Logo

3. Hukuk Dairesi2023/4118 E. 2023/3532 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Dövize endeksli konut kredisi kullanan tüketicinin kur artışları nedeniyle sözleşmenin uyarlanması talebinde bulunduğu durumda, uyarlama koşullarının oluşup oluşmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemenin, Yargıtay’ın daha önceki bozma kararına uyma yükümlülüğü gereği ve bozma kapsamı dışında kalan hususların kesinleşmesi sebebiyle davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddine ve usul ve kanuna uygun kararın onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi

Taraflar arasında sözleşmenin uyarlanması davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 21.01.2014 tarihli ve 2013/27911 E., 2014/2086 K. sayılı kararıyla; Mahkeme kararının bozulmasına karar verildiği, bozma kararına karşı Mahkemece direnilmesi sonucunda Hukuk Genel Kurulunun 28.11.2019 tarihli ve 2017/515 E., 2019/1233 K. sayılı kararı ile direnme kararının bozulmasına karar verilmiştir. Mahkemece direnme kararına uyularak davanın reddine karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili, müvekkilinin davalı bankadan 10.06.2008 tarihinde ... (...) üzerinden konut kredisi kullandığını, bu sözleşme çerçevesinde 75.000,00 TL için 96 ay vadeyle, aylık 90.659,00 ... üzerinden kredi taksitlerini ödemeye başladığını, başlangıçta taksitleri 1.300,00 TL civarında tutmaktayken dava tarihi itibariyle bu rakamın 2.200,00 TL’ye kadar çıktığını, edimler arası dengenin tümüyle bozulduğunu ve bu taksitlerin ekonomik olarak mahvına sebep olduğunu, sözleşmenin 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un (TKHK) 6 ve 10/B maddelerine aykırı olduğunu, davalının bu yolla sebepsiz zenginleştiğini ileri sürerek; ... üzerinden yaptığı fazla ödemelerin iadesi ile davadan sonra ödenecek kredi taksitleri yönünden gerekli uyarlamanın yapılmasını istemiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili, dövize endeksli kredilerde kur farklarının da tıpkı faiz gibi kredi getirisi teşkil ettiğini ve akdi faiz oranlarının Türk Lirası üzerinden kullanılan kredilere göre düşük olduğunu, davacının sözleşme tarihinde bu nedenle serbest iradesi ile ... üzerinden kredi kullanmayı tercih ettiğini, kur değeri düştüğünde herhangi bir itiraz dile getirmeyen davacının kur yükselince sözleşmenin haksız şart mahiyetinde olduğu gerekçesiyle geçersizliğini ileri sürmesinin iyi niyetle bağdaşmadığı gibi bundan sonraki süreçte de kur değerinin ne şekilde devam edeceğinin müvekkili tarafından bilinmesinin de mümkün olmadığını, oysa davacının ülkemiz ekonomik koşullarında dövizle borçlanmanın riskini biliyor olduğunu ve tercihini bu bilinçle yaptığını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 28.03.2013 tarihli ve 2012/135 E., 2013/265 K. sayılı kararıyla; ...’deki kur artışının beklenmeyen bir hâl olduğu ve sözleşmenin kurulduğu sırada var olan dengenin tüketici aleyhine bozulması nedeniyle uyarlama koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile davacının dava tarihinden itibaren bakiye borcunun 95.587,61TL olduğunun tespitine ve bakiye borcun aylık 1.706,92TL olmak üzere sabit taksitle ödenmesine, buna göre davacıdan fazla tahsil edilen bedel var ise bu bedelin toplam borç ve taksitlerden mahsubuna karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkeme kararına karşı, süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 21.01.2014 tarihli ve 2013/27911 E., 2014/2086 K. sayılı kararıyla; davacının başlangıçta seçme özgürlüğü varken TL yerine döviz bazında kredi kullandığı, bir başka deyişle serbest iradesiyle kredi türünü belirlediği, ülkemizde zaman zaman ekonomik krizlerin vuku bulduğu ve bu bağlamda dövizle borçlanmanın risk taşıdığı da toplumun büyük bir çoğunluğu tarafından bilinen bir olgu olduğu, davacının, bu riski önceden öngörebilecek durumda olmasına rağmen dövizle kredi kullanma yolunu tercih etmiş bulunduğu, bununla birlikte, eldeki davanın da kredi sözleşmesinden 4 yıl sonra açılmış olup, sözleşmenin davacı tarafından da benimsendiğinin kabulü gerektiği, bu nedenle dava konusu olayda uyarlama koşullarının bulunmadığından davanın reddine karar verilmesi gerektiği belirtilerek Mahkeme kararı bozulmuştur.

B. Direnme Kararı

1. Mahkemenin 17.02.2015 tarihli ve 2014/1676 E., 2015/475 K. sayılı kararıyla; ilk karar gerekçeleri tekrar edilmek suretiyle direnme kararı verilmiştir.

2. Direnme kararı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

C. Hukuk Genel Kurulu Kararı

Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 28.11.2019 tarihli ve 2017/515 E., 2019/1233 K. sayılı kararıyla; davacının kendi özgür iradesi ile TL üzerinden ve kredi faizi ödemek suretiyle konut kredisi kullanabilecekken, ... üzerinden kredi kullandığı, döviz artışlarının başlamasına kadar yaklaşık üç buçuk yıl sözleşmeyi benimseyerek taksitlerini ödediği, davacının döviz üzerinden sekiz yıl vadeyle kredi kullanırken ...’de değer azalması söz konusu olduğunda TL karşılığı ödemelerinde de azalma olabileceğini değerlendirerek tercih hakkını kullandığı gibi, günümüz ülke koşullarında ilerleyen yıllarda dövizde ödeme güçlüğü doğuracak dalgalanmalarla karşılaşabileceğini de öngörebilir durumda olduğu, sözleşmenin imzalanmasından sonra değişen koşulların ödeme güçlüğü doğurmasının tek başına sözleşmenin uyarlanması için yeterli olmadığı, Mahkemece uyarlama için aranan öngörülemezlik koşulunun somut olayda gerçekleştiğinin kabul edilemeyeceğinin gözetilmemesinin hatalı olduğu gerekçesiyle direnme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

D. Mahkemece Hukuk Genel Kurulu Kararına Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; sözleşmeye bağlılık ve sözleşme serbestliği ilkeleri gözetilerek davacının başlangıçta seçme özgürlüğü varken TL yerine döviz bazında kredi kullandığı, bir başka deyişle serbest iradesiyle kredi türünü belirlediği, sözleşmenin davacı tarafından benimsendiğinin kabulü ile uyarlama koşullarının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1. Temyiz Yoluna Başvuran

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Davacı vekili, ülkemiz koşullarında tüketici olan müvekkilinin yabancı para birimi ile kredi kullanmasının tamamen davalı bankanın kendi bilgilendirme ve direktifleri doğrultusunda olduğunu ve müvekkiline yabancı para birimi üzerinden kredi kullandırıldığını, ...’ni hayatında görmemiş hatta, kredi olarak kullandırılan ...’nin fiziksel olarak nasıl bir para olduğunu bilemeyen bir tüketiciye kullandırılan bu kredi de, sözleşme yapma serbestisi ilkesinin düşünülemeyeceğini, tüketici olan müvekkilinden ekonomi ve finans anlamında bir profesyonellik ve uzmanlık beklenemeyeceğini, ...’nde aşırı bir şekilde değer artışı olmasının müvekkili açısından koşullarda olağanüstü bir değişmenin söz konusu olduğu gibi bu halin müvekkili aleyhine katlanılamaz bir hal aldığını, artışın beklenmeyen bir hal olduğunu, öngörülebilir olmadığını, uyarlama koşullarının oluştuğunu ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.

VII. TEMYİZ İNCELEMESİ

1.Gerekçe

1.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, dövize endeksli konut kredisi kullanan davacı tüketicinin ...’deki kur artışlarını gerekçe göstererek sözleşmenin uyarlanması isteminde bulunduğu olayda uyarlama koşullarının oluşup oluşmadığına ilişkindir.

1.2. İlgili Hukuk

1. Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması üzerine, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Y.İ.B.K.).

2. Mahkemenin, Yargıtayın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan Mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur (Hukuk Genel Kurulunun 20.12.2013 tarihli ve 2013/23-131 E. 2013/1681 K. sayılı kararı).

1.3. Değerlendirme

Temyizen incelenen kararda, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle kararın, Mahkemece uyulan bozma ilamı gereğince verildiği, bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinin artık mümkün olmadığının anlaşılmasına göre davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun kararın onanması gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan mahkeme kararının ONANMASINA,

6100 saylı Kanun' Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

05.12.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.