"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/512 E., 2021/781 K.
Taraflar arasında görülen sözleşmenin iptali davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesince Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili vekil edeninin, sahibi olduğu aracı satmak için internet ortamında ilan verdiğini, yapılan telefon görüşmesi sonrasında, davalılardan ...'un isminin sonradan... olduğunu öğrendiği diğer davalı ile birlikte gelerek araç satışı hususunda anlaşmaya vardıklarını, notere giderek araç satış sözleşmesinin düzenlendiğini, araç bedelinin sonradan banka kanalıyla ödeneceği hususunda davalı ...'un kendisini inandırdığını ve 58.000,00 TL bedeli bir senet düzenleyerek verdiğini fakat araç bedelinin kendisine gönderilmediğini, telefonla ...'u aradığında ise ulaşamadığını, davalıların birlikte hareket ederek kendisini dolandırdıklarını, haklarında Cumhuriyet savcılığına suç duyurusunda bulunduğunu ileri sürerek araç satış sözleşmesinin iptaline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı ... Şirketi vekili, davanın reddini dilemiş, diğer davalılar davaya cevap vermemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 26.01.2016 tarihli ve 2014/480 E., 2016/29 K. sayılı kararıyla; davacı ile davalı arasında davacıya ait ... plakalı aracın 03.09.2014 tarihinde Büyükçekmece 4 Noterliğinin 29816 yevmiye nosu ile kasko değeri 48.230,00 TL olan aracı 58.000,00TL bedelle davalı ...'a sattığı ve karşılığında ise senet aldığı ve ...'ın söz konusu aracı dava dışı 3. şahıs tüzel kişiliğe sattığı ve dava dışı 3. şahsın ise davalı ... şirketine 48.000,00TL bedelle noterde satışının gerçekleştirdiği ve davacı her ne kadar iradesi fesada uğratılmak suretiyle aracı sattığı ve bedeli ödenmediği iddiasında bulunmuşsa da söz konusu aracın kasko değerinden fazlaya noterde satışını gerçekleştirdiği ve karşılığında satış bedeli olan 58.000,00TL'lik senet aldığı ve davacı tarafça aracı son alan.........., Şirketi'nin kötü niyetli olduğu ve davacının iradesini fesada uğrattığı iddia edilen ...'la da birlikte hareket ettiği ispatlanamadığından ve aracın bedeli karşılığıda senet alındığı dikkate alındığında davacının iradesinin fesada uğratıldığı ve hileli satış olduğuda ispatlanamadığı gerekçesiyle davacının sözleşmesinin feshine yönelik talebinin reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesi'nin 04.04.2019 tarihli ve 2016/10872 E., 2019/4521 K. sayılı kararıyla; ''.. Büyükçekmece 15. Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/882 E., ve 2017/446 K. sayılı dosyasında müştekinin davacı olduğu, davalılardan ...'ın dolandırıcılık suçundan yargılandığı ve neticeten 1yıl 8 ay hapis cezası aldığı, 12.09.2017 tarihinde cezanın istinaf edilmeden kesinleştiği, Mahkemece, ceza dosyası getirtilerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde eksik inceleme ile hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olduğu..'' gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacının 01 BZR 44 plakalı aracını 03.09.2014 tarihinde Büyükçekmece 4 Noterliğinin 29816 yevmiye nosu ile 58.000,00TL bedelle davalı ...'a sattığı ve karşılığında ise senet aldığı, davalı ...'ın söz konusu aracı dava dışı BG Motorlu Araçlar Turizm San. Tic. Ltd. Şti ne sattığı, bu şirketin de aracı davalı ... şirketine 48.000,00TL bedelle noterde sattığı, davalı ...'ın Büyükçekmece 15 Asliye Ceza Makemesinin 2015/882 E., 2017/446 K. sayılı dosyasında dolandırıcılıktan cezalandırılmasına karar verilerek, kararın istinaf edilmeksizin 12.09.2017 tarihinde kesinleştiği ve davacının iptalini talep ettiği sözleşme uyarınca davalı ...'dan anlaşılan bedel miktarında senet aldığı, diğer davalılar ile ...'ın birlikte hareket ettiğinin ceza dosyası ve mahkememiz dosyasında ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili, Mahkemece bozma ilamına uyulduğu halde yine bozma ilamından önceki kararın birebir aynı gerekçesiyle davanın tekrar reddine karar verildiğini, usul olarak Yargıtay ilamına karşı direnme kararı vermeyip vekil edeninin 3 sene daha beklemesine sebep olarak tekrar aynı karara hükmedilmiş olmasının hakkaniyete aykırı olduğunu, gerekçeli kararda; kasko değeri 48.230,00 TL olan aracın 58.000,00 TL bedelle satıldığından ve karşılığında bir senet alındığından bahsedildiğini, günlük yaşamdaki menkul ve gayrimenkul satışlar sırasında alınan çeşitli vergiler ve harçlar nedeniyle neredeyse 10 satıştan 8’inde gerçek fiyat ve satış fiyatı farklı yansıtılmadığını, olayda da vekil edeninin günlük hayatta neredeyse rutin haline gelmiş bir eylemi gerçekleştirdiğinden fiyat farklılığının kararda bahsedilmesi gereken bir unsur olmadığını, ayrıca bozma öncesi duruşmalardaki tanık beyanlarının tutarsız ve gerçeğe uymayan beyanları, davaya konu olan aracın 2 gün içerisinde 3 kere satışının yapılması ve bu satışlar sırasında mevcut plakanın da değiştirilmesi; dolandırıcılık yapılarak düzenlenen sözleşmenin, mahkeme eliyle iptal edilmesini ve tedbir alınmasını önlemek için kötü niyetli şekilde davranıldığını göstermekte olduğunu, Yargıtay 13. Hukuk Dairesi'nin bozma ilamındaki gerekçesinde belirtilen Büyükçekmece 15. Asliye Ceza Mahkemesi'nin ... ile ilgili verdiği hapis cezası hükümlü dosyanın incelenerek işbu dosyada hükme esas alınması gerektiğibu durumun kötü niyetli bir davranış olduğu düşüncesini desteklediğini ileri sürerek kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, araç satış işleminin hileli olması nedenine dayalı satış sözleşmesinin iptali istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 988 nci maddesi
2. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 991, 989, 3 ve 7 inci maddeleri.
3. 14.02.1951 tarihli ve 1949/17 E., 1951/1 K. Sayılı YİBK
3. Değerlendirme
1.4721 sayılı Kanunu'nun 988 inci maddesi; bir taşınırın emin sıfatıyla zilyedinden o şey üzerinde iyiniyetle mülkiyet veya sınırlı ayni hak edinen kimsenin edinimi, zilyedin bu tür tasarruflarda bulunma yetkisi olmasa bile korunur hükmünü öngörmektedir. Bir malın zilyedi onu başkasına emanet etmiş olmayıp çaldırma, gasp, unutma gibi bir nedenle elinden çıkarmış bulunuyorsa, üçüncü şahıs böyle bir malı iyi niyetle iktisap etmiş olsa dahi onun iktisabı geçerli değildir. Gerçekten Medeni Kanun'un 989. maddesi bu konuda açık düzenleme içermektedir. Taşınırı çalınan, kaybolan ya da iradesi dışında başka herhangi bir şekilde elinden çıkan (dolandırılan) zilyed, o şeyi elinde bulunduran herkese karşı beş yıl içinde taşınır davası açabilir.
Görülüyor ki, Kanun iyi niyetin korunması hususunda emanet bırakılan mallarla sahibinin elinden rızası olmaksızın çıkan mallar arasında bir ayrım yapmıştır. Bu ayrım şu düşünceye dayanmaktadır; malı başkasına emaneten bırakan kimse az çok risk altına girmiş ve emaneten verdiği şeyin alan tarafından başkasına geçirilmesi tehlikesini göze almış sayılabilir. Oysa bir malı rızası olmadan elinden çıkaran kimsenin böyle bir riske önceden katlandığı söylenemez. Böyle olunca bir malı iyi niyetle iktisap eden üçüncü kişinin menfaati, malı emaneten veren kimsenin menfaatine tercih edilmekte; rızası olmadan malını elinden çıkaran kimsenin menfaatine ise feda edilmemektedir. Sahibinin elinden rızası olmadan çıkan bir şeyi iyi niyetli üçüncü kişi bir açık artırmadan, pazardan veya bu gibi eşyayı satan bir kimseden iktisap ederse asıl mal sahibinin gerek bu şahıs gerekse daha sonraki müktesipler aleyhine açacağı iade davasını kazanabilmesi şöyle bir şarta bağlanmıştır: Böyle hallerde iyi niyetli üçüncü kişinin bu malı iktisap etmesi için verdiği bedel, iadeyi isteyen davacı yani asıl mal sahibi tarafından ona iade edilmelidir. Eğer bu şart yerine getirilmezse mahkeme asıl mal sahibinin açacağı iade davasını kabul edemez.
Kanun koyucunun 4721 sayılı Kanun’un 1023 üncü maddesinde taşınmaz mallar için açık bir şekilde öngördüğü sicile güven ilkesinin 2918 sayılı KTK’da yer almaması, başka bir anlatımla trafik kaydında yolsuz bir tescile dayanarak hareket eden kişinin iyi niyetinin mülkiyete hak kazanılması noktasında korunması hususunda 4721 sayılı Kanun’un taşınır mülkiyetine ilişkin kurallarına istisna teşkil eden bir yasal düzenlemenin mevcut olmaması karşısında trafik sicil kayıtlarının, tapu sicilinin sağladığı korumaya eşdeğer güce sahip olduğu söylenemeyecektir (Dairemizin 18.01.2022 tarihli ve 2021/1945 E., 2022/98 K. sayılı ilamı.).
4721 sayılı Kanun'un 3 üncü maddesinde iyiniyet; "Kanun'un iyiniyete hukukî bir sonuç bağladığı durumlarda, asıl olan iyiniyetin varlığıdır.
Ancak, durumun gereklerine göre kendisinden beklenen özeni göstermeyen kimse iyiniyet iddiasında bulunamaz." şeklinde düzenlenmiştir. Öğreti ve yargısal kararlarda "yasanın iyiniyete hukuki bir sonuç bağladığı durumlarda asıl olan iyiniyetin varlığıdır. Ancak, durumun gereklerine göre kendisinden beklenen özeni göstermeyen kimse iyiniyet iddiasında bulunamaz. " biçimindeki 3 üncü maddesi gözetilerek kanunda tarif edilen ve kanunun koruduğu iyiniyet, hakkın doğumuna engel olacak bir hususun hak edinilirken kusursuz olarak bilinmemesi şeklinde tanımlanmaktadır. Bu tanımdan da anlaşıldığı üzere iyiniyet yasada öngörülen hallerde hakkın edinilmesi için geçerli bir koşuldur (Yargıtay 1.Hukuk Dairesinin 17.03.2008 tarihli ve 2008/1382 E., 2008/3353 K. sayılı ilamı.).
Öte yandan; 14.02.1951 tarihli ve 1949/17 E., 1951/1 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının sonuç kısmında belirtildiği üzere, “vakıa ve karinelerden, olayda kanunen iyiniyet iddiasında bulunamayacağı belirlenmiş olan kimsenin kötüniyetinin, diğer tarafa ispat ettirilmesine artık sebep ve vecih kalmayacağına ve dava hakkının doğumunu sağlayan veya bertaraf eden iyiniyetin ve kötüniyetin bu durumda mahkemece re'sen nazara alınabileceğine” karar verilmiştir.
4721 sayılı Kanun’un 7 nci maddesinde; ‘Resmî sicil ve senetler, belgeledikleri olguların doğruluğuna kanıt oluşturur.’ düzenlemesine yer verilmiştir.
9. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 204 üncü maddesinde;
"(1) İlamlar ile düzenleme şeklindeki noter senetleri, sahteliği ispat olunmadıkça kesin delil sayılırlar.
(2) İlgililerin beyanına dayanılarak noterlerin tasdik ettikleri senetlerle diğer yetkili memurların görevleri içinde usulüne uygun olarak düzenledikleri belgeler, aksi ispatlanıncaya kadar kesin delil sayılırlar.’" düzenlemelerine yer verilmiştir.
2.Somut olayda; davacı ile davalı arasında davacıya ait 01 BZR 44 plakalı aracın 03/09/2014 tarihinde Büyükçekmece 4. Noterliğinin 29816 yevmiye nosu ile kasko değeri 48.230,00 TL olan aracı 58.000,00TL bedelle davalı ...'a sattığı ve karşılığında ise senet aldığı ve ...'ın söz konusu aracı dava dışı 3. şahıs tüzel kişiliğe sattığı ve sonrasında aracın sıklıkla el değiştirdiği görülmektedir. Her ne kadar davalı ... tarafından davacıya senet verilmiş ise de bu durum hileyi ortadan kaldırmaz. Kaldı ki Büyükçekmece 15. Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/882 E., ve 2017/446 K. sayılı dosyasında müştekinin davacı olduğu, davalılardan ...'ın dolandırıcılık suçundan yargılandığı ve neticeten 1yıl 8 ay hapis cezası aldığı, 12.09.2017 tarihinde cezanın istinaf edilmeden kesinleştiği anlaşılmaktadır. Davalı ...'ın kötü niyetli olduğunun kesinleşen ceza davası neticesinde anlaşılmış olmasına göre; davacının iradesi, hile ile fesada uğratılarak sözleşmenin imzalandığı ve dava konusu aracın davacının iradesi dışında elinden çıktığının kabulü gerekecektir.
Yukarıda anlatılan olayın oluş şekli, açıklanan hukuki düzenlemeler göz önüne alındığında; aşamalardaki el değiştirmelerdeki alıcıların da kötüniyetli olduğu sabittir. Hal böyle olunca, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile dava konusu aracın davacının elinden hileli eylemler nedeniyle rızası dışında çıktığı, davalıların iyi niyetli olup olmadıklarının önem taşımadığı gibi sicile güven ilkesinin işlerlik kazanmayacağının anlaşılmasına göre yapılan ilk sözleşmenin geçerli olmayacağı için üçüncü kişi durumundaki davalıların aracın mülkiyetini kazanması söz konusu olamayacaktır. Şu halde mahkemece, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.
V. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA,
Peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene iadesine,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
13.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.