Logo

3. Hukuk Dairesi2023/2502 E. 2024/1214 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Bağlı kredi kullanılan konutun geç teslimi ve ayıplı işlerden kaynaklanan kira kaybı ve eksik iş bedeli taleplerine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun ve Borçlar Kanunu hükümleri uyarınca bağlı kredide, konutun geç tesliminden kaynaklanan kira kaybı zararından kredi veren kuruluşun da satıcıyla birlikte, kullandırılan kredi miktarı ile sınırlı olmak üzere müteselsilen sorumlu olduğu gözetilerek, davalı bankanın kira kaybından sorumlu tutulmaması hatalı bulunmuş ve karar davacı yararına bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi

SAYISI : 2021/260 E., 2023/3 K.

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak davanın kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davacı ve davalı banka vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; Ankara İli, ..... İlçesi, ..... Mevkii, 44784 ada, 1 parselde kayıtlı bulunan taşınmazda davalı ...... Turizm A.Ş. tarafından inşaa edilen B blok 41 numaralı bağımsız bölümü 74.700,00 TL bedelle satın aldığını, satış bedelinin 39.700,00 TL'lik kısmını peşin, 35.000,00 TL'lik kısmını ise diğer davalı ...Ş.’den bağlı kredi kullanarak ödediğini, satın aldığı bağımsız bölümün sözleşmede kararlaştırılan tarihte teslim edilmediğini, ayrıca sözleşmeye uygun şekilde imalat ve inşaat yapılmadığını ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, ıslah dilekçesiyle birlikte eksik ve ayıplı işler nedeniyle 12.324,00 TL'nin, kira kaybı nedeniyle 9.548,0 TL'nin avans faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

1. Davalı ...Ş vekili; husumet itirazında bulunarak, kredinin belirli bir konutun satın alınması veya belirli bir satıcı ile sözleşmesi yapması şartıyla vermediğini bu nedenle bağlı krediden söz edilemeyeceğini delil tespiti dosyasındaki bilirkişi raporunu kabul etmediklerini savunarak, davanın reddini istemiştir.

2. Davalı ......, A.Ş vekili; şirketin teslimde gecikmenin olmaması için üzerine düşen özen yükümlülüğünü yerine getirdiğini, kamu makamlarına yaptığı başvurulardan henüz sonuç alamadığını, yaşanan ekonomik krizin etkisiyle inşaatın tamamen durma aşamasına dahi geldiğini, delil tespiti dosyasındaki bilirkişi raporunu kabul etmediklerini, davacının dairesinin de bulunduğu inşaatın yapımına devam olunduğunu, mücbir sebeplerden dolayı teslimde gecikme yaşandığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemece; bilirkişi raporu hükme esas alınarak, 12.324,00 TL eksik imalattan kaynaklanan alacağın 2.000,00 TL'sine dava tarihinden, 10.324,00 TL'sine ıslah tarihi olan 25.2.2013 tarihinden itibaren avans faizi işletilerek (davalı Bankanın sorumluluğu kredi miktarı ile sınırlı tutularak) davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, ayrıca 9.548,00 TL kira kaybı bedelinin davalılardan Laçin A.Ş.'den avans faiziyle birlikte tahsiline karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuşlardır.

2. Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 17.02.2015 tarihli ve 2014/30518 E., 2015/4566 K. sayılı ilamıyla; Mahkemece, hükme esas alınan bilirkişi raporunda B Bloktaki inşaat seviyesinin %70,70 oranında tamamlandığı tespit edilerek eksik iş bedeli hesaplandığı, davalılar tarafından ibraz edilen bir başka dava dosyasında alınan bilirkişi raporunda ise aynı bloktaki tamamlanma oranının daire bazında %75, blok bazında %65 olduğunun mütalaa edildiği, bu durumda dava konusu dairenin bulunduğu B Bloktaki tamamlanma oranı konusunda birbiriyle çelişen farklı bilirkişi raporları mevcut olduğundan eldeki dosyada alınan ve itiraza uğrayan bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm tesis edilemeyeceği, mahkemece, konusunda uzman yeni bir bilirkişi kurulu oluşturularak mahallinde keşif yapılmak suretityle B bloğun inşaat seviyesi taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli olacak ve bilirkişi raporları arasındaki çelişki giderilecek şekilde tespit edilip hasıl olacak sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinden bahisle bozulmuş, tarafların diğer temyiz itirazları incelenmemiştir.

B. İkinci Bozma Kararı

1. Bozmaya uyan Mahkemece davanın kabulüne, 12.324,00 TL eksik iş bedelinin davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, hükmedilen alacağın 2.000,00 TL'sine dava, 10.324,00 TL 'sine ıslah tarihi olan 25.02.2013 tarihinden itibaren avans faiz yürütülmesine (davalı bankanın borçtan dolayı kredi miktarı ile sorumlu tutulmasına),9.548,00 TL kira kaybı bedelinin davalı Laçin A.Ş. 'den alınarak davacıya verilmesine, bu bedelin 3.000,00 TL 'sine dava, 6.548,00 TL 'sine ıslah tarihi olan 25.02.2013 tarihinden itibaren avans faizi yürütülmesine karara verilmiş; karara karşı davacı ve davalı .... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairece verilen 05.04.2021 tarihli ve 2020/12309 E., 2021/3558 K. sayılı ilamla; Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 30.12.2016 tarihli ve 2015/163 E. sayılı dosyasında ile davalı inşaat şirketinin iflasına karar verildiği, Mahkemece davalı şirketin iflasına ilişkin dava konusu alacağın, ikinci alacaklılar toplanmasında, iflas masasına kaydedilip alacağın masaca kesin olarak kabul edilip edilmediğinin araştırması ve şayet kesin suretle kayıt ve kabul edilmiş ise, konusu kalmayan davada hüküm tesisine yer olmadığına karar vermesi; masaya kayıt edilmesi istenip de alacak kısmen veya tamamen reddedilmiş ve kayıt-kabul davası ayrıca açılmamışsa, davaya alacağın iflas masasına kayıt ve kabulü davası olarak devam edilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiğinden bahisle bozulmuş, davacı ve davalı bankanın temyiz itirazları incelenmemiştir.

C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; 23.05.2016 tarihli bilirkişi kök raporu ve 08.08.2016 tarihli bilirkişi ek raporu ile tamamlanma oranı %70,08 olarak hesaplanarak çelişkinin giderildiği, B blok yönünden tamamlanma oranının %70,08 olduğu, bu blok yönünden yapılan hesaplamaya göre karar verilmesi gerektiği, daire içerisindeki eksik işler bedeli 12.300,00 TL ile ortak alanlardaki eksikliklerin davacının arsa payı oranındaki değeri olan 24,00 TL'nin ilavesi ile 12.324,00 TL'nin ve hesaplanan kira kaybı bedeli 9.548,00 TL olmakla bu tutarlar ve iflas masasına başvuru tarihine kadarki hesaplanan faiz miktarları dikkate alınarak davanın kabulü ile 12.324,00 TL eksik ve ayıplı iş bedelinin 2.000,00 TL'sinin dava, 10.324,00 TL 'nin ıslah tarihi olan 25.02.2013 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı ...'tan kredi tutarı 35.000,00 TL ile sınırlı olmak üzere tahsiline, 12.324,00 TL eksik ve ayıplı iş bedeli ile iflas tarihine kadar işlemiş olan 6.104,59 TL avans faizi ile birlikte davalı Müflis Laçin A.Ş.'nin Ankara Batı İcra Dairesi 2019/2 İflas dosyasındaki iflas masasına kayıt ve kabulüne, 9.548,00 TL kira kaybı bedelinin iflas tarihine kadar işlemiş olan 5.323,72 TL avans faizi ile birlikte davalı Müflis Laçin A.Ş.'den tahsiline karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde, davacı vekili ve davalı banka vekili temyiz isteminde bulunmuşlardır.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı vekili, eksik iş bedeli yönünden hükme esas alınan bilirkişi raporunun hatalı olduğunu teknik şartnamelerde bina ve daire özelliklerine göre bir hesaplama yapılmayıp, demirbaşların hesaba katılmadığını, farklı dosyada inşaat tamamlanma oranının farklı belirlendiğini, eksik iş bedelinin eksik hesaplandığını, ortak alan eksikliklerinden payına düşen kısım hesaplanırken de hatalı hesaplama yapıldığını yine raporda konutun ilanlarında ve teknik şartnamesinde taahhüt edilen ortak alanlar için bir hesaplama yapılmadığını, kira yoksunluğu yönünden hesaplanan 9.548,00 TL'den davalı bankanın da sorumlu tutulması gerektiğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.

2. Davalı banka vekili; kira kaybı yönünden reddedilmesine rağmen lehlerine vekalet ücreti hükmedilmemesinin hatalı olduğunu, yasla faiz yerine avans faize hükmedilmesinin hatalı olduğunu, hak düşürücü sürenin dolduğunu ileri sürerek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, geç teslimden kaynaklı kira kaybı ile satış esnasında sunulan projede ve tanıtımlarda belirtilen ancak bunlara uygun olarak yapılmayan veya eksik yapılan işler nedeniyle tazminat isteğine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. Yürürlük tarihi itibariyle uyuşmazlığa uygulanması gereken 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un (4077 sayılı Kanun) 4 üncü maddesinin üçüncü fıkrası,

2. 4077 sayılı Kanun'un 10/5 ve 10/B maddesinin dokuzuncu fıkrası, 30 uncu maddesi,

3. 04.02.1959 tarihli ve 21/9 sayılı YİBK,

4. 09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı YİBK,

5. 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 106 ncı maddesi.

3. Değerlendirme

1. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle yukarıda yapılan açıklamalar ışığında davacı ile davalı banka arasındaki kredi sözleşmesinin bağlı kredi niteliğinde bulunduğunun ve hak düşürücü sürenin geçmediğinin anlaşılmasına göre davalı banka vekilinin temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.

2. Dava tarihi itibari ile uyuşmazlığın 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun hükümleri çerçevesinde çözümlenmesi gerekir. Kanunun “Ayıplı Mal” başlıklı 4 üncü maddesinde; ayıplı mal tanımlanmış ve tüketicinin, malın teslimi tarihinden itibaren otuz gün içerisinde ayıbı satıcıya bildirmekle yükümlü bulunduğu, böyle bir durumda, bedel iadesini de içeren sözleşmeden dönme, malın ayıpsız misliyle değiştirilmesi veya ayıp oranında bedel indirimi ya da ücretsiz onarım isteme gibi seçimlik haklarının bulunduğu, imalatçı-üretici, satıcı, bayi, acente, ithalatçı ve 10 uncu maddenin beşinci fıkrasına veya 10/B maddesinin dokuzuncu fıkrasına göre kredi verenin ayıplı maldan ve tüketicinin bu maddede yer alan seçimlik haklarından dolayı müteselsilen sorumlu olacağı, 10/B maddesinin dokuzuncu fıkrasına göre kredi veren konut finansmanı kuruluşunun sorumluluğunun teslim tarihinden itibaren 1 yıl süre ve kullandırdığı kredi miktarı ile sınırlı olacağı, ayıplı malın neden olduğu zarardan dolayı birden fazla kimse sorumlu olduğu takdirde bunların müteselsilen sorumlu addedileceği, bu madde ile ayıba karşı sorumlu tutulanların, ayıba karşı daha uzun bir süre ile sorumluluk üstlenmemişlerse, daha sonra ortaya çıkacak ayıpla ilgili sorumluluklarının malın tüketiciye teslimi tarihinden itibaren iki yıllık bir zamanaşımı süresine tabi olacağı hükme bağlanmıştır.

Anılan maddede atıfta bulunulan Kanun'un; “Tüketici Kredisi” başlıklı 10 uncu maddesinin beşinci fıkrasında, tüketici kredisini, belirli marka bir mal veya hizmet satın alınması ya da belirli bir satıcı veya sağlayıcı ile yapılacak satış sözleşmesi şartı ile verilmesi durumunda satılan malın veya hizmetin hiç ya da zamanında teslim veya ifa edilmemesi halinde kredi verenin tüketiciye karşı satıcı veya sağlayıcı ile birlikte müteselsilen sorumlu olacağı, 10/B maddesinin dokuzuncu fıkrasında da konut finansmanından kaynaklanan işlemlerde kredi veren konut finansmanı kuruluşunun, krediyi belirli bir konutun satın alınması ya da belirli bir satıcı ile yapılacak satış sözleşmesi şartı ile vermesi durumunda, konutun hiç ya da zamanında teslim edilmemesi halinde kredi veren satıcı ile birlikte, tüketiciye karşı, kullandırılan kredi miktarı kadar müteselsilen sorumlu olacağı ve verilen kredilerin ipotek finansmanı kuruluşlarına, konut finansmanı fonlarına veya ipotek teminatlı menkul kıymet teminat havuzlarına devrolması halinde dahi, kredi veren konut finansmanı kuruluşunun sorumluluğunun devam edeceği öngörülmüştür. Avrupa Birliği Konseyi’nin 87/102/CCE sayılı Yönergesi’nde de, kredi kurumunun satıcı ile sözleşme yapması ve bu çerçevede çıkarılacak ve dağıtılacak olan tüketici kredisinin sadece sözleşmeyi yapan satıcının müşterilere tahsis edileceği öngörülmüştür. Banka veya finansman şirketi ile sözleşme yapan satıcı, müşterisini doğrudan sözleşme ile bağlı olduğu kredi kurumuna göndermekte ve bu suretle müşteri ile kredi kurumu arasında aracılık rolünü de üstlenmektedir.

Somut olayda, davacı tüketici davalı bankanın anlaşmalı proje olarak lanse ettiği siteden ev satın almış olup, dosyadaki delillere ve Mahkemenin kabulüne göre kullanılan kredinin bağlı kredi vasfında olduğu hususu uyuşmazlık konusu değildir.

Bu tespitten sonra, açıklığa kavuşturulması gereken husus, bağlı kredide kredi veren kuruluşun tüketiciye karşı sorumluluğunun kapsam ve mahiyetidir. 4077 sayılı Kanun'un yukarıda belirtilen 4 üncü maddesinde bankanın bu haldeki sorumluluğunun tüketicinin aynı yasa çerçevesinde ayıplı mal ile ilgili olarak kullanacağı seçimlik haklarının yanında 4077 sayılı TKHK’nın 30 uncu maddesi gereğince, bu kanunda hüküm bulunmayan hallerde, genel hükümlere göre uyuşmazlığın çözümü gerekli olduğundan, dava tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu hükümlerine göre talep edebileceği zararların da gözetilmesi gerekir.

Öyle ki her iki tarafa borç yükleyen sözleşmelerde, alacaklı temerrüde düşen borçludan Borçlar Kanunu'nun 106 vd. maddeleri çerçevesinde aynen ifa ve gecikmeden dolayı uğradığı zararının veya aynen ifayı reddederek müspet zararının yahut sözleşmeyi feshederek menfi zararının tazminini seçimlik olarak isteyebilir. Somut uyuşmazlıkta davacı, sözleşmeyi ayakta tutarak gereği gibi teslim edilmemesi nedeni ile uğradığı zararın tazminini yani kira kaybının tahsilini istemektedir. Bu durumda, anılan yasal düzenlemeler göz önünde bulundurulduğunda, Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun çerçevesinde bağlı kredi veren davalı bankanın kullandırılan kredi miktarı ile sınırlı olmak üzere kira kaybı zararından satıcı ile birlikte müteselsil sorumlu olduğunun kabulü gerekir. Mahkemece yanlış değerlendirme ile davalı bankanın kira kaybından sorumlu tutulmaması usul ve yasaya aykırı olup davacı vekili yararına bozmayı gerektirir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle,

Davalı banka vekilinin temyiz itirazlarının REDDİNE,

Mahkeme kararının 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 428 inci maddesi gereğince davacı lehine BOZULMASINA,

Aşağıda yazılı peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine,

6100 sayılı Kanun’un Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Kanun’un 440 ıncı maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,

20.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.