Logo

3. Hukuk Dairesi2023/3717 E. 2024/3887 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tarafların murisleri arasında yapılan gayrimenkul satışında, resmi şekil şartına uyulmaması nedeniyle geçersiz sözleşmeden kaynaklanan ödenen bedelin sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre iadesi talebi.

Gerekçe ve Sonuç: Dava konusu taşınmaz için ödenen bedelin, denkleştirici adalet kuralları gereğince çeşitli ekonomik unsurların ortalaması sonucunda dava tarihi itibariyle belirlenen değerinin hüküm altına alınmasının ve davacılar tarafından ileri sürülen Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının olaya uygulanamayacağının anlaşılması gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1562 E., 2023/856 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 14. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2018/15 E., 2022/71 K.

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince; davacılar vekilinin başvurusunun esastan reddine, davalılar vekilinin başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 26.11.2024 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde gelen davacılar vekili Avukat ... ile davalılar vekili Avukat ...'nün sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 12.00'de Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili; davacıların murisi ...'ın davalıların murisi ...'dan ... Köyü eski 1574 parsel numaralı 13.700 metrekare toplam alanlı tarladaki 250 metrekare hisseyi 25.03.1970 tarihinde muhtar senedi ile satın aldığını, tarafların murisleri arasındaki satış sözleşmesinden de görüleceği üzere, davacıların murisinin, satış bedeli olan 2.500,00 TL'nin 2.000,00 TL'sini (satış bedelinin 4/5'ini) davalılar murisine peşin ödemiş olduğunu ve taşınmaz üzerine 1971 senesinde evini inşa ettiğini, davacıların da burada ailece oturduklarını, belediyenin 1997 senesinde yapmış olduğu imar çalışmalarında 1574 parsel numaralı 13.700 metrekare alanlı ana arsadaki davalıların murisi ...'ya ait hissenin mirasçı davalılara miras hisseleri oranında paylaştırılması yapılmış ise de, davaya konu edilen davacılar murisinin satın aldığı yerin davalılara isabet etmediğini ve davalılar murisinin kardeşi ...'in eşi ... adına tescil edilmiş olduğunu, hak sahipleri arasında mülkiyet ihtilaflarının bulunduğunun ve bu süreçte belediyenin tüm itirazları dikkate alan yeni bir imar çalışması yapacağının öğrenilmesi üzerine, bir kısım davalılar, davacıların mağduriyetlerinin giderileceği ve tapunun adlarına tescilini sağlayacakları sözünü de vermiş olsalar da açılan iptal davalarının red edildiğini, kayıt malikince açılan müdahalenin men'i-kal davasının da kaybedilmesiyle taşınmazı 2016 yılının Haziran ayında tahliye etmek zorunda kaldıklarını, Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 2014/16397 E., 2016/4997 K. sayılı onama kararında, davacıların şahsi alacak haklarını sözleşmenin tarafı ... haleflerinden her zaman isteyebileceklerine hükmedilmiş olduğunu ileri sürerek; denkleştirici adalet ilkesi gereğince, devrin imkansızlığının sabit olduğu Eyüp Belediyesinin bölgeye ilişkin 1/1000'lik imar planlarının kesinleştiği tarih itibariyle taşınmazın kıymetinin tespiti ile bu kıymetin 4/5'inin dava tarihindeki değerine uyarlanarak davalılardan yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara ödenmesini talep etmiş, 08.06.2021 tarihli dilekçesi ile talebini 1.368.166,00 TL'ye yükseltmiştir.

II. CEVAP

Davalılar vekili; davacı tarafça denkleştirici adalet kurallarının uygulanması talep edilmişse de bunun uygulanmasının gerek davanın mahiyeti gerekse mevzuat açısından mümkün olmadığını, zira müvekkilleri davalılara atfedilecek hiçbir kusur ve sorumluluk bulunmadığını, davalıların zenginleşmelerinin söz konusu olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacıların murisi ... ile davalıların murisi ... arasında taşınmazın satımı açısından muhtar belgesinin düzenlendiği, belgede taşınmaz açısından 2.000,00 Liranın peşin verildiği, 500,00 Liranın ise daha sonra verileceğinin kararlaştırıldığı, ancak taşınmazın devrinin yapılamadığı, taşınmaza ilişkin olarak 09.05.2010 tarihinde uygulama imar planının kesinleştiği, yine İstanbul 18. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2003/192 E., 2013/369 K. sayılı dosyasında açılan davanın reddedildiği anlaşılmakla, devrin imkansız hale geldiği tarih nazara alınarak zamanaşımının oluşmadığı, alınan bilirkişi kök ve ek raporları ile ifa imkansızlığının ortaya çıktığı tarihte taşınmazın değerinin 1.143.000,00 TL olduğu, enkaz bedeline ilişkin dava açılırken herhangi bir talebin olmadığı, bu yönüyle enkaz bedeline ilişkin herhangi bir ilave yapılmaması gerektiği, endeks oranlaması nazara alındığınında dava tarihinde taşınmazın değerinin 1.359.921,00 TL olduğu, yine kök murisler arasında yapılan sözleşme nazara alındığında, 500,00 TL'nin daha sonra ödendiğinin ispat edilememesi karşısında taşınmazın 4/5 oranındaki değerinin ödendiği, bu itibarla 1.087.936,80 TL davalıların toplam sorumluluğunun olduğu gerekçesiyle; davanın kısmen kabulü ile alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan miras payları oranında tahsil edilerek, davacılara miras payları oranında ödenmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacılar vekili; davanın reddedilen kısmı için verilen kararın hukuka aykırı olduğunu, tarafların murisleri arasındaki satış senedindeki 500,00 TL'nin tapu takririnde ödeneceği hükmünün, arsanın satışından ayrı bir hüküm olup, satış senedinde arsanın satışının yapıldığının açıkça yazılı olduğunu, davacılar murisinin satın aldığı bu arsa üzerine evini inşa ettiğini ve 1971'den 2016 senesine kadar da müvekkillerinin burada oturmuş olduğunu, tapu takririnin gerçekleşmemiş olmasının, satışın taraflarının başlangıçtaki satış iradesini sakatlamayacağını, tapu takriri şartına bağlı olarak kararlaştırılan bu ödemenin hukuki veya fiili imkansızlık sebepleriyle gerçekleşmemiş olmasının, satış bedelinin tam ödenmediği anlamında yorumlanamayacağını, bu nedenle 1/5 bedelin arsa değerinden düşülmesinin hatalı olduğunu, satış senedi geçersiz olsa bile, tarafların edimlerini ifa etmekle senedin geçersiz olduğunu veya satışın gerçekleşmediğini ileri süremeyeceklerini, bu sebeple davalılar satış akdiyle bağlı olup, akdin gereklerini yerine getirmemeleri sebebiyle 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 112 nci maddesi gereğince davacıların tam zararını tazminle yükümlü olduklarını, tam zarar kapsamına davaya konu arsa ve üzerindeki tek katlı evin enkaz bedelinin de dahil olduğunu, Mahkemece arsa üzerindeki tek katlı evin enkazının dava dilekçesinde talep edilmediği gerekçesi ile tazminattan mahsup edilmesinin yerinde olmadığını, üst arza tabi olduğundan taşınmaz ifadesinin arsa+evin enkaz bedeli olduğunu, bir kısım davalılar vekil ile temsil edildiği halde, davanın reddedilen kısmının tamamı üzerinden davalılar lehinde red vekalet ücretine hükmedilmesinin de hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

2. Davalılar vekili; dava geçersiz sözleşmeden kaynaklı sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayalı olarak açıldığı için 10 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu, dava konusu hisse hiçbir zaman muris ... veya varisleri olan davalılar adına kayıtlanmadığından sebepsiz zenginleşmelerinin sözkonusu olmadığını, alınan bilirkişi raporunda hatalı tesbitler bulunduğunu, bilirkişilerce yapılması gereken işin, dava konusu 250 metrekarelik alanın mevcut kayıtlar nezdinde ve fiilen davalıların tapusuna dahil olup olmadığının tesbiti iken bu yapılmadan direkt dava tarihi, imar tescil tarihi ve denkleştici adalet ilkesi çerçevesinde hesaplama yapılarak rapor tanzim edildiğini, hukuken geçerli olmayan bir sözleşme ile esasen sadece zilyetlik devri yapılmış olup davacılar 45 yıl boyunca dava konusu taşınmazı kullanmış ve gelir elde etmiş olduklarını, bilahare dava konusu 250 metrekare yapılan imar uygulaması neticesinde dava dışı üçüncü şahıs adına tescil edilmiş olup onun tarafından da başka bir şahsa satıldığını, davalıların malvarlığına hiçbir zaman dahil olmadığından Mahkemece davanın tümden reddi gerekirken kısmen kabul kararı verilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; tarafların murisleri arasındaki tapulu taşınmazların satışına ilişkin sözleşmenin, resmi şekilde yapılmadığı için hukuken geçersiz olduğu ve geçersiz sözleşmeler taraflarına geçerli sözleşmelerde olduğu gibi hak ve borç doğurmayacağından tarafların verdiklerini sebepsiz zenginleşme kurallarına göre geri isteyebileceği, geçersiz satış sözleşmesi gereğince diğerinin mal varlığına kayan değerlerin iadesinin de "Denkleştirici Adalet" düşüncesine dayandığı, bu bakımdan, sebepsiz zenginleşmeye konu alacağın iadesine karar verilirken, satış bedeli olarak verilen paranın alım gücünün, ifanın imkânsız hale geldiği tarihteki alım gücüne uyarlanması zorunluluğu bulunduğu, satım bedelinin iade tarihindeki ulaştığı bedel belirlenirken ödenen paranın çeşitli ekonomik etkenler nedeniyle azalan alım gücünün (enflasyon), ÜFE-TÜFE artış oranları, faiz, altın, işçi ücretlerindeki artış ve döviz kurlarındaki artış vs. ortalamaları göz önünde tutulması gerektiği, dava konusu taşınmaz için murislerine ödenen satış bedelinin güncel karşılığının sebepsiz zenginleşme kurallarına göre davalı mirasçılardan tahsili gerektiğinden, davalıların bu yerin kendileri adına hiç bir zaman tescil edilmediği, sebepsiz zenginleşmelerinin sözkonusu olmadığına ilişkin istinaf sebeplerinin yerinde görülmediği, yargılama sırasında dosyaya kazandırılan bilirkişi kurulunun kök raporunda dava konusu taşınmaz için ödenen bedelin denkleştirici adalet kuralları gereğince çeşitli ekonomik unsurların ortalaması sonucunda dava tarihi ile güncel değerinin 13,374,42 TL olabileceğinin hesap edildiği, taraflar ancak verdiklerini sebepsiz zenginleşme kurallarına göre geri isteyebileceklerinden güncellenmiş değere taşınmaz üzerindeki enkaz bedelinin eklenmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle; davacıların istinaf talebinin reddine, davalıların istinaf taleplerinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak, yeniden esas hakkında davanın kısmen kabulü ile 13.374,42 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile 03.12.1990 tarihli murisleri ...'a ait veraset ilamındaki hisselerine göre davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacılar vekili; istinaf sebeplerini tekrar etmiş, ayrıca yanında davalıların istinaf dilekçelerinde dava konusu taşınmazın rayiç veya güncellenmiş değeriyle ilgili hiçbir talepte bulunmadıkları halde istinaf sebepleriyle sınırlı inceleme yapma görevi bulunan Bölge Adliye Mahkemesinin talep dışına çıkarak karar vermesinin ve davalılardan bir kısmı kendisini vekille temsil ettirdiği halde, red edilen kısmın tamamı için davalılar lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin usule aykırı olduğunu, Bölge Adliye Mahkemesinin olayda uygulanması mümkün 30.09.1988 tarihli ve 1987/2 E., 1988/2 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararını dikkate almadığını, olayda denkleştirici adalet ilkesinin uygulama alanı olmadığını ve ayrıca bu ilke hükümlerinin de yanlış uygulandığını, tarafların adi yazılı şekilde düzenlenen taşınmaz satış sözleşmesi geçerliymiş gibi edimlerini ifa ettiklerini, dolayısıyla olayda şekil şartına riayet edilmediği için akdin geçersizliğine dayanmanın, iyiniyet kuralları ile bağdaşmayacağı gibi, konuyla ilgili Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararına da aykırı sonuçlar doğurduğunu, bu sebeple davalıların, şeklen geçersiz olsa bile satış akdi ve bu akitle yükümlendikleri taahhütleriyle bağlı olup, akdin gereklerini yerine getirmemeleri sebebiyle davacıların tam zararını tazminle yükümlü olduklarını ileri sürerek; kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, tarafların murisleri arasında yapılan harici satış sebebiyle ödenen satış bedelinin sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca alacak istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6098 sayılı Kanun'un 77 ve devamı maddeleri.

3. Değerlendirme

Temyiz olunan kararda belirtilen gerekçeye ve özellikle, davacıların davada dikkate alınması gerektiğini ileri sürdükleri 30.09.1988 tarihli ve 1987/2 E., 1988/2 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu'na tabi olarak yapımına başlanılan taşınmazdan bağımsız bölüm satımına ilişkin olarak geçerli bir sözleşme olmadan tarafların anlaşarak alıcının tüm borçlarını eda etmesi, satıcının da bağımsız bölümü teslim ederek alıcının uzun süre malik gibi kullandığı halde satıcının tapuda devre yanaşmaması halinde cebri tescil davasının kabul edilip edilemiyeceği konusunda olup işbu davada uygulama imkanının bulunmadığının, dolayısıyla dava konusu taşınmaz için ödenen bedelin denkleştirici adalet kuralları gereğince çeşitli ekonomik unsurların ortalaması sonucunda dava tarihi itibariyle belirlenen değerinin hüküm altına alınmasının ve davanın reddedilen kısmı yönünden davalılar vekili lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin de yerinde olduğunun anlaşılmasına göre, davacılar vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle,

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

28.000,00 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalılara verilmesine,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

26.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.