"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/763 E., 2022/1117 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Hatay 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2015/749 E., 2020/29 K.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince; davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; davalının 20.10.1998 tarihli ve 62 sayılı ve 22.05.2000 tarihli ve 103 sayılı kararları ile davacı şirkete parsel tahsislerinin yapıldığını, daha sonra davalının 01.06.2006 tarihli ve 198 sayılı kararıyla tahsis kararlarının iptal edildiğini 20.07.2007 tarihli yazı ile davacıya bildirdiğini, kararın tebliği üzerine iptali için önce Hatay İdare Mahkemesinde dava açıldığını, Hatay İdare Mahkemesinin 02.10.2007 tarihli kararı ile davanın görevsizlik nedeniyle reddine karar verilmesi üzerine Hatay 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açıldığını, bu sefer 30.12.2008 tarihli kararla davanın reddine karar verildiğini, red kararının halen taraflara tebliğ edilmediğini, davacının davalıya yazdığı 19.06.2015 tarihli yazı ile 115 ada 2 ve 3 numaralı parsel tahsislerinin iptali ve ödenen paranın iadesine ilişkin karar gereğince ödenen paranın iadesini istediğini, davalının ise 03.07.2015 tarihli yazısı ile talebin zamanaşımına uğramış olduğundan herhangi bir hak ve alacağın bulunmadığını cevaben bildirdiğini, taraflar arasında sözleşme ilişkisi bulunduğundan zamanaşımının gerçekleşmesinin mümkün olmadığını ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, tahsis karşılığı ödenen 120.000,00 USD'nin fiili ödeme tarihindeki kur karşılığı ve 01.06.2006 tarihinden hesabına ödediği en yüksek faiz oranına göre faiziyle birlikte, 800,00 USD'nin fiili ödeme tarihindeki kur karşılığı ve 22.11.2006 tarihinden fiili ödeme tarihine kadar devlet bankalarının o para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranına göre faiziyle birlikte, 20.000,00 USD'nin fiili ödeme tarihindeki kur karşılığı ve 14.03.2007 tarihinden fiili ödeme tarihine kadar devlet bankalarının o para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranına göre faiziyle birlikte, 10.000,00 USD'nin fiili ödeme tarihindeki kur karşılığı ve 19.06.2007 tarihinden fiili ödeme tarihi tarihine kadar devlet bankalarının o para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranına göre faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; davacının 17.09.2004 tarihinde temerrüde düştüğünü, aradan 11 yıl geçtikten ve tüm talepler zamanaşımına uğradıktan sonra bu davanın açıldığını, davacının ödemeyi Türk Lirası üzerinden yaptığını, bu nedenle alacağı Amerikan Doları kuru karşılığı üzerinden talep etmesine yasal imkan bulunmadığını, davacının faiz talebinin de mümkün olmadığını, zira davacının 05.08.2004 tarih, 91 sayılı kararı ile iadesine karar verilen eski para ile 105.987.118.800,00.TL'yi almadığı gibi hesap numarası da bildirmediğini, yıllar sonra 22.06.2015 tarihli yazı ile talepte bulunduğundan davacının temerrüte düştüğünü, bu nedenle faiz talep edemeyeceğini, davacının davalı kuruma banka makbuzu ile 800,00 USD ödediği iddiasının gerçek dışı olduğunu, ödeme belgesindeki hesap numarasının da davalı kurumla bir ilgisi olmadığını, dava dilekçesinin istem sonucu kısmının 2,3 ve 4 üncü bentlerinde belirtilen ödemelere ilişkin davacının davalı kurumdan bu davaya kadar herhangi bir talebi olmadığını, kabul anlamına gelmemek kaydıyla bu talepler yönünden davalının temerrüde düşürülmediğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davalı Antakya Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu Başkanlığının 01.06.2006 tarih ve 198 sayılı tahsis işleminin iptaline ilişkin kararının sözleşmeden dönme niteliğinde olduğu, hüküm ve sonuçlarını yazının davacıya ulaşma tarihinde doğurduğu, davacı tarafın tahsis işlemine ilişkin kararın iptali için öncelikle Hatay İdare Mahkemesinin 2007/1345 E. sayılı dosyası üzerinden dava açtığı, anılan Mahkemece davaya adli yargı tarafından bakılması gerektiği gerekçesiyle ret kararı verildiği, sonrasında kararın iptali için Hatay 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/350 E. sayılı dosyası üzerinden dava açıldığı, taraflar arasında akdedilen sözleşme hükümlerine göre alt yapının tamamlandığı 23.02.2001 tarihinden itibaren en fazla 3 yıl içinde yatırımcı şirketlerin tesisi işletmeye açmaları gerektiği, somut olayda bu sürenin geçmesine rağmen herhangi bir iş ve işlem yapılmadığı gerekçesi ile tahsis iptal kararının yerinde olduğuna hükmedildiği, davanın 10 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu ve zamanaşımı süresinin tahsis iptal kararının bildirim tarihinde başladığı, bu itibarla alacağın zamanaşımına uğramadığı, Organize Sanayi Bölgeleri Uygulama Yönetmeliği'nin ilgili hükümlerinin taraflar arasındaki sözleşme ilişkisinden sonra yürürlüğe girmesi nedeniyle somut olaya uygulanma ihtimalinin bulunmadığı, davalı yan daha önce temerrüde düşürülmediğinden faiz başlangıç tarihinin 22.06.2015 tarihi olarak kabul edilmesi gerektiği gerekçesiyle; davanın kabulü ile, 150.800,00 USD alacağın, dava dilekçesinin davalı tarafa ulaşma tarihi olan 22.06.2015 itibaren işleyecek USD cinsinden kamu bankalarına açılan 1 yıl vadeli döviz hesabına 3095 Sayılı Kanunun 4/a maddesi gereğince ödenen faizi ile birlikte, fiili ödeme tarihindeki T.C. Merkez Bankasının USD döviz kuruna uyguladığı efektif satış kuru üzerinden hesaplanan Türk Lirası karşılığının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı vekili; Mahkemenin faiz başlangıç tarihinin hatalı olduğunu, Mahkemece OSB Uygulama Yönetmeliği ve sözleşme hükümlerinin uygulanması gerektiğini, olayda tahsis iptalinden itibaren faiz verilmesi gerekirken 22.06.2015 tarihinden itibaren faize hükmedilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek; kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
2. Davalı vekili; davacının davasını sözleşmeden dönmenin gerçekleştiğini öğrendiği 17.09.2004 tarihinden itibaren 1 yıl içinde açması gerektiğini, tahsis kararının iptali için açılan davaların zamanaşımını kesmediğini, zamanaşımının 20.07.2007 tarihinde başladığının kabul edilmesi halinde dahi davanın 1 yıl içinde açılmadığını, zamanaşımı 10 yıl kabul edilse dahi 17.09.2014 tarihi itibari ile zamanaşımının geçtiğini, davacının 22.11.2006 tarihli imzalı makbuzla davalıya 800,00 USD ödediği iddiasının gerçek dışı olduğunu, dava dilekçesinde istem sonucu kısmının 2,3,4 nolu bentlerinde belirtilen ödemelere ilişkin davacının davaya kadar davalıdan talebi olmadığı için bu talepler yönünden temerrüdün söz konusu olmadığını, faize, faiz tür ve başlangıcına itirazlarının değerlendirilmediğini, davacının ödemeyi Türk Lirası olarak yaptığını, ABD kuru karşılığı talep etmesine yasal imkan bulunmadığını, devlet üniversitelerinden seçilecek Organize Sanayi Bölgeleri mevzuatından anlayan Ticaret Hukuku, Borçlar Hukuku ve Medeni Hukuk dalında profesör unvanlı bilirkişi heyetinden rapor alınması taleplerinin dikkate alınmadığını, kararın gerekçesinin sonunda davanın reddine karar verildiğinin belirtildiğini, ancak hükmün davanın kabulüne şeklinde kurulduğunu, bu nedenle kararın kendi içinde çelişkili olduğunu ileri sürerek; kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacıya tahsis edilen iki adet taşınmazın tahsis kararının daha sonra davalı tarafından iptal edildiği, taşınmazların bedeli için davacı tarafından davalıya 120.000,00 USD karşılığı Türk Lirası ödeme yapıldığı, yine ayrıca davacı tarafça dosyaya sunulan Halk Bankasına ait 19.06.2007 tarihli dekontla 10.000,00 USD karşılığı açıklaması ile 12.977,00 TL, 14.03.2007 tarihli dekontla 20.000,00 USD karşılığı açıklaması ile 28.072,00 TL ödeme yapıldığının anlaşıldığı, 05.08.2004 tarihli iptal kararından sonra davacının başvurusu üzerine davalı kurum tarafından davacıya eksikliklerini tamamlaması için 16.05.2005 tarihli kararla 3 ay mühlet verildiği, daha sonra davalı kurum tarafından eksikliklerin tamamlanmaması nedeniyle 01.06.2006 tarihli ve 198 karar nolu kararla, tahsis kararının ikinci kez iptaline karar verildiğinin anlaşıldığı, zamanaşımının işlemeye başladığı tarihin 01.06.2006 tarihli tahsisin iptali kararının davacı tarafça öğrenildiği 20.07.2007 tarihi olup, dava tarihi itibariyle 10 yıllık zamanaşımı süresi dolmadığı, davacının davalıya Halk Bankasına ait 19.06.2007 tarihli dekontla 10.000,00 USD karşılığı açıklaması ile 12.977,00 TL, 20.000,00 USD karşılığı açıklaması ile 28.072,00 TL ödeme yaptığı gibi, davalı kurum 01.06.2006 tarihli kararında, "...parsel tahsislerinin iptaline ve ödedikleri parsellerin bedeli 120.000 Amerikan Dolarının, Merkez Bankası alış kuru üzerinden iadesine..." yönünde karar almış olup, davacı ödemelerinin USD karşılığı TL olarak yapılması ve davalı tarafça da ödemelerin Amerikan Dolarının, Merkez Bankası alış kuru üzerinden iadesine yönünde karar alınmış olması karşısında davalının alacağın cinsine, işletilen faiz ve faiz türüne ilişkin istinaf sebebinin yerinde görülmediği, davacının İdari Yargı ve Adli Yargıda davalar açıp tahsis kararının iptalini istediği, ilk olarak 19.06.2015 tarihli yazı ile davalı kurumun 17.09.2004 tarihli yazısını ilgi tutarak ödediği parsel bedellerinin iadesini talep ettiği, bu durumda davalının ilk olarak 19.06.2015 tarihli yazının kendisine ulaştığı 22.06.2015 tarihinde temerrüde düştüğü, Mahkemece hükmedilen alacaklara bu tarihten itibaren faiz işletilmesinin doğru olduğu, davacı taraf 19.06.2015 tarihli ödeme yapılması talepli yazısında, arsa için davalıya yaptığı ödemeleri istediğinden ve dava dilekçesinin istem sonuç bölümünün 3 ve 4 nolu bendinde talep edilen alacaklar da arsa bedeline ilişkin ücretler olduğundan bu alacak kalemleri yönünden de 22.06.2015 tarihinden itibaren faiz işletilmesinin doğru olduğu, taraflar arasındaki sözleşme ilişkisi davalı tarafça, davacının edimlerini yerine getirmemesi nedeniyle feshedilmiş olup, davacı yan dava dilekçesinin istem sonucu bölümünün 1, 3 ve 4 nolu bentlerinde talep edilen alacak kalemleri (120.000,00 USD, 20.000,00 USD ve 10.000,00 USD) toplamı olan 150.000,00 USD'yi arsa bedeli için davalıya ödediğini ispat ettiğinden, bu miktar yönünden İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmesi doğru ise de, 2 nolu bentte talep edilen 800,00 USD yönünden, davalının yapılan ödemenin davalı kurumla bir ilgisi olmadığını ve davalıya yapılmadığını savunması, ödeme dekontunda da alıcının davalı kurum olmayıp dava dışı Ali Geçmen isimli bir kişi olması, aksinin yani ödemenin arsa bedeli için ve davalı kuruma yapıldığının davacı tarafça ispat edilememesi nedeniyle bu miktar yönünden talebin reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığı, Mahkemece 31.01.2020 tarihli kısa kararla davanın kabulüne karar verildiği, gerekçeli kararda da davanın kabulü yönünde gerekçeler yazılıp hüküm bölümünde davanın kabulüne hükmü kurulduğu halde gerekçenin son kısmında "...yukarıda yer alan açıklamalar doğrultusunda aşağıdaki şekilde davanın reddine karar vermek gerekmiştir." denilmesinin maddi hatadan kaynaklı yazım yanlışı olduğunun anlaşıldığı gerekçesiyle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, davanın kısmen kabulü ile 150.000,00 USD alacağın 22.06.2015 tarihinden itibaren işleyecek USD cinsinden kamu bankalarına açılan 1 yıl vadeli döviz hesabına 3095 sayılı Kanun'un 4/a maddesi gereğince ödenen faizi ile birlikte, fiili ödeme tarihindeki T.C.Merkez Bankasının USD döviz kuruna uyguladığı efektif satış kuru üzerinden hesaplanan Türk Lirası karşılığının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, 800,00 USD alacak yönünden talebin reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; istinaf sebeplerini tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, arsa tahsisinin iptali nedeniyle ödenen paranın iadesi istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 117 nci maddesi.
3. Değerlendirme
1. Temyizen incelenen kararda belirtilen gerekçeye, derece Mahkemelerince de tespit edildiği gibi davanın zamanaşımı süresinde açılmış olmasına, arsa tahsisinde metrekare birim fiyatının Amerikan Doları bazında Türk Lirası olarak fiyatlandırılmış olmasına ve davacının ödemeleri Amerikan Doları karşılığı Türk Lirası olarak yaptığı ile 120.000,00 USD arsa tahsis bedeli karşılığı yönünden davalının 22.06.2015 tarihinde temerrüde düştüğünün anlaşılmasına göre; davalının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2. Temerrüt (gecikme) faizi; borçlunun, para borcunu zamanında ödememesi ve temerrüde düşmesi üzerine kanun gereği kendiliğinden işlemeye başlayan ve temerrüdün devamı müddetince varlığını sürdüren, alacaklının zararın varlığını, miktarını ve borçlunun kusurunu ispat zorunda kalmaksızın borçlunun ödemesi gereken, miktarı yasalarla belirlenmiş asgari bir tazminat türü olarak tanımlanabilir.
3. Muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer. Borcun ifa edileceği gün, birlikte belirlenmiş (kesin vade bulunması) veya sözleşmede saklı tutulan bir hakka dayanarak taraflardan biri tarafından usulüne uygun bir bildirimde bulunmak suretiyle belirlenmişse, bu günün geçmesiyle; haksız fiilde fiilin işlendiği, sebepsiz zenginleşmede ise zenginleşmenin gerçekleştiği tarihte borçlu temerrüde düşmüş olur. Ancak, sebepsiz zenginleşenin iyiniyetli olduğu hâllerde temerrüt için bildirim şarttır. Kesin vade olmadığı gibi temerrüde düşüren ihtarname de çekilmeden icra takibi yapılmış ise, takip tarihinde temerrüt gerçekleşir. Temerrüde esas icra takibi de bulunmuyorsa dava tarihinde temerrüt gerçekleşir.
4. Somut olayda; davacının 19.06.2015 tarihli yazısı içeriğinde talep ettiği para arsa tahsisi karşılığı ödediği para olup Bölge Adliye Mahkemesince her ne kadar dava dilekçesinin istem sonuç bölümünün 3 ve 4 nolu bendinde talep edilen alacakların da arsa bedeline ilişkin olduğunun kabulü ile bu alacak kalemleri yönünden de 22.06.2015 tarihinden itibaren faiz işletilmesinin doğru olduğu belirtilmiş ise de; Halk Bankasına ait 19.06.2007 tarihli ve 14.03.2007 tarihli dekontlardan da anlaşılacağı üzere bu ödemeler alt yapı gideri karşılığı olarak yapılmış olup, davalının yazısına ilgi tuttuğu 17.09.2004 tarihli davalı yazısından sonradır. Bu durumda, 30.000,00 USD tutarındaki bu ödemeler yönünden davalı davanın açılması ile temerrüde düşmüş olmakla, bu miktar alacağa dava tarihinden itibaren faiz uygulanması gerekirken, alacağın tamamına 22.06.2015 tarihinden itibaren faize hükmedilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü gereğidir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davalının sair temyiz itirazlarının REDDİNE,
2. Davalının temerrüde yönelik temyiz itirazının kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının (4-a) bendinde yer alan "...150.000,00 USD alacağın, 22.06.2015 tarihinden..." ibaresi çıkartılarak yerine "...120.000,00 USD alacağın 22.06.2015 tarihinden, 30.000,00 USD alacağın dava tarihinden..." ibaresinin yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
20.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.