Logo

3. Hukuk Dairesi2023/408 E. 2023/575 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Elektrik çarpması sonucu oluşan bedensel zarara ilişkin açılan kısmi tazminat davasında, davacının sonradan yaptığı ıslahla artırdığı maddi tazminat talebinin zamanaşımına uğrayıp uğramadığı hususu.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının bedensel zararının niteliği ve kapsamının alınan raporlar ve ara kararlar neticesinde sonradan öğrenildiği ve öğrenme tarihi ile ıslah dilekçesinin verildiği tarih arasında kısa zamanaşımı süresinin dolmadığı gözetilerek, davalı tarafın temyiz itirazlarının reddiyle yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2018/279 E., 2022/360 K.

KARAR : Davanın kısmen kabulü

Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar; davacı ...'ın 01.09.2013 günü ... İli ... İlçesi... Köyü... mevkinde hayvan otlatmaya gittiği esnada dibinden yanmış vaziyette olan elektrik direğindeki yüksek gerilim hattı kablosuna çarpması sonucu elektrik akımına kapılarak sol kolunu ve sol ayak beşinci parmağını kaybettiğini, vücudunun çeşitli yerlerinde ağır derecede yanıklar meydana geldiğini, uzun süre tedavi görüp, ciddi ameliyatlar geçirdiğini ileri sürerek; fazlaya ilişkin her türlü dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik davacılardan ... için 2.500 TL maddi ve 70.000 TL manevi, ...için 20.000 TL, diğer davacılar için 10.000'er TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmişler; 25.05.2022 tarihli dilekçeyle davacı ... için maddi tazminat talebini 1.218.634,40 TL'ye artırmışlardır.

II. CEVAP

Davalı; olayla ilgili herhangi bir ihbar ya da şikayet olmadığını, olayda kusurunun bulunmadığını, dava konusu dipten yakıldığı belirtilen elektrik direğinin sorumluluğunda olup olmadığının da henüz belli olmadığını, destekten yoksun kalma durumunun açıklanması gerektiğini, manevi tazminata da hükmedilemeyeceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 24.03.2016 tarihli ve 2015/39 E., 2016/346 K. sayılı kararıyla; davacılar ..., Fatih, ... ve Derya'ya amcalarının oğlu olan diğer davacı ...'un vasi olarak atandığı, bu kararın 08.12.2014 tarihinde kesinleştiği, olaya ilişkin bilirkişi kurulundan alınan 15.02.2016 tarihli rapora göre davalı şirketin kusurunun bulunmadığı, davacı mağdur ... ve davacı vasi Erol'un % 100 oranında kusurlu olduğu, olay günü ahşap olan elektrik direğinin dibinden yakılması sonucu direğin devrildiği ancak iletim hatlarının direği havada tutması nedeniyle elektrik kesintisinin olmadığı, olay anında da direğin köz halinde yanmaya devam ettiği, devrilme sonucu iletim hatlarının yerden yüksekliğinin 1,5 metreye düştüğü, direğin kim tarafından yakıldığının bilinmediği, o sırada olay yerinde kardeşi davacı ... ile koyun otlatmakta olan davacı 11 yaşındaki ...'ın hatlara teması sonucu akıma kapıldığı, olayın oluşu bu şekilde kabul edilerek davalı şirkete kusur verilmeyen bilirkişi kurulu raporunun uygun olduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkeme kararına karşı, süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairece verilen 08/10/2018 tarihli ve 2018/5161 E., 2018/9651 K. sayılı ilamla; davalı elektrik şirketinin söz konusu ahşap elektrik direğine müdahaleyi engelleyecek önlem almadığı, davalı elektrik şirketinin meydana gelen zarardan kusursuz sorumluluk ilkesi gereğince sorumlu olduğu, bu itibarla alanında uzman ayrı bir 3’lü bilirkişi heyetinden davacılar ile davalı elektrik şirketinin kusur oranlarının belirlenmesi yönünden rapor alınması, söz konusu kusur raporu alındıktan sonra ise davacıların maddi zararının belirlenmesi yönünden alanında uzman hesap bilirkişisinden rapor alınması suretiyle sonucuna uygun hüküm tesisi yoluna gidilmesi gerekçesiyle, karar bozulmuştur.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Bozmaya uyan Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; bozma ilamı doğrultusunda alınan 2. kusur raporuna göre, davalının %50 ve ağaç direği yakan kimliği belirsiz kişinin %50 kusurlu olduğu, davacı ...'ın kusurunun bulunmadığı, ... ...Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığının raporuna göre, davacının iş gücü kaybının %50 olarak belirlendiği, söz konusu maluliyet tespitinin yerinde olduğu, 16.05.2022 tarihli hesap bilirkişi ek raporunda %50 maluliyet oranına göre davacının 1.218.634,40 TL maluliyet zararının tespit edildiği, bu miktara yönelik davanın ıslah edildiği gerekçesiyle; davacılardan ... yönünden 1.218.634,40 TL maddi ve 70.000 TL manevi tazminatın, ...yönünden 20.000 TL, davacılar ... ve Derya yönünden ayrı ayrı 10.000 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, tedavi gideri ve protez gideri yönünden dosyanın tefriki ile ayrı esasa kaydedilmesine, bakıcı gideri yönünden dava geri alınmakla HMK 123. maddesi uyarınca açılmamış sayılmasına, davacı ... yönünden süresinde yenilenmeyen davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili; 15.02.2016 tarihli bilirkişi raporuna göre davalı şirketin kusurunun olmadığının, davacı ... ve vasisi Erol'un % 100 kusurlu olduğunun tespit edildiğini, ilk kararın bozulması üzerine müterafik kusurun göz önüne alınması gerektiğini, dava konusu taleplerin zamanaşımına uğradığını, ağaç direğin yanmasının nedeninin davacılar tarafından dibinde ateş yakılmasından kaynaklandığını, yandıktan sonra kemerle çekilerek devrildiğini, olay yerinde davacıların koyun otlattıklarını, kusura yönelik itirazlar dikkate alınmadan karar verildiğini, enerji nakil hattının mevzuata uygun olduğunu, direğin yandığına ilişkin ihbar yapılmadığını, direğin yanması ile davacının yaralanmasının aynı saatlere denk geldiğini ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, elektrik akımından kaynaklanan bedensel zararın tazmini istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. Haksız fiilde zamanaşımı süresini düzenleyen 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 72 nci maddesinin birinci bendinde; "Tazminat istemi, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her hâlde fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar. Ancak, tazminat ceza kanunlarının daha uzun bir zamanaşımı öngördüğü cezayı gerektiren bir fiilden doğmuşsa, bu zamanaşımı uygulanacağı" belirtilmistir.

2. Görüleceği üzere, kanunda düzenlenen bu üç çeşit zamanaşımı süresi; sübjektif/nispi nitelikteki iki yıllık kısa zamanaşımı süresi, objektif /mutlak nitelikteki on yıllık uzun zamanaşımı süresi ile olağanüstü nitelikteki ceza zamanaşımı süresidir.

3. Haksız eylemden kaynaklanan tazminat davalarında, özel kanunlarda başka bir zamanaşımı süresi tayin edilmiş olmadıkça uygulanacak olan zamanaşımı süreleri, bu süreler olup, bunlar hem maddi hem de manevi tazminat istemi ile açılan davalar hakkında uygulanır.

4. 6098 sayılı Kanun'un 72 nci maddesinin birinci fıkrası, özellikle zamanaşımının başlangıç anını belirleyen bir düzenlemedir. Bu düzenlemeye göre tazminat istemi, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten itibaren iki yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar. Burada, uygulamada "kısa süreli zamanaşımı" olarak adlandırılan süre söz konusu olup, sürenin başlangıcı sübjektif bir koşula bağlanmıştır. Çünkü, sürenin başlaması; zarar görenin, zararı ve tazminat sorumlusu kişiyi öğrenmesi gibi sübjektif bir koşulun gerçekleşmesi ile mümkündür.

5. Belirtmek gerekir ki, kısa süreli zamanaşımının işlemeye başlaması için zarar görenin, zarar veren eylem veya olayı değil, zararı öğrenmesi gerekir.

6. Bazı hâllerde, gerek zararı doğuran eylem veya işlemin ne olduğu ve kim tarafından gerçekleştirildiği ve gerekse zararın kapsam ve miktarı aynı anda ve tam bir açıklıkla belirlenebilir. Böyle durumlarda, zarar görenin uğradığı zararın varlığını, zarar verenin kim olduğunu, kapsam ve miktarının neden ibaret bulunduğunu öğrendiği andan itibaren, zarar verenden bunun tazminini isteme hakkının doğacağı ve bu hakkına ilişkin yasal zamanaşımı süresinin de o tarihte başlayacağı açıktır.

3. Değerlendirme

Temyizen incelenen karara esas alınan kusur raporunda; sorumlulukların belirlenmesine ilişkin isabetsizlik bulunmadığı, davacının maluliyetine ilişkin ilk olarak 23.01.2020 tarihli ... ...Üniversitesi öğretim görevlilerinden alınan rapora göre, üç ayrı yönetmelik kapsamında işgücü kaybı oranının belirlendiği, 23.12.2020 tarihli celsede verilen ara karar uyarınca yeniden maluliyet oranının tespitine yönelik rapor alınmasına karar verildiği, ara karar üzerine Atatürk Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı tarafından düzenlenen 01.09.2021 tarihli yeni bir işgücü kaybı oranı belirleyen rapor alındığı, daha sonra 07.04.2022 tarihli ara kararla % 50 işgücü kaybı oranına göre tazminatın hesaplanmasına dair rapor alınmasına karar verildiği, 16.05.2022 tarihli maddi tazminat miktarını belirleyen hesap raporu üzerine, davacı tarafın 25.05.2022 tarihinde ıslah dilekçesi verdiği, davalı tarafça süresinde ıslaha karşı zamanaşımı def'inde bulunulduğu, davacı ... tarafından uğradığı bedensel zararın niteliği ve kapsamının, alınan raporlar ile ara karar üzerine tespit edilmesi neticesinde sonradan öğrenildiği, öğrenme tarihi ile ıslah dilekçesinin verildiği tarih arasında kısa zamanaşımı süresinin dolmadığı bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin ileri sürülen sebeplerin incelenmesinin artık mümkün olmadığı anlaşılmakla, davalı tarafın temyiz itirazlarının reddi ile kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Mahkeme kararının 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 439 uncu maddesi uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz eden davalıya yükletilmesine,

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

14.03.2023 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

(Muhalif)

K A R Ş I O Y

Dava, elektrik çarpması nedeniyle uğranılan zararların kısmen istenmesine ilişkin 2500 TL maddi manevi tazminat alacağıdır.

Daire çoğunluğu ile aramızdaki ihtilaf, davacının ıslah tarihi itibariyle artırılan maddi tazminat talebinin zamanaşımına uğrayıp uğramadığı hususudur.

Dava, Borçlar Kanunu 71 inci madde uyarınca kusursuz sorumluluk kapsamında tehlike sorumluluğudur. TBK 72 nci maddeye göre, “Tazminat istemi, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her hâlde fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar. Ancak, tazminat ceza kanunlarının daha uzun bir zamanaşımı öngördüğü cezayı gerektiren bir fiilden doğmuşsa, bu zamanaşımı uygulanır.”

Davacı, 1.9.2013 tarihinde haksız fiile uğramış, 16.1.2015 tarihinde kısmi dava açmış, davasını 25.5.2022 tarihinde ıslah etmiştir. Davalı taraf ıslah dilekçesine karşı zamanaşımı definde bulunmuştur.

Öncelikle dava kısmi dava olarak açıldığından açılan davayı resen belirsiz alacak davası olarak nitelendirmek de mümkün değildir.

Davacı, zararı ve tazminat yükümlüsünü kaza tarihi olan 1.9.2013 tarihinde öğrenmiştir. TBK 72 nci maddede belirtilen 2 yıllık kısa zamanaşımı bu tarihte başlamıştır. Bakiye alacak yönünden ıslah 25.5.2022 tarihinde yapıldığından bu tarih itibariyle kısa zamanaşımı süresi dolmuş, hatta ceza zamanaşımı süresi de dolmuştur. Islah ile artırılan miktarın zamanaşımına uğraması nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği düşüncesinde olduğumdan sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.