"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/349 E., 2023/472 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Sakarya 2. Asliye Hukuk (Tüketici) Mahkemesi
SAYISI : 2022/390 E., 2023/6 K.
Taraflar arasındaki sözleşmenin feshi ve alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı ... vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; müvekkili ile davalı yüklenici şirket arasında 15.11.2016 tarihinde noterde düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşme ile davaya konu Sakarya ili, Arifiye ilçesi, Arifbey mahallesi, 258 ada, 1 parsel ve 262 ada 1 parselde yapılmakta olan İnnovia Arifiye projeden bir adet dairenin 246.502,00 TL bedelle satımı konusunda anlaştıklarını, sözleşmedeki teslim tarihinin 24 ay olup bu sürenin 15.11.2018 tarihinde dolduğunu, kaba inşaatın bitirilmediğini, davalı şirkete 3 adet senet teslim ettiğini, 178.402,00 TL'lik kısım için de diğer davalı Bankadan bu projeye özel bağlı kredi kullandığını, davalı inşaat firmasına kapora dahil 34.000,00 TL ödeme yapıldığını, davalının elinde 07.12.2018 vade tarihli 34.100,00 TL'lik senet bulunduğunu, diğer davalı Bankaya 42.816,48 TL ödeme yapıldığını, toplam 135.585,52 TL ödemesinin kaldığını belirterek, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin ve bunun finansmanı için kullandırılan kredi sözleşmesinin iptalini, 34.100,00 TL bedelli senet nedeniyle davalı şirkete borçlu olmadığının tespitini, davalıya Bankaya aylık yaptığı kredi ödemelerinin durdurulmasını ve davalı Bankaya 135.585,52 TL kredi sebebiyle borçlu olmadığının tespitini, davalı şirkete ödenen 34.000,00 TL'nin ve davalı Bankaya ödenen 42.816,48 TL'nin ödeme tarihlerinden itibaren dava tarihine kadar işeyecek avans faizi ile birlikte tahsilini istemiş, 31.05.2019 tarihli dilekçe ile; dava konusu kredi bağlı kredi olduğundan denkleştirici adalet ilkesi gereğince ortaya çıkacak toplam bedelin dava tarihinden itibaren faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen talep etmiş, 24.02.2020 tarihli ıslah dilekçesi ile; dava değerini 109.271,05 TL'ye çıkarmıştır.
II. CEVAP
1. Davalı banka vekili; kredi sözleşmesinin bağlı kredi olarak nitelendirilemeyeceğini, müvekkili Bankanın diğer davalı yüklenici şirket ile müteselsilen sorumlu tutulamayacağını ve davanın müvekkiline yönlendirilmesinin kanuna aykırı olduğunu savunarak, davanın pasif husumet yokluğundan reddini istemiştir.
2. Davalı şirket vekili; taşınmazın tesliminde bir gecikme söz konusu ise mücbir sebeplerden kaynaklandığını, davacı yanın geçerli ve haklı bir fesih iradesi bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; Mahkemece yapılan keşif neticesinde bilirkişilerce sunulan rapora göre taşınmazın teslime hazır olmadığının görüldüğü, sözleşmenin yerine getirilmesi veya bedel ödemesi konusunda davacının yükümlülüğünü yerine getirdiği, davalı şirketin temerrüte düştüğü, somut olayda davalı şirketin edimini ifa etmediği, davacının sözleşmeden dönerek ödediği bedellerin iadesi isteme koşullarının gerçekleştiği, davalı Bankanın kullandırdığı kredinin bağlı kredi mahiyetinde olduğu, sözleşmenin haklı nedenlerle feshi halinde davacının ödediği bedeli denkleştirici adalet ilkesi ile talep etmesinde de haklı olduğu gerekçesiyle, davanın kabulü ile; davalı Yeşil Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı A.Ş. ile davacı arasında imzalanan Sakarya 6. Noterliğinin 15.11.2016 tarih ve 20950 yevmiye numaralı düzenleme şeklindeki gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin ve bunun finansmanı için diğer davalı ...Ş. ile imzalanan OF000237 hesap numaralı 15.11.2016 tarihli Ön Ödemeli Konut Finansmanı Sistemi Kredi Sözleşmesinin tüm hüküm ve sonuçları ile iptaline, davacı tarafından davalı ... Bankasından kullanılan 15.11.2016 tarihli Ön Ödemeli Konut Finansmanı Sistemi Kredi Sözleşmesinde ödenmeyen 135.585,52 TL kredi sebebi ile davacının davalı ...Ş.'ye borçlu olmadığının tespitine, davacının davalı ... Bankasına ödediği bedelin iadesine ilişkin talebinin kabulü ile; 65.709,27 TL'nin 42.816,48 TL'sinin dava, kalan kısmının ise ıslah tarihi olan 24.02.2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ... Bankasından alınarak davacıya verilmesine, davacının sözleşme kapsamında davalı Yeşil Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı A.Ş.'ne ödediği bedelin iadesine ilişkin talebinin kabulü ile, taleple bağlı kalınarak 43.561,78 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte (davalı bankanın sorumluluğunun 112.692,73 TL ile sınırlı olmak kaydıyla ve sorumlu olunan miktarın 34.000,00 TL'sinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, 9.561,78 TL'sinin ise ıslah tarihi olan 24.02.2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte) davalılardan müşterek ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, davacının 07.12.2018 vadeli 34.100,00 TL bedelli senet sebebi ile davalı Yeşil Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı A.Ş.ne borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı ... vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı ...Ş. vekili; kararın hukuka aykırı olduğunu, davacının müvekkili Bankadan kullandığı kredi bağlı kredi niteliğinde olmadığından davanın husumet yönünden reddinin gerektiğini, davacının ilgili yasal mevzuat ile kendisine tanınan sözleşmeden dönme seçimlik hakkını kullanma talebinde bulunmadığına ilişkin itirazlarının Yerel Mahkemece dinlenmediğini, davacının, teslim süresi dolmamış olan sözleşmeden kendi iradesi ile dönmesi neticesinde iade alabileceği tutarın yapılan ödemelerin tamamı olmadığını, satıcının kusuru olmaksızın sözleşmeden dönme hakkını kullanan alıcı davacının ceza-i şart ödeme yükümlülüğünün olduğunu, davanın açılmasına müvekkilinin sebep olmadığını ancak bu durumun Yerel Mahkemece değerlendirilmediğini, hükmedilen karşı vekalet ücreti, harç, yargılama gideri ve kullandırılan kredinin iadesine yasal faiz eklenmesi noktasında itiraz ederek, Yerel Mahkeme hükmünün kaldırılmasını istinaf etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dava tarihi itibariyle davaya konu bağımsız bölümün davacıya teslim edilmediği sabit olup, akde tahammül süresi de dikkate alındığında davacının sözleşmenin feshini talep etmekte haklı olduğu, kullandırılan kredinin bağlı kredi mahiyetinde olduğu, davalıların, 6502 sayılı Kanun'un 35 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca müştereken ve müteselsilen sorumlu oldukları, Kanun'un olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, bu nedenle inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, davalı Banka vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı Banka vekili; istinaf sebeplerini tekrar ederek, kredi sözleşmesinin tüm hüküm ve sonuçları ile iptaline ilişkin karar verilmişken ayrıca bir kez daha müvekkili Banka yönünden menfi tespit hükmü kurulmasının hukuka aykırı olduğunu, kullandırılan kredinin denkleştirici adalet ilkesi ile güncellenmesi hususuna itiraz ettiklerini belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava; davacı ile davalı yüklenici şirket arasında imzalanan taşınmaz satış vaadi sözleşmesi kapsamında satın alınan bağımsız bölümün teslim edilmemesi üzerine davalı Bankanın davacıya kullandırdığı kredi nedeniyle sorumlu olup olmadığına ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 706 ncı maddesinin birinci fıkrası.
2. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237 nci maddesi,
3. 2644 sayılı Tapu Kanunu'nun 26 ncı maddesi.
4. 1512 sayılı Noterlik Kanunu'nun "Noterlerin genel olarak yapacakları işler" başlıklı 60 ıncı maddesinin üçüncü fıkrası.
5. Aynı Kanun'un 89 uncu maddesi.
6. TBK'nın 112 nci maddesi.
7. 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun(TKHK) 30 uncu maddesi.
8. Aynı Kanun'un 35 inci maddesinin ikinci fıkrası.
3. Değerlendirme
1. Kaynağını 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 29 uncu maddesinden alan taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri 6098 sayılı Kanun'un 237 nci maddesi ile Türk Medeni Kanunu'nun 706 ve Noterlik Kanunu'nun 89 uncu maddesi hükümleri uyarınca noter önünde resen düzenlenmesi gereken, bir başka anlatımla geçerliliği resmi şekil şartına bağlı kılınan, tam iki tarafa borç yükleyen ve kişisel hak sağlayan bir sözleşme türüdür. Geçerli bir satış vaadi sözleşmenin ifa olanağının bulunmaması hâlinde ise vaat alacaklısının 6098 sayılı Kanun'un 112 nci maddesine dayanarak borcun ifa edilmemesi nedeniyle uğradığı zararın tazmini isteyebileceği kuşkusuzdur.
2. Nitekim, somut olayda davacı ile davalı yüklenici arasında 15.11.2016 tarihinde noterde düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi yapılarak davaya konu taşınmaz davacıya satılmış, davacı dava dilekçesinde ödediği bedelin tahsilini talep etmiş olup, bu durumda davacı taşınmaz için davalılara ödediği bedeli, taleple bağlılık kuralı gereğince sebepsiz zenginleşme kuralları çerçevesinde geri isteyebilir.
3. Bununla birlikte davacı konutu satın almak için diğer davalıdan bağlı kredi kullandığını, bu nedenle davalı bankanın da sorumlu olduğunu ileri sürmüştür. 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un 30 uncu maddesine göre bağlı kredi sözleşmesi; tüketici kredisinin münhasıran belirli bir malın veya hizmetin tedarikine ilişkin bir sözleşmenin finansmanı için verildiği ve bu iki sözleşmenin objektif açıdan ekonomik birlik oluşturduğu sözleşmedir.
4. Kredi verenin, tüketici kredisini, belirli marka bir mal veya hizmet satın alınması ya da belirli bir satıcı veya sağlayıcı ile yapılacak satış sözleşmesi şartı ile vermesi durumunda, ortada bir bağlı kredinin var olduğu söylenebilir. Bunun sonucu olarak, satın alınan malın veya hizmetin hiç ya da zamanında teslim veya ifa edilmez ise satıcı, sağlayıcı ve kredi veren tüketicinin satış sözleşmesinden dönme veya bedelden indirim hakkını kullanması halinde müteselsilen sorumludur.
5. Somut uyuşmazlıkta; davalı inşaat şirketinden taşınmaz satın alan davacıya davalı Banka tarafından kullandırılan kredi, niteliği itibariyle bir bağlı kredi olduğundan davalı Bankanın da hesap edilen bedelden diğer davalı yüklenici şirket ile birlikte sorumlu tutulmasının yerinde olduğu ve özellikle davalı bankanın 6502 sayılı Kanun'un 35 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca müteselsilen sorumluluğunun kredi miktarı ile sınırlı olduğu; davalılar hakkında müşterek ve müteselsil olarak hükmedilen 43.561,78 TL'nin, davacı ile davalı Banka arasında düzenlenen kredi sözleşmesindeki 178.402,00 TL'den az olduğunun anlaşılmasına göre, davalı Bankanın temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun kararın onanması gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
20.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.