Logo

3. Hukuk Dairesi2023/2698 E. 2024/831 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Vekilin hesap verme yükümlülüğüne aykırı davranması nedeniyle vekil tarafından yapılan tahsilatın müvekkile ödenmesi talebiyle açılan ilamsız icra takibine yapılan itirazın iptali ile vekalet ücretine ilişkin alacak ve manevi tazminat taleplerinin karşı karşıya getirildiği bir uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Vekilin müvekkilden aldığı fazla miktarı gösteren makbuzun tahrif edildiği bilirkişi raporuyla tespit edilmesi ve davalı vekilin hesap verme yükümlülüğünü yerine getirmediğinin anlaşılması gözetilerek, yerel mahkemenin davacının alacak talebini kısmen kabulüne, davalının vekalet ücreti ve manevi tazminat talebini ise reddine ilişkin kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/763 E., 2023/39 K.

Taraflar arasındaki avukatlık vekalet ilişkisinden doğan alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davalı- karşı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; davacının trafik kazası sonucu uğradığı zararların tazmini hususunda davalı avukatları vekil tayin ettiğini, kaza nedeniyle davalılar tarafından sigorta şirketlerinden tahsil edilen paraların tarafına eksik ödendiğini, bunun üzerine ihtarname ile tahsil edilen paraların akıbetini sorduğunu ve davalıları vekaletten azlettiğini, alacağının tahsili için icra takibi başlattığını ancak davalıların takibe itiraz ettiklerini belirterek davalıların haksız ve dayanaksız itirazlarının 85.861,00 TL asıl alacak üzerinden iptali ile alacağının sigorta şirketinin yaptığı ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-karşı davacı ... vekili; sigorta şirketlerinden poliçe bedellerinin tahsiline ilişkin işleri takip ederek sonuçlandırdıklarını, davacıya ödeme yaptıklarını, ağır ceza davasını sonuçlandırdıklarını, tazminat davası açıp takip ettiklerini, azlin haksız ve kötü niyetli olduğunu, davacının imzaladığı ibranameye göre 150.000,00 TL için davalı-karşı davacı avukatının zimmetini ibra ettiğini, taraflarının haksız azil nedeniyle açtıkları tazminat davası sebebiyle vekalet ücretinden yoksun kaldığını belirterek davanın reddi ile kötü niyet tazminatının davacı-karşı davalıdan tahsiline, karşı dava yönünden ise fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 20.000,00-TL vekalet ücret alacağı ile 15.000,00- TL manevi tazminatın azil tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davacı - karşı davalıdan tahsilini istemiş, ıslah dilekçesi ile talebini 156.993,00 TL ye çıkarmıştır.

Davalı ... vekili; davalının dava konusu vekalet sözleşmesinde taraf olmadığını, sadece diğer davalıya işlerinin yoğunluğu nedeniyle yardım ettiğini, bütün işlerin ...'nın denetiminde yapıldığını, sigorta şirketlerinden alınan paraların makbuz karşılığı ...'ya teslim edildiğini belirterek davanın reddine ve davacı aleyhine kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.

III. MAHKEME KARARI

Gaziosmanpaşa 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 30.12.2014 tarihli ve 2010/839 E., 2014/887 K. sayılı kararı ile "davacı, davalılardan tazminat alacağını makbuz tarih 17.09.2007 en geç cevabi ihtarnamenin 15/01/2008 tarihinde tebliği ile öğrenmiştir. Zamanaşımının başlangıç tarihi 15.01.2008 tarihidir. Avukatlık kanunun 40 ıncı maddesine göre zamanaşımı 15.01.2009 tarihinde dolmuştur. Takip tarihi ise 17/06/2010 dur. Dolayısıyla davacının davalılar hakkında tazminat talebi zamanaşımına uğramıştır. Davalı karşı davacılar vekilinin inkar tazminatı istemin ise de, taraflar arasındaki vekalet sözleşmesinin bulunması, bir kısım bedelin davalıların zimmetinden kalması nedeniyle davacının haksız olması yeterli olmayıp kötü niyetli de olması gerekir. Tartışmalı bir konuda davacının kötü niyetli olduğu kabul edilemez. Bu nedenle davalıların istemiş olduğu kötü niyet tazminatı yerinde değildir." gerekçesiyle asıl davanın reddine ve karşı davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davacı-karşı davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 30.11.2016 tarihli ve 2015/12038 E., 2016/22476 K. sayılı ilamı ile; davalı avukatların hesap verme yükümlülüğünü yerine getirdikleri tarihe kadar zamanaşımının işlemeyeceği dikkate alınarak işin esasının incelenmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile asıl davanın zamanaşımından reddedilmesi ve vekalet ilişkisi ve azil işlemi bir bütün olduğundan öncelikle azlin genel anlamda haklı olup olmadığı net bir şekilde belirlenerek sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, mahkemece eksik inceleme ve yanlış değerlendirme ile karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu belirtilerek hükmün, davacı-karşı davalılar yararına bozulmasına karar verilmiştir.

B. İkinci Bozma Kararı

1. Bozmaya uyan İlk Derece Mahkemesince verilen 12.12.2019 tarihli ve 2017/65 E., 2019/842 K. sayılı kararda; "Bilirkişi tarafından, 24.879,15 TL sigorta işleri, 2.000,00 TL ağır ceza dosyası üzerinden 26.879,15 TL vekalet ücreti hesap edilip, 165.861,00 TL sigortadan yapılan tahsilattan vekil edene ödenen 80.000,00 TL ve takip edilip sonuçlanmış işler vekalet ücreti olan 26.879,15 TL mahsup edilerek vekil edenin bakiye alacağı 58.981,15 TL olarak hesaplanmış ise de, taraflar ağır ceza dosyası için 20.000 TL ücret kararlaştırdığından, ücret sözleşmesi uyarınca bu miktarın vekil edene ödenmesi gereken tutardan mahsubu gerekir. Bu halde vekilin vekil edene iade ile yükümlü olduğu miktar 40.981,85 TL dir." gerekçesiyle asıl davanın kısmen kabul kısmen reddi ile takibin 40.981,85 TL asıl alacak ve 9.438,20 TL takip öncesi işlemiş faiz üzerinden takip talebindeki şartlarla devamına, karşı davanın ise reddine karar verilmiştir.

2. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davalı-karşı davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

3. Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, 29.06.2021 tarihli ve 2021/3649 E., 2021/7479 K. sayılı kararıyla; davalı-karşı davacının 17.09.2007 tarihli makbuz başlıklı belgenin ibra niteliğinde olduğunu ve eksik değil fazla ödeme yapıldığını beyan ettiğini, bu durumda Mahkemece davalılar arafından aslı sunulan belge ile davacı-karşı davalı tarafından sunulan belge aslı temin edilmek suretiyle, belgede tahrifat yapılıp yapılmadığı noktasında bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle hüküm tesisi gerekirken, yazılı şekilde eksik incelemeyle yetinilerek hüküm tesisinin bozma nedeni olduğu belirtilerek bozma kararı verilmiştir.

C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, bozma ilamı doğrultusunda yapılan yargılamada; "Yargıtay bozma ilamındaki bozma gerekçesi doğrultusunda 17.09.2007 tarihli makbuz asıllarının taraflardan istenildiği, davacı-karşı davalı vekilince daha önce dosyaya fotokopilerini ibraz etmiş oldukları 4 adet makbuzun asıllarının kendilerinde bulunmadığını beyan ettikleri, davalı karşı davacı tarafça ibra niteliğinde olduğu iddia edilen 17.09./2007 tarihli makbuz başlıklı belgenin aslının daha önce dosyaya ibraz edildiği, her ne kadar dosyada fotokopileri bulunan 4 adet makbuzun asılları bulunmasa da esas olarak davalı karşı davacı tarafın ibra iddiasının dayanağı olan ve davacı karşı davalı tarafça üzerinde ekleme suretiyle tahrifat yapıldığı iddia olunan makbuz aslı temin edildiğinden söz konusu makbuz aslı üzerinde adli tıp kurumundan ve güzel sanatlar fakültesi öğretim üyelerinden oluşan bilirkişi heyetinden ayrı ayrı rapor alınmış olup alınan raporlarda söz konusu makbuza ekleme yapılarak tahrifata neden olunduğu hususunun tespit edildiği, bu durumda söz konusu makbuz başlıklı belgeye itibar edilemeyeceği, bu belgenin davalı karşı davacının ibra iddiasının dayanağı olamayacağı, bu durumda davalı karşı davacının fazladan ödeme yaptığı iddiasının ispat edilemediği" gerekçeleriyle asıl davanın kısmen kabul kısmen reddi ile takibin 40.981,85 TL asıl alacak ve 9.438,20 TL takip öncesi işlemiş faiz üzerinden takip talebindeki şartlarla devamına, karşı davanın ise reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-karşı davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı-karşı davacı vekili; davacının sahtecilik yaptığının kanıtlandığını, azlin haksız olduğunu, avukatlık ücret sözleşmesine göre avukatın ücretini peşin alma hakkı bulunduğu, gerekçeli kararda belirtildiği gibi eksik değil fazla ödeme yapıldığını, bozma kararı sonrası aynı hukukçu bilirkişilerden ek rapor alınmasının bozma kararına uygun olmadığını, yeni bir bilirkişi ekibi kurulması gerektiğini, davalı avukatın yürüttüğü tazminat davasında yoğun çalışmasının karşılığını alamadığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, asıl dava için vekilin hesap verme yükümlülüğüne aykırı davranması hukuksal nedenine dayalı vekil tarafından yapılan tahsilatın asile ödenmesi istemli ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali istemine; karşı dava için ise, vekalet sözleşmesinden kaynaklı ücret alacağı ve manevi tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6 ncı maddesi; "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür." şeklindedir.

2. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 502 ve devamı maddeleri.

3. Değerlendirme

Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hakim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere, kararın bozmaya uygun olmasına göre, özellikle 08.12.2022 tarihli bilirkişi raporuna göre asıl davanın kısmen kabulüne ve karşı davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla, davalı-karşı davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Davalı-karşı davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanununa uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

6100 sayılı Kanun'un Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,

28.02.2024 tarihinde oybirliği ile karar verildi.