"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/2237 E., 2022/1826 K.
KARAR : asıl ve birleşen davaların kısmen kabulü
İLK DERECE MAHKEMESİ : Suşehri Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2006/657 E., 2021/313 K.
Taraflar arasında birleştirilerek görülen tazminat davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve birleşen davaların kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraflarca istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekilinin başvurunun esastan reddine, davalı vekilinin başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraflarca duruşma istemli temyiz edilmiş, kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 11.07.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Belli edilen günde gelen asıl ve birleşen davada davacı şirketi temsilen ... ... ile vekili Avukat ... ile asıl ve birleşen davada davalı ... Başkanı ... ... ile vekilleri Avukat ... ile Avukat ...'ün sözlü açıklamaları dinlenilmiş, davacı şirketi temsilen ... ... ile vekilinin temyiz isteminden feragat ettiğini açıkça, kayıtsız ve şartsız olarak beyan etmesi üzerine, davacı vekilinin temyiz dilekçesinin feragat sebebiyle reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriğine göre asıl, birleşen 2006/659 E. ve birleşen 2006/660 E. sayılı davalarda hükmedilen ve temyize konu edilen miktarların Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 362 nci maddesi uyarınca kesinlik sınırı olarak belirlenen 107.090 TL’nin altında kaldığı anlaşılmakla; davalı vekilinin bu davalara yönelik temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalı vekilinin birleşen 2006/658 E. sayılı davaya yönelik temyiz itirazlarının incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 14.00'te Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili asıl davada; 30.05.2005 tarihinde yapılan ihale ile Erzincan yolu üzerinde bulunan kum yıkama ve eleme tesisini davalıdan 10 yıllığına kiraladığını, bu ilişki çerçevesinde 10.06.2005 tarihinde, davaya konu kum ocağı eleme ve yıkama tesisi, 58 SE 861, 58 SA 276 ve 58 SC 663 plakalı kamyonlar ile komatsu 320 iş makinesinin teslim alınarak fiilen kullanıma başlandığını ancak, 19.06.2006 tarihinde kum ocağının işletme ruhsatının bulunmadığı gerekçesiyle ... İdare tarafından faaliyetinin durdurulduğunu ve 3.500 TL ceza kesildiğini, ruhsat alınması aşamasında ise 17.500 TL masraf yapmak zorunda kaldığını, ayrıca yaklaşık üç ay süre ile kum satışı yapamadığı için 90.000 TL gelir kaybına uğradığını, ruhsatsız olduğu için kum ocağının çalışmasının durdurulmasının şirketin ticari itibarını ve iş ilişkilerini etkilediğini ileri sürerek, toplam 111.000 TL maddi ve 20.000 TL manevi tazminatın 19.06.2006 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı belediyeden tahsilini talep etmiştir.
Davacı birleşen 2006/658 E. sayılı davada; taraflar arasında imzalanan kira sözleşmesi gereği kiralananın kullanımı sırasında kiralanan araçlara haksız ve hukuka aykırı olarak elkonularak şirketin çalışmasının 7 ... süre ile engellendiğini bu nedenle zarara uğradığını ileri sürerek, çalışmadığı süre zarfında uğradığı gelir kaybı karşılığında 10.000 TL tazminatın 12.10.2005 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte tahsilini talep etmiş, 05.10.2021 tarihli ıslah dilekçesi ile gelir kaybı talebinin gerekçesini, süresini ve talep edilen miktarı ve dava dilekçesini ıslah ettiğini belirterek; dava açıldıktan sonra da kum ocağının kapalı kaldığı ve tedbir kararı verilmediğinden kum ocağı ve araçlara ek konulmaya devam edildiği gerekçesiyle 157.789,35 TL tazminatın kum ocağına el konulma tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte tahsilini istemiştir.
Davacı birleşen 2006/659 E. sayılı davada; yapılan ihale sonucunda ... İlçesi mezarlık ihata duvarının yapımını üstlendiğini ve işi bitirerek teslim ettiğini ancak bu iş için ödenmesi gereken 8.500 TL ihale bedelinin bugüne kadar ödenmediğini, maliye tarafından yapılan denetim sonucunda 7.500 TL KDV ve ceza tahakkuk ettirildiğini, Belediyenin aynı zamanda Yeşilyazı Mahallesinin ... ve ... yapım işini yaptırdığını, bu iş çerçevesinde ödenmesi gereken 30.000 TL bedelin de bugüne kadar ödenmediğini ileri sürerek 46.000 TL alacağın ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davacı birleşen 2006/660 E. sayılı davada; taraflar arasındaki sözleşmeye göre ürettiği kumu Belediyeye %40 indirimli vermeyi kabul ettiğini, davalı Belediyeden 2005 yılı için 12.000 TL, 2006 yılı içinde 30.000 TL kum bedeli alacağı bulunduğunu ileri sürerek, 42.000 TL alacağın ticari faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı birleşen 2006/658 E. sayılı dosyada; imzalanan sözleşme gereğince, davacının gerektiğinde Belediyeye araçların verilmesinde öncelik tanımakla mükellef tutulduğunu, Belediyenin acil yapılması gereken bir iş için araçlara ihtiyaç duyduğunu ve kum ocağından araçların alınarak işin iki saatte yapılmak suretiyle kum ocağına araçların iade edildiğini, araçlara haksız olarak el konulmasının söz konusu olmadığını sadece personelin davacıdan habersiz gitmesinin söz konusu olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; 12.04.2006 tarihinde davalının sözleşmeyi ... taraflı olarak feshettiği, hükme esas alınan 20.09.2017 tarihli bilirkişi raporuna göre sözleşme 30.05.2015 tarihine kadar devam etse idi 20.000 m³ kum çakıl üretimi baz alınarak elde edilebilecek ciro ve bakiye kira alacakları ile 2006 yılı defter kayıtları verilerine göre hizmet üretim maliyeti değerlendirildiğinde davacının alacağı bulunduğu, teslim edilen taşınmazda yapılacak kum ocağı işletme ruhsatının bulunmaması nedeniyle 3 aylık gelir kaybı talebinin yerinde olduğu, yine davacının 33.150 TL ceza miktarı talebinin de haklı olduğu, kum ocağının 7 ... kapalı kalması nedeniyle uğranılan gelir kaybı 964,66 TL, mezarlık ihata duvarı yapımı bedeli 17.422,63 TL, ... ve ... duvarı yapımı bedeli 2.570 TL ile foseptik yapımı nedeniyle şirkete kesilen ceza bedeli 7.500 TL'nin de davalıdan tahsili gerektiği gerekçesiyle davacının asıl ve birleşen davalarda maddi tazminat talebinin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı; belediyenin kiralayan sıfatı ile var olan tekeffül borcu ve dosyaya yansıyan iş ve eylemleri nedeniyle manevi tazminat talep etme hakkı doğduğunu, şirketlerin manevi varlığının da zarar göreceğinin kabulü ile manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu ayrıca dosyaların yeterince incelenmeden karar verildiğini ileri sürerek, İlk Derece Mahkemesi kararının redde ilişkin kısmının kaldırılmasını talep etmiştir.
2. Davalı; davacının tüzel kişiliğinin bulunmadığını, aktif çalışan firma olmadığını, sözleşmenin haklı nedenlerle feshedildiğini, şirketin faaliyetinin durdurulmasına bizzat kendi kusurlarının sebebiyet verdiğini, davacının uğradığı zararları belediyeye yöneltmesinin hukuka, akla ve mantığa uygun olmadığını, mevsim şartlarının çalışmaya elverişli olmadığının aşikar olmasına rağmen 12 ay üzerinden çalışma yapılıyormuşcasına yapılan hesaplamaların usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacının basiretli tacir olup kum ocağının işletilmesi için ... ruhsatı alınamadığını ileri sürmesi ve kum ocağının ruhsatı olmadığından idarece kesilen ceza ile ruhsat alınana kadar faaliyet yapılamadığından kaynaklı zarar talep etmesinin mümkün olmadığını, bu yönde verilen asıl davaya yönelik İlk Derece Mahkemesi kararının hatalı olduğunu, sözleşmenin ... taraflı ve haksız feshedildiğinin ve kiralanana davalı tarafça elkonulduğunun kabulü gerektiği, bu nedenle ... gelir kaybının bilirkişilerce doğru hesaplandığı gerekçesiyle davacının asıl ve birleşen davalara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine, davalının birleşen 2006/658 E., 2006/659 E. ve 2006/660 E. sayılı dava dosyalarına yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine, asıl davaya yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen 2006/658 E. sayılı davanın kabulüne, birleşen 2006/659 E. sayılı davanın kısmen kabulüne ve birleşen 2006/660 E. sayılı davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek, kararının bozulmasını talep etmiş, ancak 11.07.2023 tarihli duruşmada alınan imzalı beyanı ile açıkça temyiz isteminden feragat ettiğini beyan etmiştir.
2. Davalı; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek, kararının bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Birleşen 2006/658 E. sayılı davada uyuşmazlık, kiralananın kullanımının engellenmesi nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. Kira sözleşmesi kiraya verenin bir şeyin kullanılmasını veya kullanılmasıyla birlikte ondan yararlanılmasını kiracıya bırakmayı, kiracının da buna karşılık kararlaştırılan kira bedelini ödemeyi üstlendiği sözleşmedir. Kira sözleşmesinde kiracının asli edim yükümü, kira bedelinin ödenmesi; kiraya verenin asli edim yükümü ise, kiralananı kira süresince kiracının kullanımına hazır bulundurmasıdır. Kira sözleşmesinin düzenlendiği tarihte yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun (818 sayılı Kanun) 249 uncu maddesinin birinci fıkrasına göre [6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (TBK) m. 301] “Mucir, mecuru akitten maksut olan kullanmağa ... bir hâlde müstecire teslim etmek ve icar müddeti zarfında bu hâlde bulundurmak ile mükelleftir.”
2. Aynı Kanun'un 249 uncu maddesinin ikinci fıkrasında ise ayıplı durumdan neyin anlaşılması gerektiği ifade edilmiştir. Buna göre “Mecur, akitten maksut olan kullanmak mümkün olmıyacak yahut intifa ehemmiyetli suretle azalacak bir halde teslim olunursa müstecir akdi feshe yahut ücretten münasip bir miktarın tenzilini istemeğe salahiyettardır.”
3. Kiracının sözleşmeden beklediği kullanım amacına uygun düşmeyecek tarzdaki eksiklik ya da bozukluklar, kira sözleşmesinin kiracının haklı beklentisine uygun olarak ifa edilmediğini gösterir (..., Beyza: Türk Borçlar Kanununa Göre Kiraya Verenin Ayıba Karşı Tekeffül Borcu, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul 2013, s. 36). Bu yüzden kiraya veren, ayıplara karşı kiracının kiralananı kullanım hakkını korumalıdır.
4. Kira sözleşmeleri tam iki tarafa borç yükleyen sözleşmelerdendir. Sözleşmeyle bağlılık ilkesi gereğince de taraflar akdettikleri sözleşmedeki hüküm ve koşullar ile bağlıdır. 818 sayılı Kanun'un 96 ncı maddesi uyarınca “Alacaklı hakkını kısmen veya tamamen istifa edemediği takdirde borçlu kendisine hiç bir kusurun isnat edilemiyeceğini ispat etmedikçe bundan mütevellit zararı tazmine mecburdur.”
5. Geçerli bir kira sözleşmesi, tarafların birbirine uygun fesih bildirimi, mahkeme kararı yahut kiralananın yok olması ile sona erer. Aksi takdirde haksız feshin koşullarının bulunması halinde dahi mahkeme kararı ile tahliye ilamı alınmadığı sürece akdin sona erdiğinden söz edilemez. Bu durumda ifa alacaklısı konumdaki kiracı, kiralananın kullanıma elverişli şekilde kendisine teslimini ve geç ifa yahut ayıplı ifa nedeniyle bu süreçte uğradığı zararın tazminini talep edebilir.
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hakim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
2. Taraflar arasında, işletme hakkı davalı belediyeye ait olan kum ocağının kiralanmasına yönelik olarak 30.05.2005 başlangıç tarihli ve on yıl süreli kira sözleşmesi imzalandığı, sözleşme ile kiralanan kum ocağının işletilmesi, araçların işletilmesi, parke üretimi tesisinin kullanımı, genişletilmesi ve eklerin yapılması, kum yıkama tesisinin kullanımının davacıya bırakılacağının kararlaştırılmış olduğu, bu kira sözleşmesi gereğince kiralananın 10.06.2005 tarihinde "yer teslim tutanağı" ile noksansız olarak davacı şirkete teslim edildiği ve kiracı şirket tarafından faaliyete başlandığı hususlarında uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Davacı, kira sözleşmesi devam ederken davalı kiraya verenin, kiralananı kullanımını engellediğini iddia etmekte, davalı kiraya veren ise kira sözleşmesinin feshedildiğini savunmaktadır. Mahkemece, davalı tarafça düzenlenen 12.04.2016 tarihli ihtarname ile sözleşmenin ... taraflı ve haksız olarak feshedildiği ve kiralanana el konulduğu sözleşmeye aykırı olarak davacıdan alındığı bu nedenle davacının ... fesih nedeniyle süre sonuna kadar mahrum kaldığı kar kaybını talep edebileceği kabul edilerek bu doğrultuda alınan bilirkişi raporu ile hesaplanan tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmiş ise de; bir kira sözleşmesinin sona ermesi ya mahkeme kararı ile veya tarafların birbirine uygun fesih bildirimi ile ya da kiralananın yok olması ile mümkündür. Söz konusu kira sözleşmesinin usulüne uygun olarak açılan tahliye davası ile veya tarafların karşılıklı irade beyanları ile veya kiralananın tamamen yok olması ile sona erdiğine ilişkin dosyaya bir belge sunulmamıştır. Aksine davalı tarafça 09.01.2007 tarihinde kira alacağı ve temerrüt nedeniyle tahliye istemli dava açıldığı ve Suşehri Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 11.02.2010 tarihli ve 2007/4 E. ve 2010/45 K. sayılı ilamıyla tahliye talebinin reddine karar verildiği ve ilamın Yargıtay denetiminden geçerek 19.03.2018 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır. Bu durumda kiralananın usulüne uygun olarak tahliye edildiği davacı tarafından kanıtlanamadığından kiralananın tahliye edilmediği anlaşılmakla Mahkemece, davalı kiraya verenin ... taraflı feshi ile sözleşmenin sona erdiğinin kabulü doğru olmamıştır.
Ne var ki dosya kapsamından kiraya verenin kiralanan araçlara ... taraflı ve haksız olarak el koyduğu anlaşılmakta olup, bu durum sözleşmenin ihlali niteliğinde olduğundan çoğun içinde az da vardır ilkesi uyarınca davacının talebi bu süre ile sınırlı olarak değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ve eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
KARAR
Açıklanan sebeple;
1. Davacı vekilinin temyiz dilekçesinin feragat nedeniyle REDDİNE,
2. Davalı vekilinin asıl, birleşen 2006/659 E. ve birleşen 2006/660 E. sayılı dosyalara yönelik temyiz dilekçesinin miktardan REDDİNE,
3. Davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE,
4. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 371 ... maddesi uyarınca davalı yararına BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine,
8.400 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
11.07.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.