"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; müvekkili ile davalı arasında 08.06.2016 tarihinde harici gayrimenkul alım satım sözleşmesinin imzalandığını, davalı tarafından sözleşmede nitelikleri belirtilen bir adet dairenin 15.10.2016 tarihinde tapuda devredilmesinin taahhüt edildiğini, müvekkili tarafından sözleşmenin yapıldığı 08.06.2016 tarihinde 10.000,00 TL, 09.06.2016 tarihinde 105.000,00 TL ve 27.06.2016 tarihinde 30.000,00 TL olmak üzere toplamda 145.000,00 TL'nin davalıya ödendiğini, 15.10.2016 tarihinde teslim edilmesi gereken dairenin halen teslim edilmediğini, inşaatın yapımına dahi başlanılmadığını, sözleşmenin konusu taşınmaz satışı olduğundan ve adi yazılı şekilde düzenlendiğinden işbu sözleşmenin geçersiz olduğunu beyan ederek müvekkili ile davalı arasında yapılan satış sözleşmesinin feshine, fesih mümkün olmadığı takdirde sözleşmenin geçersiz olduğunun tespiti ile 145.000,00 TL'nin denkleştirici adalet ilkesi gereğince ödendiği tarihteki alım gücüne karşılık gelen dava tarihindeki ulaştığı değerinin tespit edilerek davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, 01.10.2019 tarihli ıslah dilekçesiyle dava değerini 193.291,73 TL'ye yükseltmiştir.
II. CEVAP
Davalı; davaya cevap vermemiş, 10.05.2019 tarihli duruşmada ise; satış sözleşmesinin iptal edildiğine dair davacının kendi yazdığı ve imzaladığı belgenin mevcut olduğunu beyan etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
1. İlk Derece Mahkemesinin 05.12.2019 tarihli ve 2018/217 E., 2019/434 K. sayılı kararıyla; davaya konu dairenin tapu kaydının 15.10.2016 tarihinde devredileceğinin taahhüt edildiği, ilgili inşaat şirketinin sözleşmesinde ''inşaat yapım süresi olan 36 aylık zaman zarfında en kısa sürede teslim edilecek olan dairelerden satışa konu olan daire alıcıya teslim edilecektir.'' hükmünün mevcut olduğu, davacı tarafından 09.06.2016 tarihinde 105.000,00 TL, 27.06.2019 tarihinde 30.000,00 TL ödemenin teslim alındığına dair davalının imzasının olduğu, davalının harici olduğu için geçerli olmayan taşınmaz satışı gereği edimini yerine getirmemesi karşısında, geçersiz sözleşmeye dayalı olarak aldığı paraları denkleştirici adalet ilkesi gereği yapılacak hesaplamaya göre bulunacak meblağ üzerinden iade etmesinin gerektiği, uzman bilirkişi tarafından yapılan hesaplamada davaya konu taşınmaz için ödenen paraların denkleştirici adalet ilkesine göre dava tarihindeki değerinin 193.291,73 TL olarak hesaplandığı gerekçesiyle; davanın kabulü ile 193.291,73 TL'nin 145.000,00 TL'sinin dava tarihinden, 48.291,73 TL'sinin 01.10.2019 ıslah tarihinden, ınıp davacıya verilmesine dair verilen karar, davalı vekilince istinaf edilmiş, ... Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesinin 13.01.2021 tarih ve 2021/40 E., 2021/79 K. sayılı kararıyla; davalı vekilinin istinaf dilekçesi ekinde ibra belgesi sunarak sözleşme bedelinin davacıya iade edildiğini ileri sürdüğü, davacı vekilinin ise, istinafa cevap dilekçesinde sunulan ibra belgesindeki imzanın müvekkiline ait olmadığını beyan ettiğinin görüldüğü, somut olayda, davalı vekili dava konusu borcun ödendiği savunması kapsamında ibra belgesi sunduğuna göre İlk Derece Mahkemesince yargılamanın her aşamasında sunulması mümkün ödeme belgesinin dava konusu borcu söndürüp söndürmediğinin değerlendirilmesi, davacı tarafın imzaya itirazı bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılıp oluşan sonuca göre karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin 05.12.2019 tarihli kararının kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
2. İlk Derece Mahkemesinin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davalı taraftan borcu ödediğine ilişkin onaysız fotokopisini sunduğu belgenin ve üzerindeki imzanın, davacı tarafça kabul edilmemesi sebebiyle 31.03.2021 tarihli celsede üzerinde imza incelemesi yapılmak üzere belge aslının istendiği, davalı tarafın verilen 2 haftalık kesin mehil süresi içerisinde belge aslını Mahkemeye sunmadığı, 22.04.2021 tarihli celsede bu durum hatırlatılarak davalı vekilinden kesin mehil içerisinde belge aslını sunup sunmadıkları hususunda beyanının sorulduğu, bunun üzerine davalı vekilinin; "Biz kesin mehil süresi içerisinde bu belgeyi sunmadık. Müvekkilim bu belgenin aslının kendisinde olmadığını davacı tarafta olduğunu beyan ediyor, bu konuda kendisi de hazırdır beyanı alınsın, ibranamenin borcu söndürüp söndürmeyeceği tespit edilecektir. Bu nedenle ibranamede imzası bulunan ...'ün dinlenmesini talep ediyoruz, mahkemeniz aksi kanaatteyse davanın reddine karar verilsin." şeklinde beyanda bulunduğu, davalı asilin ise bu konuda verdiği beyanında; 15.12.2016 tarihli "İBRA BELGESİDİR'' şeklindeki belgenin aslının kendilerinde olmadığını, bu belgenin aslının belgeyi düzenleme aşamasında işlemleri yapan ... ... ... tarafından alınarak karşı tarafa götürüldüğünü, ibra belgesinde imzası bulunan ...'ün şahit olduğunu, bu şahit dinlendiği zaman durumun açığa çıkacağını beyan ettiği, bunun üzerine davacı vekilinin ise; "Kesin süre içerisinde iddia olunan ibraname ibraz edilmemiştir. İbraname fotokopisi istinaf aşamasında sunulmuştur. Vekil bile bu ibranamenin üzerine aslı gibidir şerhi yapmamıştır. Bu davayı uzatmak adına yapılan bir eylemdir. Dava aşamasında hiçbir şekilde tanık ya da yemin deliline dayanılmamıştır. Bu kapsamda dosya tekemmül etmiş olup davamızın kabulünü talep ederiz, dava yazılı yargılama usulüne tabidir ve davalı taraf iddiasını ispatlayamamıştır, bizde böyle bir ibraname yoktur, biz suç duyurusunda bulunduk, o soruşturmada ... verdiği beyanda; ''... ara ara bana bu şekilde belgeler getirir, tanık olarak imzalamamı isterdi, bu göstermiş olduğunuz ibranamedeki imzamı da bu şekilde attım ...'ın huzurunda attığı bir imza olmadı." şeklinde beyanda bulunmuştur." şeklinde beyanda bulunduğu, davalı tarafın ödeme belgesi olarak sunduğu belgenin, davalı vekilince dahi aslı gibidir şerhi verilerek onaylanmamış tasdiksiz fotokopi şeklinde bir belge olduğu, davacı tarafça kabul edilmeyen, sahte olduğu iddia edilen bu tasdiksiz fotokopi şeklindeki belge üzerinde bir inceleme, imza incelemesi ve araştırması yapılmasına hukuken imkan bulunmadığı gibi bir hukuken geçerli veya muteber bir belge olarak kabulüne de imkan bulunmadığı, davalının harici olduğu için geçerli olmayan taşınmaz satışı gereği edimini yerine getirmemesi karşısında, geçersiz sözleşmeye dayalı olarak aldığı paraları denkleştirici adalet ilkesi gereği yapılacak hesaplamaya göre bulunacak meblağ üzerinden iade etmesinin gerektiğinden bahisle; davanın kabulü ile 193.291,73 TL'nin 145.000,00 TL'sinin dava tarihinden, 48.291,73 TL'sinin 01.10.2019 ıslah tarihinden itibaren yürütülecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, davalı vekili süresi içinde istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili; sunulan ibraname ve ekindeki senet fotokopisinin Mahkeme tarafından dikkate alınmadığını, belge asıllarının davacı tarafta olduğunu, ibranamede tanık olarak ismi geçen ...'ün beyanının alınmadığını, sözleşmenin karşılıklı mutabakatı içeren ibraname ile sona erdirildiğini belirterek, kaldırılmasını istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davanın geçersiz sözleşmeye dayalı olarak ödenen bedelin iadesi istemine ilişkin olduğu, davalı tarafın savunmasına esas teşkil eden ibranamenin ve senedin aslının sunulamamasına ve fotokopi belgelere delil olarak değer verilemeyeceğinin anlaşılmasına göre, mevcut delillerin takdirinde ve kararın dayandığı gerekçede usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; istinaf sebeplerini tekrar etmiş, ayrıca dosya kapsamındaki usulsüz tebligatlar nedeniyle de müvekkilinin davaya müdahil olamadığını ve hak kaybına uğradığını belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava; geçersiz taşınmaz satış sözleşmesi uyarınca ödenen satış bedelinin sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca iadesi istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 706, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 237, 2644 sayılı Tapu Kanunu'nun 26 ve 1512 sayılı Noterlik Kanunu'nun 60 ve 89 uncu maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Davaya konu taşınmazın satışı, yukarıda yer verilen maddeler gereğince resmi şekilde yapılmadığından, hukuken geçersizdir. Geçersiz sözleşmeler taraflarına geçerli sözleşmelerde olduğu gibi hak ve borç doğurmaz. Taraflar verdiklerini sebepsiz zenginleşme kurallarına göre geri isteyebilirler.
2. Geçersiz satış sözleşmesi gereğince; diğerinin mal varlığına kayan değerlerin iadesi "denkleştirici adalet" düşüncesine dayanmaktadır. Denkleştirici adalet ilkesi, haklı bir sebebe dayanmadan başkasının mal varlığından istifade ederek, kendi mal varlığını artıran kişinin elde ettiği kazanımı geri verme zorunda olduğunu ve bir eski hale getirme yükümlülüğünü ifade eder.
3. Bu bakımdan sebepsiz zenginleşmeye konu alacağın iadesine karar verilirken, taşınmazın satış bedelinin alım gücünün ilk ödeme günündeki alım gücüne ulaştırılması ve bu şekilde iadeye karar verilmesi gerekir. Bu güncelleme yapılırken, güncellemeye esas alınan somut veriler tek tek uygulanarak, ödeme tarihinden ifanın imkansız hale geldiği tarihe kadar paranın ulaştığı değer her bir dönem için hesaplanmalı, sonra bunların ortalaması alınmalıdır.
4. Temyizen incelenen kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle hukuken geçersiz olan taşınmaz satım sözleşmesi sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca tasfiye edilirken, denkleştirici adalet ilkesi kapsamında belirlenen miktara hükmedilmesinde isabetsizlik bulunmadığının anlaşılmasına göre, davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
22.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.