Logo

3. Hukuk Dairesi2023/2302 E. 2024/1817 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı şirketler ile asıl borçlu şirket arasında organik bağ bulunup bulunmadığı ve tüzel kişilik perdesinin aralanması koşullarının oluşup oluşmadığı, davalı şirketlerin asıl borçlu şirketin borcundan sorumlu olup olmadığı hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı şirketler ile asıl borçlu şirket arasında organik bağın ötesinde yönetimsel ve mal varlığı açısından iktisadi bütünlük bulunduğu ve birbirlerinin devamı mahiyetinde oldukları anlaşılmakla, davalılar vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki alacak dolayısıyla yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalılar vekili tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 04.06.2024 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir

Belli edilen günde gelen davacı vekili Avukat ... ile davalılar vekili Avukat ...'in sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 14.00'te Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; taşınmaz satın almak isteyen müvekkilinin ... şirketi yetkilisi ... ile tanıştığını, daha sonra dava dışı ... şirketi ve ...ile düzenlendiği protokolle iki adet daire satın almak için anlaştığını ancak taşınmazların devredilmediğini, müvekkili adına açılan dava neticesinde 196.853,20 TL'nin tahsiline karar verildiğini ve icra takibi başlatıldığını, ... şirketinin borca karşılık yeterli mal varlığının bulunmadığının görüldüğünü, haciz için gidilen adreste davalı şirketlerin yer aldığının anlaşıldığını, şirketlerin aynı adreste faaliyet gösterdiklerini, davalı ...şirketinin yetkilisinin ... şirketi yetkilisi ...'ın eşi ... olduğunu, davalı ... şirketinin ise kızı ... adına kayıtlı bulunduğunu, mal kaçırmak amacıyla aynı adreste eşi ve kızı adına iki farklı şirket kurduğunu, internet sitesinde davalı ...'ın kendisine bağlı işletme olduğu beyan edildiğini, ... şirketine ait taşınmazların davalı şirketlere devredildiğini, şirketler arasında organik bağ olduğunu, davalı şirketlerin ... şirketinin borcundan sorumlu tutulmaları gerektiğini ileri sürerek; tüm borç ve ferilerinden davalıların müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarının tespiti ile 376.402,36 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalılar vekili; müvekkilleri ile dava dışı şirket arasında organik bağ bulunmadığını, şirket ortaklarının daha önce kurulmuş şirketlere sonradan ortak ve yönetici olduğunu, davacının iddialarının doğru olmadığını, dava konusu borçtan sorumlu olmadıklarını, taşınmazların satıldığı tarihte davacının alacağının bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davalı şirketlerin adresinin aynı olduğu, her iki şirketin yönetim kurulu başkanı olarak ..'in seçildiği, daha sonra davalı ...nin yönetim kurulu başkanlığına ...'ın seçildiği, davalı ...İnşaat A.Ş.nin yönetim kurulu başkanlığına ...'nin seçildiği, nüfus kayıtlarında ...'nin ...'ın eşi olduğu, tanığın beyanı ile Ticaret Sicil Gazetesi yazı cevaplarının örtüştüğü, davalı şirketler arasında organik bağ olduğu, şirketlerin daha sonraki yönetim kurulu başkanları arasında yakın akrabalık olduğu, üçüncü kişilere karşı olan borçlarından dolayı müteselsil sorumlu bulundukları gerekçesiyle; davanın kabulü ile davalılar arasında organik bağ olduğunun tespitine, Antalya Genel İcra Dairesinin 2020/106746 Esas sayılı dosya borcundan davalıların müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmasına, icra dosyasında yapılacak tahsilatlar nedeniyle tekerrür oluşturmamak üzere 376.402,36 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalılar vekili; bilirkişilerce ticari defterler incelenmeden karar verildiğini, şirketlerin aktif ve pasiflerinin belirlenmediğini, davalı şirketlerin 27.12.2014 ve 25.07.2015 tarihlerinde ... tarafından kurulduğunu, daha sonra ... tarafından devralındığını, dava dışı şirketle hukuki bağlantılarının bulunmadığını, tanık beyanlarına itibar edilemeyeceğinden hükme esas alınamayacağını, tanık ...'nin protokolün tarafı olduğunu, tanık ....'ın ise dava dışı ...'a karşı dava açtığını, aynı adreste faaliyet gösterilmesinin ve şirket yetkililerinin akraba olmasının yeterli olmadığını, ...şirketinin fiilen faaliyet göstermediğini, taşınmaz satış tarihleri itibariyle davacının alacağının doğmadığını, ... ve ...'in ABD vatandaşı aile dostlarından aldığı borç para ile satın alma işlemlerini gerçekleştirdiğini, tüzel kişilik perdesinin kaldırılması ilkesinin uygulanamayacağını, davacının iddialarının ispatlanmadığını ileri sürerek; kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacı ile dava dışı ... Ltd. Şti. ve M. ... arasında 2 adet bağımsız bölüm için satış vaadi sözleşmesi imzalandığı, bağımsız bölümlerin devrinin gerçekleşmemesi üzerine davacı tarafından tapu iptal ve tescil ile alacak davası açıldığı, alacak talebi yönünden davanın kabulüne karar verildiği, alacağın tahsili için icra takibi yapıldığı, yapılan haciz sırasında davalı ... İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş.nin olduğu, davalı şirketlerin asıl borçlu davalı şirketin aktif değerleri ile aynı sektörde faaliyetine devam ettiği, asıl borçlu şirketin ise gayri faal ve borçlarını ödeyemez durumda olduğu, bu itibarla davalı şirketler ile asıl borçlu şirket arasında organik bağın ötesinde gerek yönetimsel, gerekse mal varlığı açısından iktisadi bütünlük olup birbirinin devamı mahiyetinde oldukları gözetildiğinde, davalı şirketlerin asıl borçlu şirketin alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla ve kötü niyetle hareket ettikleri, tüzel kişilik perdesinin çapraz olarak aralanması koşullarının oluştuğu, davalı şirketlerin farklı tüzel kişiliklere sahip olduğu yolundaki savunmaların hakkın kötüye kullanılması niteliğinde bulunduğu, asıl borçlu şirketin davacıya olan borcundan dolayı davalı şirketlerin de sorumlu olduğu gerekçesiyle, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalılar vekili; istinaf sebeplerini tekrar ederek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davalı şirketler ile asıl borçlu şirket arasında organik bağ bulunup bulunmadığı ve tüzel kişilik perdesinin aralanması koşullarının oluşup oluşmadığı, davalı şirketlerin asıl borçlu şirketin borcundan sorumlu olup olmadığına ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

Tüzel kişilik perdesinin aralanması teorisi ancak istisnai ve sınırlı durumlarda, titizlikle uygulanması gereken bir teoridir. Bu teoriye ihtiyatlı bir biçimde yaklaşılmalı; istisnai bir teori olduğundan mümkün olduğunca dar yorumlanmalı ve bu teorinin uygulanmasına ancak tüzel kişilik kavramının arkasına saklanılarak dürüstlük kuralına aykırı davranıldığı, kendisine tanınan hakkın kötüye kullanılarak üçüncü kişilerin zarara uğratıldığı, zarara yol açan tüzel kişinin sorumluluğuna hükmedebilmek için ise başka bir yasal nedene dayanılmasının mümkün olmadığı durumlarda başvurulmalıdır. Zira tüzel kişilik perdesinin aralanması, tüzel kişilerin borçlarından dolayı başkalarının sorumlu tutulamayacağı ilkesinin, özellikle şirketlerin sadece sermayeleri ile sorumlu olacakları ve tüzel kişilerin borçlarından dolayı ortakların sorumlu tutulamayacağı kuralının önemli bir istisnasını teşkil etmektedir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 22.09.2021 tarihli ve 2017/(22)9-3109 Esas, 2021/1075 Karar sayılı ilamı).

3. Değerlendirme

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararında; hukuki ilişkinin ve bu ilişki nedeniyle ortaya çıkan uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarının doğru şekilde belirlendiği, davalılar ile sözleşmenin tarafı olan dava dışı şirket arasında organik bağın ötesinde gerek yönetimsel, gerekse mal varlığı açısından iktisadi bütünlük olup birbirinin devamı mahiyetinde oldukları anlaşılmakla, davalılar vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine, 17.100,00 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,04.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.