin bedeli ile 01.11.2012 tarihinden itibaren 6183 sayılı Kanun'un 51 inci maddesinde belirtilen gecikme zammı oranı üzerinden hesaplanacak işlemiş faiz ve KDV 2014 yılına ait 56.983,77 TL arazi izin bedeli ile 01.11.2013 tarihinden itibaren 6183 sayılı Kanun'un 51 inci maddesinde belirtilen gecikme zammı oranı üzerinden hesaplanacak işlemiş faiz ve KDV, 2015 yılına ait 62.744,83 TL arazi izin bedeli ile 01.11.2014 tarihinden itibaren 6183 sayılı Kanun'un 51 inci maddesinde belirtilen gecikme zammı oranı üzerinden hesaplanacak işlemiş faiz ve KDV'nin fazlaya ilişkin hakları saklı tutulmak suretiyle davalıdan tahsilini talep etmiştir.

3. Davacı vekili bozmadan sonra birleşen 2017/601 E. sayılı davada; orman idaresi tarafından 01.11.2012 - 01.11.2017 tarihleri arasında kalsit madeni işletmeciliği amacıyla kullanılmak üzere davalıya izin verilen toplam 120.760,11 metrekare ormanlık sahada 6831 sayılı Kanun'un 16 ncı maddesi hükmü uyarınca verilen izin nedeniyle oluşan; 2012 yılı için 21.303,17 TL ek devlet hakkı bedeli ile 30.06.2013 tarihinden itibaren 6183 sayılı Kanun'un 51 inci maddesine göre hesaplanacak gecikme zammı, 2013 yılı için 29.375,68 TL ek devlet hakkı bedeli ile 30.06.2014 tarihinden itibaren 6183 sayılı Kanun'un 51 inci maddesine göre hesaplanacak gecikme zammı,

2014 yılı için 31.626,08 TL ek devlet hakkı bedeli ile 30.06.2015 tarihinden itibaren 6183 sayılı Kanun'un 51 inci maddesine göre hesaplanacak gecikme zammı, 2015 yılı için 50.500 TL ek devlet hakkı bedeli ile 30.06.2016 tarihinden itibaren 6183 sayılı Kanun'un 51 inci maddesine göre hesaplanacak gecikme zammının fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davalıdan tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP

1. Davalı vekili asıl davada; karayolları yol çalışmaları nedeniyle sahanın doğal yapısının bozulduğunu, ruhsat sahibi olup işletmeci olmadığını, aşım yapıldığından haberi bulunmadığını, ceza soruşturmasının bekletici mesele yapılması gerektiğini, zarar miktarının fahiş olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

2. Davalı vekili birleşen 2017/489 E. sayılı davada; dava konusu edilen bedellerin ödendiğini, maden işletme ruhsatı ve orman izinleri sona erdiğini, bu tarihten sonra ilgili alanlar kullanılmadığından orman izin bedellerinin istenemeyeceğini, rakamların fahiş olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

3. Davalı vekili birleşen 2017/601 E. sayılı davada; yönetmelikte belirtilen koşulların müvekkili açısından oluşmadığını, söz konusu araziye ilişkin olarak ödenmesi gereken tüm bedellerin ödendiğini, müvekkiline ek devlet hakkı bedeli ile ilgili olarak daha önce bildirimde bulunulmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 24.01.2013 tarihli ve 2010/274 E., 2013/18 K. sayılı kararıyla; ... İlçesi ... Köyü ... mevkiinde 29.859,67 m²'lik taşınmazın kesinleşmiş orman sınırları içinde kaldığı, toplam 10.509,60 m²'lik ormanlık alanda faaliyet göstermek üzere davalıya olur verildiği ancak davalının ormanlık alandan açmak suretiyle izinsiz olarak 29.859,67 hektarlık alanda faaliyetine devam ettiği, bu alan için ağaçlandırma bedelinin 18.471,19 TL olduğu, yapılan keşif, dinlenen tanık beyanları ve bilirkişi raporları ile bu durumun belirlendiği gerekçesiyle; davanın kabulü ile 18.471,19 TL'nin 25.03.2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davalı temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 01.10.2014 tarihli ve 2013/17716 E., 2014/12685 K. sayılı ilamıyla; ''....dava konusu olay ile ilgili olarak davalı hakkında ormandan açma suçundan kamu davası açıldığı ve yargılamanın devam ettiği anlaşılmaktadır.

TBK.74 üncü maddesi uyarınca hukuk hakimi, ceza mahkemesinin beraat kararı ile bağlı değil ise de hem ilmi, hem de kökleşmiş yargı kararlarında ceza mahkemesince belirlenen maddi olgunun hukuk hakimini bağlayacağı kabul olunmaktadır. dava konusu olayın özelliği nedeniyle davalı hakkındaki ceza mahkemesindeki davanın sonucu beklenmeli ve ondan sonra tüm kanıtlar birlikte değerlendirilerek varılacak sonuca uygun bir karar verilmelidir..." gerekçesiyle, karar bozulmuştur.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; bozma sonrası yapılan yargılama sonucunda ... İli ... İlçesi ... Köyü ... mevkiinde 29.859,67 m²'lik taşınmazın kesinleşmiş orman sınırları içinde kaldığı, toplamda 10.509,60 m²'lik ormanlık alanda faaliyet göstermek üzere davalıya olur verildiği ancak davalının ormanlık alandan açmak suretiyle izinli olarak faaliyetine devam ettiği, bu eyleminden dolayı ... 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/446 E. sayılı dosyasından hakkında Orman Alanlarının İşgali, Ormandan Faydalanma ve Orman İçine Yerleşilmesi suçundan dolayı mahkumiyet kararı verildiği ve Yargıtay denetiminden geçerek 09.01.2017 tarihinde kesinleştiği, alınan bilirkişi raporları ile davalının orman arazisini açma, arazi izin bedelleri ve ek devlet hakkının belirlendiği gerekçesiyle; asıl davanın kabulü ile 34.031,00 TL'nin olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, birleşen 2017/489 E. sayılı davanın kabulü ile 14.959,97 TL arazi izin bedelinin 21.01.2012 tarihinden itibaren, 22.727,70 TL arazi izin bedelinin 01.11.2013 tarihinden itibaren, 25.025,47 TL arazi izin bedelinin 01.11.2014 tarihinden itibaren, 26.873,59 TL arazi izin bedelinin 21.01.2012 tarihinden itibaren,1.224,82 TL arazi izin bedelinin 01.11.2012 tarihinden, 1.923,41 TL arazi izin bedelinin 01.11.2013 tarihinden itibaren, 2.117,87 TL arazi izin bedelinin 01.11.2014 tarihinden itibaren, 15.138,54 TL arazi izin bedelinin 21.01.2012 tarihinden, 51.756,38 TL arazi izin bedelinin 01.11.2012 tarihinden itibaren, 56.983,77 TL arazi izin bedelinin 01.11.2013 tarihinden itibaren, 62.744,83 TL arazi izin bedelinin 01.11.2014 tarihinden itibaren 6183 sayılı Kanun'un 51 inci maddesi uyarınca işleyecek gecikme zammı ile birlikte davalıdan tahsiline, birleşen 2017/601 E. sayılı davanın kabulü ile 21.303,17 TL ek devlet hakkı bedelinin 30.06.2013 tarihinden, 29.375,68 TL ek devlet hakkı bedelinin 30.06.2014 tarihinden itibaren, 31.626,08 TL ek devlet hakkı bedelinin 30.06.2015 tarihinden itibaren, 50.500,00 TL ek devlet hakkı bedelinin 30.06.2016 tarihinden itibaren 6183 sayılı Kanun'un 51 inci maddesi uyarınca işleyecek gecikme zammı ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı vekili; birleşen 2017/489 E. ve 2017/601 E. sayılı davalarda asıl alacağa uygulanacak KDV taleple hakkında Mahkemece olumlu ya da olumsuz bir karar verilmediğini, 17.10.2020 tarihli dilekçede bilirkişi raporuna açıkça itiraz ederek asıl alacak ve gecikme zammı üzerinden hesaplanacak KDV alacağının hesaplanması gerektiğini ve ek rapor alınması talebinde bulunduklarını ancak Mahkemece ek rapor alınmadan hüküm kurulduğunu ileri sürerek, kararın bozulmasını istemiştir.

2. Davalı vekili; gerekçeli kararda karar yazım tekniği açısından "dava" ve "cevap" kısmında sadece asıl davanın yazıldığını, birleşen davaların ne olduğundan hiç bahsedilmediğini, birleşen davaların dava ve cevap kısımlarının açıkça gerekçeli kararda yer almamasının usul yönünden yanlış olduğunu, asıl dava yönünden bilirkişinin iki ayrı açma alanı için ağaçlandırma bedeli hesapladığını, bu rapordan sonra açmaya konu alanın 50.512,78 m² olarak tespit edildiğini, tazminat miktarını da bu yüzölçümüne göre tekrar hesaplandığını, davacının talep ettiği 29.859,67 m²'lik alan için hesaplanan 18.471,16 TL ağaçlandırma bedelini 50.512,78 m²'lik alan için 34.031,00 TL ağaçlandırma bedeli olarak ıslah ettiğini, ıslahın yanlış olduğunu, kabul anlamına gelmemek üzere bilirkişi raporunda 50.512,78 m² ve 29.859,67 m² olmak üzere iki ayrı açmadan bahsedildiğini, davacının iki ayrı açma alanını birbirine karıştırdığını, davacının dava dilekçesinde 50.512,78 m²'lik bir açma için ağaçlandırma bedeli talebi olmadığından ıslah ile bunu talep edemeyeceğini, alacaklarının zamanaşımına uğradığından ıslah yapılamayacağını, açma yapılan 29.859,67 m² alan için yeniden orman izin başvurusunda bulunmuş olup 29.12.2011 tarihli Bakan Oluru ile bu saha için orman izni verildiğini, orman izinleri verilmesinden sonra Yönetmelik hükümlerine göre sahanın izin sahibine yer teslimi yapılabilmesi için ağaçlandırma bedelinin tamamı 05.01.2013 tarihinde ödendiğini, Orman Kanunu'nun 16 ncı maddesi gereği izin verilen sahalarda gerçekleşecek olan muhtemel zarar için peşin alınan bir ağaçlandırma bedeli olduğunu, söz konusu açma yapılan alanda zaten açma sebebiyle 16 ncı maddedeki muhtemel zarar gerçekleşmiş olup bundan sonra gerçekleşmesi muhtemel bir zarar kalmadığını, açma yapılan dava konusu alanda hem 16 ncı maddeye göre hem 114 üncü maddeye göre ağaçlandırma bedeli talep edilmesinin mükerrer tahsilat olduğunu, gerekçeli kararda bu konu irdelemeden eksik inceleme ile hüküm kurulduğunu, birleşen davalar yönünden 2015 yılının başında maden ruhsatı iptal edilen bir saha için orman izin bedeli ve ek devlet hakkı bedellerinin müvekkilden tahsiline yönelik kurulan hükmün hukuka aykırı olduğunu, 2015 yılı ve sonrasına ait, izin olurları, yer teslim ve tesellüm tutanakları, taahhüt senetleri ve sair ilgili evrakları dahi dosyaya sunulamadığını, hem maden ruhsatının iptal edildiğini hem de davacı idarenin orman izinlerini iptal ettiğini, buna rağmen iptal tarihinden sonraki yıllara ait arazi izin bedeli ve ek devlet hakkı talep edilmesinin doğru olmadığını, maden ruhsatı ve orman izinleri iptal edilen bir saha için bu iptal tarihinden sonra teslim tarihine kadar geçen süre için izin bedeli ve ek devlet hakkı talep edilmesi hukuka aykırı olduğunu, 2015 yılına ilişkin arazi izin bedelinin ve 2015-2016 yıllarına ilişkin ek devlet hakları talebinin de reddinin gerektiğini, Mahkemece bu itirazlar gerekçede hiçbir şekilde irdelemeden davanın kabulüne karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, gerekçeli kararda "bilirkişiler ek raporlarında, ilgili dosyalarda talep edilen bedeller ile 29.11.2019 tarihli temin edilen ... operasyon bölüm başkanlığı yazısındaki bedeller net olarak örtüşmediğinden bu bedellerin dava konusu tazminat bedeline ait olup olmadığının tespit edilemediğini bildirmişlerdir." denilerek müvekkilin yaptığı ödemelerin mahsup edilmediğini, ... Bankasından gelen 26.11.2019 tarihli yazı cevabındaki kayıtlarda dava dilekçelerinde talep edilen arazi tahsis bedellerine ilişkin arazi metrekareleri ile yılların örtüştüğünü, arazi izin bedelleri ile KDV oranları ayrı ayrı ödendiğinden dava dilekçesindeki rakamlarla örtüşme olmadığını, müvekkilin orman izin bedellerini ödemeden her yıl yeniden izin başvurusunda bulunması ve geçmiş yıllara ait borcu bulunması halinde yeni izin başvurularının kabul edilmesi Orman İdaresinin uygulamalarına ters düştüğünü, davacı orman idaresi arazi izin bedellerini düzenli olarak tahsil etmiş olup sebepsiz zenginleşmeye sebebiyet verdiğini ileri sürerek, kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık; asıl davada idare zararının tazmini, birleşen davalarda arazi izin bedeli ve ek devlet hakkı bedeli istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1.6831 sayılı Kanun'un 16 ve 114 üncü maddeleri,

2. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 297 nci maddesi.

3. Değerlendirme

1. Birleşen 2017/601 E. sayılı davada; davacının dava dilekçesi ile KDV talebinde bulunmadığı, 6831 sayılı Kanun'un 16 ve Uygulama Yönetmeliği'nin 9 uncu maddeleri uyarınca sadece ek devlet hakkı bedelinin 6183 sayılı Kanun uyarınca işleyecek gecikme zammı ile tahsilini talep ettiği anlaşılmakla, tarafların bu davaya yönelen temyiz itirazlarının reddi ile kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.

2. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı bilgi ve belgelere, özellikle temyiz olunan Mahkeme kararında yazılı gerekçelere göre; davalının birleşen 2017/489 E. sayılı davaya yönelik tüm, asıl davaya yönelik sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.

3. Mahkemenin asıl davanın kabulü ile 18.471,19 TL'nin olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline dair verilen 24.01.2013 tarihli karar, sadece davalı vekili tarafından temyiz edilmiş ve Yargıtay 4. Hukuk Dairesi tarafından bozulmuştur. Diğer bir anlatımla, Mahkemece ilk olarak hüküm altına alınan tazminat tutarı davalı yararına usuli kazanılmış hak oluşturmuştur. Buna göre, Mahkemece; davalı aleyhine oluşan usuli kazanılmış hakkı ihlal edecek şekilde 34.031,00 TL'nin hüküm altına alınması doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.

4.Birleşen 2017/489 E. sayılı davada davacı; arazi izin bedelinin işlemiş faiz ve KDV'si ile tahsilini talep etmiştir. Mahkemece birleşen davanın kabulüne karar verildiği halde, KDV talebi hakkında olumlu yada olumsuz bir karar verilmemiş olması, 6100 sayılı Kanun'un 297 nci maddesine aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Temyiz olunan birleşen 2017/601 E. sayılı dosyaya ilişkin Mahkeme kararının 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 439 uncu maddesi uyarınca ONANMASINA,

2. Davalının, temyiz olunan birleşen 2017/489 E. sayılı davaya yönelik tüm, asıl davaya yönelik sair temyiz itirazlarının REDDİNE,

3. Temyiz olunan asıl davaya ilişkin Mahkeme kararının 1086 sayılı Kanun'un 428 inci maddesi uyarınca davalı yararına BOZULMASINA,

4. Temyiz olunan birleşen 2017/489 E. sayılı davaya ilişkin Mahkeme kararının 1086 sayılı Kanun'un 428 inci maddesi uyarınca davacı yararına BOZULMASINA,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz eden davalıya yükletilmesine,

6100 sayılı Kanun'a eklenen Geçici 3 üncü maddesi atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

21.12.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.