"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 46. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1091 E., 2023/209 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 7. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2016/145 E., 2022/43 K.
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalının istinaf başvurusunun esastan reddine, davacının istinaf başvurusunun kabulü ile, esas hakkında hüküm kurularak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; davacının 30.03.2011 tarihinden beri davalı şirketin avukatlığını yaptığını, 18.03.2016 tarihinde azledildiğini, azlin haksız olduğunu ve doğmuş vekalet ücretleri hakkında yaptıkları takibe haksız olarak itiraz edildiğini belirterek doğmuş ve muhtemel doğacak olan akdi ve yasal vekâlet ücretlerinin tahsili ve vaki haksız itirazın iptalini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; avukatlık sözleşmesi gereği aylık ödenecek ücret dışında nispi vekalet ücreti talebinin haksız olduğunu, davacının üstlendiği davalarda hatalı savunmalar nedeniyle şirketi zarar uğrattığını, dosyalar hakkında davalı şirketi yeterli derecede bilgilendirmediğini ve avukat müvekkil ilişkisinin zedelendiğini belirterek takip miktarının %20’sinden aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesini ve davanın esastan reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile "idare mahkemesi dosyasında davacı avukat tarafından dikkat ve özen borcuna aykırı olarak davanın usulden reddine sebep olunduğu; diğer bildirilen dosyalar, tanık beyanları ve tüm dosya kapsamındaki delillere göre taraflar arasındaki güven ilişkisinin zedelendiği, davalının davacıyı azilde haklı olduğu," gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne kısmen reddine ve itirazının iptali ile takibin 104.529,20 TL akdi vekalet ücreti ile 3.556,70 TL faiz alacağı üzerinden devamına karar vermiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili; tüm dosyaların azil tarihine dek dikkat ve özen borcuna uygun şekilde takip edildiğini, Yerel Mahkemenin haksız azil kararına gerekçe olarak gösterilen idare mahkemesi dosyasında davalının davayı zamanında bildirmediğini, tanık beyanları incelendiğinde davalı tarafın davaları ilgili evrakları ve yargılama masraflarını dahi süresinde ödemediğini ve buna rağmen davacının davaları layıkı ile takip ettiğini, tüm bu sebeplerle istinaf incelemesi neticesinde ilk derece mahkemesi kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili; azlin haklı olduğuna dair verilen karara herhangi bir itirazlarının bulunmadığını ancak bilirkişi hesaplamasının hatalı olduğunu, bilirkişi tarafından azilname tarihine kadar ücret hesaplaması yapılmış olmasının dosyadaki mevcut deliller ile çeliştiğini, tüm bu sebeplerle istinaf incelemesi neticesinde kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, ''Davalı şirketin kendine tebliğ edilen idari ödeme emrini davacı avukata süresinde bildirdiğini ve/veya verdiğini, davacı avukatın hak düşürücü süre içinde dava açmakta geç kaldığını yazılı belge ile ispat etmesi gereklidir. İdari dava açılmasında gecikme olduğu savunması kabul edilmemiştir. Öte yandan, davacının açmadığı teminat mektubunun nakte tahvilinin önlenmesi kapsamında tedbir talebi bakımından müvekkili için hukuki yararın ve menfaatin bulunup bulunulmayacağına karar vermek hukuk bilgisi bakımından ve danışmanlık görevi itibarı ile davacıya tanınmış bir haktır. Müvekkilinin talebini kabul etmemesi, somut olay bakımından davacı avukatın haklı azline olanak vermeyeceği anlaşılmıştır." gerekçeleriyle azlin haklı olmadığı belirtilerek davanın kısmen kabulüne ve toplam 238.996,97 TL üzerinden itirazın iptaline karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebeplerle kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, avukatlık vekaletinden haksız azil nedeniyle vekalet üceti alacağının tahsili için yapılan takibe vaki itirazın iptali istemine istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
a. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun, (TBK) 502 nci maddesi şöyledir:
"Vekâlet sözleşmesi, vekilin vekâlet verenin bir işini görmeyi veya işlemini yapmayı üstlendiği sözleşmedir. Vekâlete ilişkin hükümler, niteliklerine uygun düştükleri ölçüde, bu Kanunda düzenlenmemiş olan işgörme sözleşmelerine de uygulanır. Sözleşme veya teamül varsa vekil, ücrete hak kazanır."
b. TBK'nın 503 üncü maddesi şöyledir:
“Kendisine bir işin görülmesi önerilen kişi, bu işi görme konusunda resmî sıfata sahipse veya işin yapılması mesleğinin gereği ise ya da bu gibi işleri kabul edeceğini duyurmuşsa, bu öneri onun tarafından hemen reddedilmedikçe, vekâlet sözleşmesi kurulmuş sayılır."
c. 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 34 üncü maddesinde: "Avukatlar, yüklendikleri görevleri bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve avukatlık unvanının gerektirdiği saygı ve güvene uygun biçimde davranmak ve Türkiye Barolar Birliğince belirlenen meslek kurallarına uymakla yükümlüdürler." şeklindeki hüküm ise, avukatlık mesleğinin bir kamu hizmeti olması nedeniyle, Türk Borçlar Kanunu’nun 506 ncı maddesinde düzenlenen vekilin özen borcuna göre çok daha kapsamlı ve özel bir düzenlemedir. Avukatlık Kanunu'nun "Avukatın işi takipten vazgeçmesi, azli ve ücretin gününde ödenmemesi" başlıklı 174 üncü maddesinin ikinci fıkrasında: “Avukatın azli halinde ücretin tamamı verilir. Şu kadar ki, avukat kusur veya ihmalinden dolayı azledilmiş ise ücretin ödenmesi gerekmez.” hükmü mevcuttur. Bu hükme göre azil işleminin haklı nedene dayandığının kanıtlanması halinde müvekkil avukata vekalet ücreti ödemekle yükümlü değildir. Dairemizin kökleşmiş içtihatlarına göre haklı azil halinde ancak azil tarihi itibariyle sonuçlanıp, kesinleşen işlerden dolayı vekalet ücreti talep edilebilir. Buna karşılık haksız azil halinde ise avukat, hangi aşamada olursa olsun üstlendiği işin tüm vekalet ücretini talep etme hakkına sahiptir.
d. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 190 ıncı maddesi " İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir"
e. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6 ncı maddesi "kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür" düzenlemeleri mevcuttur.
3. Değerlendirme
Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesine ve kararda belirtilen gerekçelere göre, özellikle davacı avukatın dava açmakta geç kaldığının yazılı belge ile davalı tarafından ispat edilmesi gerektiği, ancak bunun yazılı olarak ispat edilemediği, 13.04.2021 tarihli bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli olduğu ve azlin haksız olduğu anlaşılmakla davanın kısmen kabulüne karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesi uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
28.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.