"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/913 E., 2023/869 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Bakırköy 13. Tüketici Mahkemesi
SAYISI : 2021/153 E., 2021/600 K.
Taraflar arasındaki asıl ve birleşen alacak davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı asıl ve birleşen davada davacı vekili tarafından duruşmasız, asıl ve birleşen davada davalı vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 17.09.2024 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Belli edilen günde gelen asıl ve birleşen davada davacı vekili Avukat ... ile asıl ve birleşen davada davalı vekili Avukat ...'un sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 14.00'te Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Asıl davada davacı vekili; davacı müvekkilinin davalı ile imzaladığı 17.08.2013 tarihli adi yazılı konut tahsis sözleşmesi ile "... Bakırköy 46 projesinden" ... Bakırköy C blok, 16. Kat, 66 numaralı 3+1 daire tipli gayrimenkulü satın aldığını, daire satış bedeli olan toplam 1.664.730,00-TL bedeli peyderpey ödediğini, müvekkilinin ödeme yapmak için kullanmış olduğu krediyi 24 ay içerisinde 85.892,96-TL faizi ile ödeyip kapattığını, ancak davalının inşaata başlamadığını ve hukuken de inşaata başlamasının mümkün olmadığını, söz konusu mezkur alanda inşaat yapılmasının yasal olarak mümkün olmadığını, ödenen bedelin iadesi için gönderilen ihtarnameye dönüş yapılmadığını, müvekkili tarafından ödenen 1.664.730,00 TL'nin dava tarihi itibari ile denkleştirici adalet ilkesine göre ulaşmış olduğu değerin ve kredi nedeniyle ödenen 85.892,96-TL faiz bedelinin dava tarihi itibari ile TL mevduatına T.C. Merkez Bankası tarafından uygulanan azami faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacı müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep etmiş, 17.02.2021 tarihli talep arttırım dilekçesi ile; asıl davada, taşınmazın satım bedelinin denkleştirici adalet ilkesi doğrultusunda ulaştığı bedelin 3.908.834,84 TL olduğu belirlendiğinden bu miktarın TL mevduatına T.C. Merkez Bankası tarafından uygulanacak azami faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
2. Birleşen dosyada davacı vekili; ihtiyati haciz kararı doğrultusunda 31.01.2020 tarihinde taraflarınca icra dosyasına yatan paranın davalı/borçlunun da muvafakati ile müvekkiline ait hesaba ödenmesinin talep edildiğini, yapılan reddiyat işleminde %2 oranında cezaevi harcı kesilmek suretiyle 1.631.435.40 TL ödeme yapıldığını, icra müdürlüğü tarafından aynı işleme ilişkin iki reddiyat gerçekleştirildiğini, hem dosyaya yatan paradan %2 cezaevi yapı harcı alınmaması gerekirken kesinti yapılarak müvekkilinin hesabına bedelin eksik ödendiğini, icra müdürlüğünün işleminin hatalı olduğunu belirterek, şikayetlerinin kabulü ile kesilen bedelin 31.01.2020 tarihinden itibaren işleyecek yüksek banka mevduat faizi ile iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı vekili asıl davaya cevabında; taraflar arasındaki sözleşmenin akdedildiği tarih itibariyle yürürlükte bulunan mevzuat uyarınca geçerli şekilde kurulduğunu, geçersiz bir sözleşme bulunmamakla somut uyuşmazlığa sebepsiz zenginleşme ve denkleştirici adalet esaslarının tatbik edilemeyeceğini, sözleşme konusu bağımsız bölümün yer aldığı proje alanını kapsayan alana ilişkin imar planının iptali sebebiyle, geçici ifa imkansızlığı bulunan uyuşmazlıkta sözleşmenin askıda olduğunu, geçici ifa imkansızlığının devam ettiği sürelerin sözleşme süresine eklenmesi gerektiğini, bu kapsamda tahammül süresinin aşıldığından bahsedilemeyeceğini, her halükarda geçici ifa imkansızlığının meydana gelmesinde müvekkil şirketin kusuru bulunmadığını, dolayısıyla haksız bir zenginleşme yahut iktisaptan bahsedilemeyeceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı vekili birleşen dosyada davaya cevap vermemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; taraflar arasında yapılan harici taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin kanunen belirlenen resmi şekil koşullarını ihtiva etmediğinden geçersiz olduğu ve mahkemece yapılan keşif ve alınan bilirkişi raporuna göre ifasının mümkün görülmediği, davacının denkleştirici adalet ilkesine göre ödenen bedelin iadesini talep edebileceği, davacı vekili her ne kadar taşınmazın teslim edilmemesi nedeniyle dava dışı bankaya kredi faizi olarak ödenen toplam 85.892,96 TL'nin iadesini talep etmişse de kredi faizlerinin bir menfi zarar kalemi olarak dava konusu yapılamayacağı, zira bu ödemenin davalı inşaat şirketine yapılmadığı, bu nedenle davalı şirketin kredi faizi yönünden davacı aleyhine zenginleştiğinden bahsedilemeyeceği ve talebin reddi gerektiği, taraflar arasındaki ilişkinin ticari iş ve ilişki olmaması nedeni ile davacının davalı şirketten ancak yasal faiz talep edebileceği, birleşen davanın ise reddi gerektiği gerekçesiyle; asıl davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine, 1.750.622,96-TL' nin dava tarihinden, 2.158.211,88-TL'nin ıslah tarihi olan 17.02.2021 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, toplam 3.908.834,84-TL' nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı-birleşen dosyada davacı vekili; müvekkili davacının taşınmaz bedelini ödemek için kullandığı krediyi 85.892,96 TL faizini ödeyip kapattığını, her ne kadar mahkemece ana para yönünden davanın kabulüne karar verilmiş ise de ödenen kredi faizi yönünden asıl davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, bu miktarın müspet zarar niteliğinde olduğunu, ayrıca faiz türünü T.C. Merkez Bankası tarafından uygulanan azami faiz olarak talep ettiklerini, mahkemenin bu yönde karar vermesi gerekirken yasal faize hükmetmiş olmasının hatalı olduğunu, denkleştirici adalet ilkesi gereğince belirlenen miktarın usul ve yasaya uygun şekilde belirlendiğini, ancak faiz türünün hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
2.Davalı-birleşen dosyada davalı vekili; sözleşmenin geçerli olduğunu, bu nedenle denkleştirici adalet ilkesi uyarınca bedel belirlenmesinin doğru olmadığını, edimlerin ifasına başlanılmasından sonra sözleşmenin geçersizliğinin ileri sürülmesinin hakkın kötüye kullanımı niteliğinde olduğunu, sözleşmenin ifa kabiliyeti bulunmadığı yönündeki tespitin doğru olmadığını, müvekkili şirketin projenin tamamlanmamasında herhangi bir kusurunun bulunmadığını, denkleştirici adalete göre bir bedele hükmedilecek ise imar planının iptaline dair İstanbul İdare Mahkemesi kararının kesinleştiği tarihin esas alınması gerektiğini, mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, istinaf taleplerinin kabulü ile davanın kabulü yönündeki kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; yanlar arasında düzenlenen adi yazılı gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin geçersiz olduğu, bu kapsamda mahkemece alınan bilirkişi kök ve ek raporlarına göre davacının davalıya ödemiş olduğu bedelin denkleştirici adalet ilkesine göre belirlenmiş olduğu ve bilirkişi raporunun teknik ve denetime uygun, karar vermeye elverişli olduğu, ancak davacı vekili gerek dava dilekçesinde gerekse talep arttırım dilekçesince asıl davada faiz türünü "TL mevduatına TC Merkez Bankası tarafından uygulanan azami faiz..." talep etmiş olup, bu durumda davalının şirket tüzel kişiliğe sahip tacir olduğu ve işin de ticari iş olması nedeni ile uygulanması gereken faiz oranının avans faizi olduğu, davacının bu yöndeki istinaf taleplerinde haklı olduğu, her ne kadar davacı vekili tarafından müvekkilinin bankadan kredi kullanmış olduğu ve erken ödeme yolu ile faiz ödediği, bu faiz bedelinden de davalının sorumlu olduğu, iddia edilmiş ise de davacının kredi kullanmasından dolayı oluşan faiz bedelinden davalı sorumlu tutulamayacağından davacı vekilinin bu yöndeki istinaf taleplerinin de haklı bulunmadığı, birleşen dava dosyasına ilişkin her iki taraf vekilinin de istinaf talebi bulunmadığından bu konuda herhangi bir değerlendirme yapılmadığı gerekçesiyle; davalının istinaf başvurusunun esastan reddine, davacının istinaf talebinin kısmen kabulüne, mahkeme kararının kaldırılmasına, asıl davanın kısmen kabulüne, 1.750.622,96 TL'nin dava tarihinden, 2.158.211,88 TL'nin ıslah tarihi olan 17.02.2021 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte toplam 3.908.834,84 TL'nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı-birleşen dosyada davacı vekili; istinaf başvuru dilekçesinde yer alan beyanlarını tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.
2.Davalı-birleşen davada davacı vekili; istinaf başvuru dilekçesinde yer alan beyanlarını tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, asıl davada taraflar arasında akdedilen adi yazılı konut tahsis sözleşmesi hükümlerinin davalı inşaat şirketi tarafından yerine getirilmediği iddiasına dayalı bağımsız bölüm bedeli olarak ödenen tutarın denkleştirici adalet ilkesine göre güncel karşılığının tahsili istemine, birleşen dosya bakımından; cezaevi yapı pulu harcı tahsilatı işleminin iptali ile iadesine karar verilmesi istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 29 uncu, 77 nci, 79/1 inci ve 237 nci maddeleri.
2.4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 706 ncı maddesi.
3. 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun'un 2/1 inci maddesi.
3.Değerlendirme
Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesine ve kararda belirtilen gerekçelere göre, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin resmi şekil şartlarına uymadığından geçersiz olduğu, bu durumda davacının ödediği bedelin denkleştirici adalet ilkesi uyarınca iadesinin gerektiği, bu hususta hükme esas alınan raporun taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli olduğu, davacının kredi için ödenen faiz bedeli yönünden aleyhine zenginleşmeyen davalıdan herhangi bir talepte bulunamayacağı, 3095 sayılı Kanun'un 2/1 inci maddesi gereği taraflar arasındaki ilişki ticari iş niteliğinde bulunduğundan davacının avans faizi talep edebileceği anlaşılmakla, taraf vekillerinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın onanmasına karar verilmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
17.100,00 TL vekalet ücretinin davalı-birleşen davada davalıdan alınarak davacı-birleşen davada davacıya verilmesine,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz eden davalıya yükletilmesine,
Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacıya iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,17.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.