"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/2256 E., 2023/1822 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 10. Tüketici Mahkemesi
SAYISI : 2019/214 E., 2021/262 K.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; müvekkilinin davalı ile arasındaki vekalet ilişkisinin Ankara .... Noterliği tarafından düzenlenen 04.11.2016 tarihli 20166 yevmiye numaralı vekaletname ile kurulduğunu, davalıyı Ankara 21.Asliye Ceza Mahkemesinin dosyasında sanık müdafi olarak temsil ettiğini aralarında yazılı bir avukatlık sözleşmesinin bulunmadığını, işi yapmaya başladığından beri herhangi bir ücret almadığını, beraat kararı alınmasından sonra avukatlık ücretinin ödenmesinin talep edildiğini ancak hiçbir ödeme yapılmadığını, 28.05.2019 tarihinde haksız yere azledildiğini beyanla haketmiş olduğu sözleşmesel avukatlık ücretinin tespit edilerek tamamının iş bitimi tarihi sayılan azilname tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ödenmesine, Ankara 21. Asliye Ceza Mahkemesinin dosyasında alınan gerekçeli kararda hükmedilen 2.725,00 TL yasal avukatık ücretinin karar tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ödenmesine, sözleşmeye aykırılıktan kaynaklı uğramış olduğu maddi zararın karşılanması adına şimdilik 1.000,00 TL maddi tazminatın, sözleşmeye aykırılıktan kaynaklı avukat müvekkil ilişkisinin zedelenmesi ve bu güven ilişkisinin kötüye kullanılmasından kaynaklı davacının uğradığı manevi zararın karşılanması adına 5.000,00 TL manevi tazminatın ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; 04.11.2016 tarihli vekaleti davacı ve ortağına birlikte verdiğini, tarafların ortaklık dönemlerinde tüm görüşmelerini diğer ortakla yaptığını, dosyasına ilişkin tüm bilgileri diğer ortaktan aldığını ve 8.000,00 TL ödemeyi de davacının ortağına yaptığını, ortaklıkları devam ettiği sürece davacı ile hiç görüşmediğini, yargılama sona erip de müvekkilinin beraatine karar verilince davacı tarafından 23.05.2019 tarihli teklif kağıdı ile 15.000,00 TL + KDV ödenmesi halinde kendilerinin de istinaf kanun yoluna başvurabileceğinin bildirildiğini, yargılamanın başında ve yargılama devam ederken davacıya ödediği meblağların inkar edilmesi ve bir de istinaf kanun yoluna başvurmak için müvekkilinden ekstra ücret talep edilmesine anlam veremediğini, davacının bu şekilde kötü niyetli yaklaşımı ile avukatına duyduğu güvenin sarsıldığını ve bu nedenle de haklı olarak azlettiğini, davacının maddi ve manevi tazminat istemlerinin haksız ve kötü niyetli olduğunu beyanla davanın görevsiz mahkemede açılması nedeni ile öncelikle usulden reddine, mahkeme aksi kanaatte ise davanın esastan reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; Ankara 21 Asliye Ceza Mahkemesinin 2018/100 E. sayılı dosyasında beraat kararına ilişkin sonucun 02.05.2019 tarihinde verildiği ve karann henüz Ankara Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf incelemesinde olduğu ve kesinleşmediği dolayısıyla da ücret alacağının henüz muaccel olmadığı bir aşamada karar kesinleşmeden iş sahibinden ücret istenmesinin güven ilişkisinin kurucu unsur olduğu, avukatlık sözleşmesinde avukata karşı olan güveni sarsıcı nitelikte olduğu değerlendirildiğinden, azlin haklı olduğu, davacının herhangi bir ücret alacağı bulunmadığı, maddi manevi tazminat koşullarının oluşmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili;teklifinin sadece bir öneri olduğunu, davalıdan istinaf kanun yoluna başvurmak için ayrı bir ücret talep edilmesi gibi bir durumun asla söz konusu olmadığını, mevcut teklifname ile davalıya ilgili ceza dosyasının takibi için sözleşme önerisinde bulunduğunu, göndermiş olduğu teklifnamede daha önce davalıdan herhangi bir ücret almadığının sabit olduğunu, dosyada beraat kararı çıkmasına rağmen bunun karşılığı bir bedel istemeyip, istinaf aşamasının takibi için hizmet bedeli istemiş gibi düşünülmesinin abesle iştigal olduğunu, eski ortağına ödeme yapıldığı iddiasına ilişkin dosyaya hiçbir delil sunulmadığını, herhangi bir ücrete hak kazanmadığı şeklindeki kararın Anayasanın 18. maddesinde yer alan angarya yasağına da aykırı olduğunu, dosya kapsamında mevcut belgeler uyarınca, davalının sanık olduğu Ankara 21. Asliye Ceza Mahkemesinin 2018/100 E. sayılı dosyasını bizzat takip ettiği, duruşmalarına katıldığı ve ilgili dosyada davalının vekilliğini üstlendiğinin sabit olduğunu, cevap dilekçesinde söz konusu teklifte yer almayan ibarelere yer verildiğini, “..karşı tarafın istinaf yoluna başvurduğunu, müvekkilin de 15.000,00 TL+ KDV ödemesi halinde kendilerinin de istinaf kanun yoluna başvurabileceklerini” iddia ettiğini, teklifnamede böyle bir ibare bulunmadığını, tarafların istedikleri zamanda avukatlık sözleşmesini yapmakta özgür olduklarını, yaklaşık üç yıllık bir dönemde hiçbir ücret almadan davalının avukatlığını yaptığını, dava dışı ...’ın davalının ödeme iddialarını kesin bir dille reddettiği, ceza dosyasının herhangi bir aşamasında kendisinin yer almadığı, tamamıyla eski ortağı olan kendisi tarafından ilgilenildiği beyanlarının yer aldığı 05.10.2020 tarihli dilekçesinin hüküm verilirken göz ardı edildiğini, davalının hiçbir ödemede bulunmadığı ortada iken, sözleşme yapma önerisinin güven sarsıcı davranış kabul edilip, davalının azilname göndermesinin haklı olarak kabul edilmesinin avukatın ücretsiz iş yapması anlamına geldiğini ve bunun kabulünün mümkün olmadığını, ayrıca elde edilen hukuki başarıya ve bunun maddi bir karşılığının alınmamasına rağmen vekalet görevinden azledilmesinin haksızlığı karşısında, özellikle manevi zarar görmediğinin kabul edilmesinin mümkün olmadığını, maddi olarak da zarara uğradığını, üç yıl boyunca verilen hukuki hizmetin elde edilen başarı da göz önüne alındığında, hiçbir maddi kazanç elde edememesinde maddi kaybın her haliyle ortada olduğunu, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; İlk Derece Mahkemesi kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacı avukatın ücretinin ancak kararın kesinleşmesi ile muaccel olması, davacı tarafından davalının vekili sıfatıyla takip edilen Ankara 21. Asliye Ceza Mahkemesinin 2018/100 Esas sayılı dosyası henüz kesinleşmemiş olmasına ve taraflar arasında da ücretin hangi tarihte ödeneceğine dair bir kararlaştırma bulunmamasına rağmen davacı avukat tarafından 23.05.2019 tarihli yazı ile açıkça, katılan tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu, istinaf sürecinin de tarafınca takip edilmesinin davalı tarafından istemesi halinde çalışmaya devam edileceği, hizmet kapsamı başlığında istinaf aşamasındaki Ankara 21. Asliye Ceza Mahkemesinin 2018/100 Esas sayılı dosyanın avukatlık hizmetlerinin yürütülmesi olduğunun belirtilmesi ve bu iş için 15.000,00 TL+KDV ücret istenmesinin davalı tarafın güven duygusunun sarsılmasına neden olması, kaldı ki anılan yazıda avukat ile iş sahibi arasındaki 2019 avukatlık asgari ücret tarifesine göre ücret istendiği açıklanmasına rağmen hatalı miktar talep edilmesi, davacı tarafından talep edilen maddi tazminatın niteliğinin menfi zarar olduğu dikkate alındığında, avukatın yaptığı işin ticari nitelikte bulunmaması, Avukatlık Kanununun 2. maddesinde de vurgulandığı üzere avukatlık kamu hizmeti niteliğinde bulunduğundan talep edilen maddi tazminatın yapılan işin mahiyetine uygun bulunmaması ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesi ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; davacının avukat olarak sanığın savunmasını bütün duruşmalara katılmak, gereken hususlara dair dilekçe vermek suretiyle hakkıyla bizzat yerine getirdiğini, davacının yaklaşık üç yıl herhangi bir ücret almadan davalının avukatlığını yaptığını, o güne kadar verdiği hizmette göz önüne alınarak davalıya sözleşme yapılması için 23.05.2019 tarihinde öneride bulunduğunu, istinaf yoluna başvurmak için ayrı bir ücret talep edilmediğini, önerinin herhangi bir yaptırım gücü bulunmadığını, öneri üzerine davalının kötü niyetle herhangi bir gerekçe göstermeden davacıyı vekalet görevinden haksız olarak azlettiğini, davalı tarafın ödeme iddiasını ispat edemediği ve bu hususun bilirkişi raporunda dikkate alınmadığını, avukatlık sözleşmesinin yapılma zamanı konusunda mevzuatta herhangi bağlayıcı veya belirleyici hüküm bulunmadığını, azlin haksız olması nedeni manevi tazminatın koşullarının oluştuğunu, üç yıl boyunca verilen hukuki hizmet karşılığında hiçbir maddi kazanç elde edilememesi nedeni ile davacının maddi tazminata hak kazandığını, yerel mahkeme ve istinaf karalarının Anayasanın 18 inci maddesinde yer alan "Angarya Yasağına" ve Avukatlık Kanuna aykırı olduğunu, davacının öncelikle görevini yerine getirdiğini akabinde teklifte bulunduğunu, davacı tarafından yapılan teklifin güven sarsıcı olması ve bu sebeple azlin haklı olduğu gerekçesinin hatılı olduğun, Ankara 21. Asliye Ceza Mahkemesinin 2018/100 Esas dosyasındaki beraat kararının kesinleştiğini belirterek kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, avukatlık sözleşmesinden kaynaklanan haksız azil iddiası ile akdi ve yasal (karşı yan) vekalet ücreti alacağının tahsili ile maddi ve manevi zararın tazmini istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 502 nci ve devamı maddeleri,
2. 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun (1136 sayılı Kanun) 34, 164, 171 ve 174 üncü maddeleri.
3.Değerlendirme
1. Vekil, 6098 sayılı Kanun'un 505 ve devamı maddeleri uyarınca sadakat borcu gereği olarak müvekkilinin yararına olacak davranışlarda bulunmak, ona zarar verecek davranışlardan kaçınmak zorunluluğundadır. 1136 sayılı Kanun'un 34 üncü maddesine göre avukatlar, yüklendikleri görevleri, bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve avukatlık ünvanının gerektirdiği saygı ve güvene yakışır bir şekilde hareket etmekle yükümlüdürler. 1136 sayılı Kanun'un 171 inci maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen; "Avukat üzerine aldığı işi kanun hükümlerine göre ve yazılı sözleşme olmasa bile sonuna kadar takip eder." ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 2 nci maddesinde düzenlenen "...avukatlık ücreti, kesin hüküm elde edilinceye kadar olan dava, iş ve işlemler ücreti karşılığıdır." hükümleri gereğince de avukat, aksine sözleşme yoksa, işi sonuna kadar takip edip sonuçlandırmadan ücretini talep edemez. Buna göre avukat, üzerine aldığı işi özenle ve müvekkili yararına yürütüp sonuçlandırmakla görevli olduğu gibi, müvekkilinin kendisi hakkındaki güveninin sarsılmasına neden olacak tutum ve davranışlardan da titizlikle kaçınmak zorundadır. Aksi halde avukatına güveni kalmayan müvekkilin avukatını azletmesi halinde azlin haklı olduğunun kabulü gerekir. Gerçekten de avukat, görevini yerine getirirken gerekli özen ve dikkati göstermemiş, sadakatle vekaleti ifa etmemiş ise, müvekkilinin vekilini azli haklıdır.
2. 1136 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesi uyarınca avukatın azli halinde ücretin tamamı verilir ancak avukat kusur veya ihmalinden dolayı azledilmiş ise ücretin ödenmesi gerekmez. Dairemizin yerleşmiş içtihatlarına göre haklı azil halinde ancak azil tarihi itibariyle sonuçlanıp kesinleşen işlerden dolayı vekalet ücreti talep edilebilir. Zira vekalet ilişkisi bir bütün olup azil, taraflar arasındaki tüm dava ve takiplere sirayet edeceğinden, azlin haklı olduğunun kabul edilmesi halinde, davacının azil tarihi itibariyle sonuçlanıp kesinleşmeyen işlerden dolayı vekalet ücreti talep edebilmesi mümkün değildir.
3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle somut olayda taraflar arasında yazılı bir avukatlık sözleşmesinin bulunmadığı, 1136 sayılı Kanununun, 171 inci maddesi uyarınca vekalet ilişkisinin yargılamanın tüm aşamalarını kapsadığının kabulünün gerektiği, davacının vekalet ücreti alacağı istemine konu dava dosyasında istinaf aşamasında dosyayı takip etmek için ayrı ücret talebinde bulunması nedeni ile azlin haklı olduğunun, maddi ve manevi tazminat taleplerinin yasal koşullarının oluşmadığının ve azil tarihi itibariyle dava dosyasının kesinleşmediğinin anlaşılmasına göre davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,16.09.2024 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.