Logo

3. Hukuk Dairesi2023/2886 E. 2024/1402 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacılar tarafından davalıya ait taşınmaz üzerine inşa edilen binanın bedelinin sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre tahsili.

Gerekçe ve Sonuç: Davacıların, davalıya ait taşınmaz üzerine inşa ettikleri binanın yapımında iyiniyetli oldukları, binanın davalının annesinin muvafakati ile yapıldığı ve davacıların binanın malzeme bedeli karşılığında sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre hak sahibi oldukları gözetilerek, istinaf mahkemesince belirlenen zenginleşme miktarının davalıdan tahsiline karar verilmesi onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/919 E., 2023/194 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : Büyükçekmece 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/107 E., 2021/722 K.

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davacılar ve davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalının istinaf başvurusunun esastan reddine, davacıların istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince 29.03.2023 tarihli ek karar ile temyiz dilekçesinin miktardan reddine karar verilmiştir.

Ek karar davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, ek karara yönelik temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

Davacılar vekilinin ek karara yönelik temyiz itirazının incelenmesinde; 6100 sayılı Kanun'un 362 nci maddesinde temyiz edilemeyecek kararlar belirtilmiş olup, eldeki davada dava değeri 400.000,00 TL olarak harçlandırılmış, reddedilen ve davacılar vekilince temyiz edilen miktar 268.496,50 TL olup Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibariyle kesinlik sınırı olan 238.730,00 TL'nin üzerinde olduğundan, karara karşı temyiz yolu açık olup, davacılar vekilinin ek karara yönelik temyiz isteminin kabulü ile ek kararın kaldırılmasına karar verilmiştir.

Davacılar vekilinin gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili; müvekkilinin, davalıya ait taşınmaz üzerine, davacıların mirasbıraklarının oluru ile o tarihte davalıya ait olmayan taşınmaz üzerine bir bina inşa ettiklerini, daha sonra davalı adına tescil edilen bu taşınmaz için davalı tarafından davacılar aleyhine el atmanın önlenmesi davası açıldığını ve davanın aleyhlerine sonuçlandığını, ancak bu zamana kadar davalının bina değerini kendilerine ödemediğini, taşınmazı satın alma tekliflerini de kabul etmediğini belirterek, binanın ve etrafındaki bahçe düzenlemesinin şu an değerinin 400.000,00 TL'nin üzerinde olduğunu, davalının bina kıymeti kadar sebepsiz zenginleştiğini ileri sürerek, davalıdan, fazlaya ilişkin hak saklı kalmak kaydı ile şimdilik 400.000,00 TL alacağın tapu tescil tarihi olan 2013 yılından itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı davaya cevap vermemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk derece mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı yazılı kararı ile, dava konusu taşınmaz üzerine davacılar tarafından inşa ettirilen binanın asgari levazım bedeli alınan bilirkişi raporuyla taşınmazın davalı adına tescil edildiği yani davalı bakımından zenginleşmenin gerçekleştiği 05.07.2013 itibariyle 80.925,23 TL olarak hesap edildiği, elatmanın önlenmesi davasında alınan rapora göre binanın bir kısmında komşu parsel olan 118/5 parsele taşma olup, alınan bilirkişi raporuna bu yönüyle itiraz edilse de binayı kullanacak olan malikin davalı olduğu gözetildiğinde bu itiraza itibar edilmediği, davalı yanca tahkikat aşamasında ecrimisil alacağının mahsup edilmesi gerektiği savunulsa da bunun bir mahsup itirazı olmadığı esasen takas defi niteliğinde olduğu, takas definin ise dilekçeler aşamasında süresinde ileri sürülmesi gerektiği anlaşılmakla aksi yöndeki savunmaya itibar edilmediği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 80.925,23 TL'nin davalıdan alınarak davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1-Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemenin kararı, dava konusu binanın gerçek değerinin çok altında hesaplanan bir bilirkişi kıymet takdirine dayalı olarak verdiği, binanın 1 zemin+1 normal ve 1 çatı katı olmak üzere toplam 3 kattan oluştuğu, bu konuda müvekkili tarafından 2019 yılında yapılan müracaat sonucu Çatalca Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2019/13 D. İş sayılı dosyasında bilirkişi marifetiyle hazırlanan raporla kıymet takdir edildiği, Çatı kat 75 m² olarak ölçümlenmiş olup, mahkemeye sunulan bilirkişi raporunda bu katın hiç dikkate alınmadığı, binanın tamamının toplam 389,00 m² olduğu, istinafa konu davada, binanın kıymeti hesaplanırken Güncel (2021 Yılı) m² birim fiyatı esas alınması ve buna göre hesaplanması gerektiği, sebepsiz zenginleşme nedeniyle tazmini gereken miktarın güncel birim fiyat üzerinden yapılacak güncel kıymet şeklinde olması gerektiği, buna göre 3A sınıfı binaların 2021 yılı birim maliyetinin 1.360,00 TL olduğu, rapordaki bir diğer yanlış değerlendirmenin ise kıymet takdir edilirken %25 müteahhitlik karı ve %30 işçilik maliyet bedelinin kıymetten düşülmesi olduğu, dava sebepsiz zenginleşmeye bağlı giderim ve alacağın tahsili olduğuna göre mevcut tamamlanmış bir binada bu tür indirimlerin söz konu olamayacağının açık olduğu, itirazlar hiç dikkate alınmadan eksik inceleme ile karar verildiği, Mahkemenin, kararı dayandırdığı hukuki gerekçesinde TMK 722,723 ve 724 üncü maddeleri doğrultusunda hüküm kurduğunu belirterek Çatalca 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2013/445 E. sayılı dosyasından verilen kararı esas alarak, davacıların davalı arsa sahibinin taşınmazına kötü niyetle bina yapan kişiler olarak addedildiği şeklinde bir gerekçeyle sonuç oluşturduğu, oysa Çatalca Asliye Hukuk Mahkemesi'nin bu gerekçesinin tescil talebinin reddi gerekçesi olup, sadece çaplı taşınmazlarda tescil bakımından iyiniyet iddiasının dinlenemeyeceğine ilişkin olduğu, davalının kendi adına tescil yaptırırken gerçekte burada davacıların binasının olduğunu ve muris annesi ile diğer mirasçı kardeşlerinin buna muvafakat ettiğini bildiğini, çaplı taşınmazlarla ilgili kanunun şekli hükmüne dayalı iyiniyet ölçütünün dava konusuna uygun düşmeyeceğinin açık olduğu ve müvekkillerinin iyiniyetine halel getirmeyeceği, bu sebeple ortada hem Çatalca 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin mevcut kıymet takdiri hem de rapora itirazla sundukları kıymet tespitine ilişkin Mahkeme kararı dikkate alınarak bir tazminat miktarı tayini gerekirken, asgari ölçülerde sadece malzeme kıymeti oranında tazminat tayininin haksız ve mesnetsiz olduğu, davanın tamamının kabulü gerekirken kısmen kabule karar verilmesinin hukuka aykırı olduğu ileri sürülmüştür.

2. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın, davacının arsası üzerine kötüniyetle yapılan binaya sahip olması iddiasına dayalı sebepsiz zenginleşmeye ilişkin olduğu, ancak, davacıların binayı işgal etmeye devam ettikleri için müvekkilinin herhangi bir zenginleşmesinin sözkonusu olmadığı,bina ve arsasını kullanmadığı, kullanılamayan, henüz tasarruf edilemeyen bir hak için sebepsiz zenginleşmeden söz edilmesinin mümkün olmadığı, mahkemece yapılan keşifte görev alan Fen Bilirkişisi, dava konusu binanın oturduğu alanın tespitini yapmadığını, dava konusu binanın komşu 118 ada 5 sayılı parsele 18,79 m² kadar tecavüzlü olarak inşa edildiği, Çatalca 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/445 Esas sayılı dosyasında yer alan ve bir örneğini dosyaya sundukları Fen Bilirkişisi Savaş Bümen'in raporunda davacılar tarafından yapıldığı iddia edilen binanın komşu parsel olan 118 ada 5 parsele 18,79 m² tecavüzlü olduğu tespitinin yapıldığını, binanın iki katlı olduğu düşünüldüğünde, dava konusu binanın 37,58 m² lik kısmının müvekkilinin parselinde bulunmadığı ,bu kısım kısmı için levazım bedeli hesaplanmasının doğru olmadığı, aslında,davacıların maliklerden herhangi bir izin-muvafakat almadan yaptıkları bina için bedel istemelerinin yasal dayanağı bulunmadığı ,kararın bu sebeplerle hukuka aykırı olduğu ileri sürülmüştür.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; “Türk Medeni Kanunu'nun 723 üncü maddesi; somut dava yönünden iyiniyet olgusu üzerinde durulması gereklidir. Dosyadaki kayıt ve belgelere göre; davanın taraflarından ...ile davalı kardeştir. Taşınmazın intikal öncesi maliki olan Cabir Çelik bu kişilerin babasıdır. Dava konusu ev, dosyadaki bilgi ve belgelere göre; davalının da annesi olan ...nin muvafakat belgesine dayanılarak yapılmıştır. Somut olayın özelliği itibarıyla, davalıların kötüniyetli olduklarının kabul edilemeyeceği değerlendirilmiştir. Bu sebeple Mahkemece; Çatalca 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2013/445 E. sayılı dosyasında verilen kesinleşmiş gerekçeli kararda, "çaplı taşınmazlarda ise, iyiniyet iddiası dinlenemeyeceğinden davalının iyiniyetli olduğunun kabulüne olanak yoktur. Bu durumda çaplı taşınmazlarda Türk Medeni Kanunu'nun 724. maddesi gereğince temliken tescilin sübjektif koşulu olan iyiniyet unsuru gerçekleşmediğinin kabulü gerekmektedir. Açıklanan nedenlerle karşı davanın reddi gerekmiştir." denilmek suretiyle davacılar davalı arsa sahibinin taşınmazına kötü niyetle bina yapan kişiler olarak addedildiği şeklindeki mahkeme gerekçesinin Türk Medeni Kanunu'nun 724 üncü maddesi uyarınca açılan sözkonusu davaya özgü bir gerekçe olduğu, istinafa konu bu davanın özellikleri ve binanın davalının da annesi olan ...nin muvafakat belgesine dayanılarak yapıldığı dikkate alındığında, somut davada davacıların iyiniyetli kabul edilmemeleri yerinde görülmemiştir.

Bu durumda, malzeme sökülüp alınmadığına göre hükmedilecek miktarın bu malzemeler nedeniyle taşınmaz malikinin zenginleştiği miktar olduğu, bu miktarın da yapı ve eklentilerinin yapımında kullanılan tüm malzemelerin işçilik ve yapımcı kârı gibi unsurlar da dikkate alınarak elde edilecek miktar olduğu, yargılamada alınan bilirkişi raporuna göre bu şekildeki hesaplama sonucunda sebepsiz zenginleşme miktarının 131.503,50 TL olduğu anlaşılmakla, bu miktar üzerinden karar verilmesi gerekirken, somut olaya uygun düşmeyen gerekçe ile verilen kararın usul ve hukuka aykırı olduğu anlaşılmakla, davacıların istinaf taleplerinin kabulü ile karar HMK 353/1-b-2 maddesi uyarınca kaldırılarak yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir.

Davalı istinaf yönünden; davacılar hakkında dava konusu taşınmaza el atmalarının önlenmesine karar verildiği,kararın kesinleştiği, bu bina ile ilgili olarak artık davacıların hukuken tasarruf haklarının sona erdiği, binanın mevcut hali ile tasarruf hakkının davalıya ait bulunduğu, davacıların ancak yukarıda izah edilen şekilde malzeme bedelini talep edebilecekleri dikkate alındığında, davalı tarafın ileri sürdüğü istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı gerekçesiyle davalı tarafın istinaf talebinin HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine, davacıların istinaf taleplerinin kabulü ile karar HMK 353/1-b-2 maddesi uyarınca kaldırılarak, yeniden esas hakkında; davanın kısmen kabulü ile 131.503,50 TL alacağın davalıdan tahsili ile davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur. Bölge Adliye Mahkemesi’nin 29.03.2023 tarihli ek kararı ile, kararın kesin olduğu gerekçesiyle temyiz dilekçesinin reddine karar verilmiş, davacılar vekilince bu kez Bölge Adliye Mahkemesi kararı ile ek karar temyiz edilmiştir.

B. Temyiz Sebepleri

Davacılar vekili, öncelikle ek kararın yerinde olmadığını, taleplerinin 400.000 TL olduğunu reddedilen miktarın da kesinlik sınırının üzerinde olduğunu belirterek, istinaf dilekçesindeki hususları da tekrar ederek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, taşınmaz satış sözleşmesinden kaynaklı bedel talebine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 361 ve 362 nci maddeleri,

2.4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 723 üncü maddesi,

3.6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 77nci maddesi.

3.Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar; yukarıda yer verilen mevzuat hükümlerine göre usul ve kanuna uygun olup, davacılar vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen sebepler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi 29.03.2023 tarihli ek kararının KALDIRILMASINA,

2. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

25.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.