"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2016/296 E., 2022/76 K.
Taraflar arasında Mahkemede görülen alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; dava konusu 26 parsel sayılı taşınmazın kadastro çalışmaları sırasında davalı adına tescil edildiğini, 08.08.2002 tarihinde ihale yoluyla müvekkiline satıldığını, davacının ifraz yoluyla taşınmazı 8 parsele ayırdığını, bir parselin kendisinde kaldığını, bir parseli dava dışı ...'a, bir parseli dava dışı...'e ve 5 parseli ise dava dışı ...'e sattığını, ardından taşınmaz hakkında açılan tapu iptali ve tescili davası sonucunda tapu kayıtlarının iptaline dava dışı ... mirasçıları adına tesciline karar verildiğini, müvekkilinin mülkiyetinden çıkan parseller yönünden ödeme yapmak zorunda kaldığını, davalının bu nedenle zenginleştiğini belirterek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla ödenen 20.100,00 TL'nin sebepsiz zenginleşme hükümleri gereğince 08.08.2002 tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili duruşmadaki beyanında; davanın reddini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 29.03.2013 tarihli ve 2012/78 E., 2013/168 K. sayılı kararıyla; davaya konu taşınmazın daha sonradan ifraz edilerek dava dışı kişilere satıldığı, davacının herhangi bir kaybının olmadığı, davalının zenginleşmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemece davanın reddine ilişkin verilen karara yönelik süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairenin 17.02.2016 tarihli ve 2016/506 E., 2016/2002 K. sayılı kararıyla, somut olayda; davalı ... Başkanlığına ait 26 parsel sayılı sayılı taşınmazın açık artırma usulü ile davacı adına Encümen Kararıyla tapuya tesciline karar verildiği, 22.04.2003 tarihinde taşınmazın 8 parsele ifraz edildiği, dosya içerisindeki tapu kayıtlarından 178 ada 29 parselin davacının uhdesinde kaldığı, diğer parsellerin davacı tarafından satışının yapıldığı, daha sonra dava konusu parsellere ilişkin dava dışı kişiler tarafından Göle Asliye Hukuk Mahkemesinin 2003/18 E., 2008/130 K. sayılı dosyasıyla açılan tapu iptali ve tescili davasının kabulüne karar verilerek mevcut parsellerin tapu kayıtlarının iptal edildiği, o halde Mahkemece, davalı belediyenin; davacının uhdesinde olup işbu davadan önce tapusu iptal edilen parsel yönünden geçerli bulunan satım sözleşmesi uyarınca zapta karşı tekeffül hükümlerine göre sorumlu bulunduğu kabul edilerek gerçek ve güncel müspet zararına hükmedilmesi gerektiği, ayrıca; dava konusu parsellerden satışı yapılan 3. kişilerin davacı aleyhine açtıkları zapta karşı tekeffül hükümlerinden kaynaklanan alacak davaları nedeniyle davacının kesin olarak ödemiş olduğu satış bedelinin ispatlanmadığı ve söz konusu alacakların dava tarihi itibariyle muaccel olmadıkları belirlendiğine göre; bu gerekçeyle diğer parsellere ilişkin davanın reddine karar verilmesi gerektiği gerekçeleriyle karar bozulmuştur.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; 178 ada 29 parsel sayılı taşınmaz yönünden davacının gerçek ve güncel müspet zararının hesaplanması için uzman bilirkişiden 01.09.2021 tarihli raporun alındığı, alınan raporda davacının gerçek ve güncel müspet zararının, 9.444,81 TL olarak hesaplandığı, bu sebeple, davanın kısmen kabulüne, 9.444,81TL'nin 08.08.2002 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, diğer parsellere ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; davalı tarafından müvekkiline satılan yerlerin Göle Asliye Hukuk Mahkemesinin 16.09.2008 tarih ve 2003/18 E., 2008/130 K. sayılı kesinleşen kararı nedeniyle müvekkilinden bu yerleri satın alan kişilerin mülkiyetinden çıktığını, müvekkilinin kendisinden taşınmaz satın alan kişilere ödeme yapmak zorunda kaldığını, ayrıca daha önceden de satın almış olduğu yerler için davalıya ödeme yapmakla fakirleştiğini, davalının ise aynı oranda zenginleştiğini, zarara uğradığını, davalıya ödenen paraya faiz işletilmesinin müvekkilininin zararının tamamını karşılamaya yeterli olmadığını, müvekkilinin elinden çıkan aynı nitelikteki taşınmazları satın almak için davalıya ödenen paraya oranla kat kat para ödenmesi gerekeceğini, emsal araştırmasının yapılmadığını, gerçek duruma uygun araştırma yapılarak rapor hazırlanmadığını, Yerel Mahkemenin bozma ilamına uygun şekilde tahkikat yapıp karar vermemekle hukuka aykırı davrandığını ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, Türk Borçlar Kanunu'nun 214 üncü ve devamı maddelerinde düzenlenen zapta karşı tekeffül hükümlerinden kaynaklı alacak istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. Usuli kazanılmış hak olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı YİBK).
2. Türk Borçlar Kanunu'nun 214 üncü ve devamı maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Mahkemece, davanın reddine ilişkin verilen karar; Dairenin 17.02.2016 tarihli ve 2016/506 E., 2016/2002 K. Sayılı kararıyla, davalı belediyenin; davacının uhdesinde olup işbu davadan önce tapusu iptal edilen parsel yönünden geçerli bulunan satım sözleşmesi uyarınca zapta karşı tekeffül hükümlerine göre sorumlu bulunduğu kabul edilerek gerçek ve güncel müspet zararına hükmedilmesi gerektiği, ayrıca; dava konusu parsellerden satışı yapılan 3. kişilerin davacı aleyhine açtıkları zapta karşı tekeffül hükümlerinden kaynaklanan alacak davaları nedeniyle davacının kesin olarak ödemiş olduğu satış bedeli ispatlanmadığı ve söz konusu alacakların dava tarihi itibariyle muaccel olmadıkları belirlendiğine göre; bu gerekçeyle diğer parsellere ilişkin davanın reddine karar verilmesi gerektiği belirtilerek bozulmuştur. Mahkemece de bozma ilamına uyulmasına karar verildikten sonra davalı tarafından 29 parsele ilişkin ödenen kısmının taşınmazın tapusunun iptalinin kesinleştiği tarihteki güncellenen bedeline yönelik hesaplama yapan 01.09.2021 tarihli bilirkişi raporu hükme esas alınarak davanın kısmen kabulü yönünde hüküm kurulmuştur.
2. Hemen belirtilmelidir ki vermiş olduğu bir hüküm Yargıtay tarafından bozulan ve Yargıtay'ın bu bozma kararına uymuş olan Mahkeme, bozma kararı doğrultusunda inceleme yapmak ve hüküm vermek zorundadır. Bir başka ifadeyle, Mahkemece; Yargıtay bozma ilamına uyulmasıyla bozma doğrultusunda taraflar yararına usulü kazanılmış hak doğar. Bozma sonrası Mahkemece tarafların usulü müktesep hakkını ihlal edecek şekilde hüküm kurulamaz. Mahkemece bozma ilamına uyulmuş olmasına rağmen yukarıda anılan bozma ilamında işaret edildiği şekilde davalının uğramış olduğu gerçek ve güncel müspet zararının hesaplanması yönünde bilirkişi raporu alınmamıştır.
3. Hal böyle olunca; bozma ilamında da işaret edildiği şekilde, davalı belediyenin; davacının uhdesinde olup işbu davadan önce tapusu iptal edilen parsel yönünden geçerli bulunan satım sözleşmesi uyarınca zapta karşı tekeffül hükümlerine göre sorumlu bulunduğu, aksinin düşünülmesi kamuya güven ilkesine aykırılık oluşturacağından, davacının uhdesinde kalan 29 parsele ilişkin ifanın imkansız hale geldiği tarihteki taşınmazın rayiç değeri belirlenerek sonucuna uygun karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi edilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
4. Bununla birlikte dava konusu parsellerden 3. kişilere satışı yapılan parsellere ilişkin olarak da; bozma ilamında da işaret edildiği üzere; dava konusu parsellerden satışı yapılan 3. kişilerin davacı aleyhine açtıkları zapta karşı tekeffül hükümlerinden kaynaklanan alacak davaları nedeniyle davacının kesin olarak ödemiş olduğu satış bedeli ispatlanmadığı ve söz konusu alacakların dava tarihi itibariyle muaccel olmadıkları belirlendiğine göre; bu gerekçeyle diğer parsellere ilişkin davanın reddine karar verilmesi gerekirken Mahkemece diğer parsellere yönelik talebin reddedildiği belirtilmek suretiyle gerekçe oluşturulmaması da usul ve kanuna uygun olmayıp kararın bu nedenle de bozulması gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle,
Temyiz olunan Mahkeme kararının 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi gereğince BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,
6100 sayılı Kanun'un Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
20.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.