"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/309 E., 2023/205 K.
Taraflar arasında birleştirilerek görülen tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece; asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. Davacılar vekili asıl davada; müvekkillerinin murisi ...'ın 25.05.2008 tarihinde dava dışı ...'ın evindeki elektrik arızasını gidermeye çalışırken yüksek gerilime kapılarak öldüğünü, davalı idarenin hiçbir önlem ve uyarı levhası koymayarak hizmet kusurunun bulunduğunu, bu hususta Diyarbakır 6. Ceza Mahkemesinin 2008/569 E. sayılı dosyasında yargılamanın bulunduğunu, murisin ölümü nedeniyle müvekkillerinin destekten yoksun kaldıklarını belirterek; fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla, müvekkillerinden ... için 50.000,00 TL manevi ve 1.000,00 TL maddi, ve ... için 20.000,00 TL manevi ve 1.000,00 TL maddi, ... için 20.000,00 TL manevi ve 1.000,00 TL maddi, ... için 20.000,00 TL manevi ve 1.000,00 maddi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı şirketten tahsilini talep etmiştir.
2. Davacılar vekili bozmadan sonra açılan ve bu dosya ile birleştirilen davada; Mahkemece bilirkişi marifetiyle ıslahtan sonra alınan 2. rapor doğrultusunda alacağın ıslah dilekçesindeki rakamdan daha yüksek olduğunun tespit edildiğini ileri sürerek; 244.041,86 TL tazminatın davalı şirketten tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; davanın zamanaşımı geçtikten sonra açıldığını, bölgedeki tüm trafoların müvekkili şirketin sorumluluğunda olmadığını, ölüm sebebinin trafodan kaynaklandığının ispat edilmediğini, müvekkili şirketin kendisine ait tüm trafo ve hatların bakımını yaptırıp gerekli uyarı levhalarını koyduğunu, dava konusu olayın meydana gelmesinde davacıların murisinin kusurlu olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemece verilen 20.01.2016 tarihli ve 2013/1715 E., 2016/253 K. sayılı kararla; dosya kapsamında alınan bilirkişi heyet raporunda davalı şirketin kusurunun bulunmadığı, dava dışı ...’ın %50, muris ...’ın %50 kusurlu olduğunun bildirildiği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı, süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairece verilen10.09.2018 tarihli ve 2016/20821 E., 2018/8221 K. sayılı ilamla; "..Mahkemece her ne kadar 3'lü heyet raporu dikkate alınarak davalı ... şirketinin meydana gelen olayda kusurunun bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de; davalı ... şirketinin TBK'nın 69 ve 71 inci maddeleri gereği kusursuz sorumluluk ilkesi (tehlike sorumluluğu) gereği meydana gelen olaydan dolayı sorumlu olduğu, Mahkemece alanında uzman ayrı bir 3'lü bilirkişi heyetinden kusur oranlarının tespiti yönünden yeniden bilirkişi raporu alınması, kusur oranları belirlendikten sonra ise, alanında uzman aktüerya bilirkişiden davacıların maddi tazminat talepleri yönünden rapor alınması suretiyle sonucuna uygun şekilde hüküm tesisi yoluna gidilmesi gerektiği.." gerekçesiyle karar bozulmuştur.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 13.06.2023 tarihli ve 2018/309 E., 2023/205 K. sayılı kararıyla; davalı şirketin %40 oranında kusurlu bulunduğu gerekçesiyle asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın kabulüne, davacılardan ... için 429.083,21 TL maddi ve 40.000 TL manevi, ... için 20.766,42 TL maddi ve 15.000 TL manevi, davacı ... için 27.591,31 TL maddi ve 15.000 TL manevi, davacı kızı ... 62.299,05 TL maddi ve 15.000 TL manevi tazminatın davalı şirketten tahsiline karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacılar vekili; bilirkişi tarafından yapılan kusur incelemesinde, müvekkillerinin murislerine atfedilen %40'lık kusur oranının hakkaniyete uygun olmadığına dair itirazlarının Mahkemece değerlendirilmediğini, hükmedilen manevi tazminat miktarının günümüz ekonomik şartlarına göre revize edilmesi gerektiğini, Mahkemece her bir davacı hakkında hükmedilen maddi ve manevi tazminat için ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, toplam miktar üzerinden tek vekalet ücretine hükmedilmesinin usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek, kararın bozulmasını istemiştir.
2. Davalı vekili; alınan bilirkişi raporları arasındaki kusur durumuna ilişkin çelişkilerin giderilmeden karar verildiğini, elektrik akımına kapılma olayının dava dışı yapı malikinin yaptığı kaçak yapıya müvekkiline haber verilmeden ve izin alınmadan kaçak olarak alçak gerilim şebekesine bağlantı yapıldığı esnada meydana geldiğini, kaçak yapının elektrik tesisinden sonra yapıldığını, bu sebeple elektrik tesisine uygun mesafenin dava dışı yapı maliki tarafından korunması gerektiğini, kaçak yapı inşa edilmesiyle illiyet bağının kesildiğini, bu hususta Ankara Adli Tıp 3. İhtisas Dairesinden rapor alınması gerektiğini, bilirkişi raporundaki müvekkilinin binanın kullanılmaması için mahalli idare nezdinde girişimde bulunmayarak kusurlu olduğu yönündeki tespitin hatalı olduğunu, müvekkili şirketin böyle bir yükümlüğünün bulunmadığını, kaçak yapının düzeltilmesine ilişkin tüm yetki ve sorumluğun Belediyeye ait olduğunu, EKAT yönetmeliğinde trafo sahasına herhangi bir menkul ve gayrimenkul tesis edilemeyeceğinin düzenlendiğini, trafo sahasına yapılan müdahalenin, müdahale edenin sorumluluğunda olduğunu, olayda teknik hata veya bakım onarım eksikliği olmadığını, EKAT Yönetmeliğinde kuvvetli akım tesislerine meslekten olmayan kimselerin giremeyeceğinin düzenlendiği, davacıların murislerinin projesi ve abonelik işlemleri yapılmamış bir binanın elektrik tesisatını, mevzuata aykırı şekilde görevi ve yetkisi olmadan kaçak olarak müvekkil şirketin şebekesine bağlamaya çalışırken kendi dikkatsizliği ve tedbirsizliği sonucu gerilime kapılarak vefat ettiğini, tazminat raporunda bakiye ömrün TRH 2010 tablosuna göre hesaplandığını ancak hesaplamanın 1931 tablosuna göre yapılması gerektiğini, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 72 nci maddesinde tazminat isteminin, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrayacağının belirtildiği, davacıların zamanaşımı süresi geçtikten sonra davayı ıslah ettiklerini ileri sürerek, kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, elektrik çarpması sonucunda desteğin ölümü nedeniyle tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 818 sayılı Mülga Borçlar Kanunu'nun 58 inci maddesi,
2. Elektrik Kuvvetli Akım Tesisleri Yönetmeliği'nin 5, 27, 44 ve 67 nci maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan kararda belirtilen gerekçeye, kusursuz sorumlu olan davalı şirketin direğe tırmanmayı engelleyecek tedbirleri almaması nedeniyle munzam (ek) kusurlu olması sebebiyle illiyet bağının kesildiği savunmasında bulunamayacak olmasına göre, taraf vekillerinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Somut olayda; maddi ve manevi tazminat istemiyle açılan davada, davacılar arasında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunmaktadır. Mahkemece; davacıların maddi tazminat talepleri kabul edilmiş olmakla, kabul edilen bu kısımlar üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kendisini vekil ile temsil ettiren her bir davacı için ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, alacak toplamı üzerinden tek vekalet ücretine karar verilmesi, ayrıca davacıların manevi tazminat istemlerinin kısmen reddedildiği dikkate alınarak, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 10 uncu maddesinin birinci ve ikinci fıkrasındaki düzenleme uyarınca, kendisini vekille temsil ettiren davalı şirket yararına, ihtiyari dava arkadaşı olan her bir davacı aleyhine ayrı ayrı maktu vekalet ücreti takdir edilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile tek vekalet ücreti takdir edilmesi, usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirir.
3. Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na (6100 sayılı Kanun) eklenen Geçici 3 üncü maddesi atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 438 inci maddesinin yedinci fıkrası uyarınca temyiz olunan Mahkeme kararının düzeltilerek onanmasını gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Taraf vekillerinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE,
2. Mahkeme kararının hüküm fıkrasının 13 üncü bendinin dördüncü paragrafında yer alan "Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT gereğince maddi tazminat yönünden 44.397,74 TL manevi tazminat yönünden 15.200,00 TL olmak üzere toplam 59.597,74 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine," ibaresi çıkartılarak yerine "Davacılar kendilerini bir vekil ile temsil ettirdiğinden, yürürlükte bulunan AAÜT hükümleri uyarınca hesaplanan maddi tazminat yönünden, davacı ... için 33.698,08 TL., davacı ... için 9.200,00 TL, davacı ... için 9.200,00 TL., davacı ... için 9.200,00 TL; manevi tazminat yönünden davacı ... için 9.200,00 TL, davacı ... için 9.200,00 TL, davacı ... için 9.200,00 TL, davacı ... için 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak ayrı ayrı davacılara verilmesine," ibaresinin,
Beşinci paragrafında yer alan "Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden manevi tazminat yönünden 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine," ibaresinin çıkartılarak yerine "Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden manevi tazminat talebinin reddedilen kısmı yönünden 9.200,00 TL maktu vekalet ücretinin davacı ...'den, 5.000,00 TL maktu vekalet ücretinin diğer davacılardan ayrı ayrı tahsili ile davalıya verilmesine,” ibaresinin,
Hüküm fıkrasının 14 üncü bendinin üçüncü paragrafında yer alan "Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT gereğince maddi tazminat yönünden 37.165,86 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine," ibaresinin çıkartılarak yerine "Davacılar kendilerini bir vekil ile temsil ettirdiğinden, yürürlükte bulunan AAÜT hükümleri uyarınca hesaplanan maddi tazminat yönünden, davacı ... için 32.373,57 TL, davacı ... için 9.200,00 TL, davacı ... için 6.766,31 TL, davacı ... için 3.344,14 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak ayrı ayrı davacılara verilmesine," ibaresinin yazılması suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Peşin alınan temyiz harçlarının temyiz edenlere iadesine,
1086 sayılı Kanun’un 440 ıncı maddesi gereğince davacılar yönünden karar düzeltme yolu kapalı, davalı için davacı ... yönünden kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
21.10.2024 tarihinde oy biriliğiyle karar verildi.