"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/1 E., 2022/269 K.
Taraflar arasındaki alacak (bağış sözleşmesinden kaynaklanan) davasından dolayı bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalılar vekili (... hariç) tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 15.10.2024 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Belli edilen günde gelen davacı asıl ... ile davalılar ... ve ... vekili Avukat ..., davalı ... vekili Avukat ..., diğer davalılar vekili Avukat ...'nın sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 14.00'te Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; davalıların murisi ...'un annesinden gelen 3/16 ve babasından mirasen kalan 5/16 hissesi için müvekkiline hibe vaadinde bulunduğunu, bu taşınmazlardaki 5/16 hissenin müvekkili adına hükmen tescil edildiğini, davalılar tarafından hibe vaadinin iptali için açılan davanın da reddedildiğini, ancak bu aşamada davalıların bu hisselerini 3.şahıslara satarak devir ettiklerini, bu nedenle adına tescil imkanının kalmadığını ileri sürerek, rayiç bedel isteği saklı kalarak, davalıların 3.kişilere sattığı taşınmazın satış bedeli 734.000,00 TL'nin satış tarihinden yasal faizi ile tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalılar ... ve ... vekili; söz konusu taşınmazların mülkiyeti ile ilgili olarak verilmiş bir kesin hüküm bulunduğunu, ayrıca zamanaşımı nedeni ile davanın reddi gerektiğini, savunarak davanın reddini istemiştir.
2.Davalılar ..., ..., ..., ..., ... ve ... vekili; hak sahipliği açısından verilen kesin hüküm nedeniyle ve zamanaşımı nedeniyle davanın reddi gerektiğini, davacının 25 yıl boyunca davaya müdahil olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
3.Davalı ...; davacının bahsettiği olaylardan haberi olmadığını, zamanaşımı süresinin dolduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemece, 05.12.2013 tarihli, 2011/119 E., 2013/534 K. sayılı kararla; davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.
2. Yargıtay (kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 04.10.2018 tarihli, 2017/9352 E., 2018/8974 K. sayılı kararıyla; mahkemece, bilirkişi raporu esas alındığı halde, hüküm kısmındaki rakamlarla bilirkişi raporundaki seçenekli olarak bildirilen rakamlar ve tapu kayıtlarındaki satış bedellerindeki rakamlar arasında bir bağlantının kurulamadığı, bu hali ile, o rapora atıfta bulunulmadığı ve ne şekilde hesap yapıldığı gerekçede açıklanmadığı gibi hükmedilen sonuca nasıl ulaşıldığının da anlaşılamadığı, öyle ki, sadece dosyada yer alan bilgilerin aktarıldığı, ancak mahkemeyi hüküm fıkrasında yer alan şekilde karar vermeye yönelten hukuk kurallarının ve nedenlerinin belirtilmediği, açıklanan şekilde mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle bozulmasına, bozma nedenine göre, tarafların diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmediğine karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dosyada mevcut satış söz konusu bilirkişi raporunda esas alınan hisse oranları, satış bedelleri ve hisselere isabet eden hesaplamalar hükme ve denetime elverişli bulunarak; 07.05.2019 havale tarihli bilirkişi raporunda yapılan hesaplamalar doğrultusunda davanın kabulüne dair karar verildiği, ancak dava dilekçesinde davacı tarafından 734.000,00 TL üzerinden dava değeri bildirildiği ve bu miktarda talepte bulunulduğu, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporundaki toplam alacak miktarının davacı talebini aştığı, gerekçeli karar yazım aşamasında yapılan hesaplamada fark edilmiş ise de; kısa karar ve gerekçeli karar arasında fark yaratılamayacağı da göz önüne alınarak 13.10.2022 tarihli kısa kararda belirtilen miktarlar üzerinden gerekçeli karar ve ferileri düzenlendiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri (... hariç) temyiz isteminde bulunmuşlardır.
B. Temyiz Sebepleri
Davalılar vekilleri ayrı ayrı sundukları ancak içerik itibariyle aynı nitelikteki temyiz dilekçeleriyle; Mahkemece bozma kararına uyulduğu halde; bozma gerekçesinin yerine getirilmediğini, ileri sürerek yargılama aşamalarındaki itirazlarını tekrar ederek usul ve kanuna aykırı olan kararın bozulmasını talep etmişlerdir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, bağış vaadi sözleşmesinin yerine getirilmemesi nedeniyle bağışlanması vaad edilen taşınmazların bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) “taleple bağlılık ilkesi” başlıklı 26 ncı maddesi
3. Değerlendirme
1. 6100 sayılı Kanun'un “taleple bağlılık ilkesi” başlıklı 26/1 inci maddesinde hâkimin tarafların talep sonuçlarıyla bağlı olduğu ve talepten fazlasına veya başka bir şeye karar veremeyeceği hüküm altına alınmıştır. Dava dilekçesinde, davacı rayiç bedel isteği saklı kalarak, davalıların 3.kişilere sattığı taşınmazın satış bedeli 734.000,00 TL'nin satış tarihinden yasal faizi ile tahsiline karar verilmesini talep etmiş ve mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporu gereği toplam 785.641,19 TL üzerinde davanın kabulüne karar verilmiş ve bu husus gerekçeli kararın yazımı aşamasında fark edilmiş olmasına rağmen, kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki yaratılmaması amacıyla düzeltilmemiştir. Bu açıklamalar ışığında mahkemece, emredici nitelikteki anılan yasa hükmüne aykırı ve talep edilenden fazla şekilde, ıslah olmadığı halde davanın toplam 785.641,19 TL üzerinden kabulüne karar verilmiş olması usul ve kanuna aykırı olup, kararın bozulmasını gerektirmiştir.
2.Bozma nedenine göre davalılar vekillerinin sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle,
1. Temyiz olunan Mahkeme kararının 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi gereğince BOZULMASINA,
2. Davalılar vekillerinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına,
28.000,00 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davacılardan alınıp davalılara (... Hariç) verilmesine,
Peşin alınan temyiz harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine,
6100 sayılı Kanun'un Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi gereğince karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
15.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.