Logo

3. Hukuk Dairesi2023/2256 E. 2024/121 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Müteselsil borçlulardan biri tarafından ödenen tazminat tutarının diğer müteselsil borçluya rücuen tahsili isteminde, rücu edilebilecek tutarın hesabının nasıl yapılacağı hususunda çıkan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemenin, müteselsil sorumluluk kapsamındaki tutar ve faiz hesaplamasını hatalı yaparak, bilirkişi incelemesi yaptırmadan resen hüküm kurması usul ve yasaya aykırı görülerek bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2019/132 E., 2022/105 K.

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, bozmaya uyan Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; İstanbul İli, ... İlçesi, ... Köyü, 48 ada 1 parselde kayıtlı bulunan taşınmazın tapusunun başka bir dava neticesinde kısmen iptali sebebiyle birlikte davalı konumunda oldukları sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan alacak davası sonucunda Ümraniye 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 11.10.2012 tarihli ve 2012/584 E., 2012/648 K. sayılı ilamıyla 13.731,42 TL'den ve yargılama giderlerinden davalı ile müteselsilen sorumluluklarına karar verildiğini, yapılan icra takibi neticesinde borcun tamamının müteselsil borçlulardan müvekkili tarafından ödendiğini, davalı payını ödemediğinden rücu için eldeki davayı açtıklarını ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 15.165,80 TL'nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, ıslahla talebini 25.606,64 TL ye artırmıştır.

II. CEVAP

Davalı vekili bozmadan sonra verdiği dilekçesinde; davanın zamanaşımına uğradığını, ödeme yapılan takipte borçlunun Hazine olduğunu,, davanın hukuki dayanağının olmadığını, bahse konu 13.731,42 TL'lik kısmı da kapsar şekilde davanın Hazine bakımından tam kabulüne karar verildiğini, yasal faiz talebinin dayanağının olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemece verilen 04.05.2016 tarihli ve 2015/329 E., 2016/91 K. sayılı kararla; dava dilekçesinde davalının adresinin bildirilmediği ve eksikliğin giderilmesi için verilen kesin süre içerisinde eksikliğin tamamlanmadığı gerekçesiyle, davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkeme kararına karşı, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairece verilen 11.02.2019 tarihli ve 2017/11029 E., 2019/899 K. sayılı ilamla; davalının Mahkemece 01.10.2015 tarihli tensip tutanağı ile celbedilen dava dosyasının da davalısı olduğu, adresinin ve adres tespitine yarar kimlik bilgisinin dosya içerisinde mevcut olduğu, dava dilekçesinde yer alan biçimsel eksikliğin herhangi bir özel çaba ve araştırma gerekmeksizin Mahkemece tamamlanmasının mümkün bulunduğu, Mahkemece davalının kimlik bilgisi tespit edildikten sonra öncelikle mernise kayıtlı adresine, bulunmadığı takdirde adres araştırması yoluna gidilerek tespit edilecek adresine tebligat yapılması, taraf teşkili sağlandıktan sonra işin esasına girilerek karar verilmesi gerektiğinden bahisle, karar bozulmuştur.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; ilamlı takip yoluyla Hazine aleyhine İstanbul Anadolu 20. Asliye Hukuk (Eski Ümraniye 3. Asliye Hukuk) Mahkemesinin 11.10.2012 tarihli ve 2012/584 E., 2012/648 K. sayılı ilamına dayalı olarak takip tapıldığı, ödeme emrinde asıl alacak olarak 62.041,80 TL, yargılama gideri olarak 637,90 TL, vekalet ücreti olarak 7.021,30 TL, işlemiş faiz olarak 26.204,17 TL'nin tahsilinin talep edildiği; bahsi geçen kararda davacıların takip alacaklıları da olan dava dışı şirketler olduğu, davalıların ..., Orman Genel Müdürlüğü, ... ve Çevre Orman Bakanlığı olduğu, sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak talep edildiği ve Mahkemece davanın ... yönünden tam kabulüne, ... yönünden kısmen kabulüne, 62.041,80 TL'nin ilk 13.731,42 TL'lik kısmının ... ve...dan müteselsilen, kalan 48.309,58 TL'lik kısmının ise Maliye Hazinesinden tahsiline ve hüküm altına alınan 62.041,80 TL'nin ilk 7.500,00 TL'sine 02.04.2008 tarihinden, kalan kısmına ise 12.01.2009 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine karar verildiği; müteselsil sorumluluk sebebiyle ödenen tutardan rücu edilebilecek aşacağın hesaplanması konusunda iki farklı hesap uzmanı bilirkişiden alınan raporların hükme esas alınamayacağının anlaşıldığı, resen yapılan hesaplama sonucunda hüküm altına alınan 13.731,42 TL'nin asıl miktar olan 62.041,80 TL'ye oranlanması ile davalının sorumluluk oranının 4,5, bu oran kullanılarak yapılan hesaplamada takibe konu edilen alacak miktarları tespit edilerek müteselsil sorumluluk kapsamında olan miktarların yarısı ve işlemiş faiz hesabı yapılarak davalı ...'ın 15.703,89 TL'den sorumlu olduğunun belirlendiği gerekçesiyle; davanın kısmen kabulü ile 15.703,89 TL'nin 30.12.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı vekili; ilk bilirkişi raporundaki hesaplama doğru olduğu halde davalının itirazı üzerine alınan raporda hüküm altına alınan bedellerin alt alta toplanmasından ibaret hesaplama yapıldığını, Mahkemece her iki rapora da itibar edilmeyerek oranlama yapılarak hesaplama yapılmış ise de sanki Hazine ödemesi icra masraflarından, vekalet ücretinden, ıslah öncesi ve sonrası faiz hesaplamalarından bağımsızmış gibi sonuca gidildiğini, hükmün hatalı olduğunu ileri sürerek, kararın bozulmasını istemiştir.

2. Davalı vekili; hesaplamanın nasıl yapıldığının anlaşılamadığını, müteselsil sorumluluğa hükmedilen 13.731,00 TL yönünden davacının sorumluluğu yokmuş gibi davranıldığını, rücu edilebilecek tutarın 6.865,61 TL olduğunu ileri sürerek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, kesinleşen Mahkeme kararı gereğince üçüncü kişiye ödenmiş olan tazminatın rücuen tahsili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 167 ve 168 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1. Müteselsil borçlulukta iç ve dış ilişki olmak üzere iki ilişki mevcuttur. Dış ilişki, borçluların alacaklı ile olan ilişkileri; iç ilişki ise, borçluların kendi aralarındaki hukuki ilişkidir. Dış ilişkide alacaklı, müteselsil borçluların tamamından ifa talep edebileceği gibi, bir ya da birkaçından da ifa talebinde bulunabilecektir.

2. Müteselsil borçlular arasındaki iç ilişki, rücu ilişkisidir. Borcun kendi payına düşeninden fazlasını ifa eden müteselsil borçlu, payından fazla ifası bakımından alacaklıya halef olarak diğer müteselsil borçlulara rücu hakkına sahip olacaktır.

3. Somut olayda; her ne kadar Mahkemece, bilirkişi raporu aldırılmaksızın resen hesaplama yapılarak hüküm kurulmuş ise de; davaya dayanak tazminat davasını hüküm altına alınan toplam 62.041,80 TL'nin kusur bakımından 13.731,42 TL'lik kısmı için müteselsil sorumluluk öngörüldüğü dikkate alınmamıştır. Ayrıca toplam tazminatın 02.04.2008 tarihinden itibaren faiz yürütülmesine karar verilen 7.500,00 TL'lik bölümü bakımından ise müteselsil sorumluluk kapsamında olup olmadığı bakımından bir ayrıştırma yapılmadan, bu tutarın tamamının müteselsil sorumlu olunan tutar olduğu kabul edilmiştir. Sonuç itibariyle, resen yapılan hesaplama bu hususlar ile diğer yönlerden hatalıdır.

4. Hal böyle olunca Mahkemece; alanında uzman bilirkişiden davacının alacaklıya ödeme yaptığı tarih itibariyle alacaklının haklarına halef olduğu dikkate alınarak rapor alınması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, hatalı hesaplamaya dayalı olarak yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple,

Mahkeme kararının 1086 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi gereğince taraflar yararına BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde temyiz eden davalıya iadesine,

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,

10.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.