"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/134 E., 2023/676 K.
DAVA TARİHİ : 09.09.2016
İLK DERECE MAHKEMESİ : Yenişehir Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2016/398 E., 2021/115 K.
Taraflar arasındaki menfi tespit ve ödeme emrinin iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraflarca istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düsünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; dava dışı şirketin kamu borcundan dolayı müvekkili şirkete 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanun'un 79 uncu maddesine göre haciz bildirimi yapıldığını, 7 günlük itiraz süresinden sonra itiraz edildiğini, ardından ödeme emri düzenlendiğini, dava dışı şirkete en son borcun 28.08.2015 tarihinde verilen 31.12.2015 tarihli çekle bitirildiğini, alınan nakliye hizmetinin karşılığının tamamen ödendiğini, davalı idareye ödemeyi gerektirir borç bulunmadığını ileri sürerek, müvekkilin borçlu olmadığının tespiti ve başlatılan takibin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı temsilcisi; dava dışı mükellef şirketin davacıdan alacaklı olduğunun tespit edildiğini, söz konusu borçtan dolayı haciz bildirisi düzenlenerek tebliğ edildiğini, 7 günlük süreden sonra itiraz edildiğini, borç zimmetinde sayıldığını, daha sonra düzenlenen ödeme emrinin de kesinleştiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
2. Davalı vekili; hak düşürücü sürenin geçtiğini, ödeme emrinin Vergi Mahkemesinde dava konusu yapılmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesininin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; bilirkişi raporuna göre haciz bildirisinin tebliğ edildiği 19.09.2015 tarihi itibariyle davacı şirketin dava dışı mükellef şirkete borcunun bulunmadığı, sonraki kayıtlarda da herhangi bir borç alacak ilişkisinin olmadığının belirtildiği, ödeme emrinin iptali talebi bakımından yargı yolunun caiz olmadığı gerekçesiyle; davanın kısmen kabulü ile ödeme emrinin iptali yönünden dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine, menfi tespit talebi yönünden davacının borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraflar istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı vekili; defterlerin getirilerek incelendiğini ve menfi tespit kararının haklı görüldüğünü, reddedilen kısmın davanın esasını etkilemediğini, dava açılmasına sebebiyet vermediklerini, tamamen davanın kabulüne, lehe yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek; kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
2. Davalı vekili; davacı tarafın haciz bildirimine süresinde itiraz etmediğinden borç yedinde sayıldığını, ödeme emrine karşı Vergi Mahkemesinde dava açması gerekirken Vergi Dairesine itiraz ettiğini, dava dışı şirketle ticari alışverişi olduğunu kabul ettiğini, davacı şirketin kabul ettiği hak ve alacakların yok sayılarak menfi tespite karar verilemesinin kanuna aykırı olduğunu, ödeme emri kesinleştiği için yapılan işlemlere itiraz hakkı bulunmadığını ileri sürerek; kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; idari işlem niteliğinde olan ödeme emrinin iptali istemi yönünden, davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'na göre Vergi Mahkemelerinde görülmesi gerektiği, davacının haciz bildirisine süresinde itiraz etmemesi nedeniyle davanın açılmasına kendisi sebebiyet verdiğinden yargılama giderlerinin üzerinde bırakılması ve davacı lehine vekalet ücretinin hüküm altına alınmamasının doğru olduğu, bilirkişi incelemesine göre tarafların her ikisinin defterinde de 10.08.2015 tarihinden sonra birbirlerinden mal alış verişine ilişkin kaydın bulunmaması ve davacının defterlerinden haciz bildirisinin tebliğ edildiği tarihten önce dava dava dışı şirkete herhangi bir borcu bulunmadığının işlediği, dava dışı şirketin defterlerinde ise haciz bildirisinin tebliğ edildiği tarihte 10.328,98 TL alacaklı olduğunun işlendiği ancak davacı tarafça ibraz edilen makbuz uyarınca dava dışı şirketin defterinde görünen alacağın haciz bildirisinin tebliğ tarihinden evvel çek ile ödendiği ve bu tarihten sonra dava dışı şirketin davacıdan alacağı kalmadığı, menfi tespit isteminin kabulünde usul ve yasaya aykırı bir yön olmadığı gerekçesiyle, tarafların istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; istinaf dilekçesinde sunduğu itirazları tekrar ederek, kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un 79 uncu maddesi uyarınca, kamu borçlusunun üçüncü şahıs konumundaki davacıdan alacağının Vergi Dairesi tarafından talep edilmesi nedeniyle menfi tespit istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un "Üçüncü şahıslardaki menkul malların, alacak ve hakların haczi" başlıklı 79 uncu maddesi;
"Hamiline yazılı olmayan veya cirosu kabil senede dayanmayan alacaklar ile maaş, ücret, kira vesaire gibi her türlü hakların ve fiilen tutanak düzenlemek suretiyle haczi kabil olmayan üçüncü şahıslardaki menkul malların haczi, borçlu veya zilyed olan veyahut alacak ve hakları ödemesi gereken gerçek ve tüzel kişilere, kurumlara haciz keyfiyetinin tebliği suretiyle yapılır. Tahsil dairesi tarafından tebliğ edilecek haciz bildirisi ile; bundan böyle borcunu ancak tahsil dairesine ödeyebileceği ve amme borçlusuna yapılacak ödemenin geçerli olmayacağı veya elinde bulundurduğu menkul malı ancak tahsil dairesine teslim edebileceği ve malın amme borçlusuna verilmemesi gerektiği, aksi takdirde amme borçlusuna yapılan ödemeler ile malın bedelini tahsil dairesine ödemek zorunda kalacağı ve bu maddenin üç, dört ve beşinci fıkra hükümleri üçüncü şahsa bildirilir. Tahsil dairelerince düzenlenen haciz bildirileri, alacaklı tahsil dairelerince ya da alacaklı amme idaresi vasıtasıyla, posta yerine elektronik ortamda tebliğ edilebilir ve bu tebligatlara elektronik ortamda cevap verilebilir. Elektronik ortamda yapılacak tebliğe ve cevapların elektronik ortamda verilebilmesine ilişkin usûl ve esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir.
Tahsil dairelerince düzenlenen haciz bildirileri; amme borçlusunun hak ve alacaklarının bulunabileceği bankaların şubelerine doğrudan veya mahallindeki tahsil dairesi aracılığı ile tebliğ edileceği gibi Maliye Bakanlığınca belirlenecek tutarın üzerindeki alacaklar için doğrudan bankaların genel müdürlüklerine de tebliğ edilebilir. Haciz bildirisi bankanın genel müdürlüğüne de tebliğ edilmiş ise tüm şubelerini kapsayacak şekilde beyanda bulunma yükümlülüğü bankanın genel müdürlüğüne aittir.
Haciz bildirisi tebliğ edilen üçüncü şahıs; borcu olmadığı veya malın yedinde bulunmadığı veya haczin tebliğinden önce borcun ödendiği veya malın tüketildiği ya da kusuru olmaksızın telef olduğu veya alacak borçluya veya emrettiği yere verilmiş olduğu gibi bir iddiada ise durumu, haciz bildirisinin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde tahsil dairesine yazılı olarak bildirmek zorundadır. Üçüncü şahsın süresinde itiraz etmemesi halinde, mal elinde ve borç zimmetinde sayılır ve hakkında bu Kanun hükümleri tatbik olunur.
Herhangi bir nedenle itiraz süresinin geçirilmesi halinde üçüncü şahıs, haciz bildirisinin tebliğinden itibaren bir yıl içinde genel mahkemelerde menfi tespit davası açmak ve haciz bildirisinin tebliğ edildiği tarih itibarıyla amme borçlusuna borçlu olmadığını veya malın elinde bulunmadığını ispat etmek zorundadır. Menfi tespit davası açılması halinde mahkemece bu Kanunun 10 uncu maddesinde sayılan türden teminat karşılığında takip işlemlerinin durdurulmasına karar verilebilir. Teminat, alacaklı tahsil dairesine verilir ve haciz varakasına dayanılarak haczedilir. Taraflar arasında teminata ilişkin olarak çıkan anlaşmazlıklar, takip işlemlerinin durdurulması hakkında kararı veren mahkeme tarafından çözümlenir. Davasında haksız çıkan üçüncü şahıs aleyhine, haksız çıktığı tutarın % 10'u tutarında ayrıca inkâr tazminatına hükmedilir.
Bu Kanun uyarınca kendisine tebliğ edilen ödeme emrine karşı dava açıp itirazında kısmen veya tamamen haksız çıkan üçüncü şahıs hakkında, menfi tespit davasının lehine sonuçlanması veya asıl amme borçlusunun takip konusu amme alacağını tamamen ödemiş olması halinde, bu Kanunun 58 inci
maddesinin beşinci fıkrası hükmü uygulanmaz.
Üçüncü şahıs, haciz bildirisi üzerine yedi gün içinde alacaklı tahsil dairesine itiraz ettiği takdirde, alacaklı amme idaresi bir yıl içinde, üçüncü şahsın yaptığı itirazın aksini genel mahkemelerde açacağı davada ispat ederek, üçüncü şahsın İcra ve İflas Kanununun 338 inci maddesinin birinci fıkrasına göre cezalandırılmasını ve borçlu bulunduğu tutarın ödenmesine hükmedilmesini isteyebilir.
Menkul malların aynen teslimi mümkün olmadığı takdirde değeri ödenir. Üçüncü şahısların genel hükümler gereğince asıl borçluya rücu hakları saklıdır." şeklinde düzenlenmiştir.
3. Değerlendirme
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararında; hukuki ilişkiye yukarıda yer verilen kanun hükmünün usulünce uygulandığı, bilirkişi raporuyla haciz bildirim tarihi itibariyle davacının dava dışı şirkete borçlu olmadığının tespit edildiği anlaşılmakla, davalının temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
05.10.2023 tarihinde oybirliği ile karar verilmiştir.