"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalılar vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla; kesinlik, süre ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili, vekil edeninin davalıların murisi ... ile kardeş olduklarını, kardeşi ile ortak yapılan inşaatın paylaşıldığını ve kendisine 3 ve 4 no’lu bağımsız bölümlerin düştüğünü, 1998 yılında işlerinin bozulması üzerine adına kayıtlı tüm taşınmazları alacaklılardan korunmak için davalıların murisi kardeşine devrettiğini, kardeşinin 2006 yılında vefatı üzerine taşınmazların davalılara geçtiğini, davalıların gerçekte kendisine ait olan 4 no’lu bağımsız bölümü sattıklarını, bu konuda taahhütname de verildiğini ileri sürerek ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile taşınmazın bilirkişiler marifetiyle tespit edilecek değerinin davalılardan tahsilini istemiş; bilahare talebini 88.649,79 TL üzerinden ıslah etmiştir.
II. CEVAP
Davalılar, davacının dayandığı taahhütname başlıklı belgenin gerçeği yansıtmadığını, söz konusu belgenin boş olarak imzalandığını ve davacının oğlu tarafından ele geçirilip gerçeği aykırı olarak doldurularak oluşturulmuş sahte bir belge olduğunu savunarak davanın reddini istemişlerdir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemenin 29.06.2017 tarihli ve 2015/1034 E., 2017/579 K. sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 2020/4182 E., 2020/6368 K. sayılı ilamıyla; ''... somut olayda, davalıların gerçek adreslerine Tebligat Kanunu hükümlerine göre tebligat yapılmaksızın savunma hakkı kısıtlanarak, delilleri toplanmadan hüküm tesis edildiği gerekçesiyle bozma kararı verilmiş olduğu, mahkemece bozmaya uyulduğu halde davalılara savunma ve delillerini sunmak üzere süre verilmediği ve delilleri değerlendirilmediği, o halde Mahkemece, bozma ilamına uygun olarak davalılara savunma imkanı tanınması, delillerini sunmak üzere kesin mehil verilmesi, taraf delilleri ile iddia ve savunmaları doğrultusunda yapılacak değerlendirme sonucu hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirdiği, bozma nedenine göre davalıların diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmediği..'' hususuna değinilerek bozulmuştur.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalıların imzalarını ihtiva eden 26.05.2006 tarihli taahhütname içeriği, taahhütnameye karşı davalıların herhangi bir itirazda bulunmadıkları gibi mahkemece isticvap edilmeleri için yazılan talimattaki meşruhata rağmen davalıların beyanda bulunmamaları ve tüm deliller dikkate alındığında, davacının borçları nedeniyle oturduğu konutunu alacaklılardan koruma amacı ile taşınmazı daha sonra geri almak üzere davalılar murisine tapuda satış göstererek devrettiği, daha sonra davalılar murisinin vefat ettiği, davalıların da bu durumu bilerek söz konusu taahhütnameyi imzalamak suretiyle taşınmazı geri verme taahhüdünde bulundukları, buna rağmen tapuda mirasçıları olarak davalıların taşınmazı intikalen adlarına tescil ettirdikleri ve sonrasında taşınmazı üçüncü şahsa sattıkları, taahhütnamenin resmi ve düzenleme şeklinde yapılmaması nedeniyle taşınmaz mülkiyetinin devrine elverişli olmadığı, davacının bağımsız bölümünün bedeli kadar davalıların sebepsiz zenginleştikleri, davacının bağımsız bölümün bedelini talepte haklı olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile 88.649,39TL'nin, 78.649,39TL'lik kısmına ıslah tarihi olan 26.12.2011 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmek suretiyle davalılardan eşit alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalılar vekili, Mahkemece gerekçeli kararda davacının dayandığı taahhütname başlıklı belgeye davalıların herhangi bir itirazda bulunmadıkları ileri sürüldüğünü oysa cevap dilekçelerinde taahhütname başlıklı bu belgenin davacının oğlu Mevlüt Yar tarafından sahte olarak oluşturulduğunun açıkça ifade edilldiğini, hatta dayanak delillerinden ... 15.Asliye Hukuk Mahkemesinin 10.03.2021 tarihli ve 2021/61 E., 2021/24 K. sayılı kararında; "...dayanak taahhütnamenin, davalılar eli ürünü olup olmadığı hususunda inceleme yaptırılmış ve taahhütnamedeki imzanın davalılardan ...'ın eli ürünü olmadığının tespit edildiği açıkça ifade edildiği..." halde bu hususun da gözden kaçırılarak, davanın kabulüne karar verildiğini,
Mahkemesinin karara gerekçe kıldığı isticvap davetiyeleri, Yargıtay’ca usulsüz tebligat nedeniyle bozulan ilk karardan önce yapılan bir işlem olduğunu, usulsüz tebligat nedeniyle yapılan bu isticvabın da geçersiz olduğunu, bu yönüyle mahkemenin gerekçeli kararında tebligat hilesine dayalı olarak davalıların yokluğunda yapılan önceki yargılamada gönderilen isticvap davetiyelerine değer atfetmek suretiyle vermiş olduğu kararda hukuki isabet bulunmadığını, dosya kapsamına aykırı ve çelişik gerekçelerle davanın kabulüne karar verdiğini, bu kararı verirken aynı belgeye dayalı olarak daha önce ... 5. Asliye Hukuk Mahkemesinde açılıp, geçersiz belgeye dayanmakla redddedilen ve Yargıtay’ca onanıp kesinleşen mahkeme kararını ve davalıların bu belge içeriğini kabul etmedikleri yönündeki beyanlarını gözardı etmesinin yargısal istikrarı bozduğunu,
Mahkemenin gerekçeli kararında usulsüz tebligat nedeniyle taraf teşkili sağlanmaksızın yapılan önceki yargılama sırasında alınan yapılan keşif ve alınan bilirkişi raporunun da yok hükmünde olduğunu, taraf teşkili yapılmadan icra edilen keşif sonucunda alınana bilirkişi raporunun gerek içeriği gerekse miktar itibariyle son derece fahiş oluşu nedeniyle davalılarca kabul edilmediğini ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, inanç sözleşmesine dayalı tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 19 uncu maddesi.
2. 05.02.1947 tarihli ve 20/6 sayılı YİBK.
3. 09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı YİBK.
3. Değerlendirme
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyulan bozma ilamı doğrultusunda inceleme ve araştırma yapılarak, mevcut deliller takdir edilerek karar verildiğine, uygulanması gereken hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığına, bozmaya uyulmakla taraflar lehine ve aleyhine kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin yeniden incelenmesine hukukça imkan olmadığı gibi 26.05.2006 tarihli taahhütname içeriği, taahhütnameye karşı davalıların herhangi bir itirazda bulunmadıkları gibi Mahkemece isticvap edilmeleri için yazılan talimattaki meşruhata rağmen davalıların beyanda bulunmamalarına göre Mahkeme kararında yazılı gerekçeler dikkate alındığında temyizen incelenen karar usul ve kanuna uygun olup davalılar vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Mahkeme kararının ONANMASINA,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edenlere yükletilmesine,
6100 sayılı HMK'nın Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440 ncı maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
04.12.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.