"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TARİHİ : 11.02.2005
Taraflar arasındaki kurum işleminin iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalı tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, davalı Sosyal Güvenlik Kurumu ile arasında tedavisiyle yükümlü bulunduğu kimselere ilaç temini hususunda yapılan sözleşmenin Kurum Teftiş Kurulu Başkanlığınca düzenlenen 26.10.2004 tarihli ve 4 sayılı rapora istinaden Genel Müdürlük makamından alınan 18.11.2004 tarihli onay doğrultusunda davalı Kurum tarafından 14 yıl süreyle feshine karar verildiğini, Kurumun kendi bünyesinde yapmış olduğu inceleme neticesinde verilmiş olan fesih kararının haksız olduğunu belirterek davanın kabulü ile sözleşmenin 14 yıl süre ile feshine ilişkin kararın iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı, Kurum müfettişleri tarafından düzenlenen 26.10.2004 tarihli ve 4 sayılı soruşturma raporunda davacı eczacının fatura ettiği reçetelerin bir bölümünün, sigortalıların ve hak sahiplerinin bilgi ve idareleri dışında reçete düzenlendiği ve teslim edilmeyen ilaçların küpürlerinin fatura edildiğinin tespit edildiğini, bu durum nedeni ile davacı ile yapılan sözleşmenin ilgili hükümleri nedeni ile toplam 14 yıl süre ile sözleşmenin fesh edildiğini, yapılan işlemin usul ve yasaya uygun olduğunu, bu nedenle davanın reddini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, ... 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2006/27 E. sayılı dava dosyasında davacı ... hakkında beraat kararı verildiği, bu kararın kesinleştiği, gerek dinlenen tanıklar, gerekse Ağır Ceza Mahkemesince soruşturma aşamasında ve mahkeme aşamasında dinlenen tanıklar ve toplanan deliller hep birlikte değerlendirildiğinde; davalı Kurum müfettişlerinin soruşturma raporlarında davalıya isnat ettikleri suçun davacı tarafından işlendiğini gösteren her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı bir delil bulunmadığı, davacının dava açmakta hakkı ve hukuki yararı bulunduğu, davanın kanıtlandığı gerekçesiyle, davalı Kurum tarafından sözleşmenin 14 yıl süre ile feshedilmesi kararının fiil ile ilgili somut veriler bulunmadığından ve davasını kanıtladığı anlaşıldığından davanın kabulü ile taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin davalı yanca İl Müdürlüğünün 30.11.2004 günlü oluru ile 14 yıl süre feshine dair işlemin neticeleriyle birlikte iptaline karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı, hükme esas alınan Ağır Ceza Mahkemesi dosyasının hala derdest olduğunu, bilirkişiden kapsamlı rapor alınması gerektiğini, mahkemece eksik inceleme ile karar verilmesinin usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davalı Kurum tarafından davacıya uygulanan 14 yıl süre ile sözleşmenin feshine ilişkin Kurum kararının iptali istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 74 üncü maddesi şu şekildedir;
“Hakim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza hakimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir. Aynı şekilde, ceza hâkiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı da, hukuk hakimini bağlamaz.”
3. Değerlendirme
1. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 74 üncü maddesi hükmüne göre Ceza Mahkemesince verilen beraat kararı; kusur ve derecesi, zarar tutarı, temyiz gücü ve yükletilme yeterliliği, illiyet gibi esasları hukuk hakimini bağlamayacaktır. Ancak hemen belirtilmelidir ki gerek öğretide gerekse Yargıtay'ın yerleşmiş içtihatlarında, ceza hakiminin tespit ettiği maddi olaylarla ve özellikle “fiilin hukuka aykırılığı” konusu ile hukuk hâkiminin tamamen bağlı olacağı kabul edilmektedir. Diğer bir anlatımla, maddi olayları ve yasak eylemlerin varlığını saptayan Ceza Mahkemesi kararı, taraflar yönünden kesin delil niteliğini taşıyacaktır. Bu doğrultuda maddi vakıanın tespitine ilişkin Ceza Mahkemesi kararı hukuk hakimini bağlayıcı olup Ceza Mahkemesince bir maddi vakıanın varlığı ya da yokluğu konusundaki kesinleşmiş kabule rağmen, aynı konunun hukuk mahkemesinde yeniden tartışılması olanaklı değildir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2017/11-92 E., 2018/1362 K. sayılı kararı)
2. ... 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2006/27 E. sayılı dosyasının incelenmesinde ise, davacının dava konusu feshe sebep fiillerin işlendiğine dair herhangi bir maddi vakıa tespit edilememiştir.
3. Bu nedenle, tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hakim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere, Ceza Mahkemesindeki yargılama esnasında dinlenen tanık beyanları ile işbu davada dilekçe sunan hasta ve doktor beyanlarına, davacının resmi belgede sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarından beraat edip hükmün kesinleşmesine göre, davalının yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddi gerekmektedir.
V. KARAR
Açıklanan sebeplerle,
Davalının yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanununa uygun olan kararın ONANMASINA,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
6100 sayılı Kanun'un Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
17.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.