Logo

3. Hukuk Dairesi2023/3723 E. 2024/2176 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Haksız azil nedeniyle vekalet sözleşmesinden kaynaklı akdi ve karşı vekalet ücreti alacağının tahsili istemine ilişkindir.

Gerekçe ve Sonuç: Avukatın, müvekkili ile vekalet ilişkisi devam ederken, müvekkilinden yeni bir ücret sözleşmesi imzalamasını istemesi, ek masraf talep etmesi ve bu taleplerin yerine getirilmemesi halinde duruşmaya girip girmeyeceğini belirtmesi gibi güven sarsıcı davranışları nedeniyle azlin haklı olduğu ve azil tarihinde davanın kesinleşmemiş olması gözetilerek davacının vekalet ücreti talebinin reddine karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/778 E., 2023/1090 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 1. Tüketici Mahkemesi

SAYISI : 2018/1020 E., 2022/1007 K.

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; müvekkilinin avukat olduğunu, İstanbul 10. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/104 E. sayılı dosyasında davalıyı vekili olarak temsil ettiğini, dosyanın lehe neticelenmesine büyük katkı sağladığı halde dosya karar aşamasında iken davalı tarafça haksız olarak azledildiğini beyan ederek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 96.100,00 TL karşı yan vekalet ücreti ile Avukatlık Kanunu gereğince %20'den az olmamak üzere hesaplanacak akdi vekalet ücreti alacağı ve yapmış olduğu masrafların tespit edilerek KDV'si ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili; davacının kendi tutum ve davranışları sebebiyle azle sebebiyet verdiğini, yapılan azlin haklı olduğunu, davacı yanın müvekkilini ahlaksızlıkla suçladığını, 09.05.2013 tarihli müvekkili tarafından kaleme alınan yazıda temel ahlak ilkelerine bir aykırılık bulunmadığını, bu yazıya cevaben 20.05.2013 tarihinde davacı tarafından gönderilen yazıda gerçekten uzak isnatlarda bulunulduğunu, müvekkilinin davacı tarafından Avukatlık Ücret Sözleşmesini imzalamaya zorlandığını, davacı tarafın hiçbir ücret ve masraf alacağı olmamasına rağmen 23.09.2013 tarihli yazısında ücret ve masraf alacağının ödenmesi şartını koyduğunu, bu hususun vekil müvekkil arasındaki güven ilişkisini zedelediğini, davacı avukatın vekaletten azledilmediği sürece davayı takip etmesi, duruşmalara girmesi ve müvekkilinin haklarını savunmasının asli görevi olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; Avukatlık Kanunu'nun 173/2 maddesi gereğince işin görülmesi için gerekli olan tüm masrafların iş sahibi tarafından işin başında avukata ödenmiş olduğunun karine olarak kabul edildiği, bu nedenle davacı avukatın masrafları işin başında almış olduğunun kabulü gerektiği, aksini ispatlamaya yarar delilin dosyada mevcut olmadığı, yine davacı avukatın müvekkili ile vekalet ilişkisi başlamışken ve bu durum hukuken ve fiilen sürüyorken, avukat olan vekilin müvekkilinden sözleşme imzalamasını istemesi ve masraf talep etmesi ve duruşmaya girip girmeyeceklerinin bu durumda belli olacağı yönündeki talepleri, davacı avukatın davalıya bu hususta üç gün tanıması ancak kendisinin de bir istifasının söz konusu olmaması, taraflar arasındaki sert üsluptaki yazışmalar bulunması, masrafın işin başında alındığına dair tanık beyanlarının bulunması hususları birlikte değerlendirildiğinde bu davranışların vekalet ilişkisi devam ederken güven sarsıcı olduğu, bu kapsamda yapılan azlin haklı olduğu, azil işleminin haklı nedene dayandığı hallerde müvekkilin, avukata vekalet ücreti ödemekle yükümlü olmayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili; davalı tarafından ihtar olunan yazıda, gönderilen e-mailde ve taraflar arasında yapılan yazışmalarda müvekkilinin kusur ve ihmalinin bulunmadığını, davalının bu yönde bir şikâyet ya da serzenişinin de olmadığını, davalı ile vekalet ilişkisinin kurulması ile birlikte; davalı tarafından imzalanmak üzere vekalet ücret sözleşmesinin davalıya teslim edildiğini, ne var ki davalının, müvekkilin üstün başarısı sayesinde dosyanın istenilen aşamaya getirilmesinden sonra, müvekkilin ücret sözleşmesini imzalamasını hatırlatması üzerine, saygı çerçevesinden uzak bir tutum sergilemeye başladığını, Avukatlık Kanunu tarafından tanınmış olan hak ve yetkileri kullanmanın, azli haklı kılmaya sebep gösterilemeyeceğini, davalıdan sözleşme imzalamasının istenmesi ve yapılan masrafların talep edilmiş olmasının güven sarsıcı davranış olarak yorumlanamayacağını, azlin haklı kabul edilebilmesi için davalının, müvekkilin özen ve sadakat borcunu yerine getirmediğini ispatlaması gerektiğini ileri sürerek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; taraflar arasında imzalanan yazılı bir avukatlık ücret sözleşmesi bulunmadığı, avukat ile vekil eden arasındaki güven ve karşılıklı saygı ilişkisinin yalnızca vekalet kurulurken değil vekalet sürdüğü müddetçe de devam etmesi gerektiği, vekil vekâlet görevini ifa ederken müvekkiline sadakat (bağlılık) göstermekle ve vekâletin konusunu oluşturan işi özenle yapmakla yükümlü olduğu, işin görülmesi için gerekli olan tüm masrafların iş sahibi tarafından işin başında avukata ödenmiş olduğunun karine olarak kabul edildiği, bu nedenle davacı avukatın masrafları işin başında almış olduğunun kabulü gerektiği, aksini ispatlamaya yarar delilin dosyada mevcut olmadığı, davacı avukatın müvekkili ile vekalet ilişkisi başlamışken ve bu durum hukuken ve fiilen sürüyorken, avukat olan vekilin müvekkilinden sözleşme imzalamasını istemesi ve masraf talep etmesinin haksız olduğu, kaldı ki masrafın işin başında alındığına dair tanık beyanlarının bulunduğu, yine taraflar arasındaki sert üsluptaki yazışmalar bulunduğu hususları birlikte değerlendirildiğinde azlin haklı olduğu yönündeki Mahkeme gerekçesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, alınan bilirkişi raporunun taraf, Mahkeme ve istinaf kanun yolu denetimine olanak sağlayacak şekilde düzenlenip, hükme esas alınmaya yeterli olduğu gerekçesiyle, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili; istinaf dilekçesinde bildirdiği sebepleri ileri sürerek, kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, haksız azil nedeniyle vekalet sözleşmesinden kaynaklı akdi ve karşı vekalet ücreti alacağının tahsili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 34,164 ve 174 üncü maddeleri.

3. Değerlendirme

1. Vekil, 6098 sayılı Kanun'un 505 ve devamı maddeleri uyarınca sadakat borcu gereği olarak müvekkilinin yararına olacak davranışlarda bulunmak, ona zarar verecek davranışlardan kaçınmak zorunluluğundadır. Yine 1136 sayılı Kanun'un 34 üncü maddesine göre avukatlar, yüklendikleri görevleri, bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve avukatlık ünvanının gerektirdiği saygı ve güvene yakışır bir şekilde hareket etmekle yükümlüdürler. Buna göre avukat, üzerine aldığı işi özenle ve müvekkili yararına yürütüp sonuçlandırmakla görevli olduğu gibi, müvekkilinin kendisi hakkındaki güveninin sarsılmasına neden olacak tutum ve davranışlardan da titizlikle kaçınmak zorundadır. Aksi halde avukatına güveni kalmayan müvekkilin avukatını azletmesi halinde azlin haklı olduğunun kabulü gerekir. Gerçekten de avukat, görevini yerine getirirken gerekli özen ve dikkati göstermemiş, sadakatle vekaleti ifa etmemiş ise, müvekkilinin vekilini azli haklıdır.

2. 1136 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesi uyarınca avukatın azli halinde ücretin tamamı verilir ancak avukat kusur veya ihmalinden dolayı azledilmiş ise ücretin ödenmesi gerekmez. Dairemizin yerleşmiş içtihatlarına göre haklı azil halinde ancak azil tarihi itibariyle sonuçlanıp kesinleşen işlerden dolayı vekalet ücreti talep edilebilir. Zira vekalet ilişkisi bir bütün olup azil, taraflar arasındaki tüm dava ve takiplere sirayet edeceğinden, azlin haklı olduğunun kabul edilmesi halinde, davacının azil tarihi itibariyle sonuçlanıp kesinleşmeyen işlerden dolayı vekalet ücreti talep edebilmesi mümkün değildir.

3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle somut olayda avukatın müvekkili ile vekalet ilişkisi başlamışken ve bu durum hukuken ve fiilen sürüyorken, avukat olan vekilin müvekkilinden sözleşme imzalamasını istemesi ve masraf talep etmesi ve duruşmaya girip girmeyeceklerinin bu durumda belli olacağı yönündeki talepleri ve bu hususta süre tanınması ve masrafların işin başında alındığına dair tanık beyanlarının bulunması karşısında azlin haklı olduğunun ve azil tarihi itibariyle dava dosyasının kesinleşmediğinin anlaşılmasına göre davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,11.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.