"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2022/169 E., 2022/798 K.
Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonucunda verilen kararın Dairece yapılan temyiz incelemesi sonucunda bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; müvekkili ...'nin paylı mülkiyetle malik olduğu taşınmazın imar uygulamasının gerçekleştirilmesi ve tevhid işlerinin yapılması için davalıya 22.08.2008 tarihinde noterden onaylı vekaletname verdiğini, vekaletnamede satış yetkisi yazılı olsa da davalıdan taşınmazı satmasının istenilmediğini buna rağmen davalının vekalet görevini kötüye kullanarak taşınmazın 712 m²'lik kısmını üçüncü kişiye sattığını öğrendiğini, satış bedelinin müvekkiline verilmediğini ileri sürerek şimdilik 30.000 TL 'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 26.08.2015 tarihli ıslah dilekçesiyle talep sonucunu 536.805,00 TL olarak arttırmıştır.
Davacı ...'nin dava sırasında ölmesi üzerine adı geçen mirasçıları tarafından davaya devam edilmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; satışın 2008 tarihinde yapıldığını davanın zamanaşımına uğradığını, davacının satıştan bilgisi olduğunu müvekkilinin vekaletnamedeki yetkiler çerçevesinde işlem yaptığını ve satış bedelinin davacıya ödendiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemece, 06.11.2015 tarihli kararla; vekaletnamede davalıya dilediği bedelle satma yetkisi verildiği ve tanık beyanları ile 55.000 TL satış bedelinin davacıya ödendiğinin ispat edildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 04.07.2017 tarihli 2016/5040 e.2 017/8052 k. sayılı ilamı ile; davada ispat yükünün hesap verme yükümlülüğü bulunan davalı vekilde olduğu, olayın niteliği gereği tanık dinlenilemeyeceği, davalının vekaletnameye istinaden taşımazı üçüncü kişiye satıp parasını vekil edene ödediğini iddia ettiğine göre bunu yazılı delille ispatlaması gerektiği gerekçesiyle Mahkeme kararı bozulmuştur.
B. İkinci Bozma Kararı
1. Bozmaya uyan Mahkemece, 19.06.2020 tarihli kararla; davanın kısmen kabulüne, davalı tarafından davacıya ait hisselerin üçüncü kişilere satışına dair resmi senetlere göre belirlenen toplam satış bedelinin bilirkişi tarafından dolar, altın ve asgari ücret verilerine göre dava tarihinde ulaştığı ortalama değer olarak tespit edilen 154.109,33 TL'nin, 33.000 TL'sine dava tarihinden 121.109,33 TL'sine ıslah tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, karar her iki taraf vekilince temyiz edilmiştir.
2. Dairece verilen 28.09.2021 tarihli 2020/10607e. 2021/9128 k. sayılı kararla; davalının temyiz talebinin reddine karar verilmiş; davacıların temyiz talebi kabul edilerek, hükme esas alınacak değerin davaya konu hissenin satış tarihindeki gerçek değeri olduğu, buna göre davaya konu taşınmaz hissesinin davalı tarafından satıldığı tarihteki gerçek değeri belirlenerek bu bedele hükmedilmesi gerekirken resmi satış akdinde geçen bedelin denkleştirici adalet ilkesine göre uyarlanmış sonucuna hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle Mahkeme kararı bozulmuştur.
C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bozmaya uyan Mahkemece, ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararla; bilirkişi tarafından dava konusu taşınmazın satış tarihindeki rayiç değerinin 346.761,72 TL olarak tespit edildiği, bu tutarın denkleştirici adalet ilkesine göre dava tarihindeki ulaştığı değerinin 665.995,14 TL olduğu, gerekçesiyle davanın kabulüne taleple bağlılık gereği 536.805,00 TL' nin, 30.000 TL'sine dava tarihinden, 506.805,00 TL'sine ıslah tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacılara eşit oranda verilmesine karar verilmiştir.
Mahkemece gerekçeli karar 15.12.2022 tarihinde yazılmış, ancak gerekçe tamamlanmadan ve yargılama giderleri ile vekalet ücretine ilişkin 3 üncü ve 4 üncü maddeler yazılmadan gerekçeli kararın sehven imzalandığı gerekçesiyle 05.07.2023 tarihli ek karar ile gerekçeli karardaki eksiklikler tamamlanmış ve ek karar taraflara tebliğ edilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili, davanın zamanaşımına uğradığını, müvekkilinin satış bedelini vekil edene ödediğini, bilirkişi raporunun hukuka ve dosya içeriğine aykırı olduğunu itirazlarının değerlendirilmediğini, davanın reddi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, vekaletin kötüye kullanılmasından kaynaklanan zararın tazmini istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. (09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı YİBK).
2.Yargıtay Dairesince bozulan bir hükmün, bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme, kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. (04.02.1959 tarihli ve 13/5 sayılı YİBK).
3.Değerlendirme
1.Bozma kararının kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin ileri sürülen sebeplerin incelenmesinin artık mümkün olmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin dışında kalan temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2. Dava sırasında ölen davacı ... ile davalı arasında vekalet ilişkisi kurulduğu konusunda taraflar arasında çekişme yoktur. Davacı vekil eden, kendisinin bilgisi ve talimatı olmadan davalı tarafından vekaleten satılan ve bedeli kendisine ödenmeyen taşınmaz hissesi nedeniyle uğradığı zararın tazminini talep etmiştir.
3.Mahkemece verilen 19.06.2020 tarihli kararda, taşınmaz hisselerinin resmi senette yazılı satış bedellerinin dolar, altın ve asgari ücret verilerine göre dava tarihinde ulaştığı değerlerin ortalaması olan 147.247,22 TL'ye hükmedilmiş; davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairece, taşınmazın satış tarihindeki gerçek değeri belirlenerek bu bedele hükmedilmesi gerekirken satış bedelinin denkleştirici adalet ilkesine göre dava tarihinde ulaştığı değere hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğu belirtilerek kararın bozulmasına karar verilmiştir.
4. Bozmaya uymakla, mahkemenin bozma kararında gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yapma ve yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar.
5. Mahkemece, bozma kararına uyulmasına karar verildiğine göre taşınmaz hisselerinin satış tarihindeki gerçek değeri tespit edilerek bu miktara hükmedilmesi gerekirken, bozmaya aykırı olarak, hükme esas alınan inşaat ve serbest muhasebeci mali müşavir raporlarıyla, taşınmazın bozmadan önce alınan bilirkişi raporunda belirlenen dava tarihindeki m² değerinin, TÜFE ve ÜFE oranlarına göre satış tarihi olan 16.12.2008 tarihine endekslenerek 346.761,72 TL bulunduğu ve bu miktarın da dolar, altın, asgari ücret, faiz verilerine göre dava tarihindeki ulaştığı değerlerinin ortalaması alınarak 665.996,14 TL tespit edildiği, talepten fazlasına hükmedilemeyeceği gerekçesiyle davanın 536.805,00 TL üzerinden kabulüne karar verildiği anlaşılmıştır.
6. Mahkemece, bozma gereğince gayrimenkul değerleme konusunda uzman bir bilirkişi ya da bilirkişi heyetinden emsal satışların da gözetildiği taraf ve mahkeme denetimine elverişli, açık ve gerekçeli bir rapor alınarak dava konusu taşınmaz hisselerinin doğrudan satış tarihindeki gerçek değeri tespit edilmeli, varsa taraf itirazları da karşılandıktan sonra belirlenecek değere hükmedilmesi gerekirken bozmaya aykırı olarak belirtilen şekilde bulunan miktara hükmedilmesi hukuka aykırı olup kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan nedenlerle;
Davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine,
Temyiz olunan Mahkeme kararının 1086 sayılı Kanun'un 428 inci maddesi gereği davalı yararına BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi gereğince karar düzeltme yolu açık olmak üzere,26.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.