"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/1366 E., 2023/1506 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Alaşehir 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/78 E., 2023/129 K.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; davalı şirketçe 30.06.2014 tarihine kadar ödemesi gereken ancak eksik ödenen idare payı olan 498.433,44 TL'nin 01.07.2014 tarihinden itibaren işleyecek gecikme faizi ile birlikte tahsilinin talep edildiğini, davalı şirketin beyanname sunum süresi ve ödeme süresinin üzerinden beş yıldan fazla süre geçtiği için talep edilen alacağın zamanaşımına uğradığını ileri sürdüğünü, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 146 ncı maddesinde "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, her alacak on yıllık zamanaşımına tabidir” hükmünün bulunduğunu ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakkı saklı kalmak kaydıyla, 30.06.2014 tarihine kadar ödemesi gereken ancak eksik ödenen idareye payı olan 498.433,44 TL'nin 01.07.2014 tarihinden itibaren işleyecek gecikme faizi ile birlikte davalı şirketten tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; müvekkili şirketin işletme alt-kiracısı bulunduğu Manisa ... ... Mahallesi ... Caddesi No:186 adresindeki ... Maden Suyu tesislerinde, yasa ve yönetmelik gereği sorumlu bulunmadığı dönemler de dahil olmak üzere ruhsat sahibi mükellef Belediye yerine, eski Yönetmeliğin cari olduğu dönem ve yasal oranları üzerinden idare payının müvekkili tarafından İl Özel İdaresine ödendiğini, yönetmelik değişikliğindeki hususlar dikkate alınarak yetkili makama tüm ödemelerin müvekkilince aksatmaksızın yapıldığını, bu dönemlerle ilgili olarak taraflar arasında zaten herhangi bir ihtilaf bulunmadığını, belirtilen gerekçelerle, 2013 yılı kapsamında; Mülga Manisa İl Özel İdaresi ve devamında da davacı idareye karşı, idare payı ile ilgili olarak müvekkil şirketin başkaca hiç bir borcu ve ferileri bulunmadığını ve davanın da geçerli bir sebebe dayanmadığını, alacağın zamanaşımına uğradığını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dava konusu alacağın vadesinin 2014 yılında dolduğu, bu alacağın vade tarihi itibarıyla 6183 sayılı Kanun'un 102 nci maddesi kapsamındaki beş yıllık zamanaşımı süresinin “vadeyi takip eden takvim yılı başı” olan 01 Ocak 2015 tarihinde başladığı ve 01 Ocak 2020 tarihinde zamanaşımı süresinin dolduğu, davanın ise 18.02.2020 tarihinde açıldığı, davalı tarafından süresinde verilen cevap dilekçesi ile usulüne uygun zamanaşımı def’inde bulunulduğu gerekçesiyle, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili; davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı bulunduğunu, davada zamanaşımının söz konusu olmadığını, davanın 6183 sayılı Kanun kapsamında alacağın tahsili olmadığını, alacak talepleri ile ilgili Anayasa'ya bir aykırılık olmadığını ileri sürerek; kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dava konusu yapılan alacağın 2014 yılı Haziran ayı sonu olan vadesini takip eden takvim yılı başından itibaren beş yıllık zamanaşımı süresinin dava tarihi olan 18.02.2020 tarihi itibariyle dolduğu gerekçesiyle, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; istinaf dilekçesinde bildirdiği sebepleri tekrarlayarak, kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, 5686 sayılı Kanun uyarınca ödenmesi gereken idare payının tahsili isteğine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 5686 sayılı Jeotermal Kaynaklar ve Doğal Mineralli Sular Kanunu'nun (5686 sayılı Kanun) 10/1-e maddesi, 11 inci maddesi.
2. 11.12.2007 tarihli ve 26727 sayılı Jeotermal Kaynaklar ve Doğal Mineralli Sular Kanunu Uygulama Yönetmeliğinin " İdare payı" başlıklı 20 nci maddesi, " İdarî yaptırımlar " başlıklı 21 inci maddesi.
3. 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu'nun (5018 sayılı Kanun) 3 üncü maddesi.
4. 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un (6183 sayılı Kanun) 102 nci maddesi.
5. Anayasa Mahkemesinin 31.10.2013 tarihli ve 2013/41 E., 2013/124 K. sayılı kararı.
3. Değerlendirme
1. 5686 sayılı Kanun'a göre akışkanın; doğrudan ve/veya dolaylı olarak seralarda, elektrik üretimi ve konut ısıtmasında kullanıldığı tesislerde gayrisafi hasılatının %1’i tutarında idare payı ödenir.
2. Anayasa Mahkemesinin 31.10.2013 tarihli ve 2013/41 E., 2013/124 K. sayılı kararında; 5686 sayılı Kanundaki “idare payı”nın niteliği konusunda “İtiraz konusu kuralda düzenlenen idare payının, ilgililerin, il özel idaresince verilen izne istinaden Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan jeotermal kaynaklardan elde edilen akışkanı (su, gaz ve buharı) kullanmak suretiyle yürüttükleri ticari faaliyet kapsamında alındığı anlaşılmaktadır. İdare payı, idarece verilen ruhsat (izin) çerçevesinde yürütülen bir faaliyet kapsamında alınan mali bir yükümlülük olması itibarıyla resme benzemektedir. Buna karşılık idare payının, faaliyetin sonucunda elde edilen yıllık gayrisafi hâsılat üzerinden alınması yönüyle de vergiye benzediği ifade edilebilir. Dolayısıyla, kamu gücüne dayalı olarak, tek taraflı bir iradeyle ve gereğinde zorla alınan söz konusu pay, belirtilen özellikleriyle “benzeri malî yükümlülük” kavramı içinde değerlendirilebilecek bir kamu geliri niteliği taşımaktadır.” tespitinin yapıldığı görülmüştür.
3. 6183 sayılı Kanun'un 1 inci maddesinin birinci fıkrasında; Devlete, il özel idarelerine ve belediyelere ait vergi, resim, harç, ceza tahkik ve takiplerine ait yargılama gideri, vergi cezası, para cezası gibi asli, gecikme zammı, faiz gibi fer'i kamu alacakları ve aynı idarelerin akitten, haksız eylem ve haksız iktisaptan (sebepsiz zenginleşmeden) doğanlar dışında kalan ve kamu hizmetleri uygulamasından mütevellit olan diğer alacakları ile bunların takip giderleri hakkında bu Kanun hükümlerinin uygulanacağı, 2 nci maddesinde; “çeşitli kanunlarda Tahsili Emval Kanununa göre tahsil edileceği bildirilen her çeşit alacaklar hakkında da bu Kanun hükümlerinin uygulanacağı”, 3. maddesinde, “bu Kanundaki kamu alacağı teriminin, 1. ve 2. maddeler kapsamına giren alacakları ifade ettiği” belirtilmiştir.
4. Yine 5018 sayılı Kanunun 3 üncü maddesinde ise;“ i) Kamu geliri: Kanunlarına dayanılarak toplanan vergi, resim, harç, fon kesintisi, pay veya benzeri gelirler, faiz, zam ve ceza gelirleri, taşınır ve taşınmazlardan elde edilen her türlü gelirler ile hizmet karşılığı elde edilen gelirler, borçlanma araçlarının primli satışı suretiyle elde edilen gelirler, sosyal güvenlik primi kesintileri, alınan bağış ve yardımlar ile diğer gelirleri..” şeklinde tanımlanmıştır.
5. Anılan mevzuat hükümleri uyarınca davaya konu alacak kamu geliri niteliğinde kamusal bir alacak olup, bu tür alacakla ilgili 6183 sayılı Kanun'un 102 nci maddesinde; “Amme alacağı, vadesinin rasladığı takvim yılını takip eden takvim yılı başından itibaren 5 yıl içinde tahsil edilmezse zamanaşımına uğrar. Para cezalarına ait hususi kanunlarındaki zamanaşımı hükümleri mahfuzdur…” hükmü gereğince dava konusu yapılan vadesi 2014 yılı Haziran ayı sonu olan alacak için zamanaşımı süresinin başlangıcının, takip eden takvim yılı başı olan 01.01.2015 tarihi olduğu ve bu tarihten itibaren beş yıllık zamanaşımı süresinin 01.01.2020 tarihi itibariyle dolduğu, davanın açıldığı 18.02.2020 tarihi itibariyle alacağın zamanaşımına uğramış bulunduğu davacının dosyaya sunmuş olduğu Maliye Bakanlığı Gelir İdare Başkanlığına ait Tahsilat İç Genelgesinin ise alacağın muaccel hale geldiği tarih sonrası olan 26.06.2015 tarihli olduğu anlaşıldığından, davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi ile kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,30.09.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.