Logo

3. Hukuk Dairesi2023/1812 E. 2024/46 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Sulama bedellerinin tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali talebi.

Gerekçe ve Sonuç: Davalının tarlalarını icara verdiğinin ve sulama bedelini ödediğinin tespit edilmesi ve davacının sulama kanalından faydalananın davalı olmadığını ispatlayamaması gözetilerek, yerel mahkemenin davayı reddeden direnme kararı onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2020/343 E., 2022/377 K.

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, bozmaya uyularak Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; davalı borçlunun sulama bedellerini ödemediğini, bu sebeple davalı borçlu hakkında Kadirli İcra Müdürlüğünün 2013/951 E. sayılı takip dosyasıyla icra takibi başlattıkları, davalı borçlunun zamanaşımı ve borca itiraz ederek takibi durdurduğunu ileri sürerek; itirazın iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı; taşınmazını icara verdiğini, borcu olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemece verilen 14.05.2015 tarihli ve 2014/256 E., 2015/292 K. sayılı kararla; uyuşmazlığın davalının tarlasını kooperatif imkanları ile sulayıp sulamadığı, davalının davacı kooperatife gerçekten takibe konu miktar kadar borcu olup olmadığı ve borcun miktarına ilişkin olduğu, davacı kooperatifin ortaklarına sulama hizmeti verdiği, ortakların bundan yararlandıkları malum olduğu, ancak davacı kooperatifin sulama borcunun ortaklara yansıtılmasına ilişkin yönetim kurulu kararı bulunup bulunmadığı dosyaya sunulan kayıtlarından anlaşılamadığı, nitekim davacı vekiline ön inceleme hazırlık tutanağının 4 no.lu ara kararında delil olarak bildirdiği belgeleri sunması aksi halde bunlara delil olarak dayanmaktan vazgeçmiş sayılacağı ihtar edildiği ve bu zabtın da usulünce tebliğ edildiği davacının, davalının imkanlarından faydalandığı halde borcunu ödemediği hususlarını ispat edemediği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkeme kararına karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 18.06.2020 tarihli ve 2018/3526 E., 2020/2030 K. sayılı ilamıyla; Sulama Birliklerinin en önemli görevlerinden birinin ülkenin su varlık ve kaynaklarının rasyonel kullanımını sağlamak olduğu, bu amacın gerçekleştirilebilmesi için; yetki sahasındaki gerek yer altı, gerekse yer üstü suları üzerinde tasarruf ve tevzii yetkisinin Sulama Birliğine ait olduğu, uygulamada yüzeye yakın suların çıkarılmasına 167 sayılı Yeraltı Suları Hakkında Kanun uyarınca müdahale edilmesinin yer altı sularının kontrolsüz kullanımına yol açılmakta olduğu, cazibeli sular yönünden ise çiftçiler arasında eşitsizliğe neden olacağı ve sulama tesislerinin su temin ettiği göl havzasının kurumasına ve dolayısıyla Birlik hizmetlerinin aksamasına yol açılabileceği, diğer bir deyişle yeraltı suyu kullanımının su rejimini doğrudan etkileyeceği, belirtilen nedenlerle su kaynağı dışındaki diğer cazibeli sular ile sondaj sularının ücretlendirilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı, davalının arazilerini yeraltı suyu ile suluyor olmasının sulama bedelinden muaf olduğu anlamına gelmediği, yine 6172 sayılı Kanun'un 19 uncu maddesi uyarınca sulama bedeli ödemek için Birlik üyesi olmanın da gerekmediği, dosyadaki bilgi ve belgelerden; Mahkemece, davacının dava dilekçesinde ve 22.05.2014 tarihli delil listesinde bildirmiş olduğu delillerin tamamı toplanmadan ilk celsede borcun doğumuna ilişkin belgelerin ibraz edilmesi için davacı tarafa kesin süre verildiği, dava dilekçesinde ve delil listesinde belirtilen delillerin tamamının Mahkeme kanalıyla davacı Birlik'ten, İlçe Tarım Müdürlüğünden ve ilgili yerlerden istenilmediği, bu durumda Mahkemece, davacının delil listesinde bildirdiği deliller ile borcun doğumuna ilişkin belgeler getirtilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme sonucu davanın reddine karar verilmiş olmasının doğru görülmediği gerekçesiyle, kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; su kullanım bedeline ilişkin belgelerin icra takip dosyasında yer almadığı ancak davacı tarafça dosyaya sunulan mesaha çizelgeleri ve borç alacak durum raporlarına göre davacıdan Cığcık ve çevresinde kullanımının bulunduğu iddia olunan taşınmazlara ilişkin 2010-2012 yıllarına ait su borcunun tahakkuk ettirildiği, mahallinde icra edilen keşifte dinlenen davacı tanık beyanlarına göre davalının dava konusu tarlalarda bizzat kullanımının bulunmadığı, babasının vefatından beri icara verdiğini beyan ettiği, davalı tarafından dilekçesi ekinde sunulan makbuzlar haricinde bir kısım sulama borcunun ödendiğinin yazılı olduğu, yine davalı tarafın 04.06.2014 havale tarihli dilekçesi ile 20.05.2022 havale tarihli dilekçesi ekinde yapmış olduğu ödemelere ilişkin tahsilat makbuzlarını ibraz ettiği ve söz konusu tahsilat makbuzlarına göre davalının 30.07.2012 tarihinde 1.250,00 TL, 02.06.2014 tarihinde 3.200,00 TL (gecikme zammı ile birlikte 4.554,66 TL), 17.02.2012 tarihinde 1.215,12 TL, 28.03.2011 tarihinde 1.400,00 TL, 12.07.2010 tarihinde 1.080,00 TL, 01.07.2013 tarihinde 1.234,80 TL, yine 01.07.2013 tarihinde 1.234,80 TL olmak üzere toplamda 10.614,72 TL ödeme yaptığı, sunulan mesaha çizelgelerinde yer alan ödemeler de gözetildiğinde davalının herhangi bir sulama borcunun bulunmadığı, davalının davaya konu olan icra takibine yönelik itirazında haklı olduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili; 6172 sayılı Kanun uyarınca tapu sahipleri gibi icara alanlar ve icara verdiği halde bu durumu Sulama Birliğine bildirmeyenlerin de sorumlu olduğunu, Sulama Birlikleri tarla sahiplerini (ve bir kısım icara alan kişilerde olduğu için) üye olmaya zorlayamadığını, karşı tarafın kimlik bilgilerini müvekkilinin zorla alamadığını, olayın mahiyeti gereği tanıkla ispat edilebilir bir durum olduğunu, davalının ve kardeşlerinin müşterek olarak kullandıkları tarlalarının bulunduğu bu bölgede sadece müvekkile ait sulama kanallarının mevcut olduğunu, başka sulama kanalı bulunmadığını, keşif yapıldığını ve davacının ve kardeşleri adına icara verdiği ve icar parasını aldığı yerlerin müvekkile ait sulama kanalından suladığının ortaya çıktığını, müvekkiline ait belge ve bilgiler istendiğini ve davalının bu belge ve bilgilere zamanında hiçbir itirazının olmadığını, 6172 sayılı Kanun'a göre Sulama Birliği sahası içerisinde su kullanan bütün çiftçilerin mükellef olduğunu, davalının bu mükellefiyetlerinin hiçbirini yerine getirmediğini, yeterince araştırılma yapılmadan verilen Mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, sulama bedellerinin tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6172 sayılı Sulama Birlikleri Kanunu'nun (6172 sayılı Kanun) "Amaç ve kapsam" başlıklı 1 inci maddesi.

2. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) "Bilirkişiye başvurulmasını gerektiren haller" başlıklı 266 ncı maddesi.

3. Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 18.10.2022 tarihli ve 2020/3654 E., 2022/12439 K. sayılı ilamı.

4. Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 15.12.2016 tarihli ve 2016/8206 E., 2016/12262 K. sayılı ilamı.

3. Değerlendirme

1. Bakanlar Kurulu Kararı ile kurulan Sulama Birlikleri, 6200 sayılı Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun, 1580 sayılı (mülga) ve 5393 sayılı Belediyeler Kanunu, 442 sayılı Köy Kanunu ve 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu'nda yer alan düzenlemelerle yönetilmiş, 22.03.2011 tarihinde ise 6172 sayılı Kanun yürürlüğe girmiştir.

2. 6172 sayılı Kanun'un amacı; ülkenin su varlık ve kaynaklarının rasyonel kullanımı maksadıyla umumi sulardan faydalanmak üzere Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü tarafından inşa edilmiş veya halen inşa edilmekte olan ya da inşa edilmesi planlanan sulama tesislerini gayelerine uygun şekilde kullanmak, işletmek, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün onayını almak suretiyle işlettirmek, bu tesislerin bakım, onarım ve yönetim sorumluluğunu yürütmek, tesisi geliştirmeye yönelik yeni projeler yapmak, yaptırmak veya tesisi yenilemekle görevli Sulama Birliklerinin kuruluşu, organlar ile görev ve yetkilerini düzenlemektir.

3. Kanun'un amacından da anlaşılacağı üzere; Sulama Birliklerinin en önemli görevlerinden biri ülkenin su varlık ve kaynaklarının rasyonel kullanımını sağlamaktır. Bu amacın gerçekleştirilebilmesi için; yetki sahasındaki gerek yer altı, gerekse yer üstü suları üzerinde tasarruf ve tevzii yetkisinin sulama birliğine ait olduğunun kabulü gerekmektedir. Zira uygulamada yüzeye yakın suların çıkarılmasına 167 sayılı Yeraltı Suları Hakkında Kanun uyarınca müdahale edilmemekte, dolayısıyla yer altı sularının kontrolsüz kullanımına yol açılmakta olduğu, cazibeli sular yönünden ise çiftçiler arasında eşitsizliğe neden olacağı ve sulama tesislerinin su temin ettiği göl havzasının kurumasına ve dolayısıyla birlik hizmetlerinin aksamasına yol açılabileceği anlaşılmaktadır. Diğer bir deyişle yeraltı suyu kullanımının su rejimini doğrudan etkileyeceği açıktır. Belirtilen nedenlerle, su kaynağı dışındaki diğer cazibeli sular ile sondaj sularının ücretlendirilmesinde hukuka aykırılık bulunmamakta, davacının arazilerini yeraltı suyu ile suluyor olması, sulama bedelinden muaf olduğu anlamına gelmemektedir. (Yukarıda yer verilen 4. Hukuk Dairesinin 15.12.2016 tarihli ve 2016/8206 E., 2016/12262 K. sayılı ilamı).

4. Dava dosyasının incelenmesinde; davacı vekili tarafından davalı aleyhine 22.04.2013 tarihinde 9.040,00 TL asıl alacak ve 2.134,45 TL işlemiş faiz toplamı üzerinden icra takibine başlandığı, davalı tarafından borca itiraz edildiği, davalının dava dışı 3. kişi ile yapmış olduğu 2011 ve 2010 yılına ait icar (kira) sözleşmesini dosyaya sunduğu, keşif esnasında dinlenen mahalli bilirkişilerce de davalının taşınmazını icar verildiğinin ifade edildiği, 2010 yılı için 1.080,00 TL 12.07.2010 tarihinde 32351 no.lu makbuzla, 2011 yılı için 1.400,00 TL 28.07.2011 tarihinde 34933 no.lu makbuzla, 2011 yılı için 1215,12 TL 17.02.2012 tarihli 37510 no.lu makbuzla, 2011 yılı için 3.200,00 TL ve 1.334,66 TL gecikme cezası toplamı 4.554,66 TL 02.06.2014 tarihli 47171 no.lu makbuzla ödediği, davacı vekilinin fotokopi olarak sunulan makbuzlara itirazının olmadığı, kaldı ki buna ilişkin 2011 yılı için 3.200,00 TL ve 1.334,66 TL gecikme cezası toplamı 4.554,66 TL 02.06.2014 tarihli 47171 no.lu makbuzla yapılan ödemenin davacı Birlik tarafından gönderilen alacak borç durum belgesine de işlendiği, Kadirli Kaymakamlığı İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğünün E-95022748-245(245)-3444602 sayılı yazı cevabında davalının ÇKS kaydının olmadığının ve yine Kadirli Kaymakamlığı İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğünün 13.07.2021 tarihli yazı cevabında davalının destekleme almadığının belirtildiği, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 18.10.2022 tarihli bozma ilamı doğrultusunda sulama kanalından faydalananın davalı olmadığı, kaldı ki eldeki makbuzlarla da ödemenin yapıldığı, takipten sonra yapılan ödemelerin infaz aşamasında nazara alınacağı anlaşılmakla, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Mahkeme kararının 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 439 uncu maddesi uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,

6100 sayılı Kanun'un Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,

08.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.