"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/137 E., 2022/381 K.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı taraf vekillerince duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 17.09.2024 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Belli edilen günde gelen davacı vekili Avukat ... ile davalılar vekili Avukat ...'ın sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 14.00'te Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; davalı ...'in Hava Kuvvetleri Komutanlığında görev yaparken, rahatsızlığı nedeniyle pilotajı kesilmiş ve yeniden sınıflandırılarak göreve devam edebilecekken askeri mecburi hizmet yükümlülüğünü tamamlamadan malülen emekliye ayrılmayı tercih ettiğini, davalının rahatsızlığının Hava Kuvvetlerinden yapmış olduğu görevden dolayı meydana gelmediğini, zaten kendisinin şu anda THY'de pilot olarak çalışmaya devam ettiğini, 926 sayılı Kanun'un 112 nci maddesi gereğince mecburi hizmet süresini tamamlamadan ordudan ayrılan, subay, astsubaylardan, askeri öğrencilik sırasında ve subay nasbedildikten sonra kendilerine yapılan eğitim, öğretim ve yetiştirme masraflarının yükümlülük süresinden eksik kalan kısmı ile orantılı olarak kanuni faizi ile birlikte tahsil edilmesi gerektiğini, davalıya tebligat gönderilerek davaya konu borcun ödenmesi talep edildiğini, ancak davalının ödemesi gereken hazine alacağını ödemediğini ileri sürerek; 85.794,00 TL hazine alacağının ayrılış tarihi olan 17.03.2008 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsilin istemiş, 21.06.2013 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 322.441,90 TL'ye yükseltmiştir.
II. CEVAP
Davalılar vekili; öncelikle hesap cetvelindeki üç rakamın nereden ve nasıl çıkmış olduğunun belli olmadığını, borç ilişkisini doğurduğu iddia edilen yüklenme ve kefalet senedinin borçlunun serbest iradesi sonucu imzalanmadığı, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 2 nci maddesi gereğince herkesin haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kuralına uymak zorunda olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 21.05.2015 tarihli ve 2009/835 E., 2015/248 K. sayılı kararıyla; davalı tarafın muvafakati olmadığından dava dilekçesinde talep edilmeyen harcama kalemlerinin değiştirilemeyeceği gerekçesiyle ıslah talebi reddedilerek; davanın kısmen kabulüne, 32.225,88 TL'nin 11.09.2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ...'ten alınarak davacı tarafa verilmesine, davalı ... yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı yasal süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.
2. Yargıtay (Kapatılan) 18. Hukuk Dairesinin 22.11.2016 tarihli ve 2016/10489 E., 2016/12416 K. sayılı ilamıyla; davacı vekilinin 19.06.2013 tarihli ıslah dilekçesiyle dava dilekçesinde 85.794,00 TL olarak belirttikleri alacağın sehven hatalı hesaplandığını, bu nedenle alacağı 322.441,90 TL olarak ıslah ettiklerini bildirmelerine rağmen ıslahın karşı tarafın muvafakatine bağlı olmadığı dikkate alınarak Mahkemece, ıslah edilen miktar üzerinden değerlendirme yapılması gerekirken davalı tarafın muvafakati olmadığından dava dilekçesinde talep edilmeyen harcama kalemlerinin değiştirilemeyeceği gerekçesiyle ıslah talebinin reddedilmesi, kabule göre de; davalının borçlu olduğu miktar, dava tarihinden sonra yürürlüğe giren yasalar ve yönetmelik değişikliği hükümlerine göre belirlenmiş olduğundan; taraflar yararına hükmedilecek vekalet ücreti ile yargılama giderlerinin, dava tarihindeki haklılık miktarlarına göre tespitinin gerektiği, Mahkemece, yargılama sırasında yürürlüğe giren 6000 sayılı Kanun, 6318 sayılı Kanun ile 09.11.2013 tarihli Yönetmelik değişikliği yürürlüğe girmemiş olsaydı davaya konu miktarın red ve kabul edilecek miktarları bilirkişiye hesap ettirilip bu miktarlar üzerinden davada kendisini vekille temsil ettiren taraflar yararına vekalet ücretine ve yargılama giderlerine hükmedilmesi gerektiğinin düşünülmediğinden bahisle gerekçeleriyle Mahkeme kararı bozulmuştur.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; taraflar arasında yapılan sözleşme tarihi ile dava açılış tarihi olan 29.07.2009 tarihinde 926 sayılı Kanun'un 112 nci maddesi gereği davalı ...'ten mecburi hizmet yükümlülüğünün 15 yıl olduğu, davalı ...'in ise toplam 2 yıl 6 ay 17 gün hizmet etmiş olduğu, ancak dava açıldıktan sonra 6191 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesi ile 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu'na eklenen geçici 32 nci madde ile 03.06.2012 günlü Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6318 sayılı Askerlik Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 47 nci maddesi ile 926 sayılı Kanun'un 112 nci maddesinde yapılan değişiklik ile fiili mecburi hizmet süresi 10 yıla indirildiği, 09.11.2013 tarihinde yürürlüğe giren Türk Silahlı Kuvvetleri Personelinin Öğrenim, Eğitim ve Yetiştirme Masraflarının Tespitine Dair Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğe göre; yiyeceğinin yarısı, vize-diploma-sınav ve benzeri harçlar, öğretim ve eğitimin gerektirdiği ulaşım giderleri, barındırma, askeri liseler hazırlık sınıfları yabancı dil eğitimleri, atış ile görmüş olduğu kurs masraflarının dikkate alınmayacağı gerekçesiyle; davanın davalı ... yönünden kabulüne, 216.793,93 TL'nin 11/09/2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ...'ten alınarak davacı tarafa verilmesine, davalı ... yönünden ise davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı vekili; Mahkemece davanın kabulüne karar verildiği halde taleplerinin 322.441,90 TL olmasına rağmen 216.793,33 TL üzerinden kabul kararı verildiğini, bu nedenle kararın gerekçe kısmı ile sonuç kısmının örtüşmediğini, bilirkişi raporunda 6318 sayılı Kanun ile 09.11.2013 tarihli yönetmelik değişikliği yürürlüğe girmeseydi kabul edilecek miktarın 322.441,89 TL olduğu tespit edildiği halde yargılama devam ederken yapılan yasal değişikliğin esas alınmasının hatalı olduğunu, 6318 sayılı Kanun 03.06.2012 tarihinde yürürlüğe girdiğinden mecburi hizmet süresinin bu tarihten sonra 10 yıl olduğunu, davalı 07.03.2008 tarihinde kurumdan ayrıldığı için 15 yıl mecburi hizmet süresinin dikkate alınması gerektiğini, Mahkemece dava tarihindeki tazminat miktarına göre de vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmediğini, diğer davalı yönünden davanın sıfat yokluğundan reddedilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek, kararın bozulmasını istemiştir.
2.Davalılar vekili; müvekkili ... yönünden davanın sıfat yokluğundan reddedilmesine rağmen yargılama giderlerinin davalıların üzerilerinde bırakılmasının hatalı olduğunu, Mahkeme kararının gerekçeli olmadığını, zamanaşımı süresinin dolduğunu, ıslah tarihi itibariyle de zamanaşımı süresinin dolduğunu, davalı ... yönünden de davanın sıfat yokluğu nedeniyle reddi gerektiğini, o tarihte ...'in de reşit olmadığını, sağlık sebebiyle kurumdan ayrılmak zorunda kalan ...'in kendisinden eğitim, öğretim ve yetiştirme masraflarının talep edilmesinin mümkün olmadığını, davacının sağlık problemi olan bir öğrenciye kendi hatasıyla uçuş eğitimi verdiğini, 31.07.2016 tarihinde yürürlüğe giren 669 sayılı KHK'nın 105/2 nci maddesi ile bu KHK'nın yürürlüğe girdiği tarihe kadar herhangi bir sebeple kuruma bağlı askeri okuldan ayrılan veya çıkarılan askeri öğrencilerle ilgili borç çıkarılmayacağı tahsil edilmeyeceği ve başlatılmış işlemlerin durdurulacağına dair düzenlemenin bu dosyada da uygulanması gerektiğini, davacı tarafından sunulan masraf cetvellerinin soyut olup bu belgelere itibar edilmesinin hatalı olduğunu, ayrıca o dönemdeki eğitim ve yetiştirme dönemine tekabül eden uçuş giderlerinin Nato tarafından karşılandığını, hükme esas alınan raporlar ve hesaplamaların hatalı olup yapılan itirazlar dikkate alınmadığı gibi raporların denetiminin de Mahkeme tarafından yapılmadığını, Mahkemece davacının talebinin tamamı kabul edilmediği halde kısmi kabul kararı yerine "davanın kabulü ile" demek suretiyle tam kabul kararı gibi hüküm kurulduğunu, davacı lehine hükmedilen vekalet ücreti hatalı olduğu gibi yargılama giderlerinin tamamının müvekkiller üzerinde bırakılmasının da hatalı olduğunu, Muhammet lehine karşı vekalet ücretine hükmedilmediğini, her ne kadar Mahkemece hükmedilen bedele 11.09.2008 tarihinden itibaren faize hükmedilmiş ise de müvekkilinin önceden temerrüde düşürülmediğini, dava ve ıslah dilekçesinde faiz talebinin de bulunmadığını ileri sürerek, Mahkeme kararının bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava; 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu'ndan kaynaklanan eğitim ve öğretim alacağının tahsili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 297 nci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bir mahkeme kararının gerekçesi, davaya konu maddi olguların mahkemece ne şekilde nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyar ve dolayısıyla maddi olgular ile hüküm arasındaki bağlantıyı gösterir. Tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız bulunduklarını anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtayın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntıları ile ortaya koyan, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek bir açıklık taşıyan gerekçe bölümünün bulunmasına bağlıdır. Bütün mahkemelerin, her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılmasını öngören Anayasanın 141/3 üncü maddesi ile ona koşut bir düzenleme içeren 6100 sayılı Kanun'un 297 nci maddesi bu amacı gerçekleştirmeye yöneliktir. Gerekçe, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılmasını ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri kapsamalıdır. Kanun'un 297 nci maddesi ile kapsamı belirtilen hükmün açık ve net olması, gerekçenin de anlaşılabilir, yeterli ve denetlenebilir olması gerekir. Gerekçe içerisinde ve gerekçe ile hüküm arasında sonuca etkili uygunsuzluklar bulunmamalıdır.
2.Eldeki davada, davacı 21.06.2013 tarihli dilekçesi ile talep miktarını 322.441,90 TL'ye yükseltmiştir. Mahkemece davalı ... yönünden 216.793,93 TL üzerinden davanın kısmen kabulüne karar verildiği halde, gerekçeli kararın son paragrafında ve hüküm fıkrasında davacının davasının kabulüne karar verildiği belirtilmekle karar ile gerekçeli karar arasında ve gerekçe içinde çelişki yaratılmış, Yargıtay denetimine de elverişli olmayacak şekilde hüküm tesis edilmiştir. Mahkemece; gerekçe ile hükmün birbiriyle uyumlu olduğu, yeterli, açık, denetlenebilir bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
3. Bununla birlikte, davalının borçlu olduğu miktar, dava tarihinden sonra yürürlüğe giren yasalar ve yönetmelik değişikliği hükümlerine göre belirlenmiş olduğundan; taraflar yararına hükmedilecek vekalet ücreti ile yargılama giderlerinin, dava tarihindeki haklılık miktarlarına göre tespitinin gerektiği hususunun gözetilmemesi de de usul ve kanuna aykırıdır.
4.Bozma nedenlerine göre taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle,
1.Temyiz olunan Mahkeme kararının 6100 sayılı Kanun'un Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi gereğince taraflar yararına BOZULMASINA,
2. Bozma nedenlerine göre taraf vekillerinin sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
17.100,00'er TL Yargıtay duruşması vekalet ücretlerinin karşılıklı olarak alınıp birbirlerine verilmesine,
Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalılara iadesine,
1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,17.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.