Logo

3. Hukuk Dairesi2023/2846 E. 2024/1110 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Hekimin tıbbi uygulama hatasından kaynaklanan ölüm nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemi.

Gerekçe ve Sonuç: Ceza mahkemesinde hekimin kusurlu olduğuna dair kararın kesinleşmiş olması ve hukuk hakiminin maddi vakıaların tespitinde ceza mahkemesi kararıyla bağlı olması, ayrıca hastanenin çalışanı hekimin eylemlerinden dolayı kusursuz sorumluluğunun bulunması gözetilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/2393 E., 2022/2482 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : Elazığ 2. Asliye (Tüketici) Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/492 E., 2022/123 K.

Taraflar arasındaki maddi-manevi tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacılar vekilinin başvurusunun süre nedeniyle usulden reddine, davalılar vekilinin başvurularının esastan reddine, resen yapılan inceleme sonucu İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden esas hakkında davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I.DAVA

Davacılar vekili; 21.03.2012 tarihinde müvekkillerinin müteveffa oğulları...u öksürük ve göğüs ağrısı şikayeti ile davalı şirkete ait Elazığ... Hastanesi acil bölümüne götürdüklerini, çocuğun Çocuk Hastalıkları Polikliniğine sevk edildiğini, poliklinikte görevli çocuk doktoru davalı ... tarafından muayenenin gerçekleştirildiğini, muayene öncesi müvekkillerinin çocuklarının astım hastası ve antibiyotiğe alerjisi olduğunu söylediklerini, davalı doktor tarafından muayene yapılıp astım ilacı yazıldığını, reçete düzenlenerek çocuğun taburcu edildiğini, ertesi gün müvekkilinin Yurtbaşı Sağlık Ocağında davalı doktorun yazmış olduğu reçetede IESEF adlı iğneyi çocuğa yaptırdığını, iğne yapıldıktan kısa bir süre sonra çocuğun dilinin kaşındığını söylemesi üzerine sağlık ocağında ilk müdahalenin yapıldığını ve akabinde Elazığ Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma Hastanesi yoğun bakım servisine kaldırıldığını, çocuğun kalbinin durması nedeniyle hayatını kaybettiğini, müvekkillerinin muayene esnasında davalı doktora çocuğun antibiyotik alerjisi olduğunu belirtmelerine rağmen hekimin hastanın geçmiş öyküsünü oluşturmadığını, dolayısıyla hangi ilaçlara alerjisinin olduğunu araştırmadığını, bu nedenle yanlış tedavi uyguladığını ve özen yükümlülüğüne aykırı davranmak suretiyle çocuğun ölümüne sebebiyet verdiğini, reçetede yazılan ilaçların açıkça astım hastaları tarafından kullanımına kısıtlama getirilmesine rağmen doz aşımı da yapılmak suretiyle davalı doktor tarafından çocuğa reçete edildiğini, davalı hekimin bilgilendirme sorumluluğunu aykırı davranarak ilacın tam teşekküllü bir hastanede enjekte edilmesi gerektiği konusunda müvekkillerini uyarmadığı ve bilgilendirmediğini ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile her bir davacı için 500,00 TL destekten yoksun kalma tazminatı ile her bir müvekkil için 100.000,00 TL olmak üzere 200.000,00 TL manevi tazminatın avans faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiş; 28.11.2019 tarihli dilekçe ile maddi tazminat talebini davacı ... yönünden 51.641,24 TL'ye, davacı ... yönünden 61.831,24 TL'ye yükseltmiştir. 09.06.2019 tarihli dilekçesinde ise; davalarını tüzel kişiliği devam eden ...Özel Sağlık Hizmetleri A.Ş.'ye yönelttiklerini beyan etmiştir.

II. CEVAP

Davalılar ... Hizmetleri AŞ ve ... vekili; öncelikle davalı olarak gösterilen Medical Park Hastanesinin 1 Ocak 2013 tarihinden itibaren hizmet vermeye başladığını, bu tarihten önce aynı adreste hizmet veren... Hastanesi ile herhangi bir devir ilişkisinin bulunmadığını, bu nedenle Medical Park Hastanesi açısından husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davalı hekim yönünden ise Elazığ 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2013/199 E. sayılı dosyasında hekimin sanık sıfatı ile yargılandığını, dosya içerisinde bulunan Adli Tıp Kurumu raporu incelendiğinde tedaviden kaynaklı hiçbir kusurun bulunmadığının kesinlik kazandığını, ceza dosyası içinde bulunan raporlardan anlaşılacağı üzere davalı hekimin müteveffa hasta hakkındaki teşhisi ve tedavisinde hiç bir hata ve ihmal bulunmadığı gibi, yanlış teşhis ve tedavi yapıldığına dair bir saptama da bulunmadığını, müteveffaya enjeksiyon yapılan yerin sağlık ocağı olduğunu, bu sağlık ocağında hekim bulunduğu gibi enjeksiyonu da bir hemşirenin yaptığını, dolayısıyla enjeksiyonu yapan kamu görevlisinin kusurlu olup olmadığının da araştırılması gerektiğini, enjeksiyondan 1 hafta sonra hastanın vefat ettiğini, bu süre içerisinde Fırat Üniversitesi Araştırma Hastanesinde tedavi görmüş olduğunu, vefat olayının bu tedavinin yanlış yapılmasından kaynaklanıp kaynaklanmadığının araştırılması gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; tarafların dilekçeleri, duruşmadaki beyanları, tıbbi kayıtlar, ceza dosyası, ATK raporu, tanık beyanları ve tüm dosya kapsamından müteveffa çocuğun uzun yıllardan beri astım hastası olması nedeni ile davacı babanın, çocuğunun alerjisinin olduğunu davalı doktora söylediği yönündeki beyanlarının hayatın olağan akışına daha uygun olduğu ve davalı doktorun müteveffanın ölümünde kusurlu olduğunun kabulü ile davanın maddi tazminat yönünden kabulüne, manevi tazminat yönünden kısmen kabulüne, davacı baba ... için 40.000,00 TL, anne ... için 40.000,00 TL olmak üzere toplam 80.000,00 TL manevi tazminatın 01.04.2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken müteselsilen tahsiline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacılar vekili; asıl karara yönelik olarak; davacılar yararına hükmedilen manevi tazminat miktarının düşük olduğunu, davacıların yaşadığı manevi zararın karşılanabilmesi için manevi tazminatın amacına uygun olarak miktarın belirlenmesi gerektiğini, bu nedenle manevi tazminat yönünden kararın kaldırılarak her bir davacı için 100.000,00 TL manevi tazminatın davacılara verilmesine karar verilmesini talep ettiklerini, istinaf isteminin süre yönünden reddine ilişkin 27.05.2022 tarihli ek karara yönelik olarak; gerekçeli karar tebligatının yetki belgesi bulunan avukata yapılmış olması nedeniyle usulüne uygun olmadığını, bu nedenle istinaf dilekçesinin süresinde verildiğini beyan ederek istinaf isteminde bulunmuştur.

Davalılar (... Hizmetleri AŞ, ...Özel Sağlık Hizmetleri San. ve Tic. AŞ ve ...) vekili; öncelikle davanın Medical Park Hastanesine yönelik açıldığını, ancak Medical Park Hastanesi'nin tüzel kişiliği olmadığını, hastanenin tüzel kişiliğinin ... Hizmetleri AŞ olduğunu, olayın gerçekleştiği... Hayat Hastanesi ile ... Hizmetleri AŞ arasında herhangi bir organik bağın olmadığını, bu nedenle ilk etapta açılan davanın ... Hizmetleri AŞ yönünden usulden reddine karar verilmesi gerekirken yargılamaya devam edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, diğer davalı ...Özel Sağlık Hizmetleri AŞ yönünden de yöntemine göre açılmış bir dava bulunmadığını, davacıların taleplerinin zamanaşımına uğradığını, davalı hekim ve şirket yönünden temerrüt durumun söz konusu olmadığı halde olay tarihinden itibaren tazminatlara faiz yürütülmesinin hukuka aykırı olduğunu, davalı hastanenin çalıştırmış olduğu hekim ...'nu seçerken gerekli mesleki bilgi ehliyet ve tecrübeye dikkat ederek gerekli özeni gösterdiğini, bu nedenle 6098 sayılı TBK'nın 66 ncı maddesi gereğince adam çalıştıranın zararın oluşmasının engellenmesinde gerekli özenin varlığı halinde sorumlu tutulmayacağı hükmü gereğince hastanenin tazminattan sorumlu tutulmaması gerektiğini, davalı hekim yönünden ise gerek ceza dava dosyası ve gerekse hukuk dosyasında alınan Adli Tıp Kurumu raporlarında çelişkiler bulunduğunu, ceza dosyasında bulunan Adli Tıp Genel Kurulu raporunun ihtisas dairelerine göre daha üst bir kuruldan alınan rapor olduğunu, bu nedenle ihtisas kurulu raporuna itibar edilmesinin doğru olmadığını, davacının davalı hekimi çocuğun enjeksiyon alerjisinin bulunduğu yönünde bilgilendirmesi durumunun dosyada ispat edilemediğini, hastaya yapılan enjeksiyonun Yurtbaşı Sağlık Ocağında yapıldığını, burada doktor ve hemşirelerin bulunduğunu, enjeksiyonun bir sağlık kuruluşunda yapılması nedeniyle davalı hekime kusur yüklenemeyeceği hususunun dosyada değerlendirilmediğini, müteveffanın enjeksiyondan bir hafta kadar sonra vefat ettiğini, bu süre zarfında Fırat Üniversitesi Araştırma Hastanesinde tedavi gördüğünü, bu hastanede yapılan tedavinin doğru olup olmadığını vefat olayına etkisi olup olmadığının araştırılmadığını, davacılar yararına hükmedilen manevi tazminat miktarının yüksek olduğunu, davalılar temerrüde düşürülmediği halde olay tarihinden itibaren faiz yürütülmesinin hukuka aykırı olduğunu, manevi tazminatın reddedilen kısmı için her bir davalı yararına ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken tek vekalet ücretine hükmedilmesinin doğru olmadığını belirterek istinaf isteminde bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacı vekili tarafından 11.03.2019 tarihli yetki belgesi ile vekaletnamedeki tüm yetkileri kapsayacak şekilde Av. ...'e usulüne uygun yetki belgesi ile davayı takip yetkisi tanıdığı, dayanak vekâletnamede vekilin vekil eden adına her türlü evrakı tebliğ ve tebellüğe yetkili olduğu, bu yetki belgesi kapsamında Av. ...'ün duruşmalara katıldığı, Mahkemece bu yetki belgesi kapsamında gerekçeli karar tebliğinin bu vekile yapılmasında usulsüzlük bulunmadığı, Mahkemenin gerekçeli kararının davacılar vekili Av. ...'e 26.03.2022 tarihinde tarihinde tebliğ edildiği, istinaf dilekçesinin iki haftalık istinaf süresi geçtikten sonra, Av. ... tarafından UYAP üzerinden 18.05.2022 tarihinde sunulmuş olup, süresinden sonra yapılan istinaf başvurusu nedeniyle Mahkemece ek karar ile istinaf dilekçesinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, dava konusu olayın gerçekleştiği 2012 yılında tedavi yapılan hastanenin bulunduğu yerde başlangıçta ...Özel Sağlık Hizmetleri San. ve Tic. AŞ tarafından işletilen "Özel Elazığ Damla Hastanesi" bulunmakta iken, 01.01.2013 tarihinden sonra ... Hizmetleri AŞ tarafından işletilen Medicalpark Hastanesinin faaliyette bulunduğu, davalı hekimin diğer davalı hastanede çalışmaya devam ettiği, hastanelerin aynı binada hizmet verdiği hususlarının incelenmesinde davacı tarafın kabul edilebilir bir yanılgıya düştüğü ve taraf değişikliği isteminin dürüstlük kuralına aykırı olmadığı, gerek öğretide ve gerekse Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatlarında, ceza hakiminin tespit ettiği maddi olaylarla ve özellikle “fiilin hukuka aykırılığı” konusu ile hukuk hakiminin tamamen bağlı olacağının kabul edildiği, 6098 sayılı TBK'nın 74 üncü (818 sayılı BK m. 53) hükmü uyarınca kusura ve kusurun derecesine ilişkin Ceza Mahkemesi kararı hukuk hâkimi yönünden bağlayıcı olmamakla birlikte yargılama sırasında Elazığ 2. Asliye Hukuk Mahkemesince Adli Tıp Kurumu 8. İhtisas Kurulu raporunda da ceza yargılamasında yapılan kusur tespitleri ile örtüşen kusur atfının yapıldığı, ayrıca bu tespit ile ceza mahkemesinde varlığı kesinleşen maddi olay karşısında hukuk hakiminin bağlı olduğu ve yeniden tartışılma olanağının bulunmadığı ve doktor ...'nun kusurlu olduğunun tespitinde bir isabetsizlik görülmediği, olayın oluşumu, kusur durumu, davacıların olay nedeniyle duyduğu acı ve elemin niteliği ve kapsamı, çocuğun yaşı, çocuğun ölümünün anne ve baba üzerinde yarattığı telafisi güç manevi zararın tatmini dikkate alındığında davacılar için manevi tazminata hükmedilmesinde isabetsizlik bulunmamakla birlikte; meydana gelen olayın vehameti ve davacılar üzerindeki etkisinin para ile ölçülemeyecek derece fazla olması dikkate alındığında; davacıların manevi tazminata yönelik istinaf istemlerinin süre yönünden reddedilmesi ve manevi tazminatın miktarı yönünden sadece davalı tarafın istinaf itirazlarının incelenmesi nedeniyle, istinafa gelen tarafın sıfatı gözetilerek yapılan değerlendirmede davalıların manevi tazminatın miktarına yönelik istinaf itirazları da yerinde görülmediği, müteselsil sorumluluklarına karar verilen davalılar yönünden, reddedilen manevi tazminat tutarı yönünden tek vekalet ücretine hükmedilmesinin doğru olduğu, haksız fiil tarihinin vefat tarihi olduğu kabul edilerek, faiz başlangıcı yönünden bu tarihin esas alınmasının yerinde olduğu, kamu düzeni yönünden re'sen yapılan incelenmede; davanın başlangıçta ... Hizmetleri AŞ aleyhine açıldığı, davacılar vekili tarafından taraf değişikliği talep edilmesi üzerine Mahkemece ara karar ile davalı ... Hizmetleri AŞ'nin davalı sıfatından çıkarılmasına ve ...Özel Sağlık Hizmetleri San. ve Tic. AŞ'nin davalı olarak eklenmesine karar verildiği halde gerekçeli karar başlığında davalı olarak ... Hizmetleri AŞ'nin yazılması ve hüküm fıkrasında da davalıların isimleri yazılmadan tazminatların "davalılardan müştereken ve müteselsilen alınmasına" karar verilmesinin hükmün infazında tereddüte yol açacak şekilde olduğu, davanın tarafı olmaktan çıkartılan ... Hizmetleri AŞ hakkında, karar verilmesine yer olmadığına şeklinde hüküm sonucu tesis edilmesi gerekirken, Mahkeme kararında bu yönde bir hüküm kurulmamasının da yerinde olmadığı, öte yandan, 6100 sayılı HMK'nın 124/4 üncü maddesi nazara alınarak, davanın tarafı olmaktan çıkarılan ... Hizmetleri AŞ lehine de vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle davalılar vekilinin istinaf itirazlarının reddine, re'sen görülen kamu düzeni aykırılık yönünden yapılan inceleme sonucunda Mahkeme kararının infazında tereddüt bulunması nedeniyle İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, hükmedilen tazminatların davalılar ...Özel Sağlık Hizmetleri San. ve Tic. AŞ ile ...'ndan müştereken ve müteselsilen tahsiline, ... Hizmetleri AŞ yönünden ise, davacılar vekilinin talebi üzerinde davada iradi tarafa değişikliği kabul edildiğinden, bu davalı aleyhine olumlu ya da olumsuz herhangi bir karar verilmesine yer olmadığına, 6100 sayılı HMK m. 124(4) hükmündeki âmir düzenleme uyarınca, davanın tarafı olmaktan çıkarılan ve aleyhine dava açılmasına sebebiyet vermeyen bu davalı lehine dava dilekçesindeki değer üzerinden vekalet ücretine hükmedilmesine ayrıca İlk Derece Mahkemesinin 27.05.2022 tarihli ek kararı usul ve yasaya uygun ise de, Mahkemece verilen asıl kararının Dairece kaldırılarak yeniden hüküm kurulması nedeniyle, söz konusu ek karar bakımından da İlk Derece Mahkemesinin yerine geçilmek suretiyle davacılar vekilinin istinaf talebinin süre yönünden reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacılar vekili; Av. ...'ün, ön inceleme duruşmasının takibi için yetkili kılındığını, adı geçen avukatın dosyayı takip etmemekte olup söz konusu yetki belgesi ile yalnızca bir kereliğine ön inceleme duruşmasına katıldığını, buna rağmen gerekçeli kararın ... isimli davayı takip etmeyen meslektaşa tebliğ edildiğini, davayı takip eden avukat yerine vekaletnamede ismi geçse dahi davayı takip etmeyen avukata yapılan tebligatın geçerli sayılmayacağını, hükmedilen manevi tazminatın düşük olduğunu, dava dilekçesinde, esaslı yanılgı sonucunda ... Hizmetleri A.Ş.'nin tarafınca davalı olarak gösterildiğini, daha sonra bu yanlışlığın giderildiğini, bu sebeple davanın başından itibaren uyuşmazlık dışında kalan ve süreci takip etmesi gerekmeyen ve hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilen ... Hizmetleri A.Ş. yönünden verilen vekalet ücretinin usul ve kanuna aykırı olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.

Davalılar vekili; istinaf itirazlarını tekrar ederek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, hekimin sorumluluğundan kaynaklı uğranılan maddi ve manevi zararın tazmini istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1.6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 502 ve devamı maddeleri (818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 386 ve devamı maddeleri)

2.6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 74 üncü maddesi ( (818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 53 üncü maddesi)

3. HMK'nın 124/4 üncü maddesi.

4.Dairenin 07.12.2022 tarihli ve 2022/5767 E., 2022/9263 K. sayılı kararı, 26.01.2022 tarihli ve 2021/5385 E., 2022/462 K. sayılı kararı, 23.06.2020 tarihli ve 2020/1255 E., 2020/5068 K. sayılı kararı, 14.03.2023 tarihli ve 2023/1057 E., 2023/1134 K. sayılı ilamı.

3. Değerlendirme

1. Vekil, vekalet görevine konu işi görürken yöneldiği sonucun elde edilmemesinden sorumlu değil ise de, bu sonuca ulaşmak için gösterdiği çabanın, yaptığı iş ve işlemlerin, davranışların özenli olmayışından doğan zararlardan dolayı sorumludur. Mesleki iş gören vekil özenle davranmak zorunda olup, en hafif kusurundan bile sorumludur. O nedenle doktor ve hastanenin meslek alanı içinde olan bütün kusurları hafif de olsa sorumluluğun unsuru olarak kabul edilmelidir. Vekil, hastanın zarar görmemesi için, mesleki tüm şartları yerine getirmek, hastanın durumunu tıbbi açıdan zamanında ve gecikmeksizin saptayıp, somut durumunun gerektirdiği önlemleri eksiksiz bir şekilde almak, uygun tedaviyi de yine gecikmeden belirleyip uygulamak zorundadır. Asgari düzeyde dahi olsa bir tereddüt doğuran durumlarda, bu tereddütü ortadan kaldıracak araştırmaları yapmak ve bu arada da koruyucu tedbirleri almakla yükümlüdür. Çeşitli tedavi yöntemleri arasında bir seçim yapılırken, hastanın ve hastalığın özellikleri göz önünde tutulmak, onu risk altına sokacak tutum ve davranışlardan kaçınmak ve en emin yol seçilmek gerekir. Gerçekten de müvekkil (hasta) mesleki bir iş gören vekilden, tedavinin bütün aşamalarında titiz bir ihtimam ve dikkat beklemek hakkına sahiptir. Gereken özen görevini göstermeyen vekil, vekaleti gereği gibi ifa etmemiş sayılmalıdır. Aynı hususlar adam çalıştıran sıfatı ile doktorun görev yaptığı sağlık kuruluşları için de geçerlidir.

2. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 74 üncü maddesine göre, hukuk hakimi, ceza hakimi tarafından verilen beraat kararıyla bağlı olmadığı gibi, ceza hâkiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı da, hukuk hakimini bağlamaz. Buna göre, ceza mahkemesince verilen beraat kararı; kusur ve derecesi, zarar tutarı, temyiz gücü ve yükletilme yeterliliği, illiyet gibi esasların hukuk hakimini bağlamayacaktır. Ancak hemen belirtilmelidir ki, gerek öğretide gerekse Yargıtay'ın yerleşmiş içtihatlarında, ceza hakiminin tespit ettiği maddi olaylarla ve özellikle “fiilin hukuka aykırılığı” konusu ile hukuk hâkiminin tamamen bağlı olacağı kabul edilmektedir. Diğer bir anlatımla, maddi olayları ve yasak eylemlerin varlığını saptayan ceza mahkemesi kararı, taraflar yönünden kesin delil niteliğini taşıyacaktır. Bu doğrultuda maddi vakıanın tespitine ilişkin ceza mahkemesi kararı hukuk hakimini bağlayıcı olup, ceza mahkemesince bir maddi vakıanın varlığı ya da yokluğu konusundaki kesinleşmiş kabule rağmen, aynı konunun hukuk mahkemesinde yeniden tartışılması olanaklı değildir.

3. TBK'nın 116 ncı maddesinin 1 inci fıkrasında ise adam çalıştıranın sorumluluğu; "Borçlu, borcun ifasını veya bir borç ilişkisinden doğan hakkın kullanılmasını, birlikte yaşadığı kişiler ya da yanında çalışanlar gibi yardımcılarına kanuna uygun surette bırakmış olsa bile, onların işi yürüttükleri sırada diğer tarafa verdikleri zararı gidermekle yükümlüdür." şeklinde düzenlenmiştir. Borçlar Hukukunda, yardımcı kişinin işin görülmesi sırasında başkalarına vermiş olduğu zarar nedeniyle çalıştıranın sorumluğu; TBK'nın 66 ve 116 ncı maddelerinde düzenlenmiştir. TBK' nın 66 ncı maddesine dayanan sorumluluk, sözleşme dışı sorumluluk halini düzenlemektedir. Burada, gerçekleşen zarardan önce, zarar gören üçüncü kişi ile adam çalıştıran arasında hiçbir hukuki (özellikle de sözleşmeye dayalı) ilişki yoktur.TBK'nın 116 ncı maddesine dayanan sorumluluk ise, bir sözleşme sorumluluğudur. Burada, yardımcı kişi kullanan çalıştıran ile yardımcı kişinin fiilinden zarar gören arasında daha önceden kurulmuş bir sözleşme ilişkisi mevcuttur. Çalıştırana kurtuluş kanıtı tanınmamış, farazi kusur kabul edilmiştir. Çalıştıran, yardımcı kişi yerine geçip, onun davranışında bulunmuş olsaydı, bu davranış kendisine kusur olarak olarak yükletilebilecek idiyse sorumlu olur. Diğer bir anlatımla, TBK'nın 116 ncı maddesinde çalıştıran, kendisinin kusursuz olduğunu ispat etmekle sorumluluktan kurtulamaz. (Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 10.06.2021 tarihli ve 2020/6078 E., 2021/6384 K. sayılı ilamı.)

4.Tüm bu açıklamalar ışığında temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle dava dosyasının incelenmesinde; davalı doktorun Elazığ 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2013/199 E. sayılı ceza dosyası ile hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, davalı doktorun kusurlu olduğu tespitini içeren ceza yargılamasında verilen kararın istinaf incelemesinden geçerek 10.04.2018 tarihinde kesinleştiği, hukuk hakiminin maddi vakıaların tespiti konusunda ceza mahkemesinde verilen kararla bağlı olduğu, davalı hastanenin sorumluluğunun ise TBK'nın 116 ncı maddesine dayandığı ve kusursuz sorumluğunun söz konusu olduğu, davacılar vekili tarafından gerekçeli karar süresinde istinaf edilmediğinden süre yönünden istinaf dilekçesinin reddine karar verilmesinin yerinde olduğu, bu kapsamda davacılar yönünden istinaf edilmeyen hususlara girilmesinin mümkün olmadığı, HMK'nın 124/4 üncü maddesi gereğince davalı ... Hizmetleri A.Ş. lehine vekalet ücretine hükmedilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla taraf vekillerinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun kararın onanması gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Taraf vekillerinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz eden davalıya yükletilmesine,

Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacıya iadesine,

12.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.