"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararının davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairemizce Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına, İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davalı ... yönünden davanın kısmen kabulüne, davalı ... yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; davacıya borç ikrarını içeren sözleşme gereğince 176.000,00 TL borçlu olan Turgut Büyükkarhan'ın 19.11.2015 günü vefat ettiğini, bu nedenle alacağın tahsili içi müteveffa borçlunun kanuni mirasçısı sıfatıyla borçtan sorumlu olan davalılar hakkında İstanbul 23 İcra Müdürlüğünün 2016/963 E. sayılı dosyasında ilamsız icra takibine başlandığını, ancak davalıların murislerinin borcu olmadığını, evrakı da imzalamadığı gerekçesiyle borca itiraz ettiklerini ileri sürerek, davalıların haksız itirazlarının iptali ile takibin devamına, davalıların takibe konu asıl alacak miktarının %20'sinden az olmamak üzere ayrı ayrı icra inkar tazminatı ödemelerine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalılar vekili; murisin ölüm tarihi itibariyle terekenin borca batık olduğunu, davalılardan Muazzez'in Küçükçekmece 4.Sulh Hukuk Mahkemesinin 2016/140 E. sayılı dosyasında, mirasın reddine ilişkin beyanda bulunduğunu, diğer davalı ... bakımından da terekenin borca batık olması nedeni ile mirasın hükmen reddedildiğini, bu nedenle mirasçı sıfatının doğmadığını, murisin sağlığında dava konusu sözleşmeyi imzalamadığını savunarak, davanın reddini ve lehlerine kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 24.05.2018 tarihli ve 2016/166 E., 2018/171 K. sayılı kararıyla; yaptırılan imza incelemesi ile belge üzerindeki imzanın murisin eli ürünü olduğunun anlaşıldığı, davalıların dava devam ederken murisin araç ve taşınmazını üzerlerine devralarak mirası kabul yönünde iradelerini gösterdikleri, terekenin aktif ve pasifleri ile kabul edileceği, davalıların muristen kalma aktif değer olarak nitelendirilmesi gereken ev ve araç üzerinde tasarrufta bulundukları, dolayısıyla murisin borcundan da sorumluluklarını kabul etmiş oldukları gerekçesiyle; davanın kabulüne, davalıların itirazının 176.000 TL asıl alacak üzerinden iptali ile takibin ödeme emrindeki şartlarla aynen devamına, davalıların asıl alacağın %20'si oranında icra inkar tazminatı ile mahkumiyetine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalılar vekili; husumet itirazının ve bekletici mesele yapılması talebinin reddedilmesinin yerinde olmadığını, alacağın yargılamayı gerektirmesi nedeniyle icra inkar tazminatına hükmedilmesinin hatalı olduğunu, sözleşmenin 3. maddesi ile borcun şarta bağlandığını, dayanak belgenin borç doğurucu bir nitelik taşımadığını, murisin fiil ehliyetine sahip olmadığını belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 07.12.2021 tarihli, ve 2019/855 E., 2021/2325 K. sayılı kararıyla, Mahkemece verilen kararın yerinde bulunduğu gerekçesiyle, davalılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA
1. Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı, süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairenin 17.05.2022 tarihli ve 2022/1016 E., 2022/4648 K. sayılı ilamıyla; "Mirasın reddi, Türk Medeni Kanunu'nun 605 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olup, anılan Kanunun 605. maddesinde, yasal ve atanmış mirasçıların mirası reddedebilecekleri belirtilmiştir. Mirasın reddi halinde, mirası reddedenler yönünden davaya devam edilemez. Davalı ...'in Küçükçekmece 4. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2016/140 Esas, 2016/159 Karar sayılı ilamı ile dava tarihinden önce mirası reddettiği anlaşılmaktadır. Mirasçılarının mirası reddetmeleri halinde mirasçıların murisin borçlarından sorumlulukları son bulmaktadır. O halde ilk derece mahkemesince; mirası reddeden mirasçıların, murisin borcundan sorumlu tutulamayacakları gözetilerek davalı ... yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır. (...) 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 605. maddesinin 2. fıkrasında “ölümü tarihinde mirasbırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise, miras reddedilmiş sayılır.” hükmüne yer verilmiştir. Bu hüküm çerçevesinde, mirasın hükmen reddi bir süreye tabi olmayıp, mirasçılar, alacaklılara karşı açacakları tespit davası ile terekenin borca batık olduğunun tespitini her zaman isteyebilecekleri gibi, mirasçılara karşı açılacak davada defi olarak da her zaman terekenin borca batık olduğu ileri sürülebilecektir. Davalı ... tarafından Küçükçekmece 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/524 Esas sayılı dosyasında, terekenin borca batık olması nedeniyle hükmen reddinin talep edildiği, davanın yargılamasının devam ettiği anlaşılmaktadır. Davalı, hükmen reddin tespitine yönelik dava açtığına göre açılan davanın, temyize konu davanın sonucunu etkileyecek nitelikte olduğu açıktır. O halde mahkemece; Küçükçekmece 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/524 Esas sayılı dava dosyasının kesinleşmesinin bekletici mesele yapılıp, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, işin esasına girilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir." şeklinde, Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına, İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesinin hüküm başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davalı ...'ın Küçükçekmece 4. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2016/140 E., 2016/159 K. sayılı kararı ile dava tarihinden önce mirası reddettiği anlaşılmakla bu davalı yönünden davanın reddine, diğer davalı ... Küçükçekmece 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/524 E. sayılı dosyasında terekenin borca batık olması nedeniyle mirasın hükmen reddi davası açtığı, Mahkemece davalı ...'ın miras payını eşine devrettiğinin tespit edilmesi nedeniyle davanın reddine karar verildiği anlaşılmakla davalı ... halen mirasçı sıfatını taşıdığı, davalıların, murislerinin davaya konu 29.05.2015 tarihli belgedeki imzasını inkâr etmeleri nedeniyle dosya arasına alınan 05.02.2018 tarihli bilirkişi raporunda ve 18.04.2018 tarihli ek raporda davaya konu belgede yer alan imzanın davalılar murisi Turgut Büyükkarhan'ın eli ürünü olduğunun tespit edildiği, bu nedenle 6098 sayılı Kanun'un 386 ncı maddesine göre davalı ...'ın kendi murisinin aldıklarını iade ile yükümlü olduğu, 6098 sayılı Kanun'un 387 nci maddesine göre göre taraflar arasında yapılan tüketim ödüncü sözleşmesinin ticari nitelikte olmadığı, bu nedenle davacının bu maddeye göre faiz talep etme hakkının bulunmadığı, bu gerekçe ile davacının faiz talebinin reddine karar verilmesi gerektiği, alacağın likit olması ve davalıların borçlu olduklarını bilebilecek durumda olmaları nedeniyle icra inkâr tazminatına hükmedilmesi gerektiği, davalı ... yönünden davanın kısmen kabul kısmen reddine, İstanbul 23. İcra Dairesinin 2016/963 sayılı dosyasına yapılan itirazın iptaline, takibin 176.000,00 TL asıl alacak üzerinden faizsiz devamına, davacının faiz talebinin reddine, % 20 icra inkâr tazminatının davalı ...'dan alınarak davacıya verilmesine, davalı ... yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili ve davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuşlardır.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili; tüketim ödüncüne faiz işlenemeyeceği hususunun temyiz sebebi yapılmamış olması nedeniyle davacı lehine usuli müktesep hak oluştuğunu, icra takibine girişildikten sonra, bu borcun artık borç veren tarafından talep
edildiğini, borçlunun temerrüde düştüğünü, talep sonrası için artık faiz istenebileceğini belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı ... vekili; murisin mayıs 2015 tarihinden vefat ettiği tarihe kadar kanser tedavisi gördüğünü ve kullandığı yüksek dozlu ilaçlar sebebiyle zihinsel fonksiyonlarını sıklıkla kaybettiğini, imzalanan sözleşme esnasında murisin akıl sağlığı yerinde olmadığından sözleşmenin geçersiz olmasının muhtemel olduğunu, Mahkemece murise ait sağlık raporları, kullandığı ilaçların tümünün dikkate alınarak ATK nezdinde bilirkişi incelemesi yapılması yönünde ara karar tesis edilmediğini, bir an için sözleşmenin geçerli olduğu kabul olunsa dahi sözleşmenin 3. maddesine göre 176.000 TL borç nakden değil taşınmaz satış ve devri ile sağlanacağını, yani murisin bir para borcu değil taşınmaz devir borcunu üstlendiğini, davacı tarafın yapması gereken, sözleşme borçlusu murisin iradesine uygun olarak hükmen tescil davası açmak ve taşınmazın devri ile alacağını almak iken alacak sanki kesin ve likitmiş gibi doğrudan icra takibi yapılmasının haksız olduğunu, borcun şarta bağlı olması nedeniyle alacağın talep edilebilmesi için borçlunun iradesi yönünde işlem yapılması gerektiğini, bunun da ancak maddede yazıldığı şekilde Areon Bağ Evleri G Parselde olan, dublex, bahçeli ve tapusu üzerime olan evin satışının ...’a verilmesiyle mümkün olacağını, vekil edeni aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesinin kanuni düzenlemeye aykırı olduğunu belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, tüketim ödüncü sözleşmesinden kaynaklı alacak için başlatılmış icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6098 sayılı TBK'nın 386 ncı maddesine göre; "Tüketim ödüncü sözleşmesi, ödünç verenin, bir miktar parayı ya da tüketilebilen bir şeyi ödünç alana devretmeyi, ödünç alanın da aynı nitelik ve miktarda şeyi geri vermeyi üstlendiği sözleşmedir."
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan kararda; hukuki ilişkinin ve bu ilişki nedeniyle ortaya çıkan uyuşmazlığa yukarıda yer verilen hukuk kurallarının doğru şekilde uygulandığı, bozma ilamına uygun araştırma yapılarak davalı ... Küçükçekmece 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/524 E. sayılı dosyasında terekenin borca batık olması nedeniyle mirasın hükmen reddi davası açtığı, Mahkemece davanın reddine karar verildiği, davalı ...'ın halen mirasçı sıfatını taşıdığı, dosya arasına alınan 05.02.2018 tarihli bilirkişi raporunda ve 18.04.2018 tarihli ek raporda davaya konu borç ikrarını içeren belgede yer alan imzanın davalılar murisi Turgut Büyükkarhan'ın eli ürünü olduğunun tespit edildiği bu nedenle davalı ...'ın kendi murisinin aldıklarını iade ile yükümlü olduğu anlaşılmakla; davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2. Davacı vekilinin faize yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; davacı ve davalıların murisi arasında düzenlenen 29.05.2015 tarihli protokol uyarınca, protokolden doğan alacağın tahsili için müteveffa borçlunun kanuni mirasçısı sıfatıyla borçtan sorumlu olan davalılar hakkında İstanbul 23. İcra Müdürlüğünün 2016/963 Esas sayılı dosyası üzerinden ilamsız icra takibine başlandığı, takip talebinde 176.000 TL asıl alacağın takip tarihinden itibaren asıl alacak üzerinden işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsili istemine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.
Temerrüt (gecikme) faizi, borçlunun para borcunu zamanında ödememesi ve temerrüde düşmesi üzerine kanun gereği kendiliğinden işlemeye başlayan ve temerrüdün devamı süresince varlığını sürdüren, alacaklının zararın varlığını ve miktarını ve borçlunun kusurunu ispat zorunda kalmaksızın borçlunun ödediği ve miktarı yasalarla belirlenmiş asgari, maktu bir tazminattır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 11.6.1997 gün ve 1997/11-278 - 529 sayılı ilamı).
Muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer. Borcun ifa edileceği gün, birlikte belirlenmiş (kesin vade bulunması) veya sözleşmede saklı tutulan bir hakka dayanarak taraflardan biri usulüne uygun bir bildirimde bulunmak suretiyle belirlenmişse, bu günün geçmesiyle; haksız fiilde fiilin işlendiği, sebepsiz zenginleşmede ise zenginleşmenin gerçekleştiği tarihte borçlu temerrüde düşmüş olur. (TBK 117 nci madde) Kesin vade olmadığı gibi temerrüde düşüren ihtarname de çekilmeden icra takibi yapılmış ise, takip tarihinde temerrüt gerçekleşir. (11.12.1957 tarih 17/29 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı). Temerrüde esas icra takibi de bulunmuyorsa dava tarihinde temerrüt gerçekleşir.
Yine Mahkemenin, Yargıtayın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur (04.02.1959 tarihli ve 13/5 sayılı YİBK).
İlk Derece Mahkemesinin 24.05.2018 tarihli kararında takip tarihinden itibaren faize karar verildiği ve davalı tarafından faize ilişkin temyiz itirazlarının bulunmadığı bu yönün davacı yararına usulü kazanılmış hak oluşturduğu anlaşılmaktadır.
O halde yukarıda açıklanan hususlar gözetilerek İlk Derece Mahkemesince icra takip tarihinden itibaren takibin devamına karar verilmesi gerekirken yanlış değerlendirme ile faiz isteğinin tümden reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca kararın düzeltilerek onanması gerekir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davalının temyiz itirazlarının REDDİNE,
2. Davacının ikinci bentte açıklanan nedenlerle temyiz itirazının kabulü ile temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi hükmünün 3 üncü ve 4 üncü bendinin hükümden çıkartılmasına, 3 üncü bendindeki “takibin 176.000,00 TL asıl alacak üzerinden faizsiz devamına,” ifadesinin yerine “Takibin 176.000,00 TL asıl alacak yönünden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesine” ifadesinin yazılması suretiyle, hükmün davacı yararına düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA,Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz eden davalıya yükletilmesine,Peşin alınan temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 06.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.