Logo

3. Hukuk Dairesi2023/240 E. 2023/883 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Askeri okuldan mecburi hizmet süresini tamamlamadan ayrılan davalıdan talep edilen öğrenim, eğitim ve yetiştirme giderlerine ilişkin alacak davasında, davalının yükümlülüğünün hangi mevzuata göre belirleneceği, giderlerin kapsamı ve vekalet ücretinin hesaplanması noktasında uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Davalının yükümlülüğünün, dava tarihi itibariyle yürürlükte olan mevzuata göre belirleneceği, davalı tarafından imzalanan yüklenme senedinin kapsamının, TSK Personel Kanunu ve ilgili yönetmelik hükümleriyle belirleneceği, vekalet ücretinin ise davanın açıldığı tarihteki haklılık durumuna göre hesaplanması gerektiği gözetilerek, davalı vekilinin karar düzeltme talebi reddedilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2017/106 E., 2019/640 K.

KARAR : Kısmen kabul, kısmen reddine

KARAR DÜZELTME İSTEYEN : Davalı vekili

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davacı ve davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece Mahkeme kararının düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

Davalı vekili tarafından Dairece verilen kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla; kesinlik, süre ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, karar düzeltme dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; Deniz Astsubayı davalı ...'ün 31.10.2003 tarihinde orduda görevli iken 09.09.2002 tarihinden itibaren izin tecavüzünde bulunmasından dolayı, Türk Silahlı Kuvvetlerinden ayrılmasına bakanlık onayı ile karar verildiğini, mecburi hizmet süresini tamamlamadan sicilen resen emekliye sevk edildiğinden personelin öğrenim, eğitim ve yetiştirme masraflarının tespitine dair TSK Personel Kanunu Yönetmeliği hükümleri uyarınca yasal faiz hariç olmak üzere 49.350 TL tazminat borcu tahakkuk ettirildiğini, ancak davalının borcu ödemeyeceğini bildirdiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 49.350 TL tazminatın sarf tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili; yetki itirazında bulunduklarını, TSK'da görev yaparken davacı idare tarafından 02.12.2003 tarihinde sicilen emekliye sevk edildiğini, 926 sayılı Kanununun 112 inci maddesinin değiştirilmesine ilişkin 607 sayılı KHK'nın yürürlükten kalktığını, buna göre davalıdan tazminat istenemeyeceğini beyanla, davanın reddini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemece, davalının imzaladığı 23.08.1996 tarihli düzenleme şeklindeki yüklenme senedinde davalının askeri okula girdiği tarihten itibaren hangi kalem masraflardan sorumlu olacağının ayrıntılarıyla yazıldığı, sayılan gider kalemleri arasında atış, personel ve amortisman giderleri bulunmadığından, anılan giderlerin masraftan düşüldüğü gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 4.324,15 TL asıl alacak, 8.732,10 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 13.056,25 TL'nin asıl alacağa dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faizle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1.Mahkeme kararına karşı davacı ve davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2.Yargıtay (Kapatılan) 18. Hukuk Dairesi'nin 16.11.2009 tarih ve 2009/7123 Esas, 2009/10298 Karar sayılı ilamıyla; davalının 30.08.1997 tarihinde astsubay naspedilerek Türk Silahlı Kuvvetlerinde göreve başladığı ve 02.12.2003 tarihinde de resen emekli edildiği, bu sebeple davacı astsubay nasbedilmekle öğrenciliği dönemine ilişkin olarak ilgili okul komutanlığına vermiş olduğu yüklenme senedi hükümleri sona ereceğinden borcunun 926 sayılı Yasanın 112 inci maddesi ve ilgili Yönetmelik hükümlerine göre tayininin gerektiği, bu durumda; mahkemece davalının, belirtilen yasa ve ilgili yönetmelik hükümleri uyarınca; öğrencilik dönemine ilişkin olarak adına yapılan masraflarla katıldığı yurt içi kurs giderlerinin tamamından sorumlu tutulması gerekirken, yüklenme senedinde bulunmadığı gerekçesiyle atış, personel ve amortisman giderlerinin hesaplamaya dahil edilmemesi ve böylece eksik tazminat hesaplanmasının doğru görülmediği gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. İkinci Bozma Kararı

1. Mahkemece verilen 17.03.2010 tarihli ve 2010/21E., 2010/82K. sayılı kararıyla; önceki gerekçelerle ve ayrıca davalının yüklenme senedini imzaladığı tarihte yürürlükte bulunan mevzuat hükümlerine göre sorumluluğunun tayin edilmesi gerektiği, oysa davalının yüklenme senedini imzaladığı 23.08.1996 tarihinde 4917 sayılı Yasanın yürürlükte olmadığı, 03.07.2003 tarihinde yürürlüğe girdiği, 4917 Sayılı Yasa gereğince çıkartılan Türk Silahlı Kuvvetleri Personelinin Öğrenim, Eğitim ve Yetiştirme Masraflarının Tespitine Dair Yönetmeliğin de 17.12.2005 tarihinde yürürlüğe girdiği, sonradan yürürlüğe giren ve davalı aleyhine olan mevzuat hükümlerine dayanarak davalının sorumluluk sınırının genişletilmesinin "kanunların geriye yürümeyeceği" ilkesine aykırı olduğu ve usule uygun düşmeyeceği, bunlardan başka öğrenci iken yürürlükte olan mevzuata göre masraflarının hesaplanacağına inanarak sözleşme düzenleyen davalının, lehe olan hükümlerin uygulanması yönünde kazanılmış hakkının bulunduğu gerekçesi ile önceki kararda direnilmesine, karar verilmiş; karara karşı, davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.04.2011 tarihli ve 2010/18-750E., 2011/69K. sayılı ilamında; bozma nedenine göre, diğer temyiz itirazlarının incelenmediği belirtilerek, yerel mahkemece direnme kararı verildikten sonra, yargılama sırasında 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu'nun bazı hükümleri, 30.06.2010 tarihinde yürürlüğe giren 6000 sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanunu İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ve ayrıca 22.03.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6191 Sayılı Kanun ile değiştirildiği, o halde sonradan çıkan ve 30.06.2010 tarihinde yürürlüğe giren 6000 Sayılı Kanun ve 22.03.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6191 Sayılı Kanun çerçevesinde inceleme yapılarak sonuca gidilmesi gerektiğinin açık olduğu belirtilerek yerel Mahkemenin, direnme kararı bu değişik gerekçeyle bozulmuştur.

C. Üçüncü Bozma Kararı

1.Bozmaya uyan Mahkemece verilen 12.02.2013 tarihli ve 2011/354E., 2013/41K. sayılı kararıyla; alınan bilirkişi raporunda yargılama sırasında yürürlüğe giren "6000 sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanunu İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun" ile "6318 sayılı Askerlik Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun"un 47 nci maddesiyle 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu’nun 112 nci maddesinin 1. fıkrasında yapılan değişiklik uyarınca, davalının borcu belirlenmiş ve mahkemece bu rapor doğrultusunda 23.384,50 TL asıl alacak, 46.114,88 TL dava tarihine kadar işlemiş yasal faiz olmak üzere toplam 69.499,38 TL'nin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, 23.384,50 TL asıl alacak için dava tarihinden itibaren değişken oranlı yasal faiz uygulanmasına, karar verilmiş; karara karşı, davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay(Kapatılan) 18. Hukuk Dairesinin 30.06.2014 tarihli ve 2014/8924E., 2014/11699K. sayılı ilamında; davalının sair temyiz itirazlarının yerinde olmadığı belirtilerek, davalının borcu, dava tarihinden sonra yürürlüğe giren "6000 sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanunu İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun" ve "6318 sayılı Askerlik Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun"un 47 nci maddesiyle 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu’nun 112 nci maddesinin 1 inci fıkrasında yapılan değişiklik uyarınca belirlendiğine göre, taraflar yararına hükmedilecek vekalet ücreti ile yargılama giderlerinin dava tarihindeki haklılık miktarlarına göre belirlenmesinin gerektiği, bu sebeple; mahkemece, yargılama sırasında yürürlüğe giren 6000 sayılı Kanun ve 6318 sayılı Kanun yürürlüğe girmemiş olsaydı davaya konu alacağın red ve kabul edilecek miktarlarının bilirkişiye hesap ettirilip bu miktarlar üzerinden davada kendisini vekille temsil ettiren taraflar yararına vekalet ücretine ve yargılama giderlerine hükmedilmesi gerektiğinin düşünülmemesinin doğru görülmediği, ayrıca; dava, 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu'ndan kaynaklanan eğitim ve öğretim alacağının tahsili istemine ilişkin olup, taraflar arasındaki uyuşmazlığın 09.11.2013 günlü Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiş bulunan Türk Silahlı Kuvvetleri Personelinin Öğrenim, Eğitim ve Yetiştirme Masraflarının Tespitine Dair Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik'in 1 inci maddesi ile yapılan düzenleme çerçevesinde değerlendirilip oluşacak sonuç doğrultusunda bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmuştur.

D. Dördüncü Bozma Kararı

1.Bozmaya uyan Mahkemece verilen 22.12.2015 tarihli ve 2014/460E., 2015/644K. sayılı kararıyla; mahkemece Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda dosya yeniden daha önce rapor düzenleyen bilirkişiye tevdi edilerek alınan rapor doğrultusunda davanın kısmen kabulü ile; 2.807,21 TL asıl alacak, 4.969,23 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 7.776,44 TL alacağın davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, asıl alacağa dava tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına, fazlaya ilişkin talebin reddine, karar verilmiş; karara karşı, davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay(Kapatılan) 18. Hukuk Dairesinin 13.12.2016 tarihli ve 2016/10675E., 2016/12930K. sayılı ilamında; mahkemece bozma ilamına uyulmuşsa da gereklerinin tam olarak yerine getirilmediği, şöyle ki; mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılamada hükme esas alınan raporda bozma kapsamı dışına çıkılarak yurt içi kurs maliyet giderleri içerisinde yer alan idari personel maaşlarının 17.12.2005 tarihli Türk Silahlı Kuvvetleri Personelinin Öğrenim, Eğitim ve Yetiştirme Masraflarının Tespitine Dair Yönetmeliğin Maliyet Hesabı başlıklı 5 inci maddenin 1 inci fıkrasının (b) bendinde yer alan öğrenim ve eğitim ve öğretimin diğer eğitim kurumlarına ödenen masraflar içerisinde değerlendirerek ve AYİM 3.Daire Başkanlığının 21.04.2011 tarihli iptal kararını uygulayarak davacının alacaklı olduğu miktarları belirleyen bilirkişi raporuna göre hüküm kurulmasının doğru görülmediği gerekçesi ile bozulmuştur.

D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, mahkemece Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda dosyanın yeniden daha önce rapor düzenleyen bilirkişiye verildiği, bilirkişinin 02.10.2017 tarihli raporunda sonuç olarak; davacının davalı Dnz. Eln. Astsb. Üçvş. ...’ten dava tarihi (24.03.2008) itibariyle 30.569,62 TL asıl alacak, 60.793,38 TL işlemiş yasal faiz olmak üzere toplam 91.363 TL alacağının söz konusu olacağı, bu miktar alacağın hükmedilecek yargılama giderine ve vekalet ücretine matrah teşkil edeceğinin belirtildiği, dosyada toplanan tüm deliller, taraf beyanları, Yargıtay Bozma İlamı, usul ve yasaya uygun, denetime elverişli ve hüküm kurmaya yeterli bilirkişinin 02.10.2017 tarihli ek raporu doğrultusunda ve bozma ilamı doğrultusunda bilirkişinin hesapladığı 6000 sayılı Kanun ve 6318 sayılı Kanun yürürlüğe girmemiş olsaydı davaya konu alacağın red ve kabul edilecek miktarları üzerinden vekalet ücretine ve yargılama giderlerine hükmedildiği, davacının yasal süresi içinde ve sonrasında borcun yeniden yapılandırılması için 6111 sayılı yasa gereğince müracaatının bulunmadığı, bu nedenle 6111 sayılı yasa ile getirilen borcun yeniden yapılandırılmasına ilişkin hükümlerden yararlanamayacağı gerekçesi ile davanın kısmen kabulü ile; 23.384,50 TL asıl alacak, 46.114,88 TL dava tarihine kadar işlemiş yasal faiz olmak üzere toplam 69.499,38 TL'nin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, 23.384,50 TL asıl alacak için dava tarihinden itibaren değişken oranlı yasal faiz uygulanmasına, fazlaya dair talebin reddine, karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Dairenin 13.09.2022 tarihli ve 2021/9278 Esas, 2022/6429 Karar sayılı kararıyla; davalı tarafın tüm temyiz itirazlarının reddinin gerektiği belirtilerek, mahkemece, uyulmasına karar verilen bozma ilamında, davanın açıldığı tarihteki davacının alacaklı olma durumuna göre kabul ve red oranına göre vekalet ücretinin takdir edilmesi gerektiğinin ifade edildiği, o halde mahkemece, davanın açılma tarihindeki haklılık durumuna göre kendini vekil ile temsil ettiren davacı vekili yararına karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 9.259,04 TL nisbi vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde 2.806,15 TL vekalet ücretine hükmedilmiş olmasının hatalı olup bozmayı gerektirdiği, ne var ki bu yanlışlığın düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün 3. bendinde yer alan "3-Davacı dava ve duruşmalarda kendisini vekil ile temsil ettirdiği için karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 2.806,15 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine," söz ve rakamlarının çıkartılarak yerine "3-Davacı dava ve duruşmalarda kendisini vekil ile temsil ettirdiği için karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 9.259,04 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine," söz ve rakamlarının eklenmesine hükmün düzeltilmiş bu şekliyle onanmasına, karar verilmiştir.

VI. KARAR DÜZELTME

A. Karar Düzeltme Yoluna Başvuran

Dairenin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.

B. Karar Düzeltme Sebepleri

Davalı vekili; kesinleşmiş mahkeme kararlarının nazara alınmadığını, kanun değişikliklerinin yok sayıldığını, yönetmelik iptal ve değişikliklerinin gözardı edildiğini, bu hususları içeren temyiz dilekçelerinin dikkate alınmadığını, belirtilen değişikliklerin hatalı yorumlandığını, davalının öğrencilik dönemine ilişkin olarak okul komutanlığına vermiş olduğu yükleme senedi hükümlerinin sona ermiş olmasından kaynaklı borcun 926 sayılı TSK Personel Kanunu madde 112'ye göre belirlenmesinin gerektiğini, bu maddede tazminatın neleri kapsadığının belirtildiğini, tazminatın kapsamının madde metninde de açıkça belirtildiği gibi üç kalemden oluştuğunu, bunların eğitim, öğretim ve yetiştirme masrafları ile sınırlı olduğunu, bu üç kalem dışında olan ve davalıya yapılan masraf niteliğinde olmayan harcamaların istenilmesinin kanuna aykırı olduğunu, davalının sorumluluğun sınırlarının genişletilmesinin "kanunların geriye yürümeyeceği" ilkesine aykırı olduğunu, hüküm kurmaya elverişli olmayan bilirkişi raporuna göre karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, faizin dava tarihinden itibaren başlatılması gerektiğini, faizin başlangıcının harcama tarihinden alınmasının hukuka aykırı olduğunu, temerrüde düşürülmediklerini belirterek mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava; öğrenim, eğitim ve yetiştirme giderlerinin tahsili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun "Esastan Sonuçlanmayan Davada Yargılama Gideri" başlıklı 331 inci maddesinin 1 inci fıkrasında; davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hâkimin, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmedeceği düzenlenmiştir. Bu durumda mahkemenin yargılamaya devam ederek dava açıldığı zaman hangi tarafın haksız olduğunu tespit etmesi ve tutumuyla dava açılmasına sebep olan tarafı yargılama gideri ile mahkum etmesi gerekmektedir.

Bir tarafın, dava açıldığı andaki mevzuata veya içtihat durumuna göre davasında veya savunmasında haklı olup da, dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren yeni bir kanun hükmü, yönetmelik değişikliği veya yeni bir içtihadı birleştirme kararı gereğince davada haksız çıkmış olması halinde, yargılama giderlerine mahkum edilemeyeceği kuşkusuzdur.

Burada önemle vurgulanmalıdır ki, bir kimseye diğer tarafın dava giderlerinin yükletilmesinin nedeni, o kimsenin diğer tarafın gider yapmasına haksız olarak sebebiyet vermiş olmasıdır. İşte bu nedenledir ki, dava açıldığı anda haklı durumda bulunan tarafın, yargılama sırasında meydana gelen mevzuat değişikliği sonucu haksız duruma düşmesi halinde yargılama giderlerinden sorumlu tutulması olanaklı değildir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 18.11.2009 günlü ve 2009/18-421 E.-2009/526 K. sayılı ilamındada aynı ilkeye yer verilmiştir.).

2. Öte yandan; bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması üzerine, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. "Usuli kazanılmış hak" olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı YİBK).

Mahkemenin, Yargıtayın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur (04.02.1959 tarihli ve 13/5 sayılı YİBK).

3. Değerlendirme

Karar düzeltme yoluyla incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere, bozma kararlarının kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin davalı vekilince ileri sürülen sebeplerin incelenmesinin artık mümkün olmadığının anlaşılmasına göre ve özellikle ileri sürülen karar düzeltme sebeplerine göre davalı vekilinin karar düzeltme isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.

VII.KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı vekilinin yerinde bulunmayan karar düzeltme isteminin REDDİNE,

Aşağıda yazılı para cezası ile bakiye harcın karar düzeltme isteyene yükletilmesine,

29.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.