"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/307 E., 2022/356 K.
DAVA TARİHİ : 02.05.2018
SAYISI : 2018/154 E., 2020/279 K.
Taraflar arasındaki ayıplı mal davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabul, kısmen reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; ... Merkez Cevatpaşa mah. 647 ada 268 parsel nolu arsa üzerinde davalı ... tarafından yapılan ve davalı ... Kent Dönüşüm Merkez Yapı Denetim Ltd.Şti.'nin yapı denetçisi olduğu binadaki 9 nolu dubleks konutun 1/2 hissesini kat irtifakı tapusu ile 10.02.2014 tarihinde satın ve teslim aldığını, satıcı ...'in aynı tarihte kendisine verdiği delil sözleşmesi başlıklı belgede kendisine 112.500 TL ödeme yaptığının yazılı olduğunu, dairenin ve tüm binanın iskan/oturma/yapı kullanma belgesini almayı taahhüt ettiğini ancak taahhüdünü yerine getirmediğini, davalıların ... Belediyesinden proje tadilat ruhsatı aldıkları halde yapı kullanma iznini almadıklarını, Tüketici Kanununun 4'üncü maddesine göre binanın oturma ruhsatının olmamasının onu ayıplı mal haline getirdiğini, elektrik ve suyu pahalı kullandıklarını, riskli asansöre bindiklerini, kaçak yapı statüsünde olduklarından idarenin yıkım kararı vermesi tehlikesi ile karşı karşıya olduklarını, dava konusu daireyi başkasına satamadıklarını belirterek, taşınmaz hisse satış sözleşmesinin feshi ile satış bedelinin bu hisseye denk gelen tutarı olan 112.500 TL'nin dava tarihindeki değerinin dava tarihinden itibaren en yüksek ticari temerrüt faizi ile birlikte 1'inci davalıdan, hesaplanacak güncel değerin şimdilik 20.000 TL'sinin ise 2'nci davalıdan zincirleme olarak alınıp tarafına verilmesine karar verilmesini istemiş, 11.02.2020 tarihli beyan dilekçesi ile dava dilekçelerinin sonuç kısmında, satış bedeli olan 112.500 TL'nin dava tarihindeki değerini istediklerini ancak bu konuda hala dava tarihi itibariyle güncelleme yapılmadığını, bu tarihten sonra güncelleme yapılmasının davayı uzatacağını ifade ederek, taleplerinin bu kısmını ıslah ettiklerini; 112.500 TL'nin ödendiği tarih olan 10.02.2014 tarihinden itibaren işleyecek avans/ticari faizi ile birlikte 1'inci davalı ...'den, şimdilik 20.000 TL'sini ise 2'nci davalı denetim şirketinden tahsilde tekerrür olmadan zincirli sorumluluk kurallarına göre tahsilini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı ... vekili; satılanın ayıplı olduğu iddiasını kabul etmediklerini, davacının iddia ettiği ayıpların açık ayıp olduğunu, davacı tarafça taşınmaz teslim alındığı sırada bu hususların bilindiğini, davacının taşınmazı 2014 yılında teslim aldığını ve kullanmaya başladığını, müvekkiline hiçbir ayıp ihbarında bulunmadığını, satılanı teslim aldığı şekli ile kabul ettiğinden davasında haksız olduğunu, müvekkili tarafından .... mah. 647 ada 268 parsel sayılı taşınmaz üzerinde yapılan binadaki 9 nolu dairenin 1/2 hissesini davacı ...'nin, 1/2 hissesini ise davacının eşi ...'nin 10.02.2014 tarihinde satın aldığını, müvekkilinin daireyi satarken oturma ruhsatıyla alakalı bir problem olduğunu söylediğini, davacının bu durumu bilerek daireyi aldığını, müvekkilinin de katıldığı apartman toplantısında oturma ruhsatı alınabilmesi için baca yapılması gerektiğinin bildirildiğini, bunun için de dairelerin içine girilmesi gerektiğini, fakat bir çok kat maliki tarafından buna izin verilmediğini, davalının apartman yöneticisi olan davacıya, baca yapılması ve kat maliklerinin buna izin vermesi yönünde bir karar alınması gerektiğini, bu karar alındıktan sonra baca inşaatına hemen başlayacağını ve oturma ruhsatını alacağını söylediğini, buna rağmen aparman yönetimi tarafından bu yönde bir karar alınmadığını beyan ederek haksız ve mesnetsiz açılan davanın reddini istemiştir.
Davalı ... Kent Dönüşüm Merkez Yapı Denetim Ltd. Şti. temsilcisi; şirketlerinin diğer davalı ... ile davacı arasında mevcut satış sözleşmesinde taraf olmadığını, dava konusu taşınmazın bulunduğu binanın yapı denetim işinin de şirketleri tarafından yapılmadığını, husumet itirazında bulunduklarını, ayıplı mal yönünden açılmış olan davanın zamanaşımı süresi dolduktan sonra açıldığını, dava konusu taşınmazın bulunduğu binaya ait yapı ruhsatının incelendiğinde ruhsat onay tarihinin 01.06.2007, ruhsatın geçerlilik tarihinin yani bitiş tarihinin 01.06.2012 tarihi olduğunu, şirketlerinin sorumluluğunun 01.06.2012 tarihinde sona erdiğini ve üzerinden 6 yıl geçtikten sonra şirketleri aleyhine böyle bir dava açılmasına anlam veremediklerini, ruhsat geçerlilik tarihinde herhangi bir sorumluluklarının bulunmadıklarını beyan ederek davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; Yargıtay 13 HD.'nin 04.02.2013 tarih, 2012/21849 E. ve 2013/2195 K. sayılı ilamında iskan ruhsatının alınmamış olmasının eksik iş olarak kabul edildiği, yapılan inceleme neticesinde taraflar arasında imzalanan 07.02.2014 tarihli ''delil sözleşmesi'' başlıklı sözleşmede davacının ihtirazı kayıt ile dava konusu taşınmazı satın aldığının anlaşıldığı, böylece davacının ayıp ihbarını süresinde yaptığının kabul edildiği, mahkemece usulüne uygun olarak oluşturulan bilirkişi heyeti eşliğinde mahallinde keşif yapıldığı, alınan kök raporda imara aykırılığın baca eksikliğinden kaynaklandığı, eksikliğin tamamlanabilir nitelikte olduğunun bildirildiği, mahkemece tarafların hak ve menfaat dengeleri gözetilerek öncelikle ücretsiz onarım başlığı altında eksikliğin davalı tarafından giderilmesi hususunun düşünüldüğü, bu amaçla rapor alındığı, fakat konunun çok kapsamlı olması ve tadilatın diğer malikleri de ilgilendirmesi, davalı tarafın ruhsat alınmama nedeninin diğer maliklerin bacanın nereden geçirileceği konusunda tartışmaları olduğu iddiası, bilirkişi raporlarındaki tespitler birlikte düşünüldüğünde bu seçimlik hakkın kullandırılmasının uygun olmadığı, ayıp oranında indirim yapılması seçimlik hakkın kullandırılması hususunun irdelenmesi gerektiği sonucuna varıldığı, Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin ayıp oranında yapılacak indirimin belirlenmesinde kabul ettiği nisbi metod yöntemine göre hesaplama yapmak üzere bilirkişi heyetinden 2'nci ek raporun alındığı, dava konusu taşınmazın satış bedelinden indirilmesi gereken miktarın 110.835 TL olduğu, bu rakamın satış bedeline çok yakın olduğu, hak ve menfaat dengesinin davalı lehine bozulacağı anlaşılmakla, sözleşmenin feshine karar vermenin uygun olacağı kanaatine varıldığı, davacının 11.02.2020 tarihli dilekçe ile talebini ıslah ettiği, davacının faizin başlangıcı konusunda talebinin reddine karar vermek gerektiği, davacının halen zilyetliğinde bulunan taşınmazı iade etmeden faiz talep edemeyeceği, iskana aykırılık konusunda diğer davalı ... Kent Dönüşüm Merkez Yapı Denetim Ltd. Şti'nin bir kusuru bulunmadığı, konu ile bir ilgisinin olmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabul kısmen reddine, ... Kent Dönüşüm Merkez Yapı Denetim Ltd.Şti.'ne karşı açılan davanın reddine, 112.500 TL'nin davalı adına tapuya tescil tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalı ...'den alınarak davacıya verilmesine, dava konusu ... ili Merkez ilçesi Cevatpaşa Mahallesi 647 Ada 268 Parselde kayıtlı 2 ve çatı arası kat 9 numaralı bağımsız bölümün davacı adına kayıtlı olan 1/2 tapusunun iptali ile davalı ... adına tapuda kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili; davalı yapı denetim şirketinin yasal denetim görevini yerine yerine getirmediğini, yapı denetim kuruluşunun da hükümde davacıya karşı sorumlu tutulması gerektiğini, "ıslah" neden gösterilerek, rayiç bedel değil de o tarihteki satış bedelinin iadesine karar verildiğini, ortada geçerli bir ıslahın olmadığını, bu dilekçe ile talebin daraltıldığını, bu nedenle dava dilekçesindeki talep sonuç kısmındaki talepleri gibi karar verilmesi gerektiğini, faiz başlangıcının yanlış olduğunu, bilirkişi heyetinin kök raporunda dava konusu dairenin dava tarihindeki değerinin 510.000 TL olduğu ve bu rakama davanın taraflarından itiraz gelmediğini, o halde yerel mahkemece 510.000'nin ½'sine denk gelen 255.000 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesinin doğru olacağını, denkleştirici adalet ilkesinin de olayda uygulanmadığını, satış bedelinin alım gücünün düştüğünü beyanla istinaf talebinde bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı tarafından somut olayda 6502 sayılı TKHK kapsamında ayıp nedeniyle sözleşmeden dönülmüş olmasına göre; ayıplı mal iddiasıyla satıcıya açılan davada, dava konusu konutun rayiç bedeline değil ancak satış bedeline hükmedilebileceği, davacı taraf 11.02.2020 tarihli dilekçesi ile talebini daraltarak satış bedelini talep ettiği, mahkemece satış bedeline hükmedilmesinin usul ve yasaya uygun olduğu, bununla beraber tüketicinin ayıplı malı mevcut haliyle kullanmaya devam ettiği sürece faiz talep edemeyeceği gibi satıcının da kullanım bedeli isteyemeyeceği, davaya konu ... ili Merkez ilçesi Cevatpaşa Mah. 647 ada 268 parselde kayıtlı 2'nci kat ve çatı arası 9 nolu bağımsız bölüm dava tarihi itibariyle davacının zilyetliğinde ve tasarrufunda bulunduğuna göre zilyetlik devam ettiği sürece faize hükmedilmeyeceği, taşınmazın iade anından itibaren faize hükmedileceği, mahkemece faiz başlangıç tarihi olarak tespit edilen tarihin usul ve yasaya uygun olduğu, son olarak 6502 sayılı Kanunda maldaki ayıptan tüketiciye karşı sorumluluğu bulunmayan davalı denetim şirketine husumet yöneltilemeyeceği, kaldı ki Kent Dönüşüm Merkez Yapı Denetim Ltd'nin dava konusu taşınmaz ile ilgisinin bulunmaması karşısında anılan davalı için husumet yokluğu nedeniyle red kararı vermesi gerekirken, red kararı vermesi yerinde olmasa da sonuca etkili olmayacağından eleştirilmekle yetinildiği belirtilerek davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1 maddesine göre esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; red için gösterilen gerekçelerin hukuka uygun olmadığını, 6502 sayılı Kanunun satıcının değil, tüketicinin mağduriyetini gidermek için yürürlüğe konduğunu, aksi düşünülüyorsa ortada Anayasanın ilgili maddelerine aykırılık olduğundan her derecede mahkemenin yasanın iptali için müracaat hakkının olduğunun kuşkusuz olduğunu, ilgili yasanın "rayiç bedeline değil ancak satış bedeline hükmedilebileceği"ne müsade ettiği görüşünün, yasa metninin tüketici aleyhine dar ve kabul edilmez bir yorumu olduğunu, "tüketicinin ayıplı malı mevcut haliyle kullanmaya devam ettiği sürece faiz talep edemeyeceği..."ne dair yapılan yorumun da yasal dayanaktan ve adalet anlayışından yoksun olduğunu, keza, "6502 sayılı kanunda maldaki ayıptan tüketiciye karşı sorumluluğu bulunmayan davalı denetim şirketine husumet yöneltilemeyeceği" görüşünün de benimsenemeyeceğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, ayıplı olduğu iddia edilen taşınmaz satış sözleşmesinden dönerek bedelin iadesi talebine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 176'ncı maddesinin 1'inci fıkrasında; "Taraflardan her biri yapmış olduğu usul işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebilir." denilmiştir.
2. 6100 sayılı HMK'nın "Davadan feragat" başlıklı 307'nci maddesinde; "Feragat, davacının, talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir.
" denilmiştir. Tam veya kısmi feragat için karşı tarafın iznine ve ayrıca bunun için ıslah yoluna başvurulmasına gerek yoktur. (Baki Kuru - Hukuk Muhakemeleri Usulü - altıncı baskı cilt IV sayfa 4048-4049)
3.Değerlendirme
1.Her ne kadar dava konusu olayda satış tarihi olan 10.02.2014 tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun hükümleri uygulanması gerekirken, Bölge Adliye Mahkemesi kararı gerekçesinde 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında değerlendirme yapıldığı görülmüşse de, dava konusu uyuşmazlık bakımından bu hususun sonucu değiştirmeyeceği gözetilerek bu durum bozma sebebi yapılmamıştır.
2. Somut olayda davacı, 11.02.2020 tarihli dilekçesi ile talebini daraltarak satış bedelini talep etmiştir. Eldeki davada davacının talebi, bir usul işlemi olmayıp maddi hukuka taalluk eden kısmi feragattir. Doktrinde buna talep sonucunun daraltılması(azaltılması) da denilmektedir. Davacının talep sonucunu azaltması, davayı genişletme ya da değiştirme sayılmaz. Bu nedenle mahkemece, davacı tarafın 11.02.2020 tarihli dilekçesiyle talebini daralttığı belirtilerek satış bedeli üzerinden karar verilmesinde hukuki isabetsizlik yoktur.
3. Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının dayandığı yasal ve hukuksal gerekçelere göre, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
22.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.