Logo

3. Hukuk Dairesi2023/3178 E. 2024/2172 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tüketici ile satıcı arasında imzalanan ve daha sonra feshedilen bir taşınmaz satış vaadi sözleşmesi kapsamında düzenlenen nama yazılı senetlerin, satıcı tarafından bankaya temlik edilmesi üzerine tüketicinin senetlerden doğan borcunun bulunup bulunmadığının tespiti.

Gerekçe ve Sonuç: 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un 4/5. maddesi uyarınca, tüketici işlemleri için düzenlenen senetlerin nama yazılı olması ve tüketicinin temel ilişkiden kaynaklanan def'ileri hamile karşı da ileri sürebilmesi gözetilerek, sözleşmenin feshi nedeniyle senetlerin bedelsiz kalması sebebiyle davalı bankaya karşı da borcunun olmadığı kabul edilerek, yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 46. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/516 E., 2023/449 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 9. Tüketici Mahkemesi

SAYISI : 2018/483 E., 2019/440 K.

Taraflar arasındaki menfi tespit davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın davalı banka yönünden reddine, davalı yüklenici şirket yönünden kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden esas hakkında hüküm kurularak davanın kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı banka vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili, davalı yüklenici şirketten 07.05.2018 tarihinde İnnovia-4 adlı projeden 181 nolu bağımsız bölümü satın aldığını, sözleşme kapsamında davalı yüklenici şirkete 30 adet nama yazılı tüketici senedi verdiğini, sonrasında 11.07.2018 tarihinde satış sözleşmesinin karşılıklı olarak feshedildiğini, fesihnamede yer alan düzenlemede; "Düzenleme Şeklinde Gayrimenkul Satış Vaadi Fesih Sözleşmesi imzası sırasında alıcının satıcıya teslim ettiği ve bordroda belirtilen senet/senetler alıcıya iade edilecektir." denilerek senetlerin iadesinin kararlaştırıldığını, ancak davalı yüklenici şirketin tüketici senetlerini teminat karşılığı diğer davalı bankaya temlik ettiğini, nama yazılı senetlerden dolayı her iki davalıya da borcu olmadığını ileri sürerek; yargılamaya konu senetler nedeniyle müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine, fesih nedeniyle konusuz kalan dava konusu bonoların geçersizliği ile iptaline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

1.Davalı şirket vekili; davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını, taraflar arasındaki sözleşmenin karşılıklı anlaşma ile feshedilmesinden sonra senetlerin iade edilmesi için diğer davalı bankadan talepte bulunulmuşsa da senetlerin banka tarafından iade edilmediğinden senetlerin davacıya iadesinin mümkün olmadığını, müvekkil şirketin sorumluluğu bulunmayıp davanın açılmasına neden olmadığını, davalı bankanın kusurlu eylemi neticesinde dava açıldığından yargılama giderlerinden sorumlu olmadıklarını savunarak davanın reddini istemiştir.

2.Davalı banka vekili; davaya konu senetlerde son hamil durumunda olduğunu, senet borçlusu ile aralarında doğrudan ticari ilişkinin bulunmadığını, bankanın iyi niyetli hamil olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacı ile davalı taraf arasında imzalanan Düzenleme Şeklinde Gayrimenkul Satış Vaadi ve İnşaat Yapım Sözleşmesinin resmi şekilde yapılmadığından hukuken geçersiz olduğu gerekçesiyle 11.07.2018 tarihinde Düzenleme Şeklinde Gayrimenkul Satış Vaadi ve İnşaat Yapım Sözleşmesi Feshi Protokolünün imzalandığı gözönüne alınarak adi nitelikli sözleşmenin geçersizliğinin tespitine, bu sözleşmeye bağlı olarak düzenlenen senetler yönünden davacının borçlu olmadığının tespitine, diğer davalı banka yönünden senetleri kötüniyetli iktisap ettiği ispatlanamadığından davanın reddine karar vermiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili, müvekkilinin, sözleşmenin tarafı olan ve bedelsiz kalan senetlerin alacaklısı olan ... Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı AŞ. 'ye karşı sürebileceği defi ve itirazlarını temlik alana karşı da ileri sürebileceğini, senetler nama yazılı olduğundan Türkiye Vakıflar Bankası T.A.O'nun iyi niyetli olarak temlik alıp almamasının bir önemi olmadığını, müvekkilinin borcu bulunmadığından her iki davalı açısından da davanın kabulü yönünde karar verilmesi gerektiğini, tüm bu sebeplerle İlk Derece Mahkemesi kararının Türkiye Vakıflar Bankası T.A.O ilişkin kısmının kaldırılarak, davanın tam kabulü yönünde karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 4 üncü maddesinin 5 inci fıkrasında “Tüketicinin yapmış olduğu işlemler nedeniyle kıymetli evrak niteliğinde sadece nama yazılı ve her bir taksit ödemesi için ayrı ayrı olacak şekilde senet düzenlenebilir. Bu fıkra hükümlerine aykırı olarak düzenlenen senetler tüketici yönünden geçersizdir.” hükmünün yer aldığı, sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan 6502 sayılı TKHK'nun 4/5 inci maddesinde; "Tüketicinin yapmış olduğu işlemler nedeniyle kıymetli evrak niteliğinde sadece nama yazılı ve her bir taksit ödemesi için ayrı ayrı olacak şekilde senet düzenlenebilir. Bu fıkra hükümlerine aykırı olarak düzenlenen senetler tüketici yönünden geçersizdir." hükmünün düzenlendiği, nama yazılı senetlerin kamu itimadına mazhar olmadığı için kanun gereği ciro edilemeyeceği, borçlunun her türlü def'i hamile karşı da ileri sürebileceği, davacı ile davalı ... Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı AŞ. Arasında imzalanan gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin tarafların karşılıklı anlaşması ile feshedildiği ve davacının sözleşme nedeniyle borcu bulunmadığının kararlaştırıldığı, ancak sözleşme nedeniyle alınan nama yazılı senetlerin davacıya iade edilmeyip diğer davalı bankaya temlik edildiği, dava konusu senetlerin sözleşmenin karşılıklı olarak feshedilmesi nedeniyle bedelsiz kaldığı, bu durumda davacının her iki davalıya karşı açmış olduğu davasında haklı olduğu gerekçesiyle; İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak esas hakkında hüküm kurularak davanın kabulüne, dava konusu senetler yönünden davacının davalılara borçlu olmadığının tespiti ile senetlerin davacı yönünden geçersizliğinin tespitine oy çokluğu ile karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı banka vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı banka vekili; müvekkili banka ile diğer davalı yüklenici arasında imzalanan sözleşmeler kapsamında kredi kullandırıldığını, bu krediler ile ilgili olarak davacının keşidecisi olduğu bir kısım senetlerin bankaya teslim edildiğini, keşideci borçlunun lehtara karşı ileri sürebileceği şahsi defileri iyi niyetli hamile karşı ileri süremeyeceğini, ancak hamilin senedi devralırken bilerek keşidecinin zararına hareket ettiğinin kanıtlanması halinde defilerin hamile karşı ileri sürülebileceğini, müvekkili bankanın ciro silsilesini incelemek dışında bir yükümlülüğünün bulunmadığını, bankanın kötü niyetli hamil olmadığını, bu nedenle müvekkil yönünden verilen kabul kararının kaldırılması gerektiğini belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacı ile davalı yüklenici şirket arasında imzalanan taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin feshi nedeniyle sözleşme kapsamında verilen senetlerden dolayı davalılara borçlu olup olmadığının tespiti istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un (6502 sayılı Kanun) 4 üncü maddesinin beşinci fıkrası.

3. Değerlendirme

1. 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un 4/5 inci bendi, "Tüketicinin yapmış olduğu işlemler nedeniyle kıymetli evrak niteliğinde sadece nama yazılı ve her bir taksit ödemesi için ayrı ayrı olacak şekilde senet düzenlenebilir. Bu fıkra hükümlerine aykırı olarak düzenlenen senetler tüketici yönünden geçersizdir." şeklinde düzenlenmiştir.

2.Tüketici senetlerinin nama yazılı olmasının faydası, def’ilerin ileri sürülmesinde kendini gösterir. Eğer kıymetli evrak tedavüle çıkmışsa ve hamiline veya emre yazılıysa sadece mutlak def’iler ileri sürülebilecektir. Ancak nama yazılı olursa bu durumda temel ilişkiyle ilgili olsun veya olmasın tüm nispi def’iler de ileri sürülebilir olacaktır. Bunun sonucu olarak da tüketici örneğin malın ayıplı olması durumunda satıcıya karşı ileri sürebileceği def’ileri, hamile karşı da ileri sürebilecektir ya da dönme hakkını kullanmışsa ödeme yapmaktan kaçınabilecek veya indirim hakkını kullanmışsa senette yazan miktardan azını ödeyerek borcundan kurtulabilecektir. Yine eğer mal teslim edilmemişse tüketici ödemezlik def’ini de hamile karşı ileri sürebilecektir.

3.Tüketicinin düzenleyeceği kıymetli evraka böyle bir sınırlama getirilmesinin sebebi nama yazılı evrakın tüm def’ilerle birlikte devrediliyor olmasıdır. Böylece tüketici, aldığı mal ayıplı çıkarsa veya mal hiç teslim edilmezse bu def’ileri senedi devralan üçüncü kişilere de ileri sürebilecek ve zayıf taraf olan tüketici korunmuş olacaktır.

4. Somut olayda da davacı tarafından davalı satıcı adına düzenlenen senetler nama yazılı düzenlenmiş olup, davacının satıcı ile olan temel ilişkiden kaynaklanan def'ileri senedi elinde bulunduran üçüncü kişi durumundaki davalı bankaya karşı da ileri sürebilmesi mümkündür.

5. Böylece, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre davalı banka vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun kararın onanması gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz eden davalı Bankaya yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,10.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.