"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/3101 E., 2023/817 K.
DAVA TARİHLERİ : 04.10.2016 / 25.06.2020 / 18.03.2020
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 11. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/228 E., 2021/389 K.
Taraflar arasında birleştirilerek görülen itirazın iptali, uyarlama, menfi tespit ve alacak davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince; asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davaların reddine karar verilmiştir.
Kararın davalı/birleşen davalarda davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı/birleşen davalarda davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;
Asıl ve birleşen davaların birbirinden bağımsız davalar olması nedeniyle, asıl davada kabul edilen ve temyize konu edilen miktar 14.600,00 TL olup, Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 238.730,00 TL’nin altında kaldığı anlaşılmakla; asıl davaya ilişkin olarak temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalı/birleşen davalarda davacı vekilinin birleşen davalar yönünden gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
. DAVA
1. Asıl davada davacı vekili; düzenlenen 01.11.2011 tarihli protokol uyarınca, müşterek çocuğun eğitim ve öğrenim masrafları konulu beşinci madde gereğinin yerine getirilmediğinden bahisle alacağın tahsili amacıyla davalı aleyhine takip yapıldığını, borçlunun haksız itirazı sonucu takibin durduğunu ileri sürerek; haksız itirazın iptalini talep etmiştir.
2. Birleşen 2020/104 E. sayılı davada davacı vekili; 01.11.2011 tarihli protokolün beşinci ve yedinci maddelerinin hakim müdahalesi ile yorumlanarak, muarazanın giderilmesi ve müşterek çocuk için 1.000,00 TL yardım nafakası dışında herhangi bir şekilde eğitim gideri, özel üniversite eğitimi adı altında bir ödeme yükümlülüğünün olmadığının ve protokolün beşinci ve yedinci maddeleri uyarınca reşit olan müşterek çocuk ile ilgili davalının dava açma hakkının bulunmadığının tespiti ile müşterek çocuk adına reşit olmasından sonra yapılan 1.000,00 TL dışındaki ödemelerin, protokol hükümlerinin davalı tarafından ihlal edilmesi sebebi ile tahsilini istemiştir.
3. Birleşen 2020/168 E. sayılı davada davacı vekili; 01.11.2011 tarihli protokolün hakim müdahalesi ile yorumlanarak, mücbir sebep hali ve fedakarlığın denkleştirilmesi ilkesi de dikkate alınmak suretiyle, müşterek çocuk için ihtarnamenin tebliği tarihinden itibaren 1.000,00 TL yardım nafakası ve eğitim gideri, özel üniversite eğitimi v.s ad altında bir ödeme yükümlülüğünün olmadığının tespitini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Asıl davada davalı vekili; dayanak yapılan protokolde herhangi bir bedel bulunmadığını, belirsiz ve sınırları olmayan bir maddeye dayanılarak talepte bulunulamayacağını savunarak, davanın reddini istemiştir.
2. Birleşen davalarda davalı vekili; davacının özgür iradesiyle imzaladığı protokol hükümlerinin geçerli olduğunu, sözleşmenin uyarlanmasını gerektirecek şartların oluşmadığını savunarak, davaların reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; taraflar arasında geçerli olarak kurulan protokolün iki tarafa borç yükleyen sözleşme niteliğinde olduğu, asıl dava davacısının edimlerini yerine getirdiği hususunda ihtilaf bulunmadığı, edimini yerine getirenin karşı edimin yerine getirilmesini isteme hakkı bulunduğu, birleşen davalarda ise; karşılıklı borç yükleyen protokol hükümleri uyarınca birleşen davalının edimlerini yerine getirdiği, Covid salgın hastalığının ekonomiye etkisinin kaçınılmaz olduğu ancak tarafların sosyal ve ekonomik durumları değerlendirildiğinde müşterek çocuğun eğitim masraflarına dair düzenlemenin bu aşamada uyarlanmasını gerektirecek şekilde koşulların oluşmadığı, ayrıca protokolün beşinci maddesindeki düzenlemenin protokol konularından biri olarak edim mahiyetinde olduğu ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) yoksulluk ya da yardım nafakası düzenlemelerinden ari olduğu, müşterek çocuk lehine hükmedilmiş nafaka ilamı da bulunmadığı, asıl dava davacısı tarafından açılan itirazın iptali davasının konusunun protokolün beşinci maddesine aykırılık nedeniyle alacak olduğu, bu nedenle yedinci maddeye aykırılık teşkil etmediği gerekçesiyle; asıl davanın kısmen kabulüne, takibin asıl alacak 14.600,00 TL üzerinden ve asıl alacağa takip tarihinden yasal faiz işletilmek suretiyle devamına, birleşen davaların reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, asıl davada davalı/birleşen davalarda davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Asıl davada davalı/birleşen davalarda davacı vekili; eğitim nafakası ödemesinin ancak ergin olan çocuk tarafından açılacak dava ile istenebileceğini, pandeminin yarattığı ekonomik sıkıntı nedeniyle müşterek çocuğun özel eğitim giderleri ile yardım nafakası ödemesinin katlanılamaz hal aldığını, davada 4721 sayılı Kanun hükümlerinin dikkate alınması gerektiğini, eğitim giderlerinin anne ve babaya ait olduğunu, sözleşme ile bu yükümlülüğün tamamının taraflardan birine bırakılmasının hukuken kabul edilemeyeceğini, görüşü alınmadan kızının özel okula kaydının yaptırıldığını, alınan bilirkişi raporunun eksik olup, hükme esas alınamayacağını ileri sürerek; İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; karşılıklı borç yükleyen protokol hükümleri uyarınca asıl davada davacı/birleşen davalarda davalının edimlerini yerine getirdiğinin tespit edilmesi, Covid salgın hastalığının olumsuz etkisi nazara alınsa da tarafların sosyal ve ekonomik durumları değerlendirildiğinde tarafların müşterek çocukları ... eğitim masraflarına ilişkin bulunan protokol hükümlerinin uyarlanmasını gerektirecek koşulların oluşmadığının belirlenmesi, asıl davaya konu edilen alacağın likit ve muayyen olduğu gerekçesiyle, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde asıl davada davalı/birleşen davalarda davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Asıl davada davalı/birleşen davalarda davacı vekili; istinaf dilekçesindeki itirazlarını tekrar ederek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; asıl davada, taraflar arasındaki protokole dayalı alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine itirazın iptali, birleşen davalarda ise; protokolün uyarlanarak menfi tespit ve alacak istemlerine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 19 uncu maddesinde; "Bir sözleşmenin türünün ve içeriğinin belirlenmesinde ve yorumlanmasında, tarafların yanlışlıkla veya gerçek amaçlarını gizlemek için kullandıkları sözcüklere bakılmaksızın, gerçek ve ortak iradeleri esas alınır." hükmü düzenlenmiştir.
2. 6098 sayılı Kanun'un 138 inci maddesinde; "Sözleşmenin yapıldığı sırada taraflarca öngörülmeyen ve öngörülmesi de beklenmeyen olağanüstü bir durum, borçludan kaynaklanmayan bir sebeple ortaya çıkar ve sözleşmenin yapıldığı sırada mevcut olguları, kendisinden ifanın istenmesini dürüstlük kurallarına aykırı düşecek derecede borçlu aleyhine değiştirir ve borçlu da borcunu henüz ifa etmemiş veya ifanın aşırı ölçüde güçleşmesinden doğan haklarını saklı tutarak ifa etmiş olursa borçlu, hakimden sözleşmenin yeni koşullara uyarlanmasını isteme, bu mümkün olmadığı takdirde sözleşmeden dönme hakkına sahiptir. Sürekli edimli sözleşmelerde borçlu, kural olarak dönme hakkının yerine fesih hakkını kullanır." düzenlemesi yer almaktadır.
3. Değerlendirme
Somut uyuşmazlıkta taraflar arasındaki 01.11.2011 tarihli protokolün 5 inci maddesinde; "Tarafların ortak çocuğu ...'nun öğrenim hayatı boyunca, özel okul ve dershane ücreti dahil tüm eğitim-öğretim masrafları Adnan Saraçoğlu tarafından karşılanacak ve 1.000,00 TL iştirak nafakası ... 18 yaşını doldurmasının ardından, yüksek öğrenim yaşamı devam ettiği sürece kendisine yardım nafakası olarak ödenecektir.", 7 nci maddesinde ise; "Taraflar anlaşma imzalandıktan sonra birbirlerine karşı her ne ad altında olursa olsun, her hangi bir maddi ya da manevi tazminat davası açmayacaktır." düzenlemelerine yer verildiği, yine ilgili protokolün diğer maddeleri bir bütün olarak incelendiğinde taraflara karşılıklı hak ve borçlar yüklendiğinin anlaşıldığı, Covid salgın hastalığının ekonomiye etkisinin kaçınılmaz olduğu ancak tarafların sosyal ve ekonomik durumları değerlendirildiğinde müşterek çocuğun eğitim masraflarına dair düzenlemenin uyarlanmasını gerektirecek şekilde koşulların oluşmadığı anlaşılmakla, birleşen davalara yönelik temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davalının asıl davaya yönelik temyiz dilekçesinin miktardan reddine,
2. Temyiz olunan birleşen davalara yönelik Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Fazla alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
11.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.