"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/394 E., 2023/774 K.
Taraflar arasında görülen kurum işleminin iptali ve alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; müvekkilinin ... Eczanesinin sahibi ve mesul müdürü olduğunu, davalı Kurum tarafından müvekkili aleyhine 2012 yılı Protokolünün (5.3.5), (4.3.6) (6.19) maddeleri uyarınca cezai işlem, 24.153,68 TL reçete bedeli ve bunun 5 katı olan 120.168,40 TL cezai yaptırımın tahsiline ilişkin işlem tesis edildiğini, işlem nedeniyle müvekkilinin kusuru bulunmadığını, zira karşılanan reçetenin doktor tarafından yazıldığını ileri sürerek; yaptırımın iptali ile toplam 144.922,08 TL kesintinin yapılması halinde davalıdan yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; dava dışı ... isimli kişinin, dava dışı hasta ... adına kayıtlı 04.02.2013 tarihli XKEETO reçete nolu e-reçeteyi yazdırdığını ve bu reçetede yer alan ilaçları davacının sahibi ve mesul müdürü olduğu ... Eczanesinden teslim aldığını, ancak hastaya teslim etmemesi sebebiyle davacı eczanenin içerik yönünden sahte reçete bedelinden ve Protokolde yer alan cezai şart hükmünden sorumlu olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 30.12.2016 tarihli ve 2016/197 E., 2016/434 K. sayılı kararıyla; Protokolde ilaçları hasta yakını ya da hastaya teslim edilme borcunun eczacıya yüklendiği, davacı eczacının Protokol uyarınca yüklendiği edimi yerine getirmeyip hastayla yakınlık derecesi bulunmayan kişiye ilaçları teslim ettiği ve davalı Kurumdan ilaçların bedelini de tahsil ettiği, bu durumda Protokole aykırı kusurlu eylemi nedeni ile davacının Kuruma karşı sorumlu olduğu Protokol hükümlerine uygun şekilde cezai yaptırım uygulandığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 08.11.2018 tarihli ve 2017/389 E., 2018/1788 K. sayılı kararıyla; içerik olarak sahte olan reçete sebebiyle ödenen ilaç bedeli olan 24.153,68 TL'nin davalı Kurumdan tahsil edilemeyeceği, söz konusu bedelin sahtecilik eylemini yapan kişilerden talep edilebileceği, İlk Derece Mahkemesinin ilaç bedeli yönünden davanın reddine ilişkin kararının usul ve yasaya uygun olduğu, diğer taleplerin kabulü gerektiği gerekçesiyle; davacı vekilinin başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden davanın kısmen kabulüne, davacının 120.768,40 TL cezai şart nedeniyle davalı Kuruma borçlu olmadığının tespitine, 120.768,40 TL cezai şart bedelinin faizi ile birlikte 131.399,32 TL olarak davalıya 07.04.2017 tarihinde ödendiği anlaşılmakla bu tutarın 07.04.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, davacının 24.153,68 TL reçete bedeline ilişkin talebinin reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairece verilen 26.11.2020 tarihli ve 2020/1197 E., 2020/7112 K. sayılı ilamla; "... Uyuşmazlığın konusunu oluşturan reçetede adı geçen hasta ... ve ilaçları alan ...'in tanık sıfatıyla dinlenilmeleri ve hastanın ilaçları alıp almadığı, kendi rızasıyla ilaçların bir kısmını veya tamamını ...’de bırakıp bırakmadığı sorularak, Kurum tarafından alınan beyanları da okunduktan sonra varsa çelişkiler giderilerek, dava dışı ... hakkında dava konusu uyuşmazlığa ilişkin ceza yargılaması da yapılmış ise bu dosyanın da getirtilmesi suretiyle söz konusu sahteciliğe ...’ın da dahil olup olmadığı belirlenerek ...’a ait dava konusu reçetede yazılı ilaçların kendisi tarafından teslim alındığının veya rızasıyla ...'e verdiğinin belirlenmesi halinde davacının Protokol hükümlerine aykırı davranmadığı anlaşılacağından reçete bedellerinin de istenemeyeceği ve cezai işlemin tümüyle kaldırılması gerektiği, hastanın ilaçları almadığının tespiti halinde cezai işleme konu eylemin gerçekleştiği tarihten sonra yürürlüğe giren Protokol hükümleri değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ile verilen karar hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir. " gerekçesiyle, karar bozulmuştur.
B. İkinci Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin 02.06.2022 tarihli ve 2021/74 E., 2022/1063 K. sayılı kararıyla; davaya konu reçete içeriğindeki ilaçların organ nakli hastası olan ... tarafından kullanılmak zorunda olması ve davaya konu reçetenin sahte olduğu iddiası ile davacı eczacı, hasta ve tanık ... hakkında ceza soruşturması yapıldığının ve ceza davası açıldığının tespit edilememiş olması nedeni ile ilaçların hastanın rızasıyla ... tarafından teslim alınarak hastaya verildiğinin kabulü gerektiği, davalı Kurum tarafından uygulanan ceza işlemin taraflar arasındaki Protokol ve SUT hükümlerine uygun olmadığı gerekçesiyle; davacı vekilinin başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak, davanın kabulü ile davacının 24.153,68 TL reçete bedeli ve 120.768,40 TL cezai şart olmak üzere toplam 144.922,08 TL davalıya borçlu olmadığının tespitine, 120.768,40 TL cezai şart bedelinin faizi ile birlikte 131.399,32 TL olarak davalıya 07.04.2017 tarihinde ödendiği anlaşılmakla bu tutarın 07.04.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, 24.153,68 TL reçete bedelinin ise faizi ile birlikte 32.616,96 TL olarak davalıya ödendiği anlaşılmakla 1.260,52 TL’nin 01.03.2017 ödeme tarihinden, bakiye 31.356,44 TL’nin ise 07.04.2017 ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; karar karşı, davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairece verilen 19.10.2022 tarihli ve 2022/6118 E., 2022/8016 K. sayılı ilamla; "... Davacının, ilaçları reçete sahibi veya yakınına teslim etme şartını dikkate almayarak, sözleşme ile üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirmediği ve sözleşmeye aykırı davrandığı anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca İlk Derece Mahkemesince, davalı tarafından uygulanan cezai işlemin hukuka uygun olduğu gözetilerek, cezai şarta ilişkin 2016 ile 2020 yılı Protokollerinin yukarıda belirtilen (5.3.5) maddesi gereğince değerlendirme yapılması gerekir." gerekçesiyle, karar bozulmuştur.
C. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bölge Adliye Mahkemesinin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davanın kısmen kabulü ile cezai şart işleminin 72.461,04 TL yönünden iptali ile davacının hak edişinden kesilen toplam 78.839,59 TL'nin (72.461,04 TL cezai işlem + 6.375,55 TL cezai işleme yürütülen ve davacının alacağından kesilen faiz olmak üzere) kesinti tarihi olan 07.04.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili; müvekkilinin kendisine teslim edilen reçete içeriğini hak sahibine tam ve eksiksiz olarak teslim ettiğini, reçetelerin e- reçete olduğunu, eş söyleyişle; reçetelerin doktor ve hastaneler tarafından MEDULA sistemine girilerek hastaya reçete kodu verildiğini, hasta ya da yakınının da hastanın T.C. kimlik numarası ve reçete kodu ile eczaneye geldiğini, eczacının sadece bu bilgileri MEDULA sistemine girdikten sonra sistem provizyon verdiğinde ilaçların hastaya teslim edildiğini, protokolde reçete teslimine ilişkin evrak aranmadığının belirtildiğini, hastanın da bu yönde şikayeti bulunmadığı halde ilaçların teslim edilmediği ve evrakta sahtecilik yapıldığından bahisle dava açılmasının doğru olmadığını, hastaların yaşlı olduğunu, soruları düzgün cevaplayamayacaklarını, somut olayda hastanın ve reçetenin gerçek olduğunu, eczacı, hasta ... ve tanık ... hakkında ceza soruşturması yapılmamış olması nedeni ile ilaçların hastanın rızasıyla ... tarafından teslim alınarak hastaya verildiğinin kabulü gerektiğini, reçete içeriğinin ilacı alana teslim edildiğini, sahte evrakın müvekkili tarafından farkedilemeyeceğini, kaldı ki reçete bedelinin de müvekkiline ödendiğini, müvekkilinin iyiniyetli olduğunu ve görevinin gereğini yerine getirdiğini, Protokol hükümlerinde ilacı alandan bahsedildiğinden hasta bilgilerinin doğru verilmesi halinde ilacın teslim edilmesi gerektiğini, kimlik tespit etme yetkisi bulunmadığını, sadece hasta ya da yakınının beyanına itibar edilmesinin de doğru olmadığını, Kurum tarafından düzenlenen raporda müvekkilinin savunmasına neden itibar edilmediğinin belirtilmediğini, hasta ile yakın arkadaşı arasındaki ilişki ve hile konusundaki beyanların dikkate alınmadığını ileri sürerek, kararın bozulmasını istemiştir.
2. Davalı vekili; olay tarihindeki Protokol hükümlerinin uygulanması gerektiğini, gerek 2016, gerekse 2020 yılı Protokolünün (6.10) ve (6.12) maddelerinde yazılı müracaat şartından ve Kurumca tahsilat yapılmamış olmasından bahsedildiğini, tahsil edilmiş olan cezai şart ve yersiz ödeme tutarlarının geri ödenmeyeceği ve mahsup edilmeyeceğinin belirtildiğini, davacının eczacılığı bırakması nedeniyle 2016 ve 2020 yılı Protokol hükümlerinden faydalanamayacağını, uygulanma şartı bakımından yazılı istekte bulunulması denilmekte olup eczacılığı bırakan davacının bu tür bir talebi de bulunmadığını, kabul anlamına gelmemekle birlikte 2016 ve 2020 yılı Protokolünün uygulanacağının varsayılması halinde dahi yapılan ödemelerin geri istenemeyeceğini, davanın açılmasına Kurum sebebiyet vermediğinden yargılama gideri ve vekalet ücretinin müvekkili lehine hükmedilmesi gerektiğini, bu konuda yapılan hesaplamanın da hatalı olduğunu, faize faiz yürütüldüğünü, Yargıtay bozma ilamından önce verilen karar uyarınca davacı tarafın icra takibine geçmesi ve müracaat etmesi nedeniyle alacak, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin işlemiş yasal faizleriyle birlikte davacı tarafa ödendiğinden tahsilde tekerrüre yer vermemek kaydı düşülerek hüküm kurulması gerektiğini, davanın reddi gerekirken kısmen kabulünün hatalı olduğunu belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davalı Kurum ile davacı arasında imzalanan sözleşmeye aykırılıktan dolayı uygulanan işlemin iptali ve istirdat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
04.02.1959 tarihli ve 13/5 ile 09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararları.
3. Değerlendirme
1. Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uymakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkan bulunmadığı anlaşılmakla; davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2. Bölge Adliye Mahkemesince; 2012 ve 2020 yılı Protokolleri uyarınca, reçete bedeli olan 24.153,68 TL'nin iki katı 48.307,36 TL cezai şart uygulanması gerektiği, davalı Kurum tarafından reçete bedelinin beş katı olarak uygulanan 120.168,40 TL cezai şarttan mahsubu sonucu bakiye 72.461,04 TL'nin davacıdan yersiz olarak tahsil edildiği, yargılama sırasında cezai şartın 07.04.2017 tarihine kadar işlemiş faizi ile birlikte toplam 131.399,32 TL olarak davacıdan aynı tarihte tahsil edilmesi sebebiyle 72.461,04 TL ve 6.375,55 TL faizi toplamı 78.839,59 TL'nin 07.04.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
3. Somut olayda; 72.461,04 TL ve 6.375,55 TL faizi toplamı 78.836,59 TL olup, hükmedilen alacak aynı zamanda faiz kalemini de içerdiğinden söz konusu miktar bakımından, faize faiz işletilmesi yasağına aykırı olarak hüküm kurulması; bundan ayrı davalı tarafça sunulan 30.05.2022 tarihli dilekçede, önceki hüküm doğrultusunda davacı tarafça davalı Kurum aleyhine başlatılan icra takibi dosya hesabına göre ödeme yapıldığının bildirildiği anlaşılmakla, "tahsilde tekerrür olmamak üzere" ifadelerine yer verilmeden hüküm tesisi usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirir.
Ne var ki bu yanlışlıkların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının REDDİNE,
2. Davalı vekilinin yukarıda belirtilen temyiz itirazlarının kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının (2) numaralı bendine yer alan "... yönünden iptali " ile ifadesinden sonra gelmek üzere, "Tahsilde tekerrür olmamak üzere" ibaresinin eklenmesi; ayrıca aynı bendin devamında yer alan ifadenin tümden çıkartılarak yerine "...bu işlem nedeniyle davacının hak edişinden kesilen toplam 78.836,59 TL'den (72.461,04 TL cezai şart + 6.375,55 TL cezai işleme yürütülen ve davacının alacağından kesilen faiz olmak üzere) cezai şart alacağına kesinti tarihi olan 07.04.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebinin reddine," ifadesinin yazılması suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz harcının mahallinde temyiz eden davacıdan alınmasına,
04.12.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.