"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/377 E., 2022/65 K.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davacı vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili, davalı ile müvekkilinin baba-oğul olduklarını, davacı Almanya'da olduğu için davalıya 3866 ada 3 parsel sayılı taşınmazdaki hissesi karşılığı müteahhitle kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapması için vekalet verdiğini, ancak davalının yetkisini aşarak taşınmazdaki davacı hissesini sattığını, inşaatı görmek için döndüğünde taşınmazın satıldığını öğrendiğini, hissesinin değerinin tapuda belirtilen 50.000,00 TL'den daha fazla olduğunu ileri sürerek taşınmazın gerçek değerinin tespiti ile şimdilik 50.000,00 TL'nin satış tarihinden itibaren işleyen faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, 22/02/2016 tarihli dilekçesiyle talep sonucunu 52.579,00 TL'ye ıslah etmiştir.
II. CEVAP
Davalı asil; duruşmadaki beyanında satışın vekalet veren davacı babasının bilgisi dahilinde gerçekleştiğini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 17.03.2016 tarihli ve 2014/256 E.- 2016/107 K. sayılı kararıyla; yapılan keşif ve değer tespiti dikkate alınarak davanın ıslah edilmiş haliyle kabulüne karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davacı vekilince temyiz isteminde bulunulmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 24.02.2020 tarih ve 2020/659 E.- 2020/2643 K. ilamıyla; “Dava, vekilin hesap verme yükümlülüğü (TBK m.508) kapsamında vekil eden hesabına aldıklarını vekil edene vermesine ilişkindir.
Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda taşınmazın üstündeki yapıların keşif tarihinde yıkıldığından bahisle yalnızca arazinin satış tarihindeki değeri hesaplanmıştır. Davacı, satış tarihinde taşınmazın üstünde 2 katlı bina ile bunun müştemilatı dükkan olduğunu, bunlar yıkılmışsa da Belediye kayıtlarından araştırılarak, emlak vergi değerlerinden kıyaslama yapılarak bina değerinin bulunabileceğini ileri sürerek; rapora itiraz etmiş, ancak Mahkemece itirazı karşılanmadan davanın kabulüne karar verilmiştir. Davacı, talep sonucunu bilirkişi raporuna göre 52.579,00 TL olarak ıslah etmiş ve Mahkemece bu miktar üzerinden davanın kabulüne karar verilmişse de davacının alacağını tek bir dava ile talep etme zorunluluğu olmadığından alacağının tam ve kesin olarak belirlenmesinde hukuki menfaati bulunmaktadır. Şu halde mahkemece, taşınmazın üstündeki yapıların değerinin tespiti için ilgili görülen yerlere yazıldıktan sonra belirlenecek bir bilirkişi heyetinden itirazların da değerlendirildiği bir rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, bu husus göz ardı edilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.” gerekçesiyle bozulmuştur.
B.Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan müştemilatın değerinin tespiti için ilgili Belediyelere müzekkere yazıldığı ancak müştemilat ile ilgili herhangi bir vergi beyannamesi olmadığının cevaben bildirilmiş olduğu, arazi üzerindeki müştemilata dair değer tespiti açısından yeterli bilgi ve belge bulunamadığı, arazi üzerindeki müştemilata dair iddianın ispat olunamadığı, bu çerçeve de bozma öncesi kararda açıklanan gerekçe ile vekalet görevinin kötüye kullanılması suretiyle uğranılan 52.579,00 TL zararın davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekilince temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; bozma ilamının gereğinin yerine getirilmediği, gerekli araştırmanın yapılmadığını belirterek mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesini istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, vekilin hesap verme yükümlülüğü kapsamında alacak istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. Usuli kazanılmış hak olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı YİBK).
2. Bundan başka, Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün, bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş olan bu kısımları lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur (04.02.1959 tarihli ve 13/5 sayılı YİBK).
3.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 190 ıncı maddesi.
3. Değerlendirme
Temyizen incelenen mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı ve özellikle bozma sonrası dosyaya kazandırılan müzekkere cevaplarından, dava konusu taşınmaz üzerinde iki katlı bina ile ilgili herhangi bir proje ve yıkım kararı bulunmadığı sadece basit yapıya ilişkin yıkımın bulunduğunun bildirildiğinin, anlaşılmasına göre mahkeme kararının isabetli olduğu görülmekle, temyiz itirazlarının reddi ile hükmün onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeple,
Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,
6100 saylı Kanun' Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,
20.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.