"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/128 E., 2020/302 K.
DAVALILAR : 1- ... vekili Avukat ..., 2- ...,
DAVA TARİHİ : 20.10.2016
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyulmayarak önceki kararda direnilmesine ve davanın kabulüne karar verilmiş, davalının temyizi üzerine Hukuk Genel Kurulunun 01.12.2022 tarihli, 2021/3(13)-429 Esas, 2022/1650 Karar sayılı ilamıyla direnme uygun bulunup, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın dairemize gönderilmesine karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı; davalılardan ...’ın vekili olarak diğer davalıya karşı ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/437 E. sayılı dava dosyasını takip ettiğini, ancak davalıların kendisini devre dışı bırakarak sulh olduklarını, ödenmeyen vekâlet ücretinin tahsili için ... 15. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/55 E. sayılı dosyası ile dava açtığını, yapılan yargılama sonunda davalılardan talep edebileceği toplam vekâlet ücretinin 137.229,81 TL olarak tespit edildiğini ve taleple bağlı kalınarak 2.000,00 TL üzerinden karar verildiğini, bakiye alacak için eldeki ek davanın açıldığını ileri sürerek 135.229,81 TL vekâlet ücretinin azil tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalılar süresinde davaya cevap vermemiş, yargılama süresinde davalı ... vekili davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
1. ... 10. Asliye Hukuk Mahkemesinin 21.10.2016 tarihli ve 2016/430 E., 2016/431 K. sayılı kararı ile; uyuşmazlıkta tüketici mahkemelerinin görevli olduğundan bahisle davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmiş; kararın temyiz edilmeksizin kesinleşmesi üzerine dosya tüketici mahkemesine gönderilmiştir.
2. ... 2. Tüketici Mahkemesinin 08.12.2016 tarihli ve 2016/1616 E., 2016/1272 K. sayılı kararı ile; genel mahkemelerin görevli olduğundan bahisle davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmiş; kararın temyiz edilmeksizin kesinleşmesi üzerine dosya mercii tayini için ... Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesine gönderilmiş; Bölge Adliye Mahkemesinin 06.02.2017 tarihli ve 2017/166 E., 2017/148 K. sayılı kararı ile ... 10. Asliye Hukuk Mahkemesi yargı yeri olarak belirlenmiştir.
3. ... 10. Asliye Hukuk Mahkemesinin 11.07.2017 tarihli ve 2017/152 E., 2017/206 K. sayılı kararı ile; ... 15. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen ve onanarak kesinleşen davada fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmuş olması sebebiyle eldeki davanın ek dava niteliğinde olduğu, bu nedenle kesinleşen dosyada alınan bilirkişi raporunda belirlenen bedelin üzerinden ilk davada hükmedilen vekâlet alacağının düşülmesi suretiyle kalan miktarın davacıya ödenmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne, 135.229,81 TL alacağın ilk dava tarihi olan 27.01.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiştir.
IV. BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
1. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
2. ... Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesinin 02.05.2018 tarihli ve 2017/1988 E., 2018/944 K. sayılı kararı ile; davalı ...'ın sair istinaf başvurularının HMK’nın 353/1/b/1 maddesi gereğince esastan reddine, davalı ...'ın faiz başlangıcına yönelik istinaf talebinin kabulü ile ... 10. Asliye Hukuk Mahkemesinin 11.07.2017 tarihli ve 2017/152 Esas ve 2017/206 Karar sayılı kararının (1) numaralı bendinin kaldırılmasına, davanın kabulü ile, 135.229,81 TL vekalet ücreti alacağının 20.10.2016 dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, mahkeme kararının diğer bentleri yönünden yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına, hükmün diğer kısımlarının aynen muhafazasına karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 05.12.2019 tarihli ve 2018/4859 E., 2019/12158 K. sayılı kararı ile; kural olarak sonradan yürürlüğe giren yasa hükümlerinin ve İçtihadı Birleştirme Kararlarının kazanılmış hak (usulü müktesep hak) ilkesinin 28.06.1960 tarihli, 21/9 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince istisnai niteliği gereği kesin hüküm halini almamış eldeki davalarda da gözetilmesi ve uygulanması gerekeceği, Yargıtay İçtihatı Birleştirme Büyük Genel Kurulu tarafından 05.10.2018 tarihinde 2017/6 Esas, 2018/9 Karar sayılı ilamına göre, davalı ...'ın davacının hak ettiği akdi vekalet ücretinden sorumlu olmayacağının kabulü gerektiği, bu durumda mahkemece, İçtihadı Birleştirme Kararına göre değerlendirme yapılarak hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesis edilmesinin usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirdiği gerekçesiyle kararın bozulmasına, bozma nedenine göre davalı ...’ın sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmediğine karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozma Sonrası Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, önceki karar gerekçesinin yanında, ... 5. Asliye Hukuk Mahkemesince sonuçlandırılan davanın kısmi dava olup Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleştiği, kısmi davanın sadece ilk davada talep olunan kısmı için değil, alacağın tamamı için ve kesinleşen kararın tespite ilişkin bölümünün sonradan açılan ek dava için de kesin hüküm oluşturduğu, kesin hüküm bulunan hâllerde sonradan oluşturulan içtihadı birleştirme kararının uygulanmasının mümkün olmadığı gerekçesiyle ''Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 05.12.2019 tarihli bozma ilamına direnilmesine, davanın kabulü ile 135.229,81 TL vekalet ücreti alacağının dava tarihi olan 20.10.2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine'' kararı verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı ...; açılan kısmi davada denetime elverişli rapor alınmamış olması ve yerel mahkemenin kararında da alacağın tamamına yönelik tespit olmaması sebebi ile ek davanın maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmeyeceğini, davanın sulh ile değil de davacının feragati ile sonuçlandığını, bu nedenle vekalet ücretinden sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, davacı tarafından sulh olunduğuna dair bir belge de sunulmadığını, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte ek dava açıldıktan sonra "akdi vekalet ücretinden sözleşme dışı karşı tarafın sorumlu olmayacağı'' yönünde Yargıtay 13. Hukuk Dairesince içtihat değişikliğine gidildiğini ve İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun "sözleşmenin tarafı olmayan kişinin akdi vekalet ücretinden sorumlu tutulamayacağı yönündeki" kararı gereğince, ... 15. Asliye Hukuk Mahkemesi kararının ek dava yönünden kesin hüküm teşkil etmeyeceğini, sorumluluğu düşünülse bile yasal vekalet ücretinden sorumlu tutulması gerekeceğini, Mahkeme kararları her ne kadar kesin hüküm ve kazanılmış hak teşkil etse de İçtihadı Birleştirme Kararlarının bu hakkın istisnası niteliğinde olduğunu beyan ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.
VII. DİRENME KARARININ HUKUK GENEL KURULUNCA İNCELENMESİ
1. Dairenin 11.03.2021 tarihli, 2021/480 Esas, 2021/2613 Karar sayılı ilamı ile ; ''Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesince verilen 05.12.2019 tarihli ve 2018/4859 Esas, 2019/12158 Karar sayılı bozma kararı usul ve yasaya uygun olup, ilk derece mahkemesince verilen direnme kararının yerinde olmadığı anlaşıldığından, temyiz incelemesi yapılmak üzere dosyanın 6763 sayılı Kanunun 43 üncü maddesi ile değişik 6100 sayılı HMK'nın 373/5 maddesi uyarınca yetkili ve görevli Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna gönderilmesine'' karar verilmiştir.
2. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 01.12.2022 tarihli, 2021/3(13)-429 Esas, 2022/1650 Karar sayılı ilamıyla; ''kısmi dava sonunda davalının borcu ödemeye mahkûm edilmesi veya kısmi davanın tamamen veya kısmen reddine karar verilmiş olması hâlinde taraflar arasındaki borç ilişkisinin varlığı ya da yokluğunun da tespit edildiği ve bu tespitin zorunlu olarak borç ilişkisinin tümünü kapsadığı, bu nedenle kısmi dava sonunda verilen ve kesinleşen kararın tespite ilişkin bölümünün, sonradan açılan ek dava için kesin hüküm oluşturduğu, kısacası ikinci davaya (ek davaya) bakan mahkemenin, kısmi davanın davalının sorumluluğuna ilişkin bu tespit bölümüyle bağlı olduğu, burada davalının haksızlığı olgusunun artık tartışılamaz hâle geldiği, zira kesin hüküm bulunan bir konuda mahkemenin bu yönün doğruluğunu yeniden araştırma ve inceleme konusu yapmasına hukuken olanak bulunmadığı, bu yönün kamu düzenine ilişkin olup mahkemeler ve Yargıtayca doğrudan (re’sen) göz önünde tutulması gerektiği,
Kural olarak, kısmi davada alınan bilirkişi raporlarının açılan ek dava yönünden kesin delil olmayacağının gerek öğretide gerek yargısal uygulamada kabul edildiği, ne var ki, kısmi davada kesinleşen hükme esas alınan raporun tümüyle inceleme ve itiraz konusu yapılıp tüm yargısal denetim yollarından geçerek toplam alacak miktarını ortaya koyacak şekilde kesinleşmiş ve taraflar yönünden yargısal denetim yolları tüketilerek usulü kazanılmış haklar gerçekleşmişse kesin delil olarak değerlendirilmesi gerekeceği, bu nedenledir ki, bilirkişi raporlarının takdiri delil oldukları kural ise de, somut olayın özelliklerine göre kesin delil niteliği alabileceklerinin de göz ardı edilmemesi gerektiği,
Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendiğinde; avukat olan davacının davalılardan ...’ın vekili olarak diğer davalıya karşı açılan davayı takip ettiği ancak tarafların avukat olan davacıyı saf dışı bırakmak suretiyle sulh oldukları, davacının ödenmeyen vekâlet ücretinin tahsili için kısmi dava açtığı ve bu davada davacı avukatın vekâlet ücreti alacağının 137.229,81 TL olarak tespit edildiği ancak kısmi dava olması sebebiyle taleple bağlı kalınarak, her iki davalının da müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğuna karar verildiği, kararın 13.04.2017 tarihinde kesinleştiği Özel Daire bozma kararının ise Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 05.10.2018 tarihli ve 2017/6 E., 2018/9 K. sayılı kararına dayandığı, anılan İçtihadı Birleştirme kararının özet olarak; avukatın saf dışı tutulması suretiyle davanın taraflarının sulh olmaları hâlinde, avukatın akdi vekâlet ücretinden müvekkili olmayan karşı tarafın sorumlu olmayacağına ilişkin olduğu, yine Özel Daire bozma kararında Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 09.05.1960 tarihli ve 1960/21 E., 1960/9 K. sayılı kararına değinildiği, anılan karar ile usule ilişkin kazanılmış hak kuralının birçok hukuk kurallarında olduğu gibi istisnaları olduğundan, Yargıtayın bozma ilamına uyulmakla oluşan usule ilişkin kazanılmış hak kuralının istisnası olarak sonradan çıkan içtihadı birleştirme kararının henüz Mahkemede ya da Yargıtayda olan bütün işlere uygulanacağına karar verildiği, ancak somut olayda, Yargıtayın bozma ilamına uyulmakla oluşan usule ilişkin kazanılmış hak değil kesin hükmün mevcut olduğu, bu durumda anılan kararın eldeki davada uygulama yeri bulunmadığı, somut olaydaki kısmi dava ve onunla birlikte kurulan tespit hükmü de yukarıda anılan Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 05.10.2018 tarihli kararından önce kesinleştiğinden, davacı avukatın alacak miktarı ve bu alacaktan kimlerin sorumlu olabileceği hususunun artık yeniden tartışılamayacağı, buradan hareketle eldeki davanın her iki davalısının da davacı avukatın vekâlet ücretinden sorumlu oldukları hususunun kesin hüküm ile belirlendiği, hâl böyle olunca, Mahkemece verilen direnme kararının yerinde olduğu, ne var ki, hüküm altına alınan bedel yönünden inceleme yapılmadığı anlaşılmakla bu yönden inceleme yapılmak üzere dosyanın Özel Daireye gönderilmesi gerektiği gerekçesiyle ''direnme uygun olup sair hususların incelenmesi için dosyanın Yargıtay 3. Hukuk Dairesine gönderilmesine'' kesin olarak karar verilmiştir.
VIII. TEMYİZ İNCELEMESİ
A. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, vekalet sözleşmesinden kaynaklanan ek dava mahiyetindeki alacak isteminde asıl davadan sonraki tarihli Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu kararının uygulanıp uygulanamayacağına ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
'Talep konusunun niteliği itibarıyla bölünebilir olduğu durumlarda, sadece bir kısmının dava yoluyla ileri sürülmesi hâlinde kısmi dava söz konusudur. Aksi belirtilmedikçe, kısmi dava açılması, talep konusunun geri kalan kısmından feragat edildiği anlamına gelmez. Kısmi davada saklı tutulan alacak bölümü için gerek kısmi dava karara bağlanmadan önce, gerekse daha sonra ayrı bir dava açılması usulen mümkündür. Uygulamada bu ayrı davaya, ek dava denilmektedir. Her dava, kural olarak tespit ve eda kısımlarından oluşur. Davanın kısmi nitelikte olması hâlinde önceden açılan davada kesinleşen kararın tespit kısmı, kalan kısım için açılan ikinci davanın tespit kısmı için kesin hüküm oluşturur ve kuşkusuz bağlayıcıdır.'' (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 01.12.2022 tarihli, 2021/3(13)-429 Esas, 2022/1650 Karar sayılı ilamı.)
3. Değerlendirme
Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile yukarıda yer verilen hukuk kurallarına göre, davacı avukatın davalı ... vekili olarak diğer davalı ... aleyhine açtığı tapu iptali ve tescil, tenfiz istemli davada yargılama devam ederken davacı asılın davadan feragati sonucu, feragat nedeniyle davanın reddine karar verildiği, davacının ... 15. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/55 Esas sayılı dosyasında dosyamız davalıları aleyhine akdi ve yasal vekalet ücretlerinin ödenmesi talebiyle açtığı kısmi davanın kabulüne karar verildiği ve kararın 29.09.2016 tarihinde kesinleştiği, bunun üzerine davacının ilk davada talep edilmeyen vekalet ücretlerinin ödenmesini talep ettiği ve eldeki ek davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Davalı ... her ne kadar karar tarihinden sonra verilen Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun ''avukatın saf dışı tutulması suretiyle davanın taraflarının sulh olmaları hâlinde, avukatın akdi vekâlet ücretinden müvekkili olmayan karşı tarafın sorumlu olmayacağına ilişkin'' kararının dava konusu olaya uygulanmasını talep etmişse de yukarıda yer verilen Hukuk Genel Kurulunun kesin nitelikteki kararında da belirtildiği üzere, somut olayda, Yargıtayın bozma ilamına uyulmakla oluşan usule ilişkin kazanılmış hak değil kesin hükmün mevcut olduğu, bu durumda anılan kararın eldeki davada uygulama yeri bulunmadığı, somut olaydaki kısmi dava ve onunla birlikte kurulan tespit hükmü de yukarıda anılan Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 05.10.2018 tarihli kararından önce kesinleştiğinden, davacı avukatın alacak miktarı ve bu alacaktan kimlerin sorumlu olabileceği hususunun artık yeniden tartışılamayacağı, buradan hareketle eldeki davanın her iki davalısının da davacı avukatın vekâlet ücretinden sorumlu oldukları hususunun kesin hüküm ile belirlendiği anlaşılmıştır.
Davalı ...'ın vekalet ücretinin tespitine ilişkin itirazlarının incelenmesinde ise; mahkemece ... 15. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/55 Esas sayılı dosyasında hükme esas alınan bilirkişi raporundaki tespitlere göre eldeki davada alacağa hükmedildiği, ... 15. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/55 Esas sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporunda akdi vekalet ücretinin davacı avukat ile müvekkili arasındaki (müvekkilinin kabulü ile) sözleşme hükümlerine göre belirlendiği, yasal vekalet ücretinin ise Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi esas alınarak tespit edildiği, söz konusu raporun taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli olup, vekalet ücretinin doğru tespit edildiği anlaşılmakla davalı ...'ın temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı ... vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın mahkemesine gönderilmesine,
03.10.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.