"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/59 E., 2022/718 K.
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalılar vekilince duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 03.12.2024 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Belli edilen günde gelen davacı vekili Avukat ... ile davalılar vekili Avukat ...'ün sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 14.00'de Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; davacı ile davalı şirket arasında 29.07.2007 tarihinde imzalanan sözleşmeye ek olarak 26.06.2009 tarihli sözleşmenin imzalandığını, ... Beldesi 620 ada 15 parsel sayılı taşınmazda kayıtlı A Blokta bulunan 10 adet (1 ve 10 numara arası) dairenin 27.01.2010 tarihinde davacıya devri için anlaştıklarını, davalı şirket yanında şirketin ortağı olan diğer davalıların da devredilecek olan 10 daire için teminat senedi verdiklerini, davalıların 5 adet dairenin devrini Ocak 2010 tarihine kadar gerçekleştirdiğini ancak 1,2,3,4 ve 5 nolu dairelerin ihtarnamelere rağmen devredilmediğini, sözleşmeye göre ödenmesi gereken bakiye 252.000,00 Euro’dan 152.000,00 Euro’nun zamanında ödendiğini, 15.10.2009 ve 27.01.2010 tarihinde ödenmesi gereken 100.000,00 Euro’nun ise davalıların taahhütlerine rağmen yerine getirmemesi, taşınmazlar üzerine ipotekler konulması nedeniyle ödenmediğini, söz konusu 5 adet daire için sözleşmeden kaynaklı alacağın tahsili için davalılar aleyhine icra takibi başlatıldığını, borçluların haksız ve kötüniyetli olarak borca itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptali ile % 40' tan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalılar vekili; davalı şirket dışındaki diğer davalılar yönünden husumet eksikliği nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin geçersiz olduğunu, davacı lehine bir hak doğurmayacağını, geçersiz bir sözleşme karşısında mülkiyet devrinin söz konusu olamayacağını, davacının bedel ödemediğini belirterek, davanın reddine ve kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 24.03.2015 tarihli ve 2013/200 E., 2015/269 K., sayılı kararıyla; devri yapılamayan beş adet dairenin bedeli 378.426,79 Avro, 9.788,50 avro harç ve giderler toplamı, 12.458,73 avro iskan ve ruhsat harcı toplamı, 12.497,11 avro eksik iş bedeli ve 152.000 avroluk ödeme olmak üzere toplam 565.171,13 avronun davacıya iadesinin gerektiği, cezai şart ve kira kaybı bedelinin geçersiz sözleşmeye göre "alınanların geri verilmesi" prensibi gereğince bu kapsamda kalmadığı, diğer davalıların ise sözleşmede şirket adına imzalarının bulunduğu, şahsi sorumluluklarının bulunmadığı, geçersiz sözleşme için verilen teminat senedinin de geçersiz olacağı ve diğer davalıların sorumluluğu bulunmayacağı gerekçesiyle, davalılar ..., ... ve ... yönünden açılan davanın reddine, davalı şirket yönünden davanın kabulüne, takip dosyasına davalı-borçlu ... A.Ş.nin yapmış olduğu itirazının iptaline, faiz işletilmek suretiyle devamına, asıl alacağın %20 si olan 235.000,00 TL icra inkar tazminatının davalı şirketten alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin tazminat isteminin reddine, davalıların kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin kararına karşı süresi içinde davacı vekili ile davalı ...Ş. vekili temyiz isteminde bulunmuşlardır.
2.Yargıtay ( kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 23.05.2018 tarihli ve 2018/493 E., 2018/6163 K. sayılı ilamıyla; Mahkemece, taraflar arasındaki sözleşmenin geçerli olduğu kabul edilerek buna uygun değerlendirme yapılıp hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği, bozma nedenine göre davacı ve davalı şirketin sair temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmediği gerekçesiyle, karar bozulmuştur.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin ilam başlığından tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; taraflar arasındaki sözleşmenin geçerli olduğu kanaatiyle devri yapılamayan beş adet dairenin bedeli, harç ve giderler toplamı, iskan ve ruhsat harcı toplamı, eksik iş bedeli, 152.000,00 Euro ödeme, cezai şart ve kira kaybı da dikkate alınarak geçerli sözleşme için verilen teminat senedi de göz önünde bulundurularak davanın tüm davalılar yönünden kabulüne, Alanya 3. İcra Müdürlüğünün 2013/2852 Esas sayılı takip dosyasına davalıların yapmış olduğu itirazının iptaline, takibin takip tarihi itibariyle 3095 sayılı yasanın 4/A maddesi gereğince TC Merkez Bankasının Euro cinsinden açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faizi işletilmek suretiyle devamına, icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalılar vekili;
1. Gerçek kişi davalılar bozma kararının dışında kaldığından onlar yönünden kararın kesinleştiğini, gerçek kişi davalıların davacının taleplerini dayandırdığı 2009 tarihli sözleşmenin tarafı olmadıklarını,
2. Alacağın temliği hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının değerlendirilmesi yönünde kararın bozulduğunu, ancak Mahkemece, davalı şirket ile davacı arasında imza edilen sözleşmeye alacağın temliki hükümleri uygulandığında sözleşmenin geçerliliği hususunun hiç irdelenmediğini,
3. Taraflar arasındaki sözleşmeye alacağın temliği hükümlerinin uygulanması halinde, davacının ancak kendi edimini yerine getirdiği ölçüde müvekkilden hak talep edebileceğini, 10 adet taşınmaz için ödemesi gereken 252.000,00 Euro’nun ödenmediğini, muvafakatleri olmamasına rağmen davacının sonradan dosyaya sunduğu belgeler üzerinden, davacının müvekkile 152.000,00 Euro ödemede bulunduğu belirtilerek hüküm kurulduğunu,
4. Bir an için 152.000,00 Euro ödediği kabul edilse bile davalının 5 adet taşınmazı davacıya devrettiğini, müvekkilin parası ödenmeyen gayrimenkulleri devretmesi gibi bir yükümlülüğü olamayacağını, davacı beyanına göre bakiye 100.000,00 Euro ödenmediğini, buna göre davacının, yaklaşık 6 adet gayrimenkulün bedelini ödediğini, müvekkil tarafından davacıya 5 adet gayrimenkulün devredildiği nazarında ancak 1 adet gayrimenkulün bedeli istenebileceğini,
5. Satış sözleşmesinden kaynaklı olarak bedel ödeme yükümü altında bulunan davacının bedelini ödemediği gayrimenkullerin mülkiyetinin devrini talep hakkına sahip olmadığını, müvekkil tarafından yapılan fazla imalat bedellerinin vs masraflarda düşürüldüğünde müvekkilinin esasen davacıya ödemesi lazım gelen bir borcu bulunmadığını,
6. Davacının ödediği iddiasında bulunduğu rakam üzerinden hesaplama yapılsa bile diğer alacak kalemlerinin de davacının ödemediği tutar nazara alınarak oranlanması ile hesap edilmesi gerekeceğini, ancak Mahkemece somut olayın ve delil durumuna ilişkin değerlendirme yapılmaksızın hüküm kurulduğunu belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflar arasında imzalanan sözleşmeden kaynaklı alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
818 sayılı Borçlar Kanun'un 158 inci maddesi (6098 sayılı Kanun'un 179 uncu maddesinin birinci fıkrası).
3. Değerlendirme
1. Davacı eldeki dava ile davacı ile davalı şirket arasında 29.07.2007 tarihinde imzalanan sözleşmeye ek olarak düzenlenen 26.06.2009 tarihli sözleşmeye aykırılık nedeniyle oluşan zararların tazmini için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptalini istemiştir.
2. Davaya ve icra takibine konu 26.06.2009 tarihli sözleşmede, “ Satıcı şirket ortaklarının bu sözleşme içeriğinden doğacak uyuşmazlıklarda ayrıca kendi malvarlıklarıyla müştereken ve müteselsilen sorumludur” şeklinde düzenleme yer aldığı ve sözleşmenin altının davalılar tarafından imzalandığı görülmüştür. Bu durumda aynı zamanda şirket ortakları olan gerçek kişi davalıların sözleşmeden sorumlu olduğu anlaşıldığından davalıların husumet itirazlarının reddine karar verilmiştir.
3. Davacı icra takibinde 500.000 Euro (1.175.500,00 TL) tutarındaki alacağın tahsili için davalılar hakkında icra takibi başlatmış ve icra takibinde borcun sebebi olarak olarak 26.06.2009 tarihli sözleşme ve 26.06.2009 tanzim 27.01.2010 vadeli 1.000.000 Euro bedelli senedi göstermiştir. Davalıların borca itirazı üzerine davacı tarafından açılan itirazın iptali davasında davacı dava dilekçesinde icra takibine konu taleplerini; “devri yapılmayan 5 adet dairenin rayiç bedeli olan 75.000 euro toplama 375.000 eruo ( 881.625 TL), geç teslim edilen 5 adet daire için 41.655 Euro kira tazminatı (97.930,90 TL), cezai şart bedeli 100.000,00 Euro ( (235.100,00 TL), sözleşme şartlarına göre taşınmazlara ait tüm harç ve giderler davalılara ait olduğu halde davacı tarafından ödenmiş olan 20.4654-3.285 = 23.750,00 TL, davalıların ödemesi gereken 12.000,00 TL iskan harcı ve 15.200,00 TL ruhsat harcı olmak üzere ödenen toplam 27.200,00 TL, inşaatın teknik ve sözleşme şartlarına uygun imal edilmemesi nedeniyle yapılan tespit sonucunda bilirkişi tarafından eksik iş bedeli olarak tespit edilen 257.544,00 TL, yapılan tespit sonucunda bilirkişi tarafından 29.03.2010-03.01.2011 tarihleri arasında 36 adet bağımsız bölüm için 9 ay 13 günlük kira kaybı olarak hesaplanan 231.000,00 TL” şeklinde açıklamıştır.
4. Davacı, davalıların 6,7,8,9 ve 10 nolu dairelerin devrini Ocak 2010 tarihine kadar gerçekleştirdiğini ancak 1,2,3,4 ve 5 nolu dairelerin ihtarnamelere rağmen devredilmediğini, sözleşmeye göre ödenmesi gereken bakiye 252.000,00 Euro’dan 152.000,00 Euro’nun zamanında ödendiğini, 15.10.2009 ve 27.01.2010 tarihinde ödenmesi gereken 100.000,00 Euro’nun ise davalıların taahhütlerine yerine getirmemesi, taşınmazlar üzerine ipotekler konulması nedeniyle ödenmediğini belirterek, ödeme makbuzlarını dosyaya ibraz etmiş ve bilirkişi tarafından hesap edilen alacaktan ödenmeyen 100.000,00 Euro’nun mahsup edilmesini istemiştir. Davalılar vekili, delil listesinde sunulmayan belgelere savunmanın genişletilmesi kapsamında muvafakat etmediklerini beyan ederek, sözleşmede yazılı bedelin ödenmediğini savunmuşlar ise de ibraz edilen ödeme belgelerindeki imzaları inkar etmemişlerdir. Bu durumda davacı tarafça 152.000,00 Euro’nun ödendiği kabul edilmiş ve bu nedenle de davalıların bu yöne ilişkin itirazlarının reddine karar verilmiştir.
5. Mahkemece, “ taraflar arasındaki sözleşmenin geçerli olduğu kanaatiyle devri yapılamayan beş adet dairenin bedeli, harç ve giderler toplamı, iskan ve ruhsat harcı toplamı, eksik iş bedeli, 152.000 avroluk ödeme, cezai şart ve kira kaybı da dikkate alınarak geçerli sözleşme için verilen teminat senedi de gözönünde bulundurularak davanın tüm davalılar yönünden kabulüne” şeklinde karar verilmiş ise de davacı, satış bedelini ödediği oranda taşınmazların rayiç değerini talep edebilecektir. Hesaplanan bedelin birbirlerine oranlanması yapılmak suretiyle bulunacak miktarın davacıya verilmesi gerekmektedir. Hal böyle olunca, Mahkemece, tüm satış bedeli ödenmiş gibi oranlama yapılmadan yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
6. Taraflar arasındaki sözleşmenin cezai şarta ilişkin maddesi “Taraflardan biri mücbir sebep dışında herhangi bir nedenle sözleşmenin içeriğini yerine getiremediği/getirmediği takdirde 100.000 Euro (yüzbineuro) Cezai şart ödeyecektir.” şeklindedir. Davacı taraf bu maddeye dayanarak 100.000,00 Euro’nun davacıdan tahsilini istemiş ve Mahkemece hiçbir gerekçe gösterilmeksizin talebin kabulüne karar verilmiştir. 818 sayılı Kanun'un 158 inci maddesinde; (6098 sayılı Kanun'un 179 uncu maddesinin birinci fıkrası) "Bir sözleşmenin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi durumu için bir ceza kararlaştırılmışsa, aksi sözleşmeden anlaşılmadıkça alacaklı, ya borcun ya da cezanın ifasını isteyebilir" şeklinde düzenleme yer almaktadır. 818 sayılı Kanunda düzenlenen cezai şart, sözleşmenin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi halinde borçlunun belirli bir miktar para ödeme taahhüdüdür. Anılan maddenin birinci fıkrasında seçimlik şart, ikinci fıkrasında ise ifaya eklenen cezai şart düzenlenmiştir. Madde metninden de açıkça anlaşıldığı üzere sözleşme hiç ya da gereği gibi yerine getirilmediği takdirde aksine kararlaştırma yoksa alacaklı ya edimin ifasını ya da cezai şartın ödenmesini isteyebilir. İkisini bir arada talep etmesi mümkün değildir. Sözleşmede kararlaştırılan bu ceza koşulun, sözlemenin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesine yönelik seçimlik ceza mahiyetinde olduğu, hem borcun hem de cezanın ifasının isteyemeyeceği açık olduğundan, Mahkemece cezai şart talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve Kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
7. Davacı “sözleşme şartlarına göre taşınmazlara ait tüm harç ve giderler davalılara ait olduğu halde davacı tarafından ödenmiş olan 20.4654-3.285 = 23.750,00 TL, davalıların ödemesi gereken 12.000,00 TL iskan harcı ve 15.200,00 TL ruhsat harcı olmak üzere ödenen toplam 27.200,00 TL, inşaatın teknik ve sözleşme şartlarına uygun imal edilmemesi nedeniyle yapılan tespit sonucunda bilirkişi tarafından eksik iş bedeli olarak tespit edilen 257.544,00 TL” şeklinde talepte bulunmuş ve hükme esas alınan 15.12.2014 tarihli bilirkişi raporunda talep edilen bu alacak kalemlerinin ödeme tarihlerinde Euro karşılığı hesap edilmiştir. Sözleşmede bu alacak kalemlerinin Euro cinsinden ödeneceğine ilişkin bir düzenleme olmadığı halde, Mahkemece hiçbir gerekçe gösterilmeden “ harç ve giderler toplamı, iskan ve ruhsat harcı toplamı, eksik iş bedeli” açıklaması ile hüküm kurulmuş olması usul ve Kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan Mahkeme kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi uyarınca BOZULMASINA,
28.000,00 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalılara verilmesine,
Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere yükletilmesine,
1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
03.12.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.