"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Miktar veya değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 5219 ve 5236 sayılı Kanunlar ile değişik 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 427 nci maddesi uyarınca temyiz edilemez. 1086 sayılı Kanun'un anılan hükmü uyarınca, temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir. Dosya içeriğine göre reddedilen ve birleşen davada davacı tarafından temyize konu edilen toplam miktar 2.250,00 TL olup Mahkemenin karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 5.810,00 TL’nin altında olup; birleşen davada davacı vekilinin temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Asıl ve birleşen davada davalı vekilinin temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra incelemenin duruşmalı olarak yapılması davalı tarafça istenilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 21.05.2024 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Belli edilen günde gelen asıl ve birleşen davada davacı ... vekili Avukat Özgür Sarıyıldız Ataç ile asıl ve birleşen davada davalı ... vekili Avukat Nazan Akçay'ın sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin daha derinlemesine incelenmesi ve bu konuda bir araştırma yapılması gerektiği heyetçe zorunlu görüldüğünden, 2797 sayılı Yargıtay Kanunu'nun 24 üncü maddesinin birinci fıkrası ve Yargıtay İç Yönetmeliği'nin 21 inci maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca görüşmenin bırakıldığı 12.06.2024 tarihinde dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. Asıl davada davacı vekili; tarafların evli olduklarını, boşanma davasının devam etmesi nedeniyle tarafların fiilen ayrı yaşadıklarını, mülkiyeti davacıya ait olan Fiat marka 34 TEP 19 plakalı aracın davacı tarafından 2011 yılında satın alındığını, bu tarih itibariyle aracın davalı kocanın tasarrufunda olduğunu, davacının sürekli talep etmesine rağmen maliki olduğu bu aracı davalının iade etmediğini, davalının ticari taksi olarak kullandığı aracın gelirini davacıya vermediğini, davacının mülkiyet hakkının muhafazası ve özgürce kullanabilmesi amacıyla maliki bulunduğu aracın davalı tarafından davacıya iadesi ve iade edilmediği süre nazara alınarak dava tarihinden itibaren işleyen gelir kaybını da davalının davacıya ödemesi konusunda bu davanın açıldığını ileri sürerek, mülkiyeti davacıya ait olup davalı tarafından ticari taksi olarak kullanılan ve gelir elde edilen Fiat marka 34 TEP 19 plaka sayılı aracın davalıdan alınarak davacıya iadesine, geçmiş döneme ilişkin gelir kaybı hakkı saklı kalmak üzere dava konusu ticari taksinin ileride Mahkemece belirlenmek kaydıyla şimdilik 2.000,00 TL olmak üzere maddi getirisinin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte hesaplanarak davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
2. Bozmadan sonra birleşen davada davacı vekili; asıl davada Ocak 2011 tarihinden dava tarihi olan Eylül 2014 tarihine kadar ki dönemde mahrum kalınan gelirlerin istendiğini ve hüküm verildiğini, 01.10.2014 tarihinde aracın icra müdürlüğüne teslim edildiğini ileri sürerek, 01.10.2014 tarihi ile 09.02.2018 tarihleri arasında mahrum kaldığı gelir karşılığı 273.750,00 TL'nin, ilk dava ile temerrüt oluştuğundan 01.10.2014 tarihinden itibaren aylık kademeli olarak hesaplanacak ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Asıl davada davalı vekili; taraflar arasında İstanbul 3. Aile Mahkemesinde 2014/475 E. sayılı dosya kapsamında boşanma ve mal rejimi tasfiyesine ilişkin davanın devam ettiğini, dava konusu aracın mal rejimine tabi olduğunu, boşanma ve mal rejiminin tasfiyesine ilişkin davanın bekletici mesele yapılması gerektiğini, dava konusu aracın müvekkilinin kazancıyla alındığını, davacının hiçbir geliri olmadığı halde davalının "34 TEP 19" ticari plaka ve aracı davacı eşinin isteği üzerine davacı adına tescil ettirildiğini, araç ve ticari plakaya ilişkin tüm ödemelerin müvekkili tarafından yapıldığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
2. Birleşen davada davalı vekili; 34 TEP 19 plakalı ticari aracın davacının kişisel malı olmadığını, evlilik sırasında edinilen mallardan kaynaklanan ihtilafların çözümünde Aile Mahkemelerinin görevli olduğunu, İstanbul 3. Aile Mahkemesinin 2015/596 E. sayılı dosyası kapsamında mal rejiminin tasfiyesi davasının devam ettiğini belirterek, dava konusu araç ve araçtan elde edilen gelir İstanbul 3. Aile Mahkemesinin 2015/596 E. sayılı dosyasında mal rejimine konu edildiğinden işbu davanın derdestlik nedeniyle reddine, bu talepleri kabul edilmediği takdirde İstanbul 21. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/451 E. sayılı dosyasının bekletici mesele yapılmasına, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 26.09.2017 tarihli ve 2015/451 E., 2017/333 K. sayılı kararıyla; tarafların evli oldukları ve davacının eşinden boşanmak için İstanbul 3. Aile Mahkemesinde boşanma davası açtığı, davanın derdest olduğu, tarafların fiilen ayrı yaşadıkları, mülkiyeti davacıya ait olan Fiat marka 34 TEP 19 plakalı aracın halen davalı tarafından işletildiği, davacı tarafından 20 Ocak 2011'de aracın trafiğe tescil edildiği, bu tarih itibariyle aracın davalının tasarrufunda olduğu, davalının ticari taksi olarak işlettiği araç için davacıya ödemede bulunduğunun iddia ve ispat edilemediği, davalının aracın kendisi tarafından alındığı iddialarının usulüne uygun yazılı deliller ile ispatlanamadığı, davacının ticari taksisinin kendisine iade edilmemesi nedeni ile tescil tarihi olan 20.01.2011 ile dava tarihi olan 09.08.2014 tarihleri arasındaki mahrum kalınan karın toplamda 197.601,00 TL olduğu, davalı araca yapmış olduğu masrafın dikkate alınmadığını iddia etmiş ise de yargılama süresince yapılmayan iddianın karar aşamasında dile getirilmesinin yargılamayı sürüncemede bırakmak için yapıldığı kanaati oluşturduğu, esasen davalının bu iddiasını kanıtlar bir delilin de dosyada bulunmadığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüyle, mülkiyeti davacıya ait olan 34 TEP 19 plakalı ticari aracın davalıdan alınarak davacıya teslimine, davacının tazminat talebinin kısmen kabulü ile 197.601,00 TL'nin 5.000,00 TL'sinin dava tarihinden itibaren, bakiyesinin ıslah harcının yatırıldığı 18.04.2017 tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle beraber davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya yönelik talebinin reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin kararına karşı, süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 29.09.2020 tarihli ve 2018/550 E., 2020/3052 K. sayılı ilamıyla; dava konusu aracın taraflar arasında yargılaması yapılan mal rejimi tasfiye davasına konu olduğu ve bu davanın sonucunun eldeki davayı doğrudan etkileyeceği, İstanbul 3. Aile Mahkemesinin 2015/596 E. sayılı dosyanın sonuçlanarak kesinleşmesinin beklenmesi ve sonucu dairesinde dosyadaki diğer delillerle birlikte adı geçen davalının hukuksal durumunun tayin ve tespit edilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle, hükmün bozulmasına ve bozma nedenine göre davalının diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; İstanbul 3. Aile Mahkemesinin 2015/596 E., 2021/199 K. sayılı dosyanın incelenmesinde, aracın gelirinin dava konusu edilmediği, davalı karşı davacının davacı kadın adına kayıtlı ticari taksinin araç ve plaka değerinin yarısı olan 786.000,00 TL yönünden karşı davanın kabulüne karar verildiği, kararın 11.05.2021 tarihinde kesinleştiği, asıl davadaki gelir kaybının (01.01.2011-30.09.2014 dönemi) toplam 204.150,00 TL olduğu, birleşen davadaki gelir kaybının (01.10.2014-09.02.2018 dönemi) toplam 276.000,00 TL olduğunun tespit edildiği, dava konusu ticari taksinin edinme tarihine göre davacı tarafından edinilmiş mal olduğu, TMK 225 inci madde gereğince mal rejimi boşanma dava tarihi itibariyle sona ereceği, TMK 235 inci madde gereğince mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan edinilmiş malların tasfiye anındaki değerleriyle hesaba katılacağı, İstanbul 3. Aile Mahkemesinin 2015/596 E., 2021/199 K. sayılı dosyasında davalının dava konusu ticari taksi üzerindeki katılma alacağını talep ettiği, Mahkemece araç bedelinin yarısı üzerinden davanın kabulüne karar verilerek kararın kesinleştiği, davacıya ait olan edinmiş mallardan olan ticari taksi geliri ile ilgili katılma alacağı davası olmadığı, edinilen malların edinen kişinin mülkiyetinde olması nedeniyle mülkiyet hakkı çerçevesinde mülkiyet sahibinin maliki olduğu mal ve eşyadan faydalanma hakkı bulunduğu davalının davacıya ait ticari taksiyi kendisi işleterek gelirini aldığı, davacının talep konusu dönemlerde aracından faydalanmasına engel olunduğu sabit olduğundan, bilirkişi tarafından yapılan hesaplamalar dikkate alınarak, asıl dava yönünden mülkiyeti davacıya ait olan 34 TEP 19 plakalı aracın önceki karardan sonra icra marifeti ile teslimi yapılmış olmasından dolayı konusuz kaldığından aracın teslimi talebi yönünden esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davacının tazminat talebinin kısmen kabulü ile 197.601,00 TL'nin 5.000,00 TL'sinin dava tarihinden itibaren bakiyesinin ıslah harcının yatırıldığı 18.07.2017 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin reddine, birleşen davanın taleple bağlı kalınarak kabulü ile 273.750,00 TL'nin birleşen dava tarihinden itibaren ticari faizi ile davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde taraflar temyiz isteminde bulunmuşlardır.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili; asıl davanın açıldığı 08.09.2014'de davalının temerrüde düşürüldüğünü, bu itibarla birleşen davada, gelir kaybının hesaplanmaya başlandığı 01.10.2014 tarihinden itibaren ticari faize hükmedilmesi gerekirken, birleşen davadaki faize, "birleşen dava tarihi itibariyle" hükmedilmesinin hatalı olduğunu, birleşen davadaki talepleri yönünden bilirkişi tarafından hesaplanan alacak ile ilgili olarak 17.12.2021 tarihinde tamamlama harcını yatırmadıkları ve aynı tarihli dilekçe ile alacak belirlediği halde Mahkemece ıslah yapılmadığı gerekçesi ile taleple bağlı kalınarak davanın kısmen kabulüne karar verilmesinin hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle, kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı vekili; tarafların İstanbul 3. Aile Mahkemesinin 25.06.2015 tarihli ve 2014/475 E, 2015/435 K. sayılı ilamı ile boşandıklarını ve bu boşanma kararının 12.10.2017 tarihinde kesinleştiğini, İstanbul 3. Aile Mahkemesinin 2015/596 E. sayılı dosyası ile taraflar arasındaki mal rejimi tasfiyesi davasında, dava konusu olan 34 TEP 19 plaka sayılı aracın davacının edinilmiş malı kabul edilerek, davalı müvekkilin katılma payı alacağının tespit edildiğini ve bu kararın 11.05.2021 tarihinde kesinleştiğini, davacının TMK 223 ve 226 ncı maddeye dayandırarak açtığı bu davada sadece 34 TEP 19 plakalı aracın sadece teslimini isteyebileceğini, Mahkemenin gerekçesinin hukuka uygun olmadığını, TMK'nın 218 ve devamı maddeleri gereğince eşler arasında evlilik devam ettiği sürece edinilmiş mallara katılma rejimiyle ilgili olarak tasfiyenin başlamayacağı ve yapılamayacağının düzenlendiğini, bu nedenle davalının mal tasfiyesi ile katılma alacağı davasında bu aracın geliri ile ilgili talebinin yerinde olmadığını,
Davacının evlilik birliğinin devamı süresince aracından faydalanamadığı davalının buna engel olduğu hususu da ispatlayamadığını, davaya konu aracın evlilik birliğinin devamı sürecinde ve edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde davalı tarafından parası ödenerek alındığını, davalı tacir olduğundan trafik kaydının davacı adına yapıldığını, davacının evlilik birliği içerisinde hiçbir işte çalışmadığını, ev hanımı olup hiçbir gelirinin bulunmadığını,
Davaya konu ticari plakalı aracın tescilden sonra ... tarafından çalıştırıldığını, davacının 05.06.2013 tarihde noterden bu aracı ve plakayı çalıştırması için ...’e vekaletname verdiğini, 2015 yılında davacının azli ile sonra erdirildiğini, vekâlete istinaden bu aracın ve plakanını ... tarafından çalıştırılması nedeniyle gelir ve giderleriyle ilgili bir talebi var ise bunun vekâlet akdine istinaden davalıdan değil ...’den talep etmesi gerektiğini,
Araç ile ilgili bakım, kasko, tamir ve sigorta gibi masrafların davalı tarafından karşılandığını, 2011 yılının Ocak ayında evlilik birliğinin devamı sırasında davalının elde ettiği gelirle alınan bu ticari plaka her ne kadar davacı adına tescil edilmiş ise de bu plakanın çalıştırılması ve kiraya verilmesi ile ilgili tüm işlerle TMK 223/1 maddesi gereği davalının ilgilendiğini ve buradan elde edilen gelirin de yine evlilik birliğinin devamı için evin davacının ve çocukların ihtiyaç ve giderlerine harcandığını,
Hükme esas alınan bilirkişi raporunun yetersiz ve hatalı olduğunu, bilirkişi raporunda 2011-2018 yılları arasında bir taksi plakasına ait her yıla ilişkin ortalama gelir belirtilmiş ise de belirtilen bu gelire ilişkin hesaplamanın hangi resmi kurumun verilerine dayandığı, yıllık gelir miktarının neye göre belirlendiği, hangi kriterlerin baz alındığının belirtilmediğini, gelir hesaplaması yapılırken ticari taksiye ait çalışma ruhsatı alma masrafı, araç muayenesi masrafı, periyodik bakımları, trafik cezası ödemeleri ve kaza sonucu tamir masraflarının ve dava konusu sürelere ait aracın lastiklerinin değiştirtilmesi gerekmekte olup bu lastik giderlerinin hesaplamaya katılmadığını,
Hakim tarafından belirlenen bu mahrum kalınan kar üzerinden hakkaniyete uygun bir indirim yapılması gerektiğini,
Olayda yasal faiz uygulanması gerektiğini, davacı ve davalı tacir olmayıp aralarındaki ilişkinin ticari faaliyetten kaynaklanmadığını,
Mahkemece aracın dava tarihi olan 2014 yılı değeri üzerinden bozma öncesi hesaplanan vekalet ücretine göre davacı lehine yargılama gideri vekalet ücretine hükmedilmesinin bozma nedeni olduğunu,
Aracın davalı müvekkilde bulunmadığını, davalının aracı otoparkta bularak İcra dairesine bilgi verilerek, icra dairesi tarafından otoparktan teslim alındığını, bu nedenle aracın davalı müvekkil tarafından ilk karar tarihinden sonra işletildiği ve teslim edilmediği iddiasının yerinde olmadığını,
Kabule göre de; Mahkeme tarafından 2014 yılı araç değeri üzerinden değil ticari plaka değeri üzerinden davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, menkul malın teslimi ve gelir kaybına ilişkin alacak istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 77 nci maddesi.
3.Değerlendirme
A) Asıl dava yönünden davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelemesinde;
1. Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 sayılı HMK’nın 33 üncü maddesi). İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, davacıya ait ticari plakalı aracın, rızası dışında davalı tarafından el konulması suretiyle gelirinin davalı tarafından alınması nedeniyle sebepsiz zenginleşmeden doğan alacağın tahsili istemine ilişkindir. Davanın konusu mal rejiminin tasfiyesi kapsamında bir talep niteliğinde değildir. O halde, uyuşmazlığın çözümünde Aile Mahkemesi görevli olmayıp, uyuşmazlığın çözüm yeri 6100 sayılı HMK'nın 2 nci maddesi uyarınca Asliye Hukuk Mahkemesidir.
2. Taraflar evli iken 10.07.2014 tarihinde açılan boşanma davasıyla birlikte ayrı yaşamaya başlamışlardır. Mal rejimi, boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (TMK 225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden 4721 sayılı TMK'nın yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (TKM 170 maddesi ), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 sayılı yasanın 10, TMK 202/1 maddesi ). Mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan edinilmiş mallar tasfiye edilir. (Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 10.10.2018 tarihli ve 2016/5992 E., 2018/17050 K. sayılı ilamı ).
3. Somut uyuşmazlıkta eşler, 10.07.2014 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün 12.10.2017 tarihinde kesinleşmesiyle boşanmışlardır. İstanbul 3. Aile Mahkemesinin 2015/596 E., 2021/199 K. sayılı ilamıyla davaya konu 34 TEP 19 plakalı ticari aracın ve ticari plakanın davacı kadının edinilmiş malı olduğu kabul edilerek, değerinin yarısı olan miktar davalı kocanın katılım alacağı kabul edilerek hüküm kurulmuş ve karar 11.05.2021 tarihinde kesinleşmiştir. Mahkemece asıl davada gelir kaybı (01.01.2011-30.09.2014 dönemi) için davacı lehine hüküm kurulmuş ise de taraflar arasında mal rejiminin boşanma davasının açıldığı tarih olan 10.07.2014 tarihinde sona erdiği gözetildiğinde, davacının ancak bu tarihten sonraki yani mal tasfiyesine konu edilemeyecek ve tasfiye sırasında mevcut olmayan ticari taksinin gelirleri için talepte bulunabileceği dikkate alınmadan davanın kısmen kabulüne karar verilmesi hatalı olmuştur. Zira evlilik birliği devam ederken elde edilen gelirin birliğin devamı için hayatın olağan akışı gereği, davacı eşin muvafakatiyle aile içinde harcandığının kabulü gerekir. Davacı, boşanma davasının açıldığı önceki bir tarihte varlığı kabul edilen iznini geri aldığını davalı eski eşe ilettiğini ispatlayamazsa, önceki zaman dilimi için alacak talebi reddedilir. Hal böyle olunca Mahkemece asıl davada, 10.07.2014 tarihinden önceki dönem için davacının talepte bulunamayacağından dolayı bu döneme ilişkin davanın reddine karar verilmesi gerekirken, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
4. Mahkemece hükmedilen alacağa ticari faiz uygulanmasına karar verilmiş ise de; davanın konusunun sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan alacak olması ve her iki taraf için de ticari iş niteliğinde bulunmaması nedeniyle hükmedilen alacağa yasal faiz uygulanması gerekirken ticari faize hükmedilmiş olması usul ve kanunu aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
B) Birleşen dava yönünden davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, Mahkemece uyulmasına karar verilen bozma ilamı doğrultusunda araştırma yapıldığı, davalı tarafça sunulan belgelerin incelendiği anlaşıldığından, ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre ve davalı bilirkişi tarafından yapılan hesaplamanın hatalı olduğunu, yapılan giderlerin hesaba katılmadığını beyan ederek itirazda bulunmuş ise de davalı tarafça yapılan giderleri ilişkin olarak somut bir delil sunulmamış olup, dosya içerisinde yer alan bilirkişi raporları incelendiğinde aracın her türlü yıpranma payı ve çalışamama durumları dahil olmak üzere net işletme bedelinin hesaplandığı görüldüğünden davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
2. Mahkemece hükmedilen alacağa ticari faiz uygulanmasına karar verilmiş ise de davanın konusunun sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan alacak olması ve her iki taraf için de ticari iş niteliğinde bulunmaması nedeniyle hükmedilen alacağa yasal faiz uygulanması gerekirken ticari faize hükmedilmiş olması usul ve kanunu aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen Geçici 3 üncü madde atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 438 inci maddesinin yedinci fıkrası uyarınca temyiz olunan Mahkeme kararının düzeltilerek onanmasını gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
A) Asıl dava yönünden
Temyiz olunan Mahkeme kararının 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 428 inci maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA,
B) Birleşen dava yönünden
1. Davacı vekilinin temyiz dilekçesinin (miktar itibariyle) REDDİNE,
2. Birleşen davada davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine,
3. Birleşen davada temyiz olunan Mahkeme kararının hüküm fıkrasının 4. bendinde yer alan “ticari faizi ile” ibaresinin hükümden çıkartılarak yerine "yasal faiziyle" ibaresinin yazılması suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 17.100,00 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin karşılıklı alınıp birbirlerine verilmesine,Peşin alınan temyiz harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine,6100 sayılı Kanun'a eklenen Geçici Madde 3 atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,12.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.