"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki menfi tespit davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraflarca istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine, davalının istinaf başvurusunun esastan kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle incelemenin duruşmalı olarak yapılması istenilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 21.11.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Belli edilen günde gelen davacı vekili Avukat ... ile davalı vekili Avukat ...'nun sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 14.00'te Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; davalı (alacaklı) tarafından ... 9. İcra Müdürlüğünün 2020/4311 E. sayılı dosyasında, taraflar arasında imzalanan protokole dayanılarak müvekkili aleyhine ilamsız icra takibi başlatıldığını, TK 21/2 maddesine göre ödeme emri tebliğ edilerek takibin kesinleştirildiğini, taraflar arasında davalı alacaklının baskıları neticesinde çeşitli husumetler yaşandığını, husumetlerin sona ermesi için tarafların aralarında takibe konu olan protokolün imzalandığını, protokol ile müvekkilinin davalı alacaklıya 20.07.2019-20.11.2019 tarihleri arasında 20.000,00 Euro olacak şekilde 5 eşit taksitle toplamda 100.000,00 Euro ödenmesinin kararlaştırıldığını, müvekkilinin Macaristan'da yaşaması sebebiyle taksitleri EFT yoluyla gönderebileceğini bilen davalının Türkiye hesabına bu paranın gelmesi halinde çok yüksek bir oranda gelir vergisi ödemek zorunda kalacağını belirterek paranın yetkilisi olduğu ... Et Ürünleri İnş. Gıda San. Tic. A.Ş.nin (... Şirketi) ...'da bulunan banka hesaplarına göndermesini talep ettiğini, müvekkilinin kurucusu ve yetkilisi olduğu ... ... ... Tic. ve Hizmet Ltd. Şti. (... Şirketi) hesabından davalının yetkilisi olduğu ... Et Ürünleri İnş. Gıda San. Tic. A.Ş.nin ... bulanan ... şubesindeki hesabına 18.07.2019, 16.08.2019, 16.09.2019, 16.10.2019, 12.11.2019 tarihlerinde toplam 100.000,00 Euro'yu "..., ..." açıklamasıyla, para aktarımının ülkeler arasında yapılması ve aktarımda yaşanabilecek gecikmeleri göz önüne alarak her ayın 20'sinden önce gönderdiğini, tarafların protokolde belirtilen miktar dışında birbirlerinden herhangi bir alacak ve vereceklerinin olmadığının belirtildiğini, protokolde kararlaştırılan taksitlerin gününde ödenmesinden ve alacaklı tarafından tahsil edildikten sonra 22.07.2020 tarihinde davalının icra takibi başlatarak protokole konu parayı ikinci kez tahsil etmeyi amaçladığını ileri sürerek, ... 9.İcra Müdürlüğünün 2020/4311 E. sayılı icra dosyasından dolayı borçlu olmadığının tespitine, icra takibinin iptaline, davalının kötü niyetli olarak hareket etmesinden dolayı asıl alacağın %20'sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; protokolde belirtilen bedelin davacı tarafından ödenmediğini, müvekkilinin yetkilisi olduğu ... şirketi ile davacının yetkilisi olduğu ... şirketi arasında da ticari ilişkinin mevcut olduğunu, şirketler arasındaki ticari ilişkinin davacı tarafça şahıslar arasındaki alacak-verecek ilişkisine yansıtılmak istendiğini, protokol ile fatura tarihlerinin farklı olduğunu, davaya konu protokol ve şirketler arasında düzenlenen fatura içeriği dikkate alındığında borç doğum tarihlerinin birbirinden farklı olduğunu, dava konusu uyuşmazlık bedelinin tanıkla ispat sınırı üzerinde olduğundan davacı tarafın tanık dinleme talebine muvafakat etmediklerini savunarak, davanın reddine, davacı tarafça ikame edilen dava haksız ve alacağı engellemeye yönelik olduğundan %20 oranında kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; menfi tespit davalarında, ispat yükünün kural olarak alacaklı olduğunu iddia eden tarafa düştüğü, somut olayda; davalı tarafından, davacının kurucusu olduğu ... Şti.nin hesabından ... şirketinin Sofya daki ... şubesi hesabına beş eşit taksitler halinde gönderilen paranın, 17 Temmuz 2019 tarihli ve ''Danışma Hizmeti Bedeli'' açıklamalı, 100.000,00 Euro bedelli fatura karşılığı olduğu icra takibine konu 22.09.2019 tarihli protokol ile ilgisinin bulunmadığı beyan edilmiş ise de mahkemeye ibraz edilen bu fatura tek taraflı olarak her zaman düzenlenebileceğinden tek başına ticari bir ilişkiyi kanıtlamaya yeterli olmayacağı, davalının söz konusu faturayı usulüne uygun olarak davacıya tebliğ ettiğini, itiraza uğramadığı ya da fatura konusu hizmetin gerçekleştirildiği yazılı delille ispatlaması gerektiği,uyuşmazlık konusu 22.09.2019 tarihli protokol ile belirlenen taksit sayısının ve miktarlarının ödeme dekontlarındakilerle uyuştuğu, ödeme bilgileri kısmında ... ve ...'ın isimlerinin yer aldığı, ispat yükü kendisine düşen davalı/alacaklının ... 9. İcra Müdürlüğünün 2020/4311 E. sayılı takip dosyası alacağı 100.000,00 Euro ile dekontlardaki ödemelerin bir ilgisinin olmadığını ve bu ödemelerin ibraz ettiği fatura nedeniyle yapıldığını kanıtlayamadığı, davacının 22.09.2019 tarihli protokolden kaynaklanan borcunun bulunmadığı gerekçesiyle, davanın kabulüyle; ... 9. İcra Müdürlüğünün 2020/4311 E. sayılı takip nedeniyle davacının borçlu olmadığının tespitine, yasal koşul oluşmadığından davacı lehine kötü niyet tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde taraflar istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı vekili istinafında; kötü niyet tazminatı koşullarının oluşmasına rağmen talebin reddinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, gerekçeli kararda kötü niyet tazminatı talebinin red gerekçesinin yazılmamasının hatalı olduğunu belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak, tüm talepleri yönünden davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
2. Davalı vekili istinafında; davacının yaptığı ödemenin dava konusu alacağa ilişkin olmayıp davalının yetkilisi olduğu şirket alacağına karşılık yapılan ödeme olduğunu, tanık beyanlarına göre de tarafların şirketleri arasında ticari ilişki olduğu gibi taraflar arasında da sözleşmeden kaynaklanan şahsi alacak ilişkisi bulunduğunu, ödemenin sözleşmeden kaynaklanması halinde davalı ismine ve davalının şahsi hesabına yapılması gerektiğini, davada ispat yükünün davacı üzerinde olduğunu, mahkemenin olayların nitelendirilmesinde hataya düştüğünü, davalının alacağı olduğunu yazılı delillerle ispatladığını, davacının borçlu olmadığını yazılı delil ile ispatlaması gerektiğini, açıklama yapılmadan gönderilen havalenin muaccel bir alacak için yapılmış sayılacağını, davacının şirketler arasındaki alacak borç ilişkisi nedeniyle yaptığı ödemeyi şahsi alacak borç ilişkisine dayandırmak istediğini, dayanılan dekontta şirket yetkililerinin isminin yer almasının şahsi borç ödemesi olmayıp şirket yetkililerinin isim ve soyadlarının belirtilmesine yönelik olduğunu, davacının bu isimleri tek taraflı olarak yazdığını, bizzat sözleşmeyi yazan davacı tanığı ile davalı tanık beyanları dikkate alındığında davanın reddinin gerektiğini belirterek, Mahkeme kararının kaldırılarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davanın niteliği gereği alacaklı olduğunu ispat yükü davalı üzerinde ise de davalının, davacı tarafından yapılan havaleleri kabul etmekle birlikte bu havalelerin faturaya dayalı başka bir borç ilişkisi nedeniyle ödendiğini savunduğu, vakıa kabul edilmekle birlikte, onun farklı bir hukuki vasıfta olduğunun ileri sürülmesi halinde ikrar vasıflı ikrar (gerekçeli inkâr) niteliğinde olup bu ikrarın bölünmesinin mümkün olmadığı, bu durumda vasıflı ikrarda kanıtlama yükümlülüğünün davalıya değil, vakıayı ileri süren tarafa davacıya ait olduğu (Yargıtay HGK’nın 2017/3-1772, 2021/1011 s.k), davacının sunduğu banka dekontlarında davacının şirketinden davalının şirketine havale yapıldığı anlaşılmakta ise de dekontların açıklama kısmında sadece "..., ..." isimleri bulunduğu, makbuzlarda paranın hangi nedenle gönderildiğine ilişkin bir açıklamaya yer verilmeksizin sadece davacının ismi ile davalının isimlerine yer verildiği, davacının delil olarak dayandığı dekontlarda sadece tarafların isimleri yer almakta olup bu açıklama gönderilen paranın gönderiliş amacına ilişkin bir anlam ifade etmediğinden bu ifadenin tek başına, gönderilen paranın borç olarak gönderildiğini ispatlamaya yeterli bir açıklama olmadığı gibi davacının delil olarak dayandığı soruşturma dosyasından da davalının savunmasında belirttiği şekilde tarafların sahibi oldukları şirketler arasında ticari ilişki olduğunun davacının kendisinin savcılığa verdiği şikayet dilekçesi ile sabit olduğu, davacının faturada yer alan danışma hizmeti açıklamasına ilişkin hizmetin gerçekleştirilmesinin şirketlerin faaliyetleri itibariyle mümkün olmadığını, davacının yetkilisi olduğu şirketin Avrupa ülkelerine canlı hayvan satışı yaptığını, davalının yetkilisi olduğu şirketin ise kesilmiş et satışı yaptığını ileri sürmüş ise de, davacının savcılığa verdiği şikayet dilekçesinde şirketler arasındaki ticari ilişkiyi açıkça ortaya koyması, hatta davalının davacı şirketin katıldığı ihalede yardımcı olduğunu belirtmesi karşısında davacının iddialarına itibar edilmediği, alacağın yargılamayı gerektirmesi, davacının kötü niyetle hareket ettiğine ilişkin delil bulunmaması nedeniyle tazminat koşulları oluşmadığı gerekçesiyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile Mahkemenin kararının kaldırılmasına, yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, davanın reddine, davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde; protokol ile davalı tarafın ödemelerin yapıldığını iddia ettiği faturaların, ödeme tarihleri ve miktarlarının aynı olduğunu, ödeme tarihleri ve miktarları birebir örtüşen protokol ve faturanın aynı konuya ilişkin olduğunu, farklı tarihlerde düzenlenmiş olmasının sonucu değiştirmediğini, banka kanalı ile yapılan ödemelerde, ödeme bilgisi "...-..." açıklaması ile belirtildiğini, açıklamanın kısalığı nedeniyle protokolün taraflarının ismini yazmak durumunda kalındığını, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından vasıflı ikrar olduğu, ispat külfetinin davacıda olduğuna ilişkin değerlendirmesinin hatalı olduğunu, eldeki dava ile aynı nitelikteki bir olayda Yargıtayın bu ilişkiyi bağlantısız birleşik ikrar kabul edip, bu ikrarın bölünebileceğine ve davalının kestiği fatura karşılığı verdiği hizmetleri ispatlaması gerektiğine karar verdiğini, yaşanan husumetlerin sona ermesi ve daha kötü sonuçların yaşanmaması için ortak tanıdıkları vasıtasıyla taraflar bir araya getirilip aralarında takibe konu olan protokolün imzalandığını, kararda, her ne kadar savcılık dosyasının Uyap sisteminde istenerek incelendiği belirtilmiş ise de Uyap sisteminde yapılan incelemede ilgili dosyanın bulunmadığının görüldüğünü, şikayet tarihi 04.01.2019 olup, taraflar arasında 22.05.2019 tarihinde protokol düzenlendiğini, davacı müvekkillinin protokol imzalandıktan sonra 29.05.2019 tarihinde şikayetinden vazgeçtiğini, taraflar arasındaki uyuşmazlığın bu şekilde sona erdirildiğini, protokolde belirtilen miktarları, protokoldeki ödeme tarihlerinde, kendisine bildirilen hesaba göndermek suretiyle eksiksiz ödediğini, ticari ilişkiden kaynaklı fatura alacağı bulunduğunu iddia eden davalının bunu ispatla yükümlü olduğunu, buna ilişkin hiçbir delil sunulmadığını, davacı müvekkilinin canlı hayvan ticareti ile uğraştığını ve ... münasebetiyle tanışmış olduğu davalının yönlendirmesi, organize etmesi ile Et ve Süt Kurumunun canlı hayvan alımı ihalesine girdiğini, bu ihalede davalının sermaye koymadığını, davalının fonksiyonunun gerek ihaleyi yapan kurumla gerekse ihale sonrası mal teslimi konularında biraz gri alanda olan işleri düzenlemek olduğunu, bu işleri yapamadığından davacıyı zarara uğrattığını, ... 2. Asliye Ticaret Mahkemesinde bu konuda Et ve Süt Kurumu aleyhine açılmış tazminat davasının devam ettiğini, mafya vari yöntemler ile masraf adı altında para talep ederek, davacı çekindiği için bir anlaşmaya varılarak tanıklar huzurunda bir protokol yapılarak bu paranın taksitler halinde davalının bağlantılı olduğu bir firmaya ödendiğini, Mahkemenin savcılık dosyasından hareketle taraflar arasında ticari ilişkinin varlığını kabul etmesinin hukuk kurallarına aykırı olduğunu, müvekkilinin yetkilisi olduğu şirketin canlı hayvan satışı, davalının yetkilisi olduğu şirketin ise kesilmiş et satışı yaptığını, faturanın gerçeğe aykırı düzenlendiğini, şirket kayıtları, defterler incelenmeden karar verildiğini, faturanın müvekkile veya şirketine tebliğ edilmediğini, koşulları oluştuğu halde kötü niyet tazminatın reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu belirterek, kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; davacının ... 9. İcra Müdürlüğünün 2020/4311 E. sayılı dosyasında yapılan takipten dolayı borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 555 inci maddesi.
2. 2004 sayılı İcra İflas Kanunu'nun 72 nci maddesi.
3. Değerlendirme
Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle dava dosyasının incelenmesinde, davacı davalı şirketin hesabına gönderilen paraların protokol kapsamında yapılan ödemeler olduğunu iddia etmiş ise; taraflar arasında imzalanan 22.05.2019 tarihli protokolde alacaklı ve borçlu olarak gerçek kişilerin isimlerinin yer aldığı, protokolün herhangi bir yerinde şirket isimlerine yer verilmediği, davacının yapılan ödemelerin protokol kapsamında yapıldığına ilişkin iddiasını kesin deliller ile ispat edemediği anlaşıldığından, davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi ile kararın onanması gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
17.100,00 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
21.11.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.