Logo

3. Hukuk Dairesi2023/2695 E. 2024/1049 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Adi ortaklığın tasfiyesi, kar payı ve cezai şart alacağı taleplerinin reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının temyizi.

Gerekçe ve Sonuç: Adi ortaklığın dava tarihinden önce sona erip ermediğinin tespit edilmemesi, sona ermiş ise bu tarihe göre, ermemiş ise davanın açıldığı tarih itibariyle tasfiye işlemlerinin yapılması ve davacının tasfiye alacağı isteminin 6098 sayılı Kanun’un 639. maddesinin 7. fıkrası uyarınca ortaklığın haklı sebeple feshi ve tasfiyesi olduğu gözetilerek değerlendirilmesi gerekirken eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru görülmeyerek bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2020/1459 E., 2023/415 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : İzmir 7. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2016/40 E., 2020/47 K.

Taraflar arasındaki adi ortaklığın tasfiyesi ile cezai şart alacağı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; 24.12.2014 tarihinde imzalanan sözleşme ile kurulan adi ortaklığa müvekkilinin emeğini ve birikimini, davalının ise kendi firmasına ait otomat makinelerini ve firma için kullandığı araçları koyduğunu, adi ortaklığın iştigal sahasının otomat makineleri ile sıcak, soğuk içecek ve büsküvi, kek ve kraker gibi gıda maddelerinin satışı işi olduğunu, adi ortaklıkta müvekkilinin %40, davalının %60 payı olduğunu, gelirin de masraf ve giderler düştükten sonra aynı oranda paylaşılacağının kararlaştırıldığını, davalının müvekkiline patron gibi davrandığını, araç alım ve satımı gibi önemli işlerde fikir ve onayını almadığını, firma gelirlerini davalının kendi özel banka hesabında topladığını, hesap verme yükümlülüğünü yerine getirmediğini, resmi evraklarda müvekkilini adi ortaklığın ortağı olarak göstermediğini, müvekkilini sigortalı olarak gösterdiğini, ortaklıktan para kaçırdığını, davalı tarafça 20.07.2015 tarihinde ortaklıktan kovulduğunu, iş yerine alınmadığını, 01.08.2015 tarihi itibariyle de SGK' dan çıkışının yapıldığını, Eylül ayında davalının telefonundan gönderdiği mesaj ile müvekkilinden 20.07.2015 tarihinde gösterdiği tepki ve işyerine gelme dediği içen özür dilediğini, bu mesaj üzerine davalının aynı ay içerisinde müvekkilinin evine geldiğini, bu görüşmeye davalının ortaklığa ait bir kısım belgeler ile elde edilen ciroları getirdiğini, akabinde müvekkilinin sözleşme hükümlerinin uygulamasını istediğini ancak davalı ile anlaşma sağlayamadığını, davalının adi ortaklığın feshine ilişkin irade beyanının haklı sebebe dayanmadığını, bu nedenle sözleşmenin 7 nci maddesine göre cezai şartı ödemesi gerektiğini, sözleşmenin ikinci maddesinde yer alan kar payının hiç bir zaman düzenli ve tam olarak verilmediğini, tüm gelirlerin tamamının davalıda toplandığını, müvekkiline değişik tarihlerde küçük miktarda ödemeler yapıldığını, bugüne kadar ortaklıktan sadece 15.540,00 TL kar payı alabildiğini, adi ortaklığa ilişkin 8 adet aracın davalı adına kayıtlı olduğunu, bunlardan bir kısmı davalı tarafından katkı payı olarak adi ortaklığa konulduğu, bir kısmının ise adi ortaklık kurulduktan sonra elde edilen gelirlerle alındığını, ayrıca Isparta ilinden de taşınmaz alıp kredilerini ortaklığa ait gelirden ödediğini ileri sürerek ortaklığın davalı tarafından haksız suretle feshedilmesi nedeniyle 100.000,00 TL cezai şart alacağının tahsili ile 6098 sayılı Kanun'un 642, 643, 644 üncü maddelerine göre tasfiyesine karar verilerek ortaklıktaki kar payı alacağının fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 25.000,00 TL, tasfiye payı niteliğinde 5.000,00 TL alacağının 20.07.2015 tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili; 21.12.2014 tarihinde davacı tarafın emeğini, vaat ettiği geniş çevresini ve işgücünü, müvekkilinin ise otomat makinelerinin ve arabalarının işletilme hakkını koyduğu sözleşme düzenlediklerini, sözleşmede otomat makinalarının ve arabaların mülkiyetinin davalıda olduğunun belirtildiğini, sözleşme imzalandığından itibaren davacının bir tane makine kurulumu yapamadığını, şirket adına tek bir yeni sözleşme imzalatamadığını, firma ile ilgilenmediğini, müvekkilini tek başına bıraktığını, 32 noktada çalışan otomatların zaten müvekkili eski ortağı ile yıllardır çalıştıkları yerler olduğunu, ortaklık gelirinden yeni araba ve otomat makinesi veya bir gayrimenkul almadığını, davacının sigorta gün toplamı dolduğundan sigortadan çıktığını, gelir ve giderlerin incelenmesinin engellenmediğini, ortaklığın fiilen ve hukuken devam ettiğini, sözleşmenin feshedilmediğini, makineleri ve arabaları ortaklığa sermaye olarak koymadığını, sadece işletme hakkını ortaklığa koyduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; ortaklıktan önce mevcut olup ortaklık süresince de kullanılan makina teçhizat ve ekipmanların davalıya ait olduğu, ortaklık süresince edinilen malların ortaklığa ait olacağı kararlaştırıldığından ve ortaklık süresince de edinilen herhangi bir malvarlığı bulunmadığından tasfiye usulünün uygulanmadığı, hakim ortak davalıya hesap cetveli sunması için süre verildiği, davalı tarafça ticari defter ve mali tabloların ibraz edildiği, davacı tarafça da bu kayıtların aksini gösterir ortaklık gelir gider durumuna ilişkin herhangi bir belge ibraz edilmediği, ortaklık süresince edinilen gelirler üzerinden bilirkişi incelemesi yaptırıldığı, ortaklık süreci içinde ortaya çıkabilecek paylaşıma konu bilanço karının 79.266,36 TL olacağı, bu karında sözleşme kapsamında paylaşımı halinde davacı payının %40 olması nedeniyle (79.266,36%40)=31,706,54 TL tutarda olabileceği, davalının davacıya ortaklık süresi içinde ve dışında yapmış olduğu ödeme tutarın 69.050,93 TL olduğunun mütalaa edildiğinden davacının davalıda kalan tasfiye payı alacağı bulunmadığı, davacı tarafın cezai şart istemli talebi yönünden yapılan değerlendirme neticesinde; taraflar arasındaki ortaklık ilişkisinin 24.12.2014 tarihinde başladığı, davacının 03.03.2015 tarihinde Karşıyaka Vergi Dairesinde mükellefiyet başlangıcı yaptığı, 21.07.2015 tarihinde nakil ile Balçova Vergi Dairesi mükellefi olduğu ve 20.05.2016 tarihinde terk yoluyla faaliyetine son verdiği, davacı tanığı Gelengül Kaynak'ın "bu ortaklık bittikten sonra bana kahve üzerine bir iş kurduğunu söyledi ancak bu işin ben tam olarak ne olduğunu bilmiyorum, ayrıntıya girmedim, kahve makinesi satmıyordu, artık kahve mi pazarlıyordu yoksa kahve hizmeti üzerine çalışan bir cafe mi açtı bilemiyorum," ...'nın ise "Habibe ortaklıktan ayrıldıktan sonra benim bildiğim yeni bir vending şirketi kurma çalışmalarına başladı hatta şirketi kurdu ancak kısa süre içerisinde şirket tekrar kapandı" şeklinde beyanda bulunduğu, adi ortaklığa emek ve bilgisini özgüleyen davacının yeni bir işletme açtığı, tanık beyanları ile de sabit olduğu üzere anılan işletmenin aynı alanda iştigal ettiği, davacının ortaklıkla rekabet yasağını da ihlal eder ve ortak amacı gerçekleştirme arzusu ile bağdaşmayan bu davranışı ile taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 6 ncı maddesinin ihlali niteliğinde olduğu, davacının cezai şart isteminde bulunamayacağı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili; davalının tek başına ‘’GÜN VENDİNG’’ ticari unvanı ile yürüttüğü firmasına müvekkilinin 21.12.2014 tarihinde ortak olduğunu, ortaklık kurulduktan sonra müvekkilinin sözleşmenin 5 inci madde de belirtilen işleri yürütmeye başladığını, davalının müvekkiline ortağı gibi değil patronu gibi davranmaya başladığını, araç alım-satımı gibi önemli işlerde müvekkilinin fikir ve onayını almadığını, firma gelirlerini davalı kendi banka hesaplarında topladığını, tüm kişisel masraf ve harcamalarını bu hesaplardan yaptığını, hesap verme yükümlülüğünü yerine getirmediğini, resmi kayıtlarda müvekkilini adi ortaklığın resmi ortağı yapmaktan kaçındığını, müvekkilini sigortalı gösterdiğini, adi ortaklığın kurulduğu Aralık 2014’ten Eylül 2015 tarihine kadar toplam cirolarının 1.451.207,50 TL olduğunu, ödenmesi gereken kar paylarının doğru bir şekilde ve düzenli olarak ödenmesini istediğinde müvekkilinin 20.07.2015 tarihinde ortaklıktan kovulduğunu, bu tarihten sonra iş yerine alınmadığını, müvekkilinin Temmuz ayından sonra fiilen ortaklığa sokulmadığı gibi kendisine hiçbir şekilde bilgi ve belge verilmediğini, SGK’dan 01.08.2015 tarihi itibari ile işyerinden çıkışının yapıldığını, davalının Eylül ayında müvekkiline özür ve ortaklığa devam mahiyetinde telefonla mesaj gönderdiğini, davalının müvekkiline ortaklık süresi içinde hakaret ve tehdit ettiğinden hakkında ceza davası açıldığını, ortaklığın sona ermesinde kusurlu tarafın davalı olduğunu, bilirkişi raporuna itiraz ettikleri halde ek rapor alınmadığını, müvekkilinin ortaklığa bilgi ve tecrübesini koymakla beraber davalının şirketinde ayrıca sigortalı işçi olarak da çalıştığını, bu sebeple hak ettiği işçilik alacağının sadece giderlere dahil edilebileceğini, müvekkile yapılan ödemeye dahil edilmeyeceğini, ayrıca müvekkilinin seyahat harcırah (yol, konaklama benzin vd) ödemelerinin ortaklık payına mahsup edilemeyeceğini, davalının müvekkilin kredi kartlarına yaptığı bir kısım ödemelerin müvekkilinin yol harcırahı ve şirket için yaptığı harcamalara ilişkin olduğunu, şirketin bu giderleri vergiden düştüğünü, bu düşülen masrafların aynı zamanda ortaklığın kar payından da düşüldüğünü, böylece müvekkilin alacağından şirket için yaptığı masrafların iki şekilde düşüldüğünü, müvekkilin banka hesaplarına yapılan toplam ödemenin 41.144,00 TL olduğunu, bunun 25.604,00TL’si yine ortaklığın giderlerine harcandığını, müvekkilinin ortaklıktan sadece 15.540,00 TL kar payı alabildiğini, bilirkişinin banka pos ödemelerini ve ortaklığa ait olup davalının adına olan hesapları, vergi kayıtlarını incelenmediğini, adi ortaklığın tüzel kişiliği bulunmadığından tüm araçların davalı adına tescil olunduğunu, 35 EB 7180 plakalı Mercedes Benz marka aracın davalı adına alındığını, kredi taksitlerinin ortaklık hesabından ödendiğini, müvekkiline şirket kurduranın davalı olduğunu, bu şirketin hiç bir şekilde ve surette aktif hale gelmediğini, davalı ile olan ortaklık son bulduktan sonra da müvekkilin bu şirketi kapatmak zorunda kaldığını, müvekkilinin ortaklık devam ederken hiç bir şekilde ve surette başka bir şirkette zaman ve mesai harcamadığını ileri sürerek, kararın kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; ortaklığın taraflar arasında 24.12.2014 tarihinde başladığı ve fiilen 20.07.2015 tarihinde sona erdiği, ortaklık sözleşmesinin başladığı tarihten itibaren ortaklık adına herhangi bir otomat makinesi ya da araç alınmadığı, davacının dava dilekçesinde bildirdiği ve davalı adına kayıtlı olan tüm araçların ortaklık başlangıç tarihinden önce davalı adına alındığı gibi ortaklık sözleşmesi uyarınca paylaşım harici bırakıldığı, ancak araçların ve otomat makinelerinin ortaklık adına kullanıldığı anlaşıldığından tasfiye kapsamına dahil edilmemesinde hukuka aykırılık görülmediği, ortaklık sözleşmesi fiilen sona erdikten sonra 29.07.2015 tarihinde yine davalı adına alınan 35 EB 7180 plakalı Mercedes marka aracın da tasfiye ye dahil edilmemiş olmasında isabetsizlik bulunmadığından davacı vekilinin anılan hususlara değinen tüm istinaf nedenlerinin yerinde görülmediği, ortaklık süreci içinde yapılan hesaplamaya göre bilanço karının 79.266,36 TL olduğu, bu karın %40 ını oluşturan 31.706,64 TL'sinin davacıya, bakiyesinin davalıya ait olacağının sözleşme gereği olup; davalının bu süre içinde ve dışında davacı hesabına toplam 69.050,93 TL ödeme yaptığı usulüne uygun tutulan ve tasdikleri yapılan ticari defterler ve banka kayıtlarıyla sabit olduğundan, davalının davacıya fazladan 37.344,39 TL ödeme yaptığı belirlendiğinden, davacı vekilinin alacağı olduğu yönündeki istinaf nedenlerinin hukuka uygun olmadığı, davacı ortaklık sözleşmesinin davalı tarafından nedensiz haksız yere feshedildiğini ileri sürerek sözleşmenin 7 inci maddesi uyarınca cezai şart isteminde bulunmuş ise de, davalının sözleşmeyi nedensiz haksız olarak feshettiği hususunun davacı tarafından yasal deliller ile ispatlanamadığı, davacı ortaklığa birikimini ve emeğini sermaye olarak koymasına rağmen tanık beyanları uyarınca davacının haftada iki gün özellikle de ödemelerin yapıldığı günlerde iş yerine geldiği, taraflar arasında çıkan tartışma sonrası da 20.07.2015 tarihinden itibaren hiç gelmediği, davalının gelmesini istediğine yönelik mesajlarına, telefonlarına rağmen ortaklığa devam iradesini göstermediği belirlendiğinden, feshin haksız bulunduğu hususunun dosya içeriğine uygun bulunmadığı, davacının davalı ile ortaklığı devam ederken 03.03.2015 tarihinde Karşıyaka Vergi Dairesinde mükellefiyet başlangıcı yaptığı, 21.07.2015 tarihinde nakil ile Balçova Vergi Dairesi mükellefi olduğu ve 20.05.2016 tarihinde terk yoluyla faaliyetine son verdiği, davacının bu iş yeri faaliyetinin davalı ile ortaklık sözleşmesine konu iş yeri faaliyetiyle aynı olduğu gibi ortaklık ilişkisine özgülediği bilgi birikimini ve emeğini dava dışı kendi işletmesine vermesi nedeniyle ortaklık sözleşmesini açıkça ihlal ettiği, güvene dayalı ortaklık ilişkisinin aleyhine ve zararına faaliyetlerde bulunduğundan davacının cezai şart isteğinin reddine karar verilmesinin dosya içeriğine uygun olduğu gerekçesiyle, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili; istinaf sebeplerini tekrar ederek, kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, adi ortaklığın tasfiyesi ile bu ortaklıktan kaynaklanan kar payının ve cezai şartın tahsili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 639, 642 vd maddeleri

3. Değerlendirme

1.Taraflar arasında 24.12.2014 tarihli sözleşme ile adi ortaklık ilişkisi kurulduğu hususu tartışmasızdır.

2. Anılan sözleşmede adi ortaklık ilişkisinin süresi, sona erme nedenleri ve sona erme tarihi düzenlenmemiştir.

3. Adi ortaklığın sona erme sebeplerini düzenleyen 639 uncu maddenin birinci fıkrasında "Bütün ortakların oybirliğiyle karar vermesiyle" ortaklığın sona ereceği düzenlenmiştir. Anılan kanun hükmü ile birlikte somut olay değerlendirildiğinde; 20.07.2015 tarihinde ortaklığın sona ermesi hususunda ortakların oybirliği ile aldığı bir kararın bulunmadığı anlaşılmaktadır

4. İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan tasfiye kurulu raporunda ise; adi ortaklığın 20.07.2015 tarihinde sona erdiği kabul edilerek, ortaklık süresince edinilen herhangi bir mal varlığı bulunmadığından tasfiye usulünün uygulanmadığı, edinilen gelirler üzerinden yapılan inceleme sonucunda bilanço karının ödenen miktardan düşük olduğu gerekçesiyle tasfiye alacağı bulunmadığı belirtilmiş olup, istinaf başvurusunu inceleyen Bölge Adliye Mahkemesince de ortaklık sözleşmesinin 20.07.2015 tarihinde fiilen sona erdiği kabul edilmiştir.

5. Davalının 03.03.2016 tarihli cevap dilekçesinde; ortaklığın fiilen ve hukuken devam ettiğini belirttiği, davalı tanığı ...'un beyanında; "2015 yılı Ekim sonu itibariyle davalı davacının artık hiçbir masrafını karşılamadı. Adi ortaklık fiilen son buldu." şeklinde ifade ettiği, yine davalı tanığı Nuray Dağtaş'ın beyanında; "2015 yılı eylül ya da ekim ayı idi, bana depo sayımını yaptırdı, ondan sonra bir kaç sefer firmaya geldi daha sonra hiç gelmemeye başladı, davalı davacıya ulaşamamış, bana da firmadan arattırdı bende kendisine ulaşamadım, bunun üzerine davalının bana yazdırdığı maili davacının elektronik posta adresine gönderdim, elektronik posta da nerdesin sana ulaşamıyoruz, şirkette beni yalnız bıraktın, maili okuduğun zaman ara, dön, gel, konuşalım diye yazıyordu, ben davacı ile davalının herhangi bir kavga ettiğini duymadım," şeklinde söylediği görülmüştür. Açıklanan bu hususlar ile dava dilekçesi birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasındaki adi ortaklığın 20.07.2015 tarihinde son bulmadığı, aksine bu tarihten sonra ortakların bir araya gelerek ortaklık hakkında görüşmeler yaptıkları tartışmasızdır.

6. Bu durumda, İlk Derece Mahkemesince; taraflar arasındaki ortaklığın 20.07.2015 tarihinde sona ermediği gözetilerek, ortaklığın davanın açıldığı 26.01.2016 tarihinde önce sona erip ermediğinin tespit edilmesi, ortaklık dava tarihinden önce sona erdiğinin tespit edilmesi halinde bu tarih esas alınarak tasfiye işlemlerinin yerine getirilmesi, ortaklığın dava tarihinden önce sona ermediğinin tespiti halinde ise; davacının isteminin 6098 sayılı Kanun’un 639 uncu maddesinin yedinci fıkrası uyarınca ortaklığın haklı sebeple feshi ve tasfiyesi olduğu gözetilerek, karar tarihine en yakın tarih itibariyle tasfiye işlemlerinin yerine getirilmesi, sonrasında ise ortaklığın feshine ve davacının tasfiye alacağı istemi hakkında bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

7. Bozma nedenine göre, davacının sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına karar verilmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 373 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının aynı Kaunun'un 371 inci maddesi uyarınca davacı yararına BOZULMASINA,

3. Bozma nedenine göre, davacının sair temyiz itirazlarının şimdilik incelemesine yer olmadığına,

Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

07.03.2024 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

(Karşı Oy)

KARŞI OY

Mahkemece. Adi ortaklık ilişkisinin fiilen 21.07.2015 tarihinde sona erdiğinin yerli yerince tespit edildiği, ortaklık bilançosunun çıkartıldığı, bilirkişi raporuna göre bilanço uyarınca davacıya yapılması gereken adi ortaklık payının fazlasıyla yapıldığı, bilançonun aksini kanıtlayan bir belge veya delilin sunulmadığı ortaklık ilişkisinin feshinde, davacının uyarılara rağmen iş yerine gelmemesi, ortaklık ilişkisinin fiilen sona erdiği 21.07.2015 tarihinden önce 30.03.2015 tarihli bir başka işletme açmış olması nedeniyle sadakat yükümlülüğünü aykırı davranış sebebiyle ortaklık ilişkisinin sona ermesinde kusurlu olduğu, kusurlu tarafın cezai şart talebinde bulunmasının yerleşik içtihatlara göre mümkün olmadığı hususları dikkate alındığında davanın reddine dair Mahkeme kararını isabetli bulduğumdan ve onama düşüncesinde olduğumdan, bozma yönündeki çoğunluk görüşüne katılmıyorum.