"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; davacı ile davalı ... arasında otel işletmeciliği hususunda adi ortaklık sözleşmesi imzalandığını, davalı ...'nın 14.02.2008 tarihinde davalı şirketten otel kiraladığını, 05.06.2008 tarihinde otel ve restoran kafeterya işletmeciliği sicilini aldığını, otelde yapılacak tadilat masraflarının kira bedelinden düşüleceği yönünde kiraya verenle uzlaşıldığını, davalı ...'nın otelin tadilatıyla ilgili harcamalara katılmadığını, tüm harcamaları davacının yaptığını, davalı ...'nın vergi levhasını davacıdan habersiz davalı ... adına geçirip, davacıya otel üzerinde herhangi bir hakkının olmadığını belirttiğini, davalıların davacının otel için yaptığı harcamalardan dolayı sebepsiz zenginleştiğini ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, 10.000,00 TL'nin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, ıslah dilekçesiyle talebini 114.408,00 TL'ye çıkarmıştır.
II. CEVAP
1. Davalı ...; talebin zamanaşımına uğradığını, davacı ile aralarında adi ortaklık sözleşmesi imzaladıklarını, bazı tadilatların masraflarını davacı ile birlikte kurdukları ortaklıkça ödeyerek oteli işletmeye açtıklarını ancak elde ettikleri gelir ile otelin zaruri işletme giderlerini dahi karşılayamadıklarını, yapılacak tadilatlara karşılık ilk üç yıl kira bedeli ödenmemesine rağmen oteli işletmek ve hizmet verebilmek için zaruri giderleri dahi karşılayamadıklarından kira döneminin son yılı davacının da onayı ile kira sözleşmesini feshettiklerini savunarak, davanın reddini istemiştir.
2. Davalılar... Profil Boru San. ve Tic. A.Ş. ile Osman vekili; davalılar ile davacı arasında herhangi bir hukuki ilişki bulunmadığını, davanın husumet yokluğu nedeniyle reddi gerektiğini, davalıların sebepsiz zenginleşmediğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemece verilen 17.03.2015 tarihli ve 2013/137 E., 2015/140 K. sayılı kararla; davanın kabulü ile 114.408,00 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı, süresi içinde davalılar vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 21.04.2016 tarihli ve 2015/12977 E., 2016/6261 K. sayılı ilamıyla; ortada yasanın aradığı anlamda gerekçeli bir kararın bulunmadığı gerekçesiyle, karar bozulmuştur.
B. İkinci Bozma Kararı
1. Bozmaya uyan Mahkemece verilen 13.02.2018 tarihli ve 2016/497 E., 2018/101 K. sayılı kararla; davalıların herhangi bir sebepsiz zenginleşmeleri olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş; karara karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 23.01.2019 tarihli ve 2018/5261 E., 2019/449 K. sayılı ilamıyla; davacının diğer davalılardan şirket ve Osman'a ilişkin temyiz itirazları reddedildikten sonra; "...Tüm dosya kapsamından; davacı ile davalı ...’in Edremit 3.Noterliğinin 13.06.2008 gün ve 4361 yevmiye no.su ile imzaladıkları sözleşme ile davaya konu otelin işletilmesi konusunda aralarında bir adi ortaklık kurdukları, ortaklığın; davalı ... adına olan otel işletmeciğinin diğer davalı ...’in kendi adına aldığı 27.04.2010 tarihinde fiilen sona erdiği anlaşılmaktadır.
Davacı eldeki dava ile ortaklığın devamı sırasında ortaklık adına yaptığı masrafların davalının payına düşen kısmını talep etmekte olduğundan, fiilen sona eren adi ortaklıkta davacının talebinin adi ortaklığın tasfiyesine ilişkin olduğu kabul edilip, tasfiyenin Mahkemece bizzat yapılması gerekmektedir.
(...) O halde, Mahkemece; bütün bu açıklamalar ışığında, uyuşmazlığın; yukarıda açıklanan maddeler halinde belirtilen sıra ve yöntem izlenerek çözüme kavuşturulması suretiyle hasıl olacak sonuç dairesinde hüküm tesis edilmesi gerekirken,bu şekilde bir inceleme ve değerlendirme yapılmadan eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir." gerekçesiyle, karar bozulmuştur.
C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davaya konu adi ortaklığın tasfiyesi için atanan tasfiye memurunun 22.11.2022 tarihli raporunda, adi ortaklığın tasfiye bilanço hesabı çıkarılarak davalı ortak ...'nın 6.438,36 TL alacaklı olduğu, davacı ortağın da 6.438,86 TL borçlu olduğunun tespit edildiği anlaşıldığından taraflar arasındaki adi ortaklığın tasfiye memurunun raporu doğrultusunda feshi ile tasfiyesine, davacı ortağın ortaklıktan alacağının bulunmadığı, davacı ortağın tasfiye memurunun raporuna göre 6.438,86 TL davalı ortak ...'ya borçlu olduğunun tespitine, davacının alacak talebinin sübut bulmadığından reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; taleple bağlılık ilkesine aykırı karar verildiğini, tasfiye memuru raporlarının yeterli olmadığını, hukuki görüş bildirdiğini, bozma öncesinde tespit edilen 114.408,00 TL tadilat masrafının davacı tarafından yapıldığının ve davalının buna bir katkısının olmadığının dosya kapsamındaki belgeler ve tanık beyanları ile sabit olduğu halde aksinin kabulünün mümkün olmadığını, davalının yargılama sırasında yaptığı ödemelere ve borçlarına ilişkin delil sunmasının kabul edilemeyeceğini ve bunların bilanço hesabında dikkate alınmaması gerektiğini, rapordaki hatalı tespitler esas alınarak kurulan hükmün usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, adi ortaklığa konu işletme için yapılan harcamalar nedeniyle alacak istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 04.02.1959 tarihli ve 13/5 sayılı, 09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararları,
2. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 627 nci maddesi,
3. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) "Taleple bağlılık ilkesi" kenar başlıklı 26 ncı maddesi.
3. Değerlendirme
1. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillere göre, davacı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. 6098 sayılı Kanun'un 627 nci maddesinde; “Ortaklardan birinin ortaklık işleri için yaptığı giderlerden veya üstlendiği borçlardan dolayı diğer ortaklar, ona karşı sorumlu olurlar; bu ortağın, yönetim işleri yüzünden doğrudan doğruya uğradığı zararlar ile ortaklığın yönetiminden kaynaklanan tehlikeler sonucunda doğan zararları, diğer ortaklar gidermekle yükümlüdürler...” hükmü düzenlenmiştir.
3. Somut olayda; davacı ortak, ortaklık adına yaptığını iddia ettiği tadilat masrafları talep etmekte olup yukarıda bahsi geçen kanun hükmü uyarınca; davacı ortağın ortaklık adına yaptığını iddia ettiği ödemeyi ispat ettiği oranda davalıdan talep edebileceği açıktır. Mahkemece hükme esas alınan tasfiye raporunda; davacının, ortaklık adına yaptığını ileri sürdüğü harcamaların, davacı tarafından yapıldığının ispatlanamadığının kabulüyle bilanço hesabı yapılmış ise de; davacının yaptığını iddia ettiği masraflar arasındaki 12.000,00 TL duble yatak masrafına ilişkin dinlettiği tanık ...'in beyanı, ayrıca 25.06.2014 tarihinde sunduğu belgeler ile desteklediği anlaşılmakla, bu masraf yönünden davacının iddiasını ispatladığının kabulü ile bu yönden ek rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, davacının iddiasının tamamının ispatlanamadığının kabulü yerinde görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
3. Bundan ayrı, Mahkemece; davacı ortağın, tasfiye memurunun raporuna göre 6.438,86 TL davalı ortak ...'ya borçlu olduğun tespitine karar verilmiştir. 6100 sayılı Kanun'un 26 ıncı maddesinde; "(1) Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir." şeklinde taleple bağlılık ilkesi düzenlenmiştir. Dosya kapsamında, davalının karşı davası bulunmamaktadır. Mahkemece davalının karşı davası bulunmadığı halde davacının davalıya borçlu olduğunun tespitinin hüküm altına alınması, taleple bağlılık ilkesine aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
4. Kabule göre de, Mahkemece Dairemizin 23.01.2019 tarihli ve 2018/5261 E., 2019/449 K. sayılı ilamıyla davalılardan Osman ve Propsan A.Ş. hakkındaki kararın kesinleştiği gözetilerek karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken, yeniden bu davalılar yönünden davanın reddine karar verilmesi de doğru değildir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine,
2. Temyiz olunan Mahkeme kararının 6100 sayılı Kanun'un Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,1086 sayılı Kanun’un 440 ıncı maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,07.05.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.