Logo

3. Hukuk Dairesi2023/4470 E. 2024/2899 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı ile davalı arasında akdedilen kira sözleşmesine istinaden davacı tarafından davalıya karşı açılan tahliye ve kira alacağı davasının reddine ilişkin temyiz incelemesi.

Gerekçe ve Sonuç: Taraflar arasında kira sözleşmesinin devam ettiği, davalının kiralananı kullandığı sürece kira bedeli ödemekle yükümlü olduğu, davalı tarafından ödendiği iddia edilen havaleye ilişkin dekontta açıklama bulunmaması nedeniyle yapılan ödemenin borç ödemesi olarak kabul edilmesi gerektiği hususları gözetilerek, mahkemenin eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile verdiği karar bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2019/1309 E., 2022/136 K.

Taraflar arasındaki kiralananın tahliyesi ve alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak davanın reddine karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; müvekkilinin, dükkan niteliğindeki taşınmazdaki 1/2 payını davalıya kiraya verdiğini, diğer pay ile ilgili olarak da diğer paydaş ile davalı arasında ayrı bir kira sözleşmesi bulunduğunu, davalının müvekkiline olan kira borcunu ödemediğini ileri sürerek; peşin ödenmesi gereken 2014 yılına ait 10.000,00 TL kira bedelinin 01.01.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini ve taşınmazdan tahliyesine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili; müvekkilinin kira borcu bulunmadığını, buna rağmen davacı kiraya verenin hesabına 12.07.2013 tarihli iki adet banka makbuzu ile toplam 6.000,00 TL ödeme yaptığını, yatırılan bu bedelin 2014 yılı kira bedeli olduğunu, bu nedenle 2014 yılı kira bedelinden davalının payına düşen 6.000,00 TL'nin ödendiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Mahkemenin 15.09.2015 tarihli ve 2014/1036 E., 2015/739 K. sayılı kararıyla; ekli banka dekontlarından davalının kira bedellerini ödeme yılı ve zamanı gelmeden ödemekte olduğu, hesap dökümlerinden 2014 yılı öncesine ait kira bedellerinin ödendiğinin anlaşıldığını, davalının 2013 yılında davacının hesabına toplamda 6.000,00 TL yatırmış olduğu, daha önceki yıllara ilişkin kira borçları ödenmiş olduğundan ve hali hazırda önceki yılların kira bedelllerinin ödenmediğine ilişkin herhangi bir iddia da bulunmadığından, davacı hesabına yatan 6.000,00 TL'nin 2014 yılı kira bedelinden davacının payına düşen kısım olduğunun kabulü ile davacının davasını ispatlayamadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

IV.BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A.Birinci Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 6. Hukuk Dairesinin 16.05.2016 tarihli ve 2015/11010 E., 2016/3948 K. sayılı ilamıyla; kira bedellerinin ödendiğinin ispat yükünün davalı kiracıya ait olduğu, Mahkemece ödemeler hususunda davacının beyanı da alınmak suretiyle davalının istenen döneme ait kira bedelini ödemiş olup olmadığı ve miktarı belirlendikten sonra sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinden bahisle, hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

B. İkinci Bozma Kararı

1. Bozmaya uyan Mahkemece verilen 02.11.2017 tarihli ve 2016/747 E., 2017/1150 K. sayılı kararla; bozma ilamına uyularak davacının beyanına başvurulduğu, davacının yapılan kira sözleşmesi uyarınca kira bedelini bir yıl kendisinin diğer yıl diğer paylı malik Cezayir'in aldığını, dava konusu 2014 yılına ilişkin kira bedelinin kendisine ödenmediğini, 2010 ve 2011 yıllarına ait kira bedellerini nakit olarak elden aldığını, yine 2013 yılında yatırılan iki adet 3.000,00 TL'lik kira bedelini kendisinin aldığını beyan ettiği, davacının bu beyanı dikkate alınarak iddiasını ispat edemediği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş; karara karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairenin 25.09.2019 tarihli ve 2018/1003 E., 2019/7095 K. sayılı ilamıyla; Mahkemece bozma kararına uyulduğu halde gereklerinin yerine getirilmediği, davacının beyanı alınmasına rağmen kira sözleşmesinin başlangıcı ile birlikte kira bedelini ilk kimin alması gerektiği, 2013 ve 2014 yıllarına ilişkin kira bedellerinin kendisi tarafından mı yoksa diğer paydaş Cezayir tarafından mı alınması gerektiği hususlarının aydınlatılamadığı, bu nedenle gerekirse davacının yeniden beyanına başvurulmak suretiyle hangi yıllarda kime ödeme yapılması gerektiği hususu net bir şekilde aydınlatılması, yapılan ödemelere ilişkin gerek görüldüğü takdirde beyanlar ve sözleşme hükümleri doğrultusunda bilirkişi incelemesi de yapılması suretiyle varsa borç miktarının tespit edilerek bir karar verilmesi gerektiğinden bahisle, hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacı ile davalı arasında belirli dönemlerde kira ilişkisinin bulunduğu ispatlanmakla birlikte, davacının kira bedelini talep ettiği döneme ilişkin kira ilişkisinin varlığını ispat edemediği, kira bedelini talep ettiği 2014 yılına ait kira bedelinin davacı tarafça mı yoksa diğer paydaş Cezayir tarafından mı tahsil edileceği davacı tarafça ispat edilemediği gerekçesiyle, davacı tarafından ispat edilemeyen davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili; uyulan bozma ilamı gereği aldırılan bilirkişi raporuna davalının itirazı bulunmadığı halde gerekçesiz ve yanlış değerlendirme ile davanın reddine karar verilmiş olmasının hatalı olduğunu ileri sürerek, kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, temerrüt nedeniyle tahliye ve alacak istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı maddesi,

2. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 299 uncu ve devamı maddeleri ile 555 ve devamı maddeleri.

3. Değerlendirme

1. Kira sözleşmesi her iki tarafa borç yükleyen sözleşmelerden olup, kiracı, kira bedelini ödemekle; kiraya veren ise kiralananı kullanıma uygun bulundurmakla yükümlüdür.

2. Kiralananın konut veya çatılı iş yeri olması durumunda, kira sözleşmesi; süre bitimi ile sona ermeyip 6098 sayılı Kanun'un 347 nci maddesine göre kiracı, kira süresinin bitiminden en az onbeş gün önce bildirimde bulunmadıkça, aynı şartlarla bir yıl yenilenir. Bu nedenle konut ve çatılı iş yeri kiralarında kira sözleşmesinin sona ermesi, tarafların ortak iradeleri ile son bulmadığı takdirde ancak Kanunda belirtilen nedenlere dayalı olarak açılacak tahliye davası sonucunda verilecek mahkeme kararı ile mümkün olacaktır. Konut ve çatılı işyeri kiralarına tabi taşınmazlarda tahliye davası açılabilecek haller ise, sınırlı sayıda olup akdin feshi ve tahliye davası açma koşullarının bulunması durumunda bile mahkeme kararı ile tahliye ilamı alınmadığı sürece akdin sona erdiğinden söz edilemez ve kiraya veren tarafından tek taraflı olarak yapılan fesih hukuki sonuç doğurmaz. Kiracının bulunduğu yerden tahliyeye zorlanması hukuken mümkün değildir. Tahliye tarihine kadar kiracının kira bedelini ödeme yükümlülüğü, kiraya verenin ise kiralananı kullanıma elverişli bulundurma yükümlülüğü devam edecektir.

3. Somut olayda her ne kadar Mahkemece; davacı ile davalı arasında belirli dönemlerde kira ilişkisinin bulunduğu ispatlanmakla birlikte, davacının kira bedelini talep ettiği döneme ilişkin kira ilişkisinin varlığını ispat edemediği belirtilmiş ise de, taraflar arasında 01.01.2010 başlangıç tarihli ve iki yıl süreli davaya konu bakkal dükkanının kiralanmasına ilişkin yazılı kira sözleşmesi bulunduğu anlaşılmakla, sözleşmenin süre sonunda Kanun gereği bir yıl süre ile yenilendiği ve yine yıldan yıla yenilenerek devam ettiğinin kabulü gerekir.

4. Hal böyle olunca Mahkemece; taraflar arasında halen devam eden kira sözleşmesi bulunduğu gözetilerek, kiracının kiralananı kullanımında bulundurduğu sürece kira bedeli ödemekle yükümlü olduğu ve kiracı tarafından kabul edilen kira bedelinin ödendiğinin ispat külfetinin kiracıda olduğu, ayrıca 12.07.2013 tarihinde banka yoluyla gönderilen havaleye ilişkin dekontta bir açıklamanın yer almaması sebebiyle yapılan ödemenin borç ödemesi olarak kabul edilmesi gerektiği hususları birlikte değerlendirilerek hasıl olacak sonuç dairesinde hüküm verilmesi gerekirken, eksik inceleme yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Mahkeme kararının 6100 sayılı Kanun'un Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi uyarınca davacı yararına BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,

1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,

09.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.