"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ: Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/2171 E., 2023/181 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ: Niksar 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/180 E., 2022/388 K.
Taraflar arasındaki adi ortaklığın tespiti, tasfiyesi, tescil ve alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 01.10.2024 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Belli edilen günde gelen davacı asıl ile davacı vekili Avukat ... ve davalılar vekilleri Avukat ... ile Avukat ...'nın sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 11.00'de Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; davacının, amcası olduğu davalı gerçek kişiler ile aile bağları nedeniyle güven ilişkisi çerçevesinde uzun yıllar bir arada yaşadıklarını, ayrı gayrılarının olmadığını, ticari hayatlarında da birlikte hareket eden taraflar arasında adi ortaklık söz konusu olduğunu, davacının da ortağı olduğu davalıların adına ayrıca iki adet limited şirket bulunduğunu, davacının erkek çocuğunun bulunmaması sebebiyle davalıların cinsiyet ayrımı yaparak hakkını vermekten kaçındıklarını ve mal kaçırma çabası içinde olduklarını ileri sürerek; davalı gerçek ve tüzel kişilere ait taşımazlar, petrol istasyonu ve müştemilatının tapu kayıtlarına ve çekicilerin trafik kayıtlarına 3. kişilere devir ve temlikinin önlenmesi amacıyla teminatsız olarak yargılama sonuçlanıncaya kadar ihtiyati tedbir konulmasına, davacının davalı gerçek kişiler ile tüzel kişilere ortak olduğunun tespitine, ortaklığın tasfiyesine, malların paylaştırılarak 1/3'ünün davacıya verilmesine, olmadığı takdirde 1/3 değerinin belirlenerek ödenmesine, tescili gerekenlerin adına tesciline, payına düşen değerin dava tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalılar vekili; davacı tarafın taleplerinin zamanaşımına uğradığını, taraflar arasında adi ortaklığın veya ticari ortaklık mahiyetinde bir bağın bulunmadığını, davacı tarafın tanık dinletmesine de muvafakatlarının olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; taraflar arasında yazılı bir adi ortaklık sözleşmesi bulunmadığı, dosyadaki mevcut tüm yazılı deliller birlikte değerlendirildiğinde davacı ile davalılar arasında adi ortaklık ilişkisi kurulduğunu ispata yarar bir kayıt veya veriye rastlanılmadığı, taraflar arasındaki akrabalık ilişkisi nedeniyle dinlenen davalı tanık beyanları incelendiğinde taraflar arasında herhangi bir adi ortaklık ilişkisinin bulunmadığının anlaşıldığı, bazı davacı tanıklarının taraflar arasındaki ilişkiye dair somut bilgilerinin bulunmadığı, tarafların ortak olduğunu belirten davacı tanıklarının ise beyanlarının duyuma dayalı olduğu veya ortaklık ilişkisinin olduğu belirtilse de iç ilişkileri hakkında tam bir bilgilerinin bulunmadığının tespit edildiği, tanık beyanlarını destekler mahiyette yazılı herhangi bir kayıt da bulunmadığı, davalıların SGK kayıtlarının, özellikle davalı ...'nın 01.08.2004 - 31.01.2021 tarihleri arasında olacak şekilde davacı yanında gözükmesinin doğrudan taraflar arasında adi ortaklık ilişkisi olduğunu ispata yeterli görülmediği, davacının davalılar ile arasında adi ortaklık ilişkisini ispatlayamadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı vekili; taraflar arasında ortaklık ilişkisinin bulunduğunu, ailenin eskiden beri ihtiyaçlarını davacının giderdiğini, bu kapsamda davalıların ilkokulu bitirdikten sonra kendi yanında çalıştığını, davalı ...'in İpragaz bayiini kendisinin verdiği parayla devraldığını, davalıların dedesi ve davacının babasından kalan araziye ortak şekilde ev yaptıklarını ancak kendisinin payının verilmediğini, davalıların
lojistik-taşımacılık işine girmesinin kendisinin koyduğu sermayeyle olduğunu, bunun için aracını sattığını, Niksar Çamiçi mevkiinde bulunan bir arsanın parasını kendisinin ödediğini, ancak taşınmazın davalı ... üzerine yapıldığını, Dural Petrolün ve petrol istasyonunun kendisinin sağladığı paralarla kurulduğunu, tüm deliler toplanıp değerlendirilmeden karar verildiğini, davalıların davacı ile aralarında husumet olduğu iddiasıyla kredileri ödemekten kaçındıklarını, kredilerin davalı ... tarafından ödendiğini, tanıklarının beyanları ile de sabit olduğu üzere davacı ile davalıların 30-40 yıldır ortak olduklarını, dosyaya sunulan uzman görüşünü kabul etmediklerini, davanın inanç sözleşmesi olmayıp, adi ortaklığın tespiti ile tasfiyesi davası olduğunu, davalı ...'in altsoyu küçüklerin birbiriyle ve ayrıca anneleri Ayşe ile arasında menfaat çatışması olduğunu, bu sebeple her bir küçük için ayrı bir kayyımın atanması gerektiğini, kayyım tayin edilmeden yargılamaya devam edilmesinin yasaya aykırı olduğunu, bildirilen ikinci ve üçüncü tanık listesinde yer alan tanıkların dinlenmediğini, hukuki dinlenilme haklarının ihlal edildiğini, SGK kayıtlarının celp edilmediğini, davalıların kendisinin yanında işçi olarak çalışmış olmasının incelenmediğini, ayrıca talep ettikleri banka kayıtlarının istenilmediğini, tanık beyanlarının tarafların ortak olduğunu gösterdiğini ileri sürerek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
2. Davalı vekili; Mahkemenin davanın reddi kararı yerinde olmakla birlikte ihtiyati tedbirlerin kaldırılmamasının yerinde olmadığını, tedbirlerin durum ve koşullarının değiştiği gerekçesiyle kaldırılmasını talep etmelerine rağmen, taleplerinin istinaf yolu açık olmak üzere reddine karar verildiğini, davalı şirketlerin 2 yıldır devam eden tedbirler karşısında zor duruma düştüğünü ve mağduriyet yaşadıklarını, ticari hayatlarının olumsuz etkilendiğini, taraflar arasında yazılı adi bir ortaklık sözleşmesinin bulunmadığının sabit olduğunu, ihtiyati tedbirler için yaklaşık ispat şartının sağlanamadığını ileri sürerek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacının, davalı şirketlere ortak olduğunu iddia etmesi karşısında, davalılar tarafından adi ortaklık ilişkisinin inkar edilmesine, adi ortaklık ilişkisini ispat yükünün davacı üzerinde olmasına, toplanan delillere göre adi ortaklık ilişkisinin ispat edilememesinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve ihtiyati tedbir kararının etkisinin, aksi belirtilmediği taktirde, nihai karar kesinleşinceye kadar devam edeceği gerekçesiyle, başvuruların esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; istinaf sebeplerini tekrar ederek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; adi ortaklığın tespiti, tasfiyesi ve alacak istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 6 ncı maddesi,
2. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) ''ispat yükü'' başlıklı 190 ve 203 üncü maddeleri,
3. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 620 ve devamı maddeleri.
3. Değerlendirme
1. 6098 sayılı Kanun'un 620 nci maddesinin birinci fıkrasına göre; adi ortaklık sözleşmesi, iki ya da daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir.
2. Adi ortaklık sözleşmelerinde "şekil serbestisi" ilkesi uygulanmakta olup, ortaklık ilişkisinin sözlü olarak da kurulabilmesi mümkündür. Adi ortaklık sözleşmesinde şekil, ispat açısından önem arz etmektedir.
3. Taraflar arasında ortaklık ilişkisinin varlığına dair ihtilaf çıktığında, ispat yükü, ortaklık ilişkisinin varlığını iddia edene düşer.
4. Adi ortaklık ilişkisi, 6098 sayılı Kanun'un 620 nci maddesinde de tanımlandığı gibi sözleşme temeline dayanmakta olup, aynı zamanda bir hukuki işlemdir. Bu nedenle, 6100 sayılı Kanun'un 200 üncü maddesinde düzenlenen parasal sınırın üzerindeki ortaklık ilişkisinin varlığının ispatında, kural olarak, senetle ispat zorunluluğu geçerlidir.
5. 6100 sayılı Kanun'un 203 üncü maddesinde ise, senetle ispat zorunluluğunun istisnaları sayma yöntemiyle belirlenmiştir. Bunlardan biri de altsoy ve üstsoy, kardeşler, eşler, kayınbaba, kaynana ile gelin ve damat arasındaki işlemler olup, bu kişiler arasındaki işlemler miktar ve değerine bakılmaksızın tanıkla ispat edilebilir.
6. Yapılan bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; İlk Derece Mahkemesince her ne kadar taraflar arasındaki akrabalık ilişkisi nedeniyle tanık dinlenilmiş ise de, taraflar amca-yeğen olup, davacı tarafından yazılı delil başlangıcı niteliğinde belge de sunulamadığından davada adi ortaklığın ispatı için tanık dinlenilmesinin mümkün olmamasına, davacı vekilinin Niksar Asliye Hukuk (İş) Mahkemesinin 2013/55 E. sayılı dosyasında da davacının Durgunlar Lojistik ile alakasının olmadığını beyan etmiş olmasına, davacı tarafça sunulan belgelerin ispat için yeterli olmadığının anlaşılmasına göre, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
17.100,00 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davacı taraftan alınıp davalı tarafa verilmesine,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
01.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi