"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki birleştirilerek görülen araç mülkiyetinin tespiti ve tazminat davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak davaların kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı asıl davada davalılardan İbrahim vekili ile birleşen davada davalı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. Davacı asıl davada; 2007 model ... plaka sayılı aracının sahte kimlikli davalı ... tarafından sahte evrakla ... isimli şahsa ... 2. Noteri olan davalı ... aracılığı ile satıldığını, söz konusu işlemde davalı ...'in kendisinin nüfus bilgilerini elde ederek ...'e yardım ettiğini, aracın plakasının ... olarak ... adına tescil edildiğini ileri sürerek; aracını 2011 yılından itibaren kullanamamasından kaynaklanan tazminat haklarını saklı tutarak, davaya konu aracın adına tescilini, bu mümkün olmazsa tazminini talep etmiş, 24.03.2014 tarihli cevaba cevap dilekçesinde ise; maddi ve manevi kayıpları, aracın üstünde biriken borçlara istinaden 22.000,00 TL tazminat talep ettiğini bildirmiştir.
2. Davacı birleşen davada; davalı ...'in asıl davalılar ... ve ... tarafından dolandırılarak davaya konu aracı satın aldığını, yargılamanın eksik olmaması amacıyla ...'in davaya dahil edilmesi gerektiğini belirtmiştir.
II. CEVAP ve BİRLEŞEN DAVA
1. Davalı ...; satışı yapan şahsın kendisini ... olarak tanıttığını, ... Nüfus Müdürlüğünden verilme 06.09.2010 tarih ve 7268 kayıt nolu nüfus cüzdanı ile işlem yapıldığını, ortada iğfal kabiliyeti bulunan belgeye dayalı olarak yapılan bir işlem söz konusu olduğunu, bu nedenle illiyet bağı kesildiğinden sorumluluğunun bulunmadığını, davacının sahtelik nedeniyle henüz bir zararının doğmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
2. Davalı ...; eldeki dava kapsamında kendisinin herhangi bir mağduriyete yol açmadığını, davacı ve davalı noterin sorumluluğu bulunduğunu, olayla ilgili devam eden ... 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 2012/408 E. sayılı dosyasının kesinleşmesinin beklenmesi gerektiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
3. Diğer davalı ..., davaya cevap vermemiştir.
4. Birleşen dosya davalısı ..., davayı kabul etmediğini beyan etmiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 24.03.2016 tarihli ve 2014/28 E., 2016/243 K. sayılı kararıyla; aracın mülkiyetinin davacıya ait olduğu gerekçesiyle, asıl ve birleşen davanın kabulü ile aracın mülkiyetinin davacıya ait olduğunun tesptine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davacı ve davalılardan ... ve ... temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairece verilen 26/12/2018 tarih ve 2017/1272 E., 2018/13345 K. sayılı ilamla; "...Somut olayda; davacı taraf cevaba cevap dilekçesi ile maddi ve manevi kayıpları, aracın üstünde biriken borçlara istinaden 22.000,00 TL’de tazminat talep ettiğini belirtmiş bulunmasına rağmen, Mahkemece davacının bu iddiasına ilişkin olarak inceleme ve araştırma yapılmamış, gerekçeli kararda bu hususa değinilmemiş, bu hususta olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemiştir." gerekçesiyle, karar bozulmuştur.
B. İkinci Bozma Kararı
1. Bozmaya uyan Mahkemece verilen 18.03.2021 tarihli ve 2019/38 E., 2021/135 K. sayılı kararla; asıl ve birleşen dava yönünden, davaya konu olan ve davalı ... adına trafikte kayıtlı olan aracın mülkiyetinin davacıya ait olduğunun tespitine; asıl davada 11.000,00 TL maddi tazminatın davalılar ... ve ...'ten müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, asıl davada manevi tazminat talebinin reddine, asıl davada davalı ...'e yönelen tazminat taleplerinin reddine karar verilmiş, karara karşı, süresi içinde davacı temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairece verilen 18.10.2021 tarih ve 2021/6030 E., 2021/10171 K. sayılı ilamla; sair temyiz itirazları reddedilerek, "..Her ne kadar mahkemece, asıl dosyada davalı ...'in işlemi gerçekleştiren noter olup özen yükümlülüğüne aykırı hareket ettiğine dair delil bulunmadığından bahisle bu davalı yönünden tazminat talebinin reddine karar verilmiş ise de; ceza mahkemesi kararına göre aslı ele geçirilemeyen sahte nüfus cüzdanının iğfal kabiliyetinin olup olmadığı yönünde bilirkişi incelemesi yaptırılamayacağı açıktır. Bu durumda ise, Mahkemece sahte nüfus cüzdanı kullanılarak yapılan araç satış işlemi yönünden nedensellik bağının kesildiğini ispat külfetinin davalı noterde olduğu dikkate alınarak, tespit edilecek maddi zarardan diğer asıl dosya davalıları ile birlikte sorumlu tutulması gerektiği nazara alınmadan, asıl dosya davalısı noter yönünden davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Bundan ayrı, Mahkemece davacının uğradığı maddi zararın tespitine yönelik olarak alınan asıl ve ek rapor sonrasında, ek rapordaki değerlendirmenin yerinde görülmemesi nedeniyle asıl rapordaki verilerin kullanılması ile Mahkemece resen hesaplama yapılması da doğru değildir.
Bu itibarla Mahkemece; asıl dava yönünden davacının maddi zararının tespiti için alanında uzman ayrı bir bilirkişiden davacının aşamalarda rapora sunduğu itirazları da karşılar nitelikte, taraf ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınması, bulunacak maddi zarardan davalı noterin de sorumlu tutulması gerektiği gözetilerek sonucuna uygun hüküm tesisi yoluna gidilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir." gerekçesiyle karar bozulmuştur.
C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; hükme esas alınan 15.07.2022 tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda davacının maddi zararının 11.652,96 TL olarak belirlendiği, aslı ele geçirilemeyen sahte nüfus cüzdanının iğfal kabiliyetinin olup olmadığı yönünde bilirkişi incelemesi yaptırılamayacağı, bu durumda ise sahte nüfus cüzdanı kullanılarak yapılan araç satış işlemi yönünden nedensellik bağının kesildiğini ispat külfetinin davalı noterde olduğu, maddi zarardan noterinde sorumluluğunu bulunduğu, davalı ...'in yargılama sırasında vefat ettiği, davacı tarafa mirasçılarını davaya dahil etmesi hususunda kesin süre verilmiş ise de mirasçılarının davaya dahil edilmediği gerekçesiyle; asıl dava ve birleşen dava yönünden; davaya konu aracın mülkiyetinin davacıya ait olduğunun tespitine, asıl davada 11.000,00 TL maddi tazminatın davalılar ... ve İbrahim'den müştereken ve müteselsilen tahsiline, davalı Alaaddin aleyhine açılan davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine, asıl davada manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl davada davalı ... vekili ile davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davalı ... vekili; vekille temsil edilmediği halde davacı lehine vekalet ücretine hükmedildiğini, müvekkilinin üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirdiğini, kimlik belgesinin aslının dosyada yer almadığını ileri sürerek; kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Davalı ... vekili; müvekkiline sorumluluk yüklenemeyeceğini, aleyhe vekalet ücreti ve yargılama giderlerine hükmedilmesinin doğru olmadığını ileri sürerek; kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; davacıya ait dava konusu aracın davalılar ... ve ... tarafından oluşturulan sahte kimlik ile davalı noter İbrahim'in olay tarihinde görev yaptığı noterde birleşen dosya davalısı ...'e satışından kaynaklı araç mülkiyetinin tespiti ve tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1512 sayılı Noterlik Kanunu’nun (1512 sayılı Kanun) 162 nci maddesi,
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan kararda; hukuki ilişkinin ve bu ilişki nedeniyle ortaya çıkan uyuşmazlığa yukarıda yer verilen hukuk kurallarının doğru şekilde uygulandığı, bozma ilamına uygun olarak davalı noterin sorumlu tutulduğu, taleple bağlı olarak karar verildiği, bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin ileri sürülen sebeplerin incelenmesinin artık mümkün olmamasına göre, davalıların sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
2. Davacı tarafın yargılama sırasında kendisini vekil ile temsil ettirmediği görülmekle, davacı yararına vekalet ücretlerine hükmedilmemesi gerekirken, yazılı şekilde davalılar aleyhine vekalet ücretine karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup, hükmün bozulmasını gerektirir.
Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na (6100 sayılı Kanun) eklenen Geçici 3 üncü maddesi atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 438 inci maddesinin yedinci fıkrası uyarınca temyiz olunan Mahkeme kararının düzeltilerek onanmasını gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davalıların sair temyiz itirazlarının reddine,
2. Temyiz olunan Mahkeme kararının hüküm fıkrasının vekalet ücretlerine ilişkin (8) ve (9) numaralı bentlerinin çıkarılması suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Peşin alınan temyiz harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine,
6100 sayılı Kanun'a eklenen Geçici 3 üncü maddesi atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,
18.12.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.