Logo

3. Hukuk Dairesi2023/3912 E. 2024/2566 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı tarafından devir alınan dava dışı şirkete uygulanan cezai işlemin iptali ile menfi tespit istemine ilişkin husumet itirazı.

Gerekçe ve Sonuç: Davacıya hitaben düzenlenen cezai işlemin iptali için gerçek kişi davacı tarafından dava açıldığı, ancak borçlu şirket adına verilmiş bir vekaletname olmadığı ve davacının aktif husumet ehliyetinin tam olarak saptanmadan işin esasının incelendiği gözetilerek, ilk derece mahkemesi kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 24. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1426 E., 2023/594 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 6. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2016/309 E., 2022/155 K.

Taraflar arasındaki kurum işleminin iptali ile menfi tespit davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; müvekkilinin doktor olduğunu, 2012 yılı Ocak ayında imzalanan protokolle ... Tıp Merkezinin işletmesinin, davacı ve dava dışı doktor ... ortaklığı ile kurulan Grand Medikal Sağlık Hizmetleri tarafından devralındığını ancak borçların devredilmediğini, müvekkilinin ... Tıp Merkezi ile ilgisinin bulunmadığını, bu nedenle de ... Tıp Merkezinin sözleşmeye aykırılığından dolayı kesilen ve uygulanan cezai şarttan müvekkilinin sorumluluğu bulunmadığını ileri sürerek; 26.11.2014 tarihli yazılı ile uygulanacağı bildirilen 53.732.000,00 TL cezai şarta ilişkin işlemin iptali ile gerek şahsı gerekse Grand Medikal Tıp Merkezi Şirketi yetkilisi olarak borçlu olmadığının tespitini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili; müvekkili ile ... Tıp Merkezi arasında sözleşme bulunduğunu, 16.08.2007- 29.02.2012 tarihleri arasında adı geçen tıp merkezi hakkında Kuruma fatura edilen gerçek dışı muayene girişleri ile MR görüntüleme işlemlerine yönelik Kurum müfettişlerince yürütülen 05.05.2014 tarihli soruşturma raporunda, merkez tarafından sigortalı ve hak sahiplerinin bilgisi dışında, T.C. kimlik numaraları kullanılarak sağlık hizmeti sunulmadığı halde kasıtlı olarak 13.428 adet gerçek dışı muayene girişinin fatura edildiğinin tespit edildiğini, bu nedenlerle Kurumca yapılan işlemin mevzuata ve Kanuna uygun olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; 16.08.2007-29.02.2012 tarihleri arasında davalı Kurumla sözleşmesi bulunan Sivmed Tıp Merkezinin gerçek dışı muayene girişleri ile MR görüntüleme işlemlerine yönelik 13.428 adet gerçek dışı muayene girişinin yapıldığı, sözleşmenin yürürlükte bulunduğu tarihte geçerli olan SUT'un (11.1.15) cezai işlem uygulandığı, ... Noterliği tarafından düzenlenen ruhsat devir sözleşmesi kapsamında ... Sağlık Hizmetleri Ltd. Şti.ne devredildiği, söz konusu sözleşmede devir alanın devredilen işletme yönünden borçlara ilişkin sorumluluğun devredene ait olduğu yönünde hükmün bulunduğu, bu kapsamda davacının devralan ... Medikal Şirketinin kuruluş aşamasında %75 oranında hissesine sahip olduğu, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 202 nci maddesi uyarınca işletmenin devri durumunda devir edenle devir alanın iki yıl süre ile birlikte müteselsil sorumlu olacağının hüküm altına alındığı, söz konusu tıp merkezinin devrinin bir işletme devri olarak değerlendirilmesi gerektiği, her ne kadar devir edenle devir alanlar arasında devir edenin borçlarından dolayı sorumluluğuna ilişkin bir hüküm bulunsa da söz konusu hükmün alacaklıları ilgilendirmediği, sadece sözleşmenin taraflarını ilgilendirdiği, bu kapsamda usul ve yasaya uygun olarak kesilmiş olan cezadan davacının sorumlu olduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı vekili; ... Tıp Merkezi adlı şirket halen faaliyette olduğu için bütün borçlarından bu şirketin sorumlu olduğunu, davacının ... Center şirketinde sadece 2 ay kadar kaldığını ve daha sonra hissesini devrettiğini, şirketin 10.000 payını 15.02.2012 tarihinde satın aldığını ve 15.02.2013 tarihinde ...'a devrettiğini, bu devir sözleşmesinde devir alan şirketin tüm borçlarından, SGK borçlarından sorumlu olduğunun taahhüt edildiğini, dosyada noter devir sözleşmesinin bulunduğunu, Mahkemenin delillerin değerlendirilmesinde hataya düştüğünü, davalı Kurumun ... Tıp Merkezinden borcun tahsili yoluna gitmediğini, cezai şart alacağı için icra takibi yapmadığını, direkt olarak kısa bir müddet hissesi olan ve hissesini devreden davacıya borç tahakkuk ettirdiğini, ... Şirketine de icrai işlem başlatmadığını, ... Şirketinin ... Şirketinden sadece doktorların kadrosunu devraldığını, şirket devri ile doktor kadrosunun devrinin farklı hukuki sonuçlar doğurduğunu, bu hususların ticaret hukuku uzmanlarınca değerlendirilmesi gerektiğini, alınan rapora itirazlarının dikkate alınmadığını ileri sürerek, kararın faiz alacağı yönünden kaldırılmasını talep etmiştir.

2. Davalı vekili; davalı lehine nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerkirken maktu vekalet ücretine hükmedilmiş olmasının hatalı olduğunu ileri sürerek, kararın bu yönden kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacı tarafından dava dilekçesinde belirtilen haksız kesinti miktarı harçlandırılmaksızın maktu harç yatırılmak suretiyle haksız kesintilerin iptali talep edildiğinden, Mahkemece; herhangi bir harç tamamlama işlemi gerçekleştirilmeksizin davanın reddine ve karar tarihi itibariyle yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre davalı lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesinde usul ve yasaya aykırılık görülmediği gerekçesiyle, istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Taraf vekilleri; istinaf sebeplerini tekrarlayarak, kararın bozulmasını talep etmişlerdir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacı tarafından devir alınan dava dışı şirkete uygulanan cezai işlemin iptali ile menfi tespit istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 15.04.2021 tarihli ve 2017/(13)-3-657 E, 2021/491 K. Sayılı ilamı.

3. Değerlendirme

1. Yukarıda yer verilen ilamda da açıklandığı üzere; Mahkemenin, taraflar arasında dava konusu hakkın esası hakkında bir karar verebilmesi için, bu kişilerin o davada gerçekten davacı ve davalı sıfatlarına sahip olmaları gerekir. Bir davada taraf olarak gösterilen kişiler, taraf ve dava ehliyeti ile davayı takip yetkisine sahip olsalar bile, taraflardan birinin o davada o uyuşmazlık yönünden gerçekten davacı ve davalı olabilme durumu (sıfatı) yoksa davanın esası hakkında bir karar verilmeyip, davanın aktif veya pasif sıfat yokluğundan (husumetten) reddedilir.

2. Görüldüğü üzere, taraf sıfatı usul hukuku sorunu olmayıp, dava konusu sübjektif hakkın özüne ilişkin bir maddi hukuk sorunu olduğundan taraf sıfatının yokluğu bir def'i niteliğinde değil, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülmesi mümkün ve Mahkemece vakıf olunduğu takdirde re'sen nazara alınması gerekli bir hukuki durumdur.

3. Dava dosyasının incelenmesinde; dava konusu iptali talep edilen 26.11.2014 tarihli cezai işlemin ... Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi yetkilisi olan davacıya hitaben düzenlendiği, davanın ise bizzat davacı gerçek kişi tarafından açıldığı, yargılamanın bu şekilde devam ettiği, dosya kapsamında borçlu şirket adına verilmiş herhangi bir vekaletnameye de rastlanmadığı anlaşılmakla; Mahkemece öncelikle davacının aktif husumet ehliyetinin bulunup bulunmadığı hususu tam olarak saptandıktan sonra işin esası incelenip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

4. Bozma nedenine göre, taraf vekillerinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına karar verilmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 373 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının aynı Kanun'un 371 inci maddesi uyarınca davalı yararına BOZULMASINA,

3. Bozma sebebine göre, taraf vekillerinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,

Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacıya iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,25.09.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.