"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/2636 E., 2023/821 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Hayrabolu Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/319 E., 2022/204 K.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; müvekkilinin davalıların murisi olan İsmail ile 09.09.2004 tarihli sözleşmeyi imzaladığını; anılan sözleşme ile müvekkilinin taşınmaz üzerine şerh düşülen hacizlere ilişkin borçları ödemeyi, karşılığında davalılar murisinin taşınmaz üzerindeki hacizler fek edildiğinde kat karşılığı inşaat sözleşmesi ile yapılacak dairelerden dördüncü katta bulunan daireyi müvekkiline vermeyi taahhüt ettiğini, davacılar murisinin vefat etmesi üzerine dairelerin mirasçılarına 27.02.2015 tarihinde teslim edildiğini, akabinde sözleşmede müvekkiline vaat edilen dairenin devredildiği davalı ... tarafından üçüncü kişiye satışının gerçekleştirildiğini, müvekkilin sözleşme gereğince yükümlülüğünü yerine getirdiğini, ancak davalılar murisinin yükümlülüklerini yerine getirmediğini, sözleşme konusu dairenin üçüncü kişiye satışı gerçekleştiğinden edimin ifasının imkansız hale geldiğini ileri sürerek; müvekkilinin sözleşme gereği uğradığı müspet ve munzam zararın temerrüt tarihi dikkate alınarak işleyecek faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; davacı tarafından aynı konuda Hayrabolu Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/466 E. sayılı dosyası ile dava açıldığını, davanın takip edilmemesi nedeniyle işlemden kaldırıldığını, davacı tarafın 21.06.2018 günü mesai bitimine kadar davayı yenileme imkanı bulunduğunu, buna rağmen davacının eldeki davayı açmasında hukuki bir yarar bulunmadığını, davanın derdestlik yönünden reddi gerektiğini, davacı tarafın dava ve iddiasını geçersiz 09.09.2004 tarihli adi yazılı belgeye dayandırdığını, dava tarihi ile 09.09.2004 tarihi arasında 10 yıldan fazla bir süre geçtiğini, dava ve talep hakkının zamanaşımına uğradığını, gayrimenkulün aynına ilişkin tüm sözleşmelerin resmi şekilde yapılması gerektiğini, resmi şekilde yapılmamış olması halinde tüm işlem ve sözleşmelerin geçersiz olduğunu, davacı tarafın talebinin haksız ve geçersiz bir işleme dayandığını, davacı tarafın tüm iddialarını resmi belge ile kanıtlaması gerektiğini, davacı tarafın iddia ettiği gibi murisin hiçbir borcunu ödemediğini, murisin veya müteahhidin borçlarının bizzat muris tarafından ödendiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesi yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davanın geçersiz taşınmaz satışı sözleşmesinin ifa edilmesinin imkansız hale geldiği iddiasıyla uğranılan zararın davalılardan tahsiline ilişkin olduğu, davacı ile davalıların murisi arasında 09.09.2004 tarihli sözleşme ile parsel üzerinde şerh düşülen hacizlere ilişkin borçları ödemesi karşılığında yapılacak dairelerden birinin verilmesinin kararlaştırıldığı, yapılan binanın 27.02.2015 tarihinde bitirilerek teslim edildiği, sözleşme gereği davacı tarafa verilmesi vaat edilen dairenin dava dışı üçüncü kişilere satılarak sözleşmenin ifasının imkansız hale geldiği, tapulu taşınmazın satışına ilişkin sözleşmenin resmi biçimde yapılmamasından ötürü hukuken geçersiz olduğu, o nedenle geçerli sözleşmelerde olduğu gibi taraflarına hak ve borç doğurmayacağı, bu durumda tarafların verdiklerini haksız iktisap kuralları gereğince geri isteyebilecekleri, haricen taşınmaz satışına ilişkin sözleşmelerde, 07.06.1939 tarihli ve 1936/31 E., 1939/47 K. sayılı içtihadı birleştirme kararında açıklandığı üzere, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 61 ve 66 ncı maddelerindeki zamanaşımı sürelerinin uygulanmayacağı, aynı Kanun'un 125 inci maddesindeki 10 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiği, zamanaşımı süresinin başlangıcının tapuda devir işleminin yapılmayacağının anlaşıldığı tarih olduğu, sözleşmeye konu dairenin devir tarihinin 10.11.2015 olduğu, dava tarihinin 21.06.2018 olduğu, bu hali ile davacı tarafça açılan davada zamanaşımı süresinin dolmadığı, davalıların murisi ve davacı arasında adi yazılı bir sözleşme düzenlendiği hususunda ihtilaf olmadığı, ihtilafın davacı tarafça sözleşme gereği yüklendiği edimi yapıp yapmadığı hususunda olduğu, dosya içerisine celp edilen hacizlere ilişkin yapılan ödemelerin kayıtlarının incelenmesinde ilgili ödemelerin davacı tarafça yapıldığına ilişkin kayıt ve belgenin olmadığı, dinlenen davacı tanıklarının soyut beyanlarda bulunduğu, bu hali ile davacı tarafça davalıların murisi ile imzalanan sözleşme gereği yüklendiği edimin tarafınca yerine getirildiğinin ispatlanamadığı, her ne kadar davacı tarafça tamamlama harcı yatırılmış ise de davacı tarafça dosya içerisine sunulan bedel arttırım dilekçesine rastlanmadığı, davacı tarafça bedelin arttırıldığı ya da davanın ıslah edildiğine ilişkin bir beyan veya yazılı bir belgeye rastlanmadığı, bu hali ile dava dilekçesinde belirlenen değer üzerinden dava değerinin hesaplandığı gerekçesiyle, ispatlanamayan davanın reddine kesin olmak üzere karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili; 06.03.2020 tarihli celsede verilen 1 no'lu ara karar ile "Davacı vekiline HMK 30 uncu madde uyarınca mali müşavir bilirkişi raporunda tespit edilen bedel üzerinden eksik harcı ikmal etmesi için 1 hafta kesin süre verilmesine" karar verildiğini, karar gereği tamamlama harcı yatırıldığını, bu nedenle kararın kesin olmadığını, müvekkilinin 09.09.2004 tarihli sözleşme gereğince tüm ödemeleri yaptığını, bu hususun tanık beyanları ile ispatlandığını ileri sürerek, kararın kaldırılmasını istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacı ile muris arasında sözleşme yapılmış ise de borçların ödeneceğinin belirtilmiş olduğu, davacı tarafça da borçların kendisi tarafından ödendiğinin kanıtlanamadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; tamamlama harcının 06.03.2020 tarihli celsede verilen ara karar gereğince yatırıldığını, davacı tarafından yapılan ödemelerin tanık beyanları ile kanıtlandığını ileri sürerek; kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, adi yazılı şekilde taşınmaz satışı sözleşmesine dayanan edimin ifasının imkansız hale gelmesi nedeniyle müspet zararın tazmini istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun (818 sayılı Kanun) 213 üncü maddesi,
2. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6 ve 706 ncı maddeleri,
3. 1512 sayılı Noterlik Kanunu'nun 160 ıncı maddesinin üçüncü fıkrası,
4. 2644 sayılı Tapu Kanunu'nun 26 ncı maddesi,
5. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 190 ıncı maddesi,
3. Değerlendirme
Ttemyiz olunan kararda belirtilen gerekçeye, özellikle davacının sözleşme gereği yüklendiği davalıların murisinin haciz borçlarını ödediğini sunduğu deliller ile ispat edemediği anlaşılmakla, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
11.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.