"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/1383 E., 2022/915 K.
DAVA TARİHİ : 24.10.2013
Taraflar arasındaki kira sözleşmesinin hükümsüzlüğünün tespiti ve menfi tespit davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı taraflarca temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı ... vekili; davalı idare tarafından 87,196,31 m²'lik maden sahasının işletme hakkının ihaleye çıkardığını, görünen rezerv üzerinden toplam saha bedelinin 150.000,00 TL olarak kabul edildiğini, sahanın 162.500,00 TL bedelle davacıya ihale edilerek 30.03.2006 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere 5 yıl süreli 1(a) grubu maden işletme ruhsatı düzenlendiğini, davalı idarenin ihale bedelini tahsil ederek 5 yıl süreli 1(a) grubu madenlerine ilişkin ruhsat vermekle yetinmesi gerekirken 3213 sayılı Maden Kanunu'nun (3213 sayılı Kanun) emredici hükümlerine aykırı olacak şekilde davacıyla ayrıca 5 yıl süreli kira sözleşmesi yaptığını, 3213 sayılı Kanun'un 46 ncı maddesinde açıkça kira bedeli alınamayacağının düzenlendiğini, yapılan kira sözleşmesi ile 5 yıllık ihale bedelinin 1 yıllık kira bedeli olarak kabul edildiğini ve her yıl için artış şartı getirildiğini, idarenin kamu gücüne mazhar olması, yatırımları, ticari bağlantıları ve ticari faaliyetini devam ettirmek zorunda olması nedeniyle davacının sözleşmeyi mecburen imzaladığını ileri sürerek, kira sözleşmesinin hükümsüzlüğünün tespitini bu suretle yaratılan muarazanın giderilmesini ve davalı idareye borcu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı idare; zamanaşımı definde bulunarak baskı ile sözleşme imzalanmasının söz konusu olmadığını, kaldı ki bir dönem sözleşmeye uyan davacının sonradan hükümsüzlük iddia etmesinin kötü niyetli olduğunu, ihalenin yıllık bedel üzerinden yapıldığını ve davacının bunu bildiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 10.02.2016 tarihli ve 2015/428 E., 2016/90 K. sayılı kararıyla; 3213 sayılı Kanun'un 46 ıncı maddesine 5177 sayılı Kanun ile eklenen fıkra gereğince hazinenin özel mülkiyetinde veya devletin hüküm ve tasarrufundaki yerlerde yapılan madencilik faaliyetleri için Kanunun yürürlüğe girdiği 05.06.2004 tarihinden sonra kira yahut ecrimisil alınmayacağı gerekçesiyle; davanın kabulüne, muarazanın giderilmesine ve davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairece verilen 03.10.2019 tarihli ve 2017/8358 E., 2019/7486 K. sayılı ilamla; Mahkemece, maden ruhsatı, maden hukuku ve madencilik konusunda uzman üç kişilik bilirkişi heyeti teşkil ettirilmesi ve kiralananın niteliği itibariyle gerekçeye esas alınan yasal düzenleme kapsamında kalıp kalmadığı konusunda rapor alınması, sonrasında delillerin birlikte değerlendirilmesi suretiyle hüküm kurulması gerektiğinden bahisle, karar bozulmuştur.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bozmaya uyan Mahkemenin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; bilirkişi raporu doğrultusunda dava konusu maden sahasının 3213 sayılı Kanun'un 46 ncı maddesine 5177 sayılı Kanun ile eklenen "Hazinenin özel mülkiyetinde ve devletin hüküm ve tasarrufunda yapılan madencilik faaliyetleri için 05/06/2004 tarihinden sonra harç, kira, ecrimisil alınamaz." hükmü kapsamına girmediği, I(a) grubu madenlerin Yönetmeliği'nin diğer madenlerden ayrı olduğu, kum-çakıl madeninin İl Encümeni Kararı ile Kanuna ve Yönetmeliğe uygun şekilde Maden İşleri Genel Müdürlüğüne de bilgi verilerek 5 yıllığına ve yıllık bedel alınmak kaydı ile işletilmek üzere verildiği, davacının sözleşmenin kurulduğu 30.03.2006 tarihi ile sözleşmeyi dava dışı üçüncü kişiye devrettiği 04.12.2008 tarihi arasındaki dönem için toplamda 450.937,00 TL borçlu olduğu, dava konusu sözleşmenin hukuken geçerli olduğu gerekçesiyle; davanın kısmen kabulüne, davacının 30.06.2006 tarihli ve 5 yıl süreli kira sözleşmesi uyarınca 812.500,00 TL toplam borcun 362.103.00 TL'si yönünden davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde taraflar temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Dahili davacılar vekilleri; bilirkişi raporunun bozma ilamının gereklerine uygun olmadığını, Kanun ve Yönetmelik hükmünün bilirkişilerce hatalı değerlendirildiğini, eksik inceleme ile karar verildiğin ileri sürerek, kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmişlerdir.
2. Davalı vekili; kök bilirkişi raporuna itirazlarının ek bilirkişi raporunda da değerlendirilmediğini, ihale bedelinin taksitlendirilerek her yıl ÜFE- TÜFE oranında artış öngörülmesinin idarenin ekonomik yönden korunmasına yönelik olduğunu, hatalı ve eksik rapora dayalı karar verildiğini ileri sürerek, kararın bozulmasına karar verilmesini istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kira sözleşmesinin hükümsüzlüğünün tespiti, muarazanın giderilmesi ve sözleşme uyarınca borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) tasarruf ilkesine ilişkin 24 üncü maddesi ile taleple bağlılık ilkesine ilişkin 26 ncı maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Davacı dava dilekçesinde davalı idare ile imzalanan kira sözleşmesinin hükümsüz olduğunun tespiti ile davalı idarenin sözleşmeye dayanarak yarattığı muarazanın menine ve idareye borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiş, dava değerini ise yıllık kira bedeli 166.410,27 TL olarak belirlemiş, peşin harcı da bu bedel üzerinden yatırmıştır. Bu durumda Mahkemece; kira sözleşmesinin hükümsüz olup olmadığı hususu değerlendirilerek bu konuya sınırlı olarak karar verilmesi gerekirken, bu hususta hüküm kurulmaksızın ve ayrıca talep aşılmak suretiyle sözleşmeye dayalı toplam borç 812.500,00 TL olarak tespit edilip 362.103,00 TL yönünden kısmen kabul kararı verilerek menfi tespit hükmü kurulması, usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
2. Bozma nedenine göre, taraf vekillerinin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
VI.KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan Mahkeme kararının 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi uyarınca usulden BOZULMASINA,
2. Bozma sebebine göre taraf vekillerinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,
Peşin alınan temyiz karar harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine,
6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
25.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.